KEVSER YAYINCILIK

  Ana Sayfa / Soru ve Cevaplar                                                                                                           Soru ve Cevaplar

Bugün :  

  Sık Kullanılanlara Ekle                                                                                                                                                                                                                                                         Başlangıç Sayfası Yapın
 

Bismillahirrahmanirrahim
 

 

Soru-73: Caferilik mezhebi hakkında bilgi edinmek istiyordum. Acaba bu mezhebi benimseyenler niçin bu mezhebe geçiyorlar? Neye dayanarak Caferilik mezhebini benimsiyorlar?

 

 

Cevap-73: Esselamu Aleykum!

Birinci sorunuzun cevabı kısaca şöyledir:

Ehl-i Beyt imamlarında olan İmam Cafer Sadık’ı takip etmek anlamına gelen Caferi Mezhebi, Ehl-i Beyt mektebinin fıkhi cephesine denir. Kur’an ve Peygamber’in gerçek sünnetini, -diğer mezheplerdeki beşeri ve zannî yöntemlere başvurmadan- ilahi ilimle olduğu gibi korumayı ifade etmesi hasebiyle Ehl-i Beyt imamlarının hepsinin fıkhı yöntemi aynıdır ve aralarında hiçbir farklılık yoktur. Bu gerçeği göz önünde bulundurduğumuzda Ehl-i Beyt mektebinin fıkhi müessesinin İmam Cafer Sadık (a.s)’ın ismine atfedilmesinin nedeni Fıkhi mezheplerin kurulmasının bu İmam’ın dönemine rastladığı içindir. İmam Cafer Sadık döneminden başlayarak fıkıhta yani şer'i hükümleri belirlemede çeşitli mezhepler ortaya çıktı; bunların en önemlileri şunlardır:

 

Aslen İran kökenli olan Ebu Hanife diye meşhur Numan b. Sabit’in mezhebi. Bu mezhep daha çok kıyas yani çeşitli konular arasındaki benzerliği esas alarak hükümleri akla dayanarak çıkaran bir fıkhı akımdır. Ebu Hanife’nin iki yıl imam Cafer Sadık’ın yanında ders aldığı meşhurdur. Ama sonraları imam Cafer Sadık’ın açıkladığı fıkhi esasları çiğneyerek kıyasa dayalı yeni bir mezhep kurmuştur. İmam Cafer Sadık onu kıyas etmekten kesin bir dille defalarca sakındırmasına ve kıyasın dini temelden tahrip edeceğini bildirerek Ebu Hanife’yi uyarmasına rağmen o bu yönteminden el çekmemiş ve din hususunda kıyasa dayalı bir fıkıh oluşturmuştur. Ebu Hanife’den sonra, Maliki mezhebinin kurucusu olan Malik b. Enes ve Şafii mezhebinin kurucusu olan Muhammed b. İdris ve Hanbeli mezhebinin kurucusu Ahmet b. Hanbel fıkıhta ya Ebu Hanife gibi kıyas yöntemine ağırlık vermiş veya içtihatta hadisi ve selefin sünnetini esas aldılar ama bunlar da hem hadiste ve hem de selefin sünnetinde Ehl-i Beyt imamlarına ağırlık vermeyip genelde ehlibeytin karşısında yer alan sahabe ve tabiilerin naklettikleri hadisleri ve fıkhi görüşleri kabul etmişlerdir.

 

Bu dört mezhep yani Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli hepsi Peygamber’den en az yüz elli yıl sonra meydana gelmiş ve sonraları Ebu Hanife’nin talebesi olan Ebu Yusuf’un zalim Abbasi halifesi Harun er-Raşit tarafından Kadi’l- kuzat olarak (günümüzün diyanet ve Yargıtay başkanın tekabul eden bir makama) atanması üzere bu mezhep yayılmış ve diğer dört mezhep ise yine zalim Abbasi halifelerinden olan Mustansirubillah tarafından hilafet merkezi olan Bağdat’ta ve daha sonraları Mısır’ın Padişahı Baybaros’un kendilerine verilen resmi tedris kürsüsü ve yargı yetkisi ile İslam beldelerinde yaygınlaşmıştır. (Bu konuları araştırmak için meşhur tarihçi Makrizi’nin El-hutetü’l Makriziyye c. 2 ve İbn-il Futi’nin El- Hevadisu’l-Camia adlı eserlerinin Hicri 645. yılın olayları bölümüne bakınız.)

 

Bu kısa açıklamadan da esinlenildiği gibi bu dört mezhebin ortaya çıkışı, dörtle sınırlandırılışı ve yayılışları şeri bir dayanağa dayalı olmadığı gibi bu mezheplerin kurucularının Ehl-i Beyt kadar Peygamber’e yakın olmadıklarından yukarıda işaret edildiği gibi çeşitli eğilim ve tahriflerden kendilerini kurtaramamışlardır.

Mezheplerin dörtle sınırlı olduğunu savunanlar bile buna şer'i bir delilin olamadığını bildikleri için sadece aklı ve tarihi tutanaklarla bu konuyu açıklamaya çalışırlar.

Ama Caferi mezhebine gelince durum tamamen farklıdır. Bu mezhebin ortaya çıkışının tamamen şeri bir dayanağı vardır. Yani Peygamber (s.a.a)’in defalarca “Ben sizin aranızda iki değeli emanet bırakıyorum; bunlardan birisi  Kur’an ve diğeri Ehl-i Beytim'dir. Bunlara sarıldığınız sürece haktan asala sapmazsınız.” emrine dayalı olarak Ehl-i Beyt mektebi ortaya çıkmıştır. Başka bir ifadeyle Ehl-i Beyt mektebi ve onun fıkhı cephesi olan Caferilik, Peygamber’in gerçek sünnetinin Allah’ın emri ve Peygamber’in vasiyeti üzere Ehl-i Beyt’i tarafından korunuş çizgisidir.

 

 

 

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız | Îletişim için |

  Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de 'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM