Bismillahirrahmanirrahim
EHL-İ
KİTAP KADINLARIYLA EVLENMENİN HÜKMÜ
Soru-566:
Hocam, eğer Yahudi ve Hıristiyanlarla evlenmek
caiz değilse, Maide ayetinin 5. ayetini nasıl izah
ederdiniz?
”İnanan
kadınlardan iffetli olanlar ile sizden önce
kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar
-iffetli olup zina etmemeniz ve gizli dostlar
tutmamanız üzere mehirlerini verdiğiniz takdirde-
size helâldir. Kim imanı [iyi amellerin kaynağı
olan hak itikatları] inkâr ederse, onun ameli boşa
çıkmıştır ve o, ahirette kaybedenlerdendir.”
Cevap-566:
Muhterem kardeşim, bir ayeti tefsir
ederken diğer ayetlerdeki açıklamalarla
çelişmeyecek şekilde açıklamak lazım. Bunun bir
örneğini bizzat bu ayetin baş tarafında geçen
Ehl-i Kitab’ın yiyecekleri ile ilgili
açıklamalardır. Eğer bu ayetin zahirini alırsak
Ehl-i Kitab’ın her türlü yiyeceği, hatta
kestikleri etleri bile yemek caiz olması gerekir.
Oysa bunun böyle olmadığını biz biliyoruz. Çünkü
başka ayetlerde kesilen hayvanın Allah’ın adı ile
kesilmesi gerektiği, kesilmezse haram olacağı
bizzat bu surenin 3. ayetinde ve birçok diğer
yerde zikredilmiştir. Ehl-i Kitab’ın ise hayvan
boğazlarken Allah’ın ismini anmadıklarını
biliyoruz. Peki, ayetler arasında çelişki mi var?
Hayır, bu zahiri çelişkiyi Ehlibeyt’in hadisleri
çözmüş ve bu ayette helalliğinden bahseden
yiyeceklerden maksadın, et dışında olan bakliyat
gibi gıda maddelerinden yapılan yemekler,
yiyecekler olduğunu ortaya koymuştur.
Sizin verdiğiniz ayete gelince, bu
ayetin tefsirinde müfessirler, özellikle fakihler
arasında ihtilaf vardır. Ehli Sünnet fakihleri
ayetin zahirine dayanarak Ehl-i Kitap kadınlarıyla
mutlak anlamda evlenmeyi caiz görüyorlar.
Ehlibeyt mektebi fakihlerine
gelince mektebimizin çoğu müctehidleri bu
ayetlerdeki ve diğer bazı ayetlerdeki bir kısım
karinelerden ve Ehlibeyt imamlarından nakledilen
bazı hadislere dayanarak buradaki evlilikten
maksadın geçici evlilik olduğuna dair görüş
bildirmiş, fetva vermişlerdir.
Bu ve bazı diğer ayetlerdeki
karinelerin neler olduğuna gelince, birincisi bu
ayette geçen
“İza Ateytumuhunne ucurehunne”
(onların ücretlerini vermeniz şartıyla..)
cümlesidir. (Gerçi sizin verdiğiniz mealde mihir
olarak tercüme edilmiştir, ama gördüğünüz gibi
ayetin orijinali öyle değildir.) Bu tabir gerçi
mihir anlamında bazen daimi nikâhta da
kullanılmıştır, ama daha çok geçici nikâhta
kullanılıyor ve aslında o nikâhla daha uyumlu bir
tabirdir. Daimi nikâhta kullanılan ve onunla daha
çok uyumlu olan tabir mihirdir.
İkinci karine
“Ğayre müsafihine
ve la müttehizi ehdan”
(iffetli olup zina etmemeniz ve gizli dostlar
tutmamanız kaydıyla… ) cümlesidir. Bu tabirler de
geçici nikâhla da uyumlu tabirlerdir. Zira daimi
evliliğin zinaya veya gizli arkadaşlığa hiçbir
şekilde benzerliği yoktur ki birileri bunu onunla
karıştırsın ve bu uyarıya gerek duyulsun. Ama
geçici nikahı geçiciliğinden dolayı bazıları
zinaya veya cahiliyet zamanında (hatta bu günün
modern cahiliyetinde) yaygın olan gizli dost
hayatına benzetebilirler, (nasıl ki bugün bazı
cahil cühela hükmün içerik ve delillerinden
bihaber oldukları için geçici nikaha bu gözle
bakmıyorlar mı?!!) Veya bu ikisini birbirine
benzetip ya da karıştırıp o şekilde muamele
edebilirler. Dolayısıyla bu uyarıyı yapıyor ve
“mutlaka nikah olmalı ve gizli dost türünden
muamele yapılmamalıdır” buyuruyor.
Ayrıca Nisa suresinin 24. ayetinde
mut’adan (geçici nikahtan) bahsettikten sonra 25.
buradaki bu iki tabirin aynısı zikredilmiştir,
yani (iffetli olup zina etmemeniz ve gizli dostlar
tutmamanız kaydıyla… )
Bu da bu ayette kastedilenin de
geçici nikah olduğuna bir karine sayılabilir..
Elbette dediğimiz gibi bunu teyid
eden bazı hadisler de Ehlibeyt imamlarından
nakledilmiştir.
Ne var ki bazı fakihler yine de bu
karineleri yeterli görmemiş olacaklar ki Ehl-i
Kitapla evliliği mutlak bir şekilde caiz
görmüşlerdir ve bu konuda onların da istinad
ettiği bazı rivayetler vardır.. Her halükarda bu
bir ictihad meselesidir. Müctehid bütün delilleri
bir araya toplayarak üzerinde değerlendirmesini
yapıp fetvasını verir ve kim hangi müctehide
taklit ediyorsa ona göre amel etmesi gerekir..
|