|
Önsöz
Okuyacaginiz hikayelerin, toplanmasi,
düzenlenip yazilmasi ve basilmasiyla mesgul oldugum siralarda,
rastladigim arkadaslardan herhangi birine: hadis veya, tarih,
siyer kitaplarindan çikararak, sade, kolay anlasilir bir dille
halka sunmak üzere, bazi gerçekte yasanmis faydali hikayeleri
içeren bir kitabin hazirlanmasiyla mesgulüm dedigimde, hepsi
bu isi takdir ediyor ve bilhassa genç nesil için lüzumlu
görüyorlardi. Bazi arkadaslar ise ahbap ve hadisin ahlaki ve
yararli hikayelerine dayanan, bu gibi bir çalismanin simdiye
dek yapilmamasindan ötürü, bu isi bir nevi yenilik sayiyor ve
“Bu kitabin yeri simdiye kadar bostu.” diyorlardi.
Elbette toplumsal ve ahlaki gerçeklerin
metnini, beyan elbisesiyle getiren faydali kitaplar veya, vuku
bulmadigi halde bir yazarin düsüncesi ve kaleminin yapiti
olarak ortaya çikan ve hayat gerçeklerini hikaye kalibinda
sunan kitaplar veyahut da bastan sona kadar, ancak bir kaç
büyük sahsiyetin hayatini anlatmakla yetinen siyer kitaplari
oldukça fazladir. Fakat simdiye kadar, kaynagi Hadis ve Tarih
kitaplarina dayanan, halkin irsad ve hidayetini hedef alan ve
faydali hikayelerden meydana gelen bir kitaba, bu satirlarin
yazari rastlamamistir. Olmus olsa da bu is, sadece hadis ve
ahbar hikayelerine bagli kalarak, sekillenmemistir. Bu yenilik
bir ibtikar eseri olsun veya olmasin, sadece benden baslamadi
ve benim fikrim degildi. Beni de kendi aralarina, aza olarak
kabul ettikleri bir takim bilgin ve faziletli kisilerden
olusmus “Intisar yayinlari yazarlar heyeti” nin oturumlarindan
birinde; Muhterem azalardan biri: “Beyan” suretiyle degil de,
hikaye seklinde olan, ahlaki ve egitici bir kitabin
yazilmasini teklif etti, hem de hayali ve uydurulmus
hikayelerden olmayip gerçek haberler ve hadis kitaplarindan
veya tarih ve tecrübelerden elde edilen yasanmis gerçek
hikayelerden olussun” dedi. Bu teklif heyetçe kabul edildi. Bu
öneriyi diger azalardan daha çok, ben begendim ve bir an önce
bu vazifeyi bitirecegime dair söz verdim. Simdi okumakta
oldugunuz eser o teklif ve sözden dogmustur. Hikayelerin
alindigi kaynaklar sahife kaydiyla birlikte, dipnot ta
gösterilmistir. Bazen de dipnot ta birden daha fazla kaynak
gösterilmistir. Bunun sebebi, nakillerde bazi azlik veya
çokluklarin olusudur, nitekim karsilastirmalar bazi
hikayelerden bazi noktalarin düstügünü veyahut da nakledenin
hikayenin hepsini anlatmasina lüzum görmemesini göstermektedir.
Hiç bir hikayenin beyan veya yazilisinda zikredilen
kaynaklarin anlattigi metnin sinirlari disina çikilmamistir ve
yazar kendi hayalinden bir sey arttirmis veya eksiltmis
degildir. Fakat ayni zamanda kelime kelimesine yapilmis sade
bir tercüme de degildir. Onun için aslina sadik kalarak her
hikayenin, insan tabiatina uygun olarak ve insan ruhunu
oksayacak bir sekilde anlatilmasina dikkat edilmistir. Bu
kitapta, hikayenin doguracagi neticerler hakkinda her hangi
bir açiklama yapilmamistir, lakin hikayenin metninde olup da
neticeyi beyan eden bazi cümle veya cümleler hariç, hatta
hikaye için seçilmis ismin bile mümkün mertebe hikayenin
neticesine isaret etmemesine dikkat edilmistir. Bunun sebebi (neticeye
varmayi) okuyucunun kendisine birakmamizdan ileri gelmektedir.
Bu kitabin, okuyucudan hem düsünce zorlugunu kaldirmasi ve hem
de onu tesvik etmesi lazimdir. Okuyucudan kaldirmasi gereken
zorluk, okuyucunun cümle ve ibarelerin manasi hakkinda
ayriyeten düsünmemesidir. Bu yüzden ibarelerin mümkün oldugu
mertebe akici ve anlasilir olmasina çalisilmistir. Fakat,
birakilmasi okuyucuya gereken sey sonucu kendisinin
düsünmesidir. Zira, okuyucunun kendisi bir sey hakkinda
düsünmedikçe ve ona, kendi fikirlerinden bir katkida
bulunmadikça, aldigi netice ruhuna isleyemez, gönlünü feth
etmez ve amelinde bir iz birakmaz.
Kitaba isim olarak, kahramanlarinin çogu
(dogru yolda) ve (sirat-i müstakim)’de olduklari için ve
Kur’an-i Kerim lisaninda bu kisilere siddikin) dendigi için
“Dastan-i Rastan” yani “Dogrularin Öyküsü” adi uygun görüldü.
Bu sebeptendir ki, hikayelerin okuyucusu dogru olmayi
arzulayan ve dogru yolda yürümeyi cidden isteyen kisilerdir ve
bu, onlarin öyküsüdür.
Bu hikayeler ahlaki ve sosyal yönde birer
rehber olabilecegi gibi islam dininin gerçeklerini de
yansitmaktadir. Bu vesileyle okuyucu, islam ögretisinin ruhuna
vakif olarak; kendisini, ortamini ve toplumunu tartabilecek,
bir deger ölçüsü elde etmektedir. Dolayisiyla fertlerinin
müslüman diye geçindigi ve hatta bazisinin, gögsünde Islam
damgasi bile tasidigibir toplumun, gerçek Islam’la ne derece
ilgisi oldugunu, okuuycuya apaçik göstermektedir. Bu hikayeler
hem havas (aydinlar) hem de avam (halk) için; Her ikisine de
faydali olmak üzere, fakat öncelikle halk için hazirlanmistir.
Çünkü adalet ile insafa ragbet, gerçeklere teslim ve hak bir
söz duydugu zaman ona uymayi arzulayan sinifi bunlar teskil
eder.Toplumsal siniflarin (salah) düzeltici ve (fesad)
bozgunculari birbirine etki eder. Siniflar arasina sed çekmek
mümkün degildir. Bir sinifin, diger sinifin (salah) ve (fesad)’indan
müessir olmamasi da mümkün degildir. Fakat gerçek budur ki,
genellikle (fesad) havas’dan (üst kademelerden) baslar,
sonrada halka bulasir ve tersine (salah) halktan, onun uyanis
ve bilinçlenmesinden baslayarak (havas) üst tabakaya yayilir
ve onlari mecburen (salah)’a dogru sevk eder.Yani adeta, (fesad)
yukaridan asagiya ve (salah) ise asagidan yukariya dogru
cereyan eden bir akimdir. Ayni sekilde Emirül-müminin Ali (a.s)
yüce talimatlarinda, halki “Hasse ve Amme” diye iki tabakaya
ayirdiktan sonra, hasse’nin islah edilmesi ve dogru yola
gelmesi konusunda ümitsiz olugunu belirtir üzüntüsünü açikca
ifade ederdi. Bu yüzden sadece Amme ye teveccüh ederdi.
Bu ciltte Kur’an-i Kerim’in görkemi ve
sayginligini muhafaza için, o kutsal kitaptan hikayeler
alinmadi. Insallah onlari mustakil bir cilt halinde gelecekte
yayinlayacagiz.
Bu noktayi da zikretmekte fayda görüyorum.
Kitabin birinci cildi 75 hikayeden mütesekildir. Ikinci ve
daha sonraki ciltleri de ayni sekilde devam edecektir. Ve yine
de ilave etmeliyim ki, kendim ve kalemim her türlü elestiriye
açigiz. Okuyucular tarafindan gelen her nevi tenkid ve islah
edici görüslere, sükran ve memnuniyetle egilip onlardan
faydalanmaya, gayret edecegim.
Murtaza Mutahhari
[1] [2] [3] [4] [5] [6] [7] [8] [9] [10] [11] [12] [13] [14] [15] [16] [17] [18] [19] [20] [21] [22] [23] [24] [25] [26] [27] [28] [29] [30] [31] [32] [33] [34] [35] [36] [37] [38] [39] [40] [41] [42] [43] [44] [45] [46] [47] [48] [49] [50] [51] [52] [53] [54] [55] [56] [57] [58] [59] [60] [61] [62] [63] [64] [65] [66] [67] [68] [69] [70] [71] [72] [73] [74] [75] [76]
|
|