Bismillahirrahmanirrahim
Soru-60: Avni
İlhan isimli Sünni bir yazar, Mehdilik hakkında yazdığı
kitabının, "Ehl-i Sünnet'te Mehdilik" bölümünde şöyle diyor:
“Tirmizi, Ebu Davud, İbn Mace, Ahmed b. Hanbel ve
bunların yanında Hakim, Tabarani, Ebu Ya’la el-Mevsili gibi
hadis imamları Mehdi ile ilgili
hadisleri nakletmişlerdir. Dolayısıyla bizim buraya
alamadığımız daha bir çok rivayet vardır. Fakat bunların
aşağı yukarı en sağlam olanlarını zikrederek her rivayetle
ilgili en az bir ravi hakkında yukarda (çoğu dipnotlarda
olmak üzere) bilgiler sunduk. Ulaştığımız kanaat şudur:
Ehl-i Sünnet prensiplerine göre, bunların senet yönünden
bile kat’iliği söz konusu edilemeyeceği için, sadece bu
rivayetlerin, Mehdiliğin bir inanç esası olmasına
yetmeyeceği ortadadır.Bilindiği gibi inanç esasları,
en kati ve açık naslarla ortaya konulmuştur. Bu bakımdan
ümmetin üzerinde ittifak ettiği hususlarda hep aynı
kat’iyyet ve sorahatta naslara dayanılmıştır. Kur’an-ı
Kerim’de Mehdi ile ilgili açık her hangi bir nass yoktur.
Yine bu hususta mütevatir derecesinde rivayetler de söz
konusu değildir.”Bu bize ayrıntılı bilgi vermenizi
istirham ediyoruz.
Cevap-60:
Son zamanlarda bazı çevrelerce Asrı Saadetten bu güne kadar
bütün Müslümanların üzerinde ittifak ettikleri bir inanç
olan Hz. Mehdilik inancı hakkında bazı şüpheler
uyandırılmaya çalışıldığına şahit olmaktayız. Oysa bu inanç
öyle köklü ve esaslı bir inançtır ki Müslümanlar, birçok
konuda ihtilafa düşmüş olmalarına rağmen genel hatlarıyla
Hz. Mehdilik akidesi üzerinde birleşmişlerdir. Dahası
Mehdilik inancı o kadar esaslı bir inançtır ki, bizzat
Kur’an-ı Kerim’de haber verildiği üzere bütün ilahi dinler
ahir zamanda gelip dünyada ilahi hakimiyeti kurarak gerçek
adaleti uygulayacak olan Mehdi inancında birleşmiş ve
bunu bir ilahi müjde olarak bütün insanlık alemine
vermişlerdir. Durum bundan ibaretken bu inancın asaletin
hakkında şüphe uyandırmaya çalışanlar gerçekte ağızlarıyla
Allah’ın nurunu söndürmeye çalışmaktalar, oysa Allah Teala
kesinlikle kendi nurunu tamamlayacağını vaat etmiştir.
Günümüzde bu çabanın ön
cephesinde yer alanlar arasında özellikle oryantalistler ve
Batı taklitçiliğini prensip edinmiş olan bazı sözüm ona
aydınlar göze çarpmaktadır.
Bunun bir örneği de Avni
İlhan’ın “Mehdilik” adlı kitabındaki çabasıdır. Kitabının
Ehl-i Sünnet’te Hz. Mehdilik bölümünde mezkur yazar tüm
Müslümanların ittifak ettiği böyle köklü bir konuyu Ehl-i
Sünnet inanç esaslarından mı, değil mi şeklinde bir
yaklaşımla ele alarak ilgili hadislerden bir kaç örnek
zikredip kendi zannınca taz’if ettikten sonra kitabının 140.
sayfasında sizin naklettiğiniz sözlere yer veriyor.
Ne yazık ki, açıkça söylemek
gerekir ki, Avni İlhan’ın bu sözleri gerçekleri bilerek ve
açıkça inkardan başka bir şey değildir. Çünkü şimdiye kadar
hiç bir hadis alimi Hz. Mehdi ile ilgili hadislerin
mütevatir olduğunu inkar etmemiştir. Biz bu konunun daha bir
açıklık kazanması için onu müstakil bir başlık altında ele
almaya çalışacağız:
Hadislerde
İmam Mehdi (a.s)
Emevi ve Abbasi
hükümdarlarının şiddetle Ehl-i Beyt hakkındaki hadislerin
söylenip kitaplarda yazılmasını önlemeye çalışmalarına
rağmen, Şia ve Ehl-i Sünnet kitapları İmam Mehdi
aleyhi’s-selâm hakkında olan hadislerle doludur ve her
iki fırkanın da büyük alimleri bu konuda geçen hadislerin
tevatür haddini aştığını belirtmişlerdir. Şia ulemasının bu
husustaki sözlerini nakletmeyi gerek görmüyoruz. Çünkü Şia
camiası içerisinde bu husus gün gibi açıktır. Ancak Ehl-i
Sünnet camiasından sayıları çok az da olsa bazılarının bu
hususta şüphe uyandırmaya çalıştıklarından dolayı bu
gibilerine de hüccetin tamamlanması için burada Ehl-i Sünnet
ulemasının bu husustaki bazı açıklamalarını aktarıyoruz.
1- Hafiz el Askalani, “Tehzib-ut
Tehzib” adlı kitabında şöyle yazıyor:
“Mehdi hakkında Hz.
Muhammed Mustafa
sallâ'llâhu aleyhi ve alih’den gelen; Mehdi’nin
onun Ehl-i Beyt’inden olduğu, yedi sene hükümet edeceği,
yeryüzünü adaletle dolduracağı, İsa aleyhi’s-selâm
çıkıp Deccal’ı öldürmekte ona yardım edeceği, Mehdi’nin
bu ümmete imamlık yapacağı ve İsa aleyhi’s-selâm’ın
onun arkasında namaz kılacağına dair hadisler -teferruatıyla
birlikte- mütevatirdir.”
2- Suyuti “el Havi Li-l
Fetava” ve “el Fevaid-ül Mutekasire Fi-l Ahadis-il
Mutavatire” adlı kitaplarında aynı şeyi yazmaktadır.
3- Şeblenci “Nur-ul
Ebsar” adlı kitabında şöyle yazıyor:
“Peygamber-i Ekrem’den,
Mehdi’nin onun Ehl-i Beyt’inden olduğu, yeryüzünü
adaletle dolduracağı ve İsa’ya Deccal’ı öldürmekte yardım
edeceğine dair gelen hadisler mütevatirdir.”
4- Muhammed bin Resul el
Berzenci, “el-İşae li Eşrat-is Sae” adlı kitabının
87. sayfasında şunları yazıyor:
“Mehdi’nin varlığı,
ahir zamanda çıkacağı, Resulullah’ın öz soyundan olup,
Fatıma’nın evlatlarından olduğu hususu mânen tevatür haddine
ulaşmıştır; dolaysıyla bunları inkar etmek anlam taşımaz.”
5- Muhammed bin Hasan el
Asfevi, “Menakıb üş Safiiyye” adlı kitabında
şöyle yazıyor:
“Resulullah’dan bize ulaşan
Mehdi ile ilgili ve Mehdi’nin onun Ehl-i
Beyt’inden olduğunu belirten rivayetler tevatür haddine
ulaşmıştır.”
6- Ahmed bin Zeyni Dehlan eş
Şafii, “el Futuhat-ül İslamiyye” adlı kitabında şöyle
yazıyor:
“Mehdi’nin zuhurunun
zikrolunduğu hadisler çok sayıda olup mütevatirdir. Bunların
içerisinde sahih, hasen ve zayıf olanlar vardır. Gerçi bu
hadislerin zayıf olanları daha fazladır, ancak sayılarının
çok oluşu ve onları tahric edenlerinin fazla oluşu
nedeniyle bunlar birbirlerini takviye etmekteler.
Dolayısıyla bu hadislerin toplamından insana yakin gelir. Şu
kadarı kesindir ki, Mehdi zuhur edecek ve o
Fatıma’nın neslindendir ve o yeryüzünü adaletle
dolduracaktır.”
Sözün kısası, İmam Mehdi
hakkında gelen hadislerin mütevatir olduğunu belirten Sünni
alimleri çok fazladır. Bizim onların hepsinin sözlerini
burada nakletmemiz uzun süreceğinden sadece onlardan
bazılarının isimlerine işaret etmekle yetiniyoruz.
7- El-Hafız Muhammed bin
Hüseyin El Abiri Menakib-uş Şafii adlı kitabında
8- Şeyh Muhammed bin Ahmed
es-Sefarini el-Hanbeli El-Levaih adlı kitabında
9- Seyyid Muhammed Sıddık
Hasan el Kunuci el Buhari El İzae lima Kana ve Ma Yekunu
Beyne Yedeyis Sae adlı kitabında
10- Ebu Abdullah Muhammed bin
Cafer el Kattani el Maliki Nazm-ul Mütenasir Fi-l Hadis
il Mütevatir adlı kitabında
11- İbn-i Hacer el Heytemi
es Savaik ul Muhrika adlı kitabında, s. 165.
12- Şeyh Muhammed el Haneri el
Mısri İthafu Ehl-il İslam adlı kitabında.
13- Şeyh Muhammed es-Sabban
İs’af-ur Rağibin adlı kitabında, s. 140.
14- Es-Suveydi Sebaik uz
Zehep adlı kitabında, s. 78.
15- Şeyh Abdulhak Sünen-i
Tirmizi’nin hamişesinde (c. 2, s. 46, Dehli baskısı)
16- Şeyh Mansur Ali Nasif
Gayet-ul Me’mul adlı kitabında c. 5, s. 382
15- Kadı Muhammed bin Ali Eş
Şavkani Et Tevzih Fi Ma Cae fi-l Mehdi adlı kitabında.
16- Şeyh Muhammed Zahid
Kevseri Nazrat-un Abire adlı kitabında. O bu hususta
şöyle demiştir:
“Mehdi, Deccal ve
Mesih’le ilgili hadislerin tevatür haddine ulaştığı konusuna
gelince bu, hadis ilmi alimleri arasında şüphe edilmeyen bir
konudur.”
17- Abdulvahhab Abdullatif
es Savaik-ul Muhrika’nın hamişinde.
Bu gerçeği kabul eden büyük
alimlerin sayısı oldukça çok; ama söz fazla uzamasın diye bu
kadarıyla yetiniyoruz.
Alimlerin kabul ettiği diğer
bir gerçek de bütün Müslümanların Hz. Mehdi’nin zuhur
edeceğinde ittifak etmiş olmalarıdır.
Suveydi Sabaik-uz Zeheb
adlı kitabında (s. 78) şöyle yazıyor:
“Ulema şunda ittifak
etmişlerdir ki, ahir zamanda Mehdi kıyam edecek ve
yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Mehdi ve zuhuru ile
ilgili hadisler pek çoktur.”
Şeyh Mansur Ali Nasif Et
Tac-ul Cami Li-l Usul fi Ehadis-ir Resul adlı kitabın
hamişinde olup bu kitabın şerhi olan Gayet-ul Ma’mul’da
(c. 5, s. 310) şöyle yazıyor:
“Seleften halefe ulema
arasında şu konu meşhurdur ki, ahir zamanda Ehl-i Beyt’ten
Mehdi ismini taşıyan bir kişi zuhur edecek ve İslam
beldelerinin hakimi olacak; Müslümanlar ona tabi olacaklar o
Müslümanlar arasında adaletle davranacak ve dini teyit
edecektir. Ondan sonra da Deccal zahir olacak ve İsa
aleyhi’s-selâm inip onu öldürecek veya İsa Mehdi
ile onu öldürmekte yardımlaşacaktır. Mehdi ile ilgili
hadisleri ashabın seçkinlerinden bir grup rivayet etmiştir.
Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mace, Taberani, Ebi Yala, el
Bazzaz, İmam Ahmed ve Hakim gibi büyük muhaddisler (r.a) de
bu hadisleri tahric etmişlerdir. İbn-i Haldun gibi bu
hadisleri tazif edenler ise şüphesiz hata etmektedirler.
İsa’dan gayri Mehdi yoktur’a dair nakledilen rivayete
gelince; Beyhaki ve Hakim ve diğerlerinin de belirttiği
üzere bu zayıf bir rivayettir.”
Gerçekte İsmaili Şiası olan
Fatımi hükümdarlarına muhalefet amacıyla Hz. İmam Mehdi
ile ilgili hadislerin bir kısmında şüphe uyandırmaya çalışan
İbn-i Haldun dahi Mehdi İnancının İslam’ın doğuşundan
bu yana asırlar boyunca bütün Müslümanların kabul ettiği bir
inanç olduğuna itiraf etmektedir. O, Mukaddime adlı
kitabının 367. sayfasında şunları yazıyor: “Bil ki, asırlar
boyunca bütün Ehl-i İslam içerisinde şu meşhur olmuştur ki,
ahir zamanda Ehl-i Beyt’ten olan bir kişi zuhur edecek,
dinin teyit edip adaleti egemen kılacak ve Müslümanlar ona
tabi olacaklardır. O Müslüman ülkelerin hakimi olacaktır ve
onun ismi Mehdi’dir.”
Allame Ebu Tayyip el-İzae
Lima Kane ve Ma Yekunu Beyne Yedeyi-s Sae adlı kitabında
şöyle yazıyor: “Mehdi ahir zamanda zuhur edecektir ve
onu inkar etmek büyük bir küstahlık ve sapıklıktır.”
Büyük Ehl-i Sünnet
alimlerinden konuyu tahkiki olarak ele alan her alim aynı
sözleri söylemiştir. Biz konunun fazla uzamaması için bu
kadarıyla yetiniyoruz.
İmam Mehdi
hakkında gelen hadisleri Ehl-i Sünnet’in yüzlerce büyük ve
muteber alimi kendi hadis, tefsir, kelam, irfan, tarih,
biyografi ve lügat kitaplarında tahric etmişlerdir. Örnek
olarak onlardan bazılarını aşağıda zikrediyoruz:
1-
Buhari Sahihinde.
2-
Müslim Sahihinde.
3-
Buhari Et Tarih-ul Kebir adlı kitabında.
4-
Ebu Davud Süneninde.
5-
İbn-i Mace Süneninde.
6-
Hakim Müstedrekinde.
7-
Ahmed bin Hanbel Müsnedinde.
8-
Tirmizi Sahihinde.
9-
İbn-i Kesir, El-Bidaye ve-n Nihaye adlı
kitabında.
10- İbn-i Kesir Nihayet-ul
Bidaye adlı kitabında.
11- Yine El Kavl-ül
Müstahsan adlı kitabında.
12- Hatip Mişkat-ul Mesabih
adlı Kitabında.
13- Zehebi Mizan-ul İtidal
adlı kitabında.
14- Yine Tezkiret-ul Huffaz
adlı kitabında.
15- Yine Lisan-ul Mizan
adlı kitabında.
16- Yine Tarih-ul İslam
adlı kitabında.
17- Yine Telhis-ul
Müstedrek adlı kitabında.
18- Genci Kifayet-ut Talip
adlı kitabında.
19- Yine El-Beyan adlı
kitabında.
20- Muttaki Kenz-ul Ummal
adlı kitabında.
21- Yine Muntehab-u Kenz-ul
Ummal adlı kitabında.
22- Ebu Nuaym Hilyet-ul
Evliya adlı kitabında.
23- Yine Ahbar-ı İsbahan
adlı kitabında.
24- Muhibbuddin Taberi
Zehair-ul Ukba adlı kitabında.
25- Yine Er-Riyaz-un Nazıra
adlı Kitabında.
26- Hamevi Meşarik-ul Envar
adlı kitabında.
27- İbn-ül Mağazili el
Manakıp adlı kitabında.
28- Es Semani er Risalet-ul
Kavmiyye adlı kitabında.
29- El Cuveyni Feraid-us
Simtayn adlı kitabında.
30- Yusuf bin Yahya İkd-ud
Dürer adlı kitabında.
31- Yine el-Bed’u ve-t
Tarih adlı kitabında.
32- Beyhaki el-İtikad
adlı kitabında.
33- Yine el-Ba’s ve-n Nuşur
adlı kitabında.
34- Hamidi el-Cem’u Beyn-es
Sahiheyn adlı kitabında.
35- Heysemi Mecma-uz Zevaid
adlı kitabında.
36- Ed-Doabi el-Kuna ve’l
Esma adlı kitabında.
37- Taberani el-Mucemu-s
Sağir adlı kitabında.
38- Taberi Tefsirinde.
39- Harezmi El-Menakıp
adlı kitabında.
40- Hatip Tarih-i Bağdad
adlı kitabında
41- İbn-ül Esir en Nihaye
adlı kitabında.
42- Askalani el-İsabe
adlı kitabında.
43- Yine Lisan-ul Mizan
adlı kitabında.
44- Yine Tehzib-ut Tehzip
adlı kitabında.
45- İbn-i Asakir Tarih-i
Dimeşk adlı kitabında.
46- İbn-i Ebi-l Hadid
Nehc-ul Balağa’nın Şerhi’nde.
47- Sa’lebi Tefsirinde.
48- İbn-ul Esir Üsd-ül Gabe
adlı kitabında.
49- Semhudi Cevahir-ul
İkdeyn adlı kitabında.
50- Diyarbekri Tarih-ul
Hamis adlı kitabında.
51- İbn-ül Cevzi Tezkire
adlı kitabında.
52- İbn-i Hallikan
Vefeyat-ul A’yan adlı kitabında.
53- İbn-i Tolun Şuzurat-uz
Zehebiyye adlı kitabnda.
54- Muhammed bin Talha
Matalib-us Seul adlı kitabında.
55- İbn-i Hacer Heytemi
es-Savaik-ul Muhrika adlı kitabında.
56- Yine el Kavl-ül
Muhtasar adlı kitabında.
57- İbn-i Hacer-il Mekki el
Fetave Hadise adlı kitabında.
58- Suyuti el-Cami-us Sağır
adlı kitabında.
59- Yine el-Havi li-l
Fetava adlı kitabında.
60- Yine Neşr-ul Alemeyn
adlı kitabında.
61- El Bağavi Mesabih-us
Sünne adlı kitabında.
62- Nalusi Zehair-ul
Mevaris adlı kitabında.
63- İbn-ud Dubbi Temyiz üt
Tayyip adlı kitabında.
64- Yine Teysir-ul Vusul
adlı kitabında.
65- Şablenci Nur-ul Ebsar
adlı kitabında.
66- Muhammed Mubin el Hindi
Vesilet-un Necat adlı kitabında.
67- Balevi Buğyet-ul
Müsteşidin adlı kitabında.
68- El-Arif Abdurrahman
Mir’at-ul Esrar adlı kitabında.
69- Seyyid Abbas El Mekki
Nüzhet-ul Celis adlı kitabında.
70- El konduzi Yenabi-ul
Mevedde adlı kitabında.
71- El Bedehşi Miftah-un
Necat adlı kitabında.
72- Abdürrahman Deşti
Şevahid-ün Nübüvvet adlı kitabında.
73- Muhammed Hace Parsa
Fasl-ül Hitap adlı kitabında.
74- Şeyh Abdulhak Eşi’et-ül
Lemaat adlı kitabında.
75- İbni Teymiyye Minhac-üs
Sünnet adlı kitabında.
76- İbn-i Sabban İs’af-ur
Rağibin adlı kitabında.
77- El Menavi Kunuz-ül
Hakaik adlı kitabında.
78- Yine İnsan-ul Uyun
adlı kitabında.
79- En Nebhani Feth-ul
Kebir adlı kitabında.
80- Yine Eşref-un Nebi
adlı kitabında.
81- Yine Levahir-ul Bihar
adlı kitabında.
82- En-Nasani Tarih-ur
Rikka’ye yazdığı talikada.
83- El-Azizi es-Sirac-ul
Munir adlı kitabında.
84- İbnül Arabi
el-Fütuhat-ul Kebire adlı kitabında.
85- Yine Muhazeret-ul Ehvar
adlı kitabında.
86- El-Kurtubi Tezkire
adlı kitabında.
87- Ebu-l Ala el-Attar
el-Erbain adlı kitabında.
88- Abdulvahhab Şa’rani
Munteser-ut Tezkire adlı kitabında.
89- Şeyh Abdulhak Şerh-ul
Mişkat adlı kitabında.
90- İbn-i Manzur Lisan-ul
Arap adlı kitabında.
91- Zeyni Dahlan
es-Siret-un Nebeviyye.
92- Şeyh Hasan Neccar
El-Esrar adlı kitabında.
93- El Berzenci el-İşae Fi
Eşrat-is Sae adlı kitabında.
94- En Nevevi Nihayet-ul
İrb adlı kitabında.
Ve daha nice Ehl-i Sünnet’in
büyük alimleri.
Şimdi İmam Mehdi ile
ilgili adı geçen kitaplarda nakledilen hadislerden bir kaç
örnek verelim. Bu hadislerin senetlerini de zikredip
senetlerinin sıhhati açısından onları incelemek bu makaleyi
aştığından biz sadece hadisin yer aldığı kitap ve hadisi Hz.
Resulullah’dan rivayet eden şahsın ismini vererek
nakledeceğiz.
1- Sahih-i Tirmizi, c. 2, s.
46;
Abdullah’dan:
Şöyle demiştir: Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve
alih dedi ki: “Araplara benim Ehl-i Beyt’imden
ismi benim ismim olan bir kişi hakim olmadıkça dünya sona
ermeyecektir.”
Tirmizi dedi: Aynı anlamda Hz.
Ali, Ebu Said, Ümmü Seleme ve Ebu Hureyre den de hadis
rivayet edilmiştir. Ve bu hasen ve sahih bir hadistir.
Bu hadisi Ahmed bin Hanbel
Müsned’inin 1. cildinin 576. sayfasında nakletmiştir.
2- Sahihi Tirmizi, c. 2, s.
46;
Abdullah’dan:
Şöyle demiştir: Hz. Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi
ve alih buyurdu ki: “Benim Ehl-i Beyt’imden ismi
benim ismimle aynı olan bir kişi hükümdarlığa kavuşacaktır.”
Asim ve Ebu Salih, Ebu Hureyre’den rivayet etmişlerdir ki
Resulullah şöyle dedi: “Eğer dünyanın ömründen sadece bir
gün dahi kalsa Allah o günü benim Ehl-i Beyt’imden benim
ismimi taşıyan bir kişinin hakim olması için uzatacaktır.”
Bu hadisi Ahmed bin Hanbel’in
Müsned’inde, c. 1, s. 376, tahric etmiştir.
3- Sahih-i Tirmizi, c. 2, s.
46;
Ebu Said Hudri’den:
Şöyle demiştir: Hz. Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi
ve alih’den sonra bazı olayların vuku bulmasından
korktuk ve durumu Resulullah’a sorduk, Resulullah şöyle
buyurdu: “Mehdi benim ümmetimdendir, çıkıp beş, yedi
veya dokuz (yıl) yaşayacaktır.”
Zeyd-üş Şak diyor Resulullah’a
beş, yedi ve dokuz nedir diye sorduk: Resulullah “Bunlar
yıllardır” buyurdu. Sonra da şöyle buyurdu: “O’nun yanına
bir kişi gelip “Ey Mehdi bana ver” diyecek, Mehdi
elbisesinde taşıyabileceği kadar ona mal verecektir.”
Tirmizi daha sonra şunları
kaydediyor: “Bu hadis hasendir. Bu hadis, bir kaç senetle
Ebu Said Hudri aracılığıyla Resulullah’dan rivayet
edilmiştir. Bu hadisi Ahmed bin Hanbel Müsned’inde c. 2, s.
21’de kendi senediyle Ebu Said Hudri’den rivayet etmiştir.
Yine bu hadisi et Tac-ul Cami Li-l Usul’un, c. 5, s.
364’te de rivayet edilmiştir.
4- Sahih-i Ebi Davud, c. 2, s.
207;
“Ali aleyhi’s-selâm’dan:
Şöyle dedi: “Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve
alih buyurdu ki: “Eğer zamandan sadece bir gün
kalsa bile, Allah, benim Ehl-i Beyt’imden bir kişiyi
gönderecek, o yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle
dolduracaktır.”
Bu hadis Yenabi-ul Mevedde’nin
432. sayfasında ve Nur’ul Ebsar’ın 154. sayfasında
rivayet edilmiştir. Onu Ahmed ve Tirmizi de rivayet
etmişlerdir.
5- Sahih-i Ebi Davud, c. 2, s.
207;
Abdullah’tan:
Şöyle demiştir: Nebiyyi Ekrem
sallâ’llâhu aleyhi
ve alih buyurdu ki: “Dünyanın ömrü, Araplara
benim Ehl-i Beyt’imden ismi benim ismim olan bir kişi hakim
olmadan sona ermez.”
Bu hadisi Ahmed bin Hanbel de
kendi Müsned’inde, c. 1, s. 377’de ve ayrı bir senetle de c.
1, s. 430’da rivayet etmiştir.
6- Sahih-i Ebi Davud c. 2, s.
207;
“Ümmü Seleme’den:
Şöyle dedi: “Resulullah’ın
şunları buyurduğunu duydum: “Mehdi benim itretimden
ve Fatıma’nın soyundandır.”
Bu hadisi İbn-i Mace de kendi
Süneninde Mehdi’nin hurucu bölümünde Said bin
Musayyip aracılığıyla Ümmü Seleme’den rivayet etmiştir. Yine
bu hadis et-Tac-ul Cami Li-l Usul, c. 5, s.
364’te, Mesabih’us Sünne kitabının kıyamet alametleri
bölümünde, İs’af-ur Rağibin kitabında, s. 134’te,
Yanabi-ul Mevedde kitabında s. 432’de ve Müntahabu
Kenz-il Ummal kitabında c. 6, s. 30’da da rivayet
edilmiştir. Ayrıca bu hadisi Müslim, Nesai, İbn-i Mace ve
Beyhaki de rivayet etmişlerdir.
7- Sahih-i Ebi Davud c. 2, s.
208;
Ebu Said Hudri’den:
Şöyle dedi: Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve
alih buyurdu ki: “Mehdi bendendir. Anlı
geniş burnu çekiktir. O yeryüzünü zulüm ve tecavüzle dolduğu
gibi eşitlik ve adaletle dolduracaktır.”
Bu hadisi Hakim de el
Müstedrek adlı kitabında, c. 4, s. 557’de rivayet
etmiştir. Bu hadisi et-Tacul Cami Li-l Usul kitabında,
c. 5, s. 364’te Ebu Davud ve Tirmizi’den tahric etmiştir.
Nur’ul Ebsar kitabında, s. 154’te ve Münteheb-u
Kenz-ul Ümmal kitabının c. 6, s. 30’da da bu hadis rivayet
edilmiştir. Ayrıca bu hadisi Taberani kendi Mu’cam’inde
rivayet etmiştir.
8- Sahih-i Buhari’nin İsa’nın
Nüzulü böl.;
Ebu Hureyre’den:
Şöyle dedi: Resulullah buyurdu
ki: “Meryem’in oğlu size indiği ve İmamınız da sizden olduğu
zaman.” Bu hadisi Müslim de kendi Sahihi’nin İsa’nın
nüzulü bölümünde rivayet etmiştir. Ayrıca bu hadis
Yenabi-ul Mevedde kitabında, s. 432’de Metalib-us
Seul kitabının 12. Bölümünde ve Gayet-ul Meram
kitabının ikinci bölümünde de rivayet edilmiştir.
9- Sahih-i İbn-i Mace, c. 2,
Mehdi’nin hurucu böl.;
Hz. Ali aleyhi’s-selâm’dan:
Şöyle demiştir: Resulullah
buyurdu ki: “Mehdi biz Ehl-i Beyt’endir Allah onun
işini bir gecede düzeltecektir.” Aynı hadisi Münteheb-u
Kenz’il Ummal’ın c. 6, s. 30’da. Hz. Ali
aleyhi’s-selâm’dan rivayet etmiştir.
Bu hadisi el-Cami-us Sağir
kitabında, c. 3, s. 924’te rivayet etmiş ve şöyle
demiştir. Bu hadisi Ahmed ve İbn-i Mace de Ali’den tahric
etmiş ve doğrulamıştır. Yine bu hadis Yenab-ul Mevedde
kitabının 488 sayfasında ve Cevahir-ul İkdeyn
kitabının 432. sayfasında rivayet edilmiştir. Bu hadis
el-Burhan fi Alamat-i Mehd-i Ahir-iz zaman kitabının 2.
Bölümünde de yer almaktadır. Ayrıca el Beyan
kitabında bu hadisi Ebu Nuaym el Hafız’ın Menakib-ul
Mehdi kitabında ve Taberani’nin Mucem’ul kabir kitabında
da tahric ettiklerini yazdıktan sonra şöyle demiştir: Bu
senetleri birbirinin yanına koyup hafızların onu kendi
kitaplarında rivayet etmelerini nazara aldığımızda onun
sahih bir hadis olduğuna dair insanda yakin oluşuyor.
10- Sahih-i İbn-i Mace c. 2,
Mehdi’nin hurucu böl.;
Enes bin Malik’den:
Şöyle demiştir: Ben
Resulullah’ın
sallâ’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurduğunu
duydum: “Biz Abdulmuttalip oğulları cennet ehlinin
büyükleriyiz; ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve
Mehdi.” Bu hadisi, Ebu Nuaym, Salebi, El Erbain
kitabının yazarı, Hamvini, Hakim ve Deylemi de tahric
etmişlerdir. Bu hadisi İbn-i Hacer es Savaik-ul Muhrika’nın
309. sayfasında rivayet etmiştir. Yine El Beyan
kitabında kendi senediyle Enes’den rivayet etmiştir.
Zehair-ül Ukba kitabının birinci bölümünün Menakib-i
Abdulmuttalib bölümünde de Enes’ten rivayet etmiştir. Ayrıca
bu hadisi İbn-i Sirin’in de tahric ettiğini belirtmiştir.
Bu hadisi Gayet-ul Meram kitabında Tefsir-i Salebi’den
rivayet etmiştir.
11- Müsned-i Ahmed bin Hanbel,
c. 3, s. 28;
Ebu Said’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve
alih buyurdu ki: “Yeryüzü zulüm ve tecavüzle
dolacaktır. Sonra benim itretimden olan bir kişi çıkacak
yedi veya dokuz yıl hakim olacak, işte o yeryüzünü adalet ve
eşitlikle dolduracaktır.” Bu hadisi Müstedrek-us Sahiheyn
de, c. 4, s. 558’de tahric etmiştir.
12- El Müstedrek Ale-s
Sahiheyn c. 4, s. 465;
Ebi Sadi Hudri’den:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem
buyurdu ki: “Ahir zamanda ümmetime kendi padişahlarından
taraf kendinden daha büyük olanı işitilmeyen bir bela inecek,
hatta yeryüzü bu genişliğine rağmen onlara dar gelecek ve
yeryüzü zulüm ve tecavüzle dolacak, öyle ki mümin insan
zulümden sığınacak bir barınak bulamayacak. Bu sırada Allah
Teala benim itretimden olan bir kişiyi mebus kılacaktır. O
yeryüzünü zulüm ve tecavüzle dolduğu gibi adalet ve
eşitlikle dolduracaktır. Ondan gökte yaşayan da razı olacak
yerde yaşayan da. Bu zamanda yer kendi tohumundan hiç bir
şey gizlemeyip hepsini çıkaracaktır. Gök de yağmurundan hiç
bir şey saklamayıp hepsini bol bol yere dökecektir. Mehdi
onların arasında yedi, sekiz veya dokuz sene yaşayacaktır. O
zamanda yaşayanlar, Allah’ın yer halkına ihsanda bulunduğu
hayırlardan dolayı ölülerin dirilmelerini arzu edecekler.”
Hakim bu hadisin senet
açısından sahih bir hadis olduğunu ancak Buhari ve Müslim’in
onu tahric etmediklerini söylemiştir. Bu hadisi İbn-i Hacer
es Savaik-ul Muhrika’da da rivayet etmiştir. Yine
İs’af-ur Rağibin, s. 134’te ve Yenabi-ul Mevedde,
s. 341’de de rivayet edilmiştir. Yine bu rivayeti Taberani
kendi Mucem’inde ve Hafız Ebu Nuaym Menakib’ul
Mehdi adlı kitabında rivayet etmişlerdir.
13- Müsned-i Ahmed bin Hanbel,
c. 3, s. 37;
Ebu Said Hudri’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
buyurdu ki: “Sizi Mehdi ile müjdeliyorum, o ümmetimin
karışıp tam bir ihtilaf içerisinde olduğu bir zamanda mebus
olacaktır. Yeryüzünü -tecavüz ve zulümle dolduğu gibi-
eşitlik ve adaletle dolduracaktır. Göğün ehli de ondan razı
olacak yerin ehli de. Malı doğru olarak bölecektir.” Bir
kişi “Doğru olarak ne demektir” diye sordu. Resulullah:
“Halk arasında eşit olarak bölecektir.” buyurdu. Sonra
Resulullah şöyle buyurdu: “O zamanda Allah Muhammed
ümmetinin kalbini zenginlikler ile dolduracaktır ve adaleti
onların hepsini kapsayacaktır, hatta nida eden bir kimse,
mala ihtiyacı olan var mıdır? diye nida edecek, bir kişiden
gayri kimse kalkmayacaktır. Bunun üzerine ona git hazinedara
de ki, Mehdi sana mal vermesini söyledi. Hazinedar
ona seç diyecek, adam onu kendi evine getirip açınca pişman
olup ben Muhammed’in ümmetinin en ihtiraslısı mı oldum yoksa,
onlara yeterli olan bana kifayet etmedi mi diyecek. Sonra
şöyle buyurdu: “Bunun üzerine o malı geri getirecek, ancak
ondan alınmayacak ve biz verdiğimiz bir şeyi geri almayız
denilecektir.” Yedi, sekiz veya dokuz sene böylece devam
edecektir, bundan sonrasında artık yaşantının bir hayrı
yoktur.”
Buna benzer bir rivayeti de
Ahmed Müsned’inde c. 3, s. 52’de ayrı bir senetle
rivayet etmiştir. Müntehab-ul Kenz’ul Ummal kitabının
c. 6, s. 29’da Ahmed yoluyla Ebu Said Hudri’den şu rivayeti
nakletmiştir: “Müjde olsun size Mehdi’den o
Kuryeş’ten ve benim öz soyumdan olan bir kişidir.” Bu hadis
Nur’ul Ebsar, s. 155 ve Yenabi’ul Meveddet, s.
469 da ve es Savaik’ul Muhrika’da da rivayet
edilmiştir.
14- Tezkiret-ul Havas, 6. Böl.;
Hz. Emir-ul Müminin Ali
aleyhi’s-selâm’ın hutbe okurken şöyle buyurduğunu
yazıyor:
“....Bizler göklerin ve yerin
nurlarıyız, bizler kurtuluş gemileriyiz, gizli ilimler bizde
saklıdır. İşlerin dönüşü bizedir. Mehdi ile insanlara
hüccet tamamlanacaktır. O İmamların sonuncusudur. O ümmetin
kurtarıcısıdır. O nurun sonudur. O ağır sırdır. Ne mutlu
bizim ipimize sarılıp bizim muhabbetimizle haşrolunan
kimseye.”
15- Mecma-uz Zevaid, c. 7, s.
317;
Ebu Said Hudri’den:
Şöyle demiştir: Resulullah’ın
şöyle buyurduğunu duydum: Ümmetimden bir kişi çıkacak, o
benim sünnetimi beyan edecek, Allah onun için gökten yağmur
yağdıracak ve Allah onun için yerdeki bereketini yeşertecek.
Onunla yeryüzünü zulüm ve tecavüzle dolduğu gibi eşitlik ve
adaletle dolduracaktır. O bu ümmete yedi yıl hakim olacak ve
Beyt-ul Makdis’e inecektir.” Mecma-uz Zevaid’in
yazarı daha sonra şöyle yazıyor: Bu hadisi Tirmizi ve İbn-i
Mace de özel olarak rivayet etmişlerdir. Ayrıca bunu
Taberani de el-Evsat adlı kitabında rivayet etmiştir.
16- Et Tedvin, c. 2, s. 84;
Ebu Said Hudri’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
buyurdu ki: “Ümmetime benim Ehl-i Beyt’imden bir kişi emir
olacaktır. O Yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle
dolduracaktır. O yedi sene hakim olacaktır.”
17- El Havi Li-l Feteva, c. 2,
s. 77;
Ebu Said Hurdi’den:
Şöyle demiştir: Nebiyyi Ekrem
buyurdu ki: “Arıların kendi kraliçelerine sığındıkları gibi
ümmetim de Mehdi’ye öylece sığınacaktır. O yeryüzünü
zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. Öyle ki halk
ilk dönemde oldukları gibi olacaklar, uykuda olan
uyandırılmayacak ve bir kan dökülmeyecektir.”
18- Üsd-ül Gabe, c. 1, s. 239;
Kays bin Cabir babasından o da
ceddinden:
Şöyle demiştir: Resulullah
şöyle buyurdu: “Benden sonra halifeler, halifelerden sonra
da emirler, emirlerden sonra da zalim padişahlar olacaktır.
Sonra da benim Ehl-i Beyt’imden biri çıkıp yeryüzünü zulümle
dolduğu gibi adaletle dolduracaktır.” Bu hadisi diğer Ehl-i
Sünnet kitaplarında da rivayet etmişlerdir. Bunlardan
el-Erbaine Hadis Fi Zikr-il Mehdi kitabında 37. Hadis
olarak, Müntehab-u Kenz-il Ummal, c. 6, s. 30;
el-Beyan fi Ahbarı Sahib-iz Zaman, s.98; el
Havi Li-l Feteva, c. 2, s. 64; el-Cami-us Sağir,
c. 2, s. 33; Feth-ul Kebir, c. 2, s. 164 ve diğer bir
çok kitaplarda rivayet olunmuştur.
19- Es Savaik-ul Muhrika, s.
98;
Ruyani, Taberani ve diğerleri
şu rivayeti tahric etmişlerdir ki; “Mehdi benim
evlatlarımdandır. Onun yüzü parlak bir yıldız gibidir. Rengi
Arap rengidir. Cismi ise Beni İsrail cismi gibidir.
Yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. Onun
halifeliğinden göğün ehli de yerin ehli de ve hatta gökteki
kuşlar da razı olacaktır. O yirmi sene hakim olacaktır.
Bu hadisi bir çok Ehl-i Sünnet
kitabında rivayet etmişlerdir. Bunlardan Tarih-ul İslam,
c. 1, s. 156; el-Fusul-ul Mühimme, s. 275; el-Havi
Li-l Fetava, c. 2, s. 66; el-Camis Sağir, c. 2,
s. 579; Zehair-ul Ukba, s. 16; Lisan-ul Mizan,
c. 5, s, 23; el-Fetavel Hadise, s. 28, Cevahir-ul
İkdeyn, s. 433 ve diğer bir çok kitapları zikredebiliriz.
20- Tezkiret-ul Havass, s.
204;
Abdullah bin Ömer’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
buyurdu ki: “Ahir uz zamanda benim evlatlarımdan bir kişi
çıkacak, onun ismi benim ismim ve künyesi de benim künyem
gibidir. O yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle
dolduracaktır. İşte Mehdi oldur.”
Mezkur kitabın yazarı daha
sonra şöyle devam ediyor: “Bu hadis meşhur bir hadistir. Bu
hadisin benzerini Ebu Davud ve Zuhari Ali aleyhi’s-selâm’dan
tahric etmişlerdir. Onda; “Eğer dünyanın ömründen yalnızca
bir gün kalmış olsa bile Allah benim Ehl-i Beyt’imden birini
gönderecek ve o yeryüzünü adaletle dolduracaktır.” ibaresi
de vardır. Bu hadisi de bir çok Ehl-i Sünnet kitapları
rivayet etmiştir.
Bunlardan Minhac-üs Sünne,
c. 4, s. 211; el-Füsul-ul Mühimme, s. 274; İkdud
Dürer ve diğer kitapları zikredebiliriz.
21- Mecma-uz Zevaid c. 7, s.
316;
Ebu Hureyre’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve
alih’in yanında Mehdi’den bahsedildi.
Bunun üzerine Resulullah buyurdu ki:
“Eğer az olsa yedi, az olmazsa
sekiz veya dokuz yıl hakim olacak ve o yeryüzünü zulüm ve
tecavüzle dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır.”
Bunu Bezzaz da rivayet
etmiştir ve bunun senedinde bulunan kişiler tümüyle
güvenilir insanlardırlar.
22- El-Beyan Fi Ahbar-ı
Sahib-uz Zaman, s. 96;
Abdurrahman bin Avf,
babasından:
Şöyle demiştir: Resulullah
buyurdu ki: “Allah benim itretimden ön dişleri aralı ve alnı
açık olan bir kişiyi meb’us kılacaktır; o yeryüzünü adaletle
dolduracak ve malı bol bol dağıtacaktır.”
Bu hadis diğer birçok Ehl-i
Sünnet kitabında da nakledilmiştir. Bunlardan el-Havi
li-l Fetava, c. 2, s. 63; es-Sevaik-ul Muhrika,
s. 98, Meşarik-ul Envar, s. 15, el-Feteve-l Hadise,
s. 29 ve Galiyet-ul Mevaiz, c. 1, s. 83’ü
zikredebiliriz.
23- Sünen-ul Mustafa, s. 517;
Abdullah’dan:
Şöyle demiştir: “Biz
Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve alih’in yanındaydık, bu
sırada bir grup Beni Haşim gençleri geldi. Nebiyy-i Ekrem
onları görünce alnı beyazlaştı, gözleri doluverdi ve rengi
değişti. Ben “Yüzünüzde bizi üzen bir şeyi görüyoruz” dedim.
Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: “Biz öyle bir Ehl-i
Beyt’iz ki, Allah bizim için dünya yerine ahireti seçmiştir.
Benim Ehl-i Beyt’im benden sonra bela, zulüm ve sürgünle
karşılaşacaktır. Ta ki doğu tarafından siyah bayraklar
taşıyan bir kavim gelecek, hayrı talep edecekler, ama onlara
verilmeyecektir, bunun üzerine savaşacak ve galip gelecekler,
bu durumda onlara istedikleri şey verilecektir, artık onlar
bunu kabul etmeyecekler. Taki onu benim Ehl-i Beyt’imden
olan bir kişiye teslim edecekler; o yeryüzünü, diğerleri
zulümle doldurdukları gibi eşitlikle dolduracaktır. Her kim
sizden onu görürse karın üzerinde sürünerek bile olsa gidip
ona katılsın.”
Bu hadis de birçok Ehl-i
Sünnet kitabında rivayet edilmiştir. Bunlardan,
es-Savaik-ul Muhrika, s. 237; Nihayet-ul Bidaye,
c. 1, s. 41; el-Beyan fi Ahbar-ı Ahir zaman, s. 314;
el-Füsul-ül Mühimme, s. 276; Müntehab-u Kenz-il
Ummal, c. 6, s. 30; Zehair-ul Ukba, s. 17;
Mizan-ul İtadal, c. 2, s. 35; el-Havi Li-l Fetava,
c. 2, s. 60; Yenabı-ul Mevedde, c. 3, s. 89;
Rumuz’ul Ehadis, s. 135 kitaplarına işaret edebiliriz.
24- Yenabi-ul Mevedde, s. 448;
Huzeyfe bin Yemani’den:
Resulullah’ın şöyle
buyurduğunu duydum: “Zalim padişahlardan görecekleri
zulümlerden yazıklar olsun bu ümmete! Müslümanlardan onlara
itaat etmeyenler öldürülecek veya (vatanlarından)
uzaklaştırılacaklar. Bu durumda takvalı mümin diliyle onlara
hoş görünüp kalbiyle onlardan kaçacaktır. Allah Teala tekrar
İslam’ın izzetini iade etmeyi irade ettiğinde bütün inatçı
zalimleri yok edecektir. O her şeye kadirdir. Allah bu
ümmeti fesada çekildikten sonra tekrar ıslah edecektir. Ey
Hüzeyfe, eğer dünyadan yalnızca bir gün kalmış olsa bile
Allah o günü benim Ehl-i Beyt’imden bir kişinin hükümdarlığa
kavuşması için uzatacak ve İslam’ı muzaffer kılacaktır. O,
vaadine hilaf etmez; O, vaadini gerçekleştirmeye kadirdir.
El-Burhan fi Alamat-ı
Mehdi-yi Ahir-iz Zaman
kitabının ikinci bölümünde de
bunun benzeri bir hadisi rivayet edilmiştir.
25- El-Beyan;
Ali bin Ebu Talip’ten:
Şöyle demiştir: “Resulullah’a
“Mehdi biz Âl-i Muhammed’den midir yoksa
başkalarından mıdır?” diye sordum. Bunun üzerine Resulullah
şöyle buyurdu: “Hayır bizdendir. Allah dini bizimle
başlattığı gibi bizimle de sona erdirecektir. İnsanlar
bizimle şirkten kurtuldukları gibi bizimle de fitneden
kurtulacaklardır. Allah onların kalplerini şirk
düşmanlığından sonra bizimle birbirine yaklaştırdığı gibi
bizimle de fitne düşmanlığından sonra kalplerini birbirine
yaklaştırarak onları kardeş kılacaktır. Onlar şirk
düşmanlığından sonra bizimle kardeş oldukları gibi fitne
düşmanlığından sonra da bizimle kardeş olacaklardır.”
Sonra el-Beyan
kitabının yazarı şöyle yazıyor: “Bu hadis hasendir, onu
huffaz alimler kendi kitaplarında rivayet etmişlerdir. Onu
Taberani Mucem-ul Evsat adlı kitabında, Ebu Nuaym
Hulyet-ul Evliya adlı kitabında ve Abdurrahman bin Hatem
Evali adlı kitabında rivayet etmişlerdir.”
26- el-Füsul-ül Mühimme, s.
275;
İbn-i Abbas’tan:
Şöyle demiştir: “Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve
alih buyurdu ki: “Mehdi cennet ehlinin
tavusudur.”
Bu hadis Kunuz-ül Hakaik
kitabının Mim Harfi bölümünde, Nur-ul Ebsar’ın, sayfa
157 ve el-Beyan, 80. sayfasında da rivayet edilmiştir.
27- El-Havi Li-l Fetava, c. 2,
s. 62;
Ebu Hureyre’den:
Şöyle demiştir: “Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve
alih buyurdu ki: “Kıyamet benim Ehl-i Beyt’imden
bir kişi huruç etmedikçe kopmayacaktır. O, insanlar hakka
dönünceye kadar onlarla savaşacaktır.” Ben, “Kaç sene
hükümdar olacak?” diye sordum. Buyurdu: “Beş ve iki yıl.”
Bu hadis Mecma-uz Zevaid
c. 75, s. 315’te de rivayet etmiştir.
28- El-Beyan Fi Ahbar-ı
Ahir-iz zaman, s. 310;
Ebu Eyyub-i Ensari’den:
Şöyle demiştir: Resulullah,
Fatıma’ya buyurdu ki: “Nebi, nebilerin hayırlısıdır. O senin
babandır. Şehidimiz, şehitlerin en hayırlısıdır. O babanın
amcası Hamza’dır. Cennette iki kanadıyla istediği yere uçan
bizdendir. O babanın amcası oğludur. Bu ümmetin iki torunu
Hasan ve Hüseyin bizdendir. Onlar senin oğullarındır ve
Mehdi bizdendir.”
Bu hadisi Taberani de
Mucam-us Sağir adlı kitabında rivayet etmiştir. Bu hadis
el-Fütuhat-ul Kebire kitabında da mürsel olarak
rivayet edilmiştir.
Bunun benzeri bir hadis de
birçok Ehl-i Sünnet kitabında Ali bin Hilal’den rivayet
edilmiştir. Bunlardan Ebu Nuaym’in Erbain’i, 5. Hadis;
Zehair-ul Ukba, s. 135; el-Havi Li-l Fetava,
c. 2, s. 426; Miftah-un Necat, s. 18 gibi kitapları
örnek olarak zikredebiliriz.
29- Zehair-ul Ukba, s. 136;
Hüzeyfe bin Yemani’den:
Şöyle demiştir: Nebiyyi Ekrem
buyurdu ki: “Eğer dünyadan yalnız bir gün kalsa bile Allah o
günü benim evlatlarımdan ismi benim ismim gibi olan bir
kişiyi meb’us kılmak için uzatacaktır.” Bunun üzerine Selman:
“O, hangi oğlundandır ya Resulullah?” dedi. Resulullah: “Bu
oğlumdan” diyerek eliyle Hüseyn’e dokundu.”
Bu hadis birçok Ehl-i Sünnet
kitabında rivayet edilmiştir. Bunlardan, Tezkiret-ul
Kurtubi, s. 615; Mizan-ul İtidal, c. 2, s. 18;
el-Füsul-ül Mühimme’yi s. 277; örnek olarak verebiliriz.
30- el-Mucem-us Sağir, s. 150;
Ebu Hureyre’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
buyurdu ki: “Bilin ki, benimle İsa bin Meryem arasında bir
nebi yoktur. Sadece benden sonra ümmetimde halifem olan
kimse gelecek ki, Deccal’ı öldürecek, haçı kıracak, cizye
koyacak ve Allah’ın düşmanlarıyla savaşacaktır. Kim ona
ulaşırsa, selamımı ona iletsin.”
Bu hadis Sahih-i Tirmizi,
c. 3, s. 232’de rivayet edilmiştir.
31- Sahih-i Müslim, c. 1, s.
95;
Cabir bin Abdullah’dan:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i
Ekrem’in şöyle buyurduğunu duydum: “Kıyamete değin sürekli
ümmetimden bir grup açıkça hak üzere savaşacaktır.” Yine
buyurdu: “Bu arada İsa bin Meryem nazil olacak, onların
emîrleri: “Gel bize namaz kıldır” diyecek, İsa: “Hayır,
sizin bazılarınız diğerlerinizin emîrlerisiniz; bu, Allah’ın
bu ümmete mahsus kıldığı bir keramettir.” diyecek.”
Bu hadis el-Cem’u Beyn-es
Sahiheyn, c. 2, s. 423; Mesabih-üs Sünne, c. 2,
s. 142; es-Savaik-ul Muhrika, s. 98’de rivayet
edilmiştir.
32- El-Havi Li-l Fetava, s.
82;
Hüzeyfe bin Yemani’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
sallâ’llâhu aleyhi ve
alih buyurdu ki: “Mehdi birden bakacak ki
İsa bin Meryem saçtan su damlarcasına nazil olmuş. Bunun
üzerine Mehdi ona, “Gel halka namaz kıldır” diyecek.
İsa, “Senin için kamet getirilmiştir.” diyecek. Böylece
benim evlatlarımdan bir kişinin arkasında namaz kılacaktır.”
Bu hadis de birçok Ehl-i
Sünnet kaynağında rivayet edilmiştir. Yenab ul Mevedde,
s. 433; es-Savaik-ul Muhrika, s. 98; Süneni İbn-i
Mace, c. 9, s. 519; el-Havi Li-l Fetava, c. 2, s.
65, bu hadisi nakleden kitaplardandır.
33- Ebu Nuaym, Erbain, 38.
Hadis;
Ebu Said Hudri’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
buyurdu ki: “Bizdendir o kimse ki İsa bin Meryem onun
arkasında namaz kılacak.”
Bu hadis birçok Ehl-i Sünnet
kitabında rivayet edilmiştir. El-Cami-us Sağir, c. 2,
s. 472; Sünen-ül Hüda, s. 573; Şeref-ün Nebi,
s. 302; Yenabi-ul Mevedde, s. 187; Müsned’in
Hamişinde basılan Kenz-ül Ummal, c. 6, s. 30,
bunlardandır.
34- El Havi Li-l Fetava, c. 2,
s. 67;
Afv bin Malik’den:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem
buyurdu ki: “Kapkaranlık olan fitne gelmektedir. Sonra da
fitneler birbirini takip edecektir, ta ki Ehl-i Beyt’imden
Mehdi denilen bir kişi çıkıncaya kadar. Eğer ona
kavuşsan ona uy ki hidayete ermişlerden olasın.”
Bu hadis Meveddet-ul Kurba
kitabının 98. sayfasında da rivayet etmiştir.
35- Sünen-i İbni Mace, c. 9,
s. 519;
Haris bin Cüz-il Zübeydi’den:
Şöyle demiştir: Resulullah
buyurdu ki: “Doğu tarafından bir grup insan çıkıp Mehdi
için, -yani hükümdarlığı için- ortam hazırlayacaklardır.”
Bu hadis de birçok Ehl-i
Sünnet kitabında rivayet edilmiştir.
El-Havi Li-l Fetava,
ç. 2, s. 60; Zehair-ul Mevaris, c. 1, s. 292;
Feth-ul Kebir, c. 3, s. 420; Mecma-uz Zevaid, c.
7, s. 318; el-Muntehab Min-es Sahiheyn el-Buhari ve
Müslim, s. 183, bunlardandır.
36- Ebi Nuaym, Erbain, 7.
Hadis;
Abdullah bin Ömer’den:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem
buyurdu ki: “Mehdi mükerrer bir bedenden çıkacaktır.”
Bu hadis el-Füsul-il Mühimme,
s. 277; El-Beyan fi Ahbari Ahir-iz Zaman s. 91, de
rivayet edilmiştir.
38- Tefsir-i Şeyh Kurtubi:
“Ta ki onu (İslam dinini)
bütün dinlere galip kılsın.” ayetini tefsir ederken şunları
yazıyor: “Suddi demiştir ki: Bu Mehdi’nin çıktığı
zaman olacaktır. O zaman hiç bir kimse kalmayacak, meğer ki
İslam’ı kabul edecek ya da cizye verecektir.” Kurtubi sonra
şöyle diyor: “Mehdi’nin İsa’dan ibaret olduğu da
söylenmiştir. Ancak bu doğru değildir. Zira mütevatir olan
sahih hadislerde Mehdi’nin Resulullah’ın soyundan
olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Mehdi’nin İsa
olduğunu söylemek doğru değildir. “İsa’dan gayri Mehdi
yoktur” şeklindeki rivayet ise doğru değildir.”
Bu hadis Ehl-i Sünnet yoluyla
Hz. İmam Mehdi hakkında ulaşan çok sayıda hadislerden
sadece bazıları idi. İhtisara riayet etmek amacıyla
senetlerini zikretmedik. Zaten bunca hadisin ulaştığı bir
konuda hadislerin çokluğu konuya kesinlik kazandırdığından
artık onların senet yönünden incelenmesine gerek kalmaz.
Bunlara Şia yoluyla gelen
hadis de eklendiğinde hadislerin sayısı yüzleri aşıyor. Bu
durumda, bu kadar hadisleri ve asırlar boyunca bütün İslam
âleminin konu üzerindeki ittifakını bir kenara itip de
birtakım temelsiz şüpheler ortaya atarak Kur’an-ı Kerim’in,
İslam dininin ve iman ehlinin mutlak zaferine dair kesin
vaadini görmezlikten gelip büyük İslam alimlerinin bu
konudaki sözlerin itibar etmenin ne kadar cahilane olacağını
herkes teslim edecektir. Şimdi tekrar Avni İlhan’ın Mehdilik
adlı kitabına dönelim.
Avni İlhan’ın Mehdi
hakkında gelen bu hadislerin senet yönünden bir itibar
taşımadığı ve bu hususta mütevatir sayılabilecek bir hadisin
de söz konusu olmadığını ileri sürerek gerçeği inkar
etmiştir. Avni İlhan’ın sözünden, bu konuda sahih olan âhâd
hadislerin bile olmadığı anlaşılıyor; oysa birçok büyük
Ehl-i Sünnet alimlerinin Mehdi ile ilgili hadislerin
tevatür haddini aştığına, hatta yalnızca sahih olanlarının
bile mütevatir olduğunu Sadr-ı İslam’dan bu yana bütün
asırlar boyunca bütün Müslümanların bu akide üzerinde
birleşip hiçbir Müslüman’ın bunun asil İslami akidelerden
biri olduğunda şüphe etmediğine dair açıklamalarını hep
birlikte gördük.
Örneğin: Kurtubi’nin “İsa’dan
gayri Mehdi yoktur” şeklindeki hadisin uydurma
olduğuna işaret ederken “Mehdi’nin Fatıma’nın
neslinden olduğuna dair gelen sahih hadisler mütevatirdir.
Dolayısıyla bu hadis doğru olamaz” şeklindeki açıklamasını
hep birlikte gördük. İlginç olan, İmam Mehdi hakkında
gelen hadislerin sayı bakımından diğer İslami inanç esasları
hususunda gelen hadislerden az olmaması ve hatta onlardan
daha fazla olmasıdır. Müslümanların hep birlikte inanıp
kabul etmesi noktasında da diğer inançlarla bu inanç
arasında hiçbir fark söz konusu değildir. Hatta bu inanç
üzerinde olan ittifak birçok diğer inanç esaslarında mevcut
değildir.
Ayrıca mütevatir olan
hadislerde artık hadislerin senedi teker teker incelenmez ve
faraza onların bazısının senedinde bir zaaf varsa bu onlara
bir zarar getirmez. Çünkü mütevatir hadislerde ölçü,
ravilerinin çokluğudur. Yani eğer bir konuyu birçok kimse
rivayet ederse, artık o konu kesin olarak ispatlanmış olur.
Çünkü yalan söylemek, hata etmek ve unutmak gibi ihtimaller
ancak âhâd hadisler hakkında söz konusu olabilir.
Dolayısıyla da âhâd rivayetlerin senedinde isimleri geçen
bütün şahısların bir kusuru olup olmadığı araştırılır. Ama
bir konunun ravileri çoğalınca artık onlar hakkında bu
araştırma yapılmaz. O halde Avni İlhan’ın bu rivayetlerden
bazısını ele alıp güya onların senedinde olan zaafı
göstermeye çalışması abestir. Kaldı ki İmam Mehdi ile
ilgili hadislerin senedinde yer alan raviler Sahih-i Buhari
ve Sahih-i Müslim gibi Ehl-i Sünnet’in itimat ettiği
kitaplarda bulunan diğer birçok hadislerin de senedinde yer
almışlardır; şayet bu insanlardan dolayı İmam Mehdi
hakkında gelen hadisler zayıf sayılırlarsa Ehl-i Sünnetin
elinde artık muteber bir hadis kaynağı kalmayacak; inanç ve
mezhep sistemleri kökten sarsılacaktır.
Avni İlhan daha sonra İslam
tarihinde birtakım siyasi emelleri güden kimselerin bu
hadislerden istifade ettiğine değinerek bu gibi hadislerin
onlar tarafından uydurulmuş rivayetler olabileceğini ortaya
atıyor ve şöyle diyor: “Ayrıca zikredilen bu rivayetlerden
bazılarının ilk siyasi hizipleşmelerle yakın ilgisi ve
olayların tasviri gözden uzak tutulmamalıdır.”
Avni İlhan bu ihtimali
güçlendirip zihinlerde canlandırmak amacıyla kitabının 125.
sayfasında şöyle yazıyor: “Öyle anlaşılıyor ki, hadisin
birinci ravisi İbn Zubeyr ordusunda savaşan Abdullah b.
Safvan ordu içindeki atmosfer ve o günlerde konuşulanlardan
belli ölçüde tesir altında kalmıştır. Daha önce çok büyük
felaket yaşayan Medineliler bu defa aynı tehlikenin
belirdiği görülünce Şam’dan gelecek ordunun Medine
yakınlarında batacağı hayali ile ümitsizlikten kurtulmaya
çalışmışlardır. Haccac’ın ordusunun batmadığı görülünce
rivayetini sağlamlaştırmak ve bu ordunun batacak ordu
olmadığını belirtmek ihtiyacını hissetmiştir.”
Avni İlhan kitabının 128.
sayfasında da şunları yazıyor: “Rivayetlerde dikkati çeken
husus adeta bu olayların tasvir edilmiş olmasıdır.
Dolayısıyla ister istemez aklıma şu geliyor: Harre olayından
(Medine’de estirilen yukarıda bahsettiğimiz terör) sonra
Medine’nin yağmalanması ve estirilen terör henüz bu
bölgedeki insanların hafızalarında bütün canlılığı ile
yaşarken Haccac bin Yusuf’un Şam tarafından gönderilmesi bu
insanları yeniden dehşete ve korkuya düşürmüştür. Bu durumda
bu ordunun yerin dibine batırılmasını hayal etmekten daha
tabii ne olabilir? Nitekim İbn Mace’nin rivayetinde Abdullah
bin Safvan’ın “Biz Haccac ordusu geldiği zaman bu güruhun o
ordu olduğunu sandık” sözünde tasvir edilmeye çalışılan ruh
halini açıkça anlamaktayız. Hatırlayalım ki Abdullah b.
Safvan İbn Zübeyr ile birlikte Ka’be’de öldürülenlerdendir.
Bütün dürüstlüğüne ve doğru sözlü olmasına rağmen cemiyetin
daha önce korkunç bir benzerini yaşadığı terörün yenisinden
kurtulma için bekleştiği sırada ortaya atılan her hayali bir
gerçek olarak kabul göreceğini düşünürsek Abdullah b.
Safvan’ın veya başkalarının Şam’dan gelen ordunun Beyda’da
batmasını arzulamış olması son derece tabiidir.”
Avni İlhan böylece bu
rivayetlerin bir hayal ürünü ve uydurma olduklarını
ispatlamaya çalışıyor. Oysa bu rivayetlerden ve o zamanda
cereyan eden olaylardan şu gerçek anlaşılmaktadır ki, o
zamanda İmam Mehdi ile ilgili hadisler bütün
Müslümanların ve özellikle Medine ve Mekke Müslümanlarının
arasında yaygındı. Dolaysıyla benzeri olaylar olunca hemen
zihinlerinde o hadisler canlanıyordu. Elbette bu hadislerden
siyasi yönden yararlanmak isteyenler de olmuştur. Ayrıca bu
hadisler, Avni İlhan’ın “İslam’ın ilk asırlarında telif
edilmiş muteber, Sünni akait ve kelam kitaplarında müspet
veya menfi yönüyle Mehdilik hiç ele alınmamıştır.”
Şeklindeki sözünün bu köklü inancın asaletinde bir şüphe
uyandırmasına da müsaade etmiyor.