 |
Bismillahirrahmanirrahim
Soru-07:
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyada rızkı; insanlara
muhtaç olmamak, ailesini genişlikte tutmak ve komşularına
ihsanda bulunmak için taleb eden kimse kıyamet günü yüzü ayın
on dördü gibi parlak ve nurani olduğu bir şekilde Allah azze
ve celle’yi mülakat eder." (el-Kafi, c. 5, s. 78)Hocam bu
hadisi bana açıklarsanız sevinirim. Mülakatın anlamı
karşılıklı konuşmak değil mi? Oysa ki bizler Allah' (Azze ve
Celle) hiçbir zaman göremeyeceğiz. Bu yüzden kafama takıldı,
gerekli açıklamanız için şimdiden teşekkür ederim. Allah'a
emanet olun
Cevap-7: Aziz
kardeşim, benzer tabirler bizzat Kur'an'da da mevcuttur.
Mülakatın lügat anlamı buluşma, karşılaşmadır. Bu mülakattan
maksat haşa belli bir yerde Allah-u Teala'nın huzuruna varıp
onunla buluşacağımız anlamında değildir. Onun yeri mekanı
yoktur. Mekanı yaratan odur. Maksat şudur ki Allah-u
Tealan'nın kullarına inayet ve lütufları veya kahr u gazabı,
tam anlamıyla o gün tecelli edeceği için, insanların bu
mükafat veya cezalarla karşılaşmaları Allah'la buluşma olarak
tabir edilmiştir. Buna benzer tabirler Kur'an'da çoktur.
Örneğin Fecr Suresi'nde şöyle buyuruyor: "(O gün) Rabbin ve
melekler, saf saf gelirler." Şimdi bu ayetin zahirine
dayanarak Allah'ın da meleklerin yanında yürüyerek mahşere
geleceğini söyleyebilir miyiz? Allah'ın (haşa) ayağımı var ki
onlarla birlikte yürüsün gelsin?! Demek ki ayetin zahiri
manası kastedilmemiştir. Maksat meleklerin Allah'ın
emirleriyle birlikte mahşere insanların hesap kitabına
yetişmeleri için gelişidir.
|
 |