 |
Bismillahirrahmanirrahim
Soru 516:
Ölüm nedir?
Cevap:
Muhterem
kardeşim Ayetullah Şehid Destgayb MEAD isimli
kitabında bu konuda şöyle buyurmaktadır:
“Ölümün hakikati,
ruhun bedenden ayrılmasıdır. Ruhun bedenle olan
ilişkisine birçok benzetmeler yapılmıştır.
Bazıları şöyle demişlerdir: Beden bir gemi, ruh
ise o geminin kaptanı gibidir. Geminin batmasıyla,
kaptanın gemi üzerindeki kontrolü ortadan kalkar.
Siz, "Gittim"
dediğiniz zaman, doğrudur ki, siz gitti-niz; ama
ayağınızla gittiniz. Fakat siz, ayağınız
değilsiniz. "Gördüm, işittim, konuştum" dediğiniz
zaman, hep-sinin öznesi tek bir varlığa döner. Bu
varlık ruhtur. O ruh görür, ama şu zahiri gözle
mi? Ruh işitir, ama şu zahirî kulakla mı? Öyleyse
görücü ve işitici ruhtur. Göz, onun görme
aletidir. Ruh, beden karanlığında yanan bir ışık
kaynağıdır. O, göz, kulak ve diğer duyu
organlarıyla ışığını verir.
İşte ölüm, bu ışık
kaynağının yer değiştirmesidir. Örneğin birkaç
penceresi olan kulübenin içindeki gaz lambasını
düşünün. Lamba yandığında pencerelerden ışık
gelir. Gaz lambasını dışarıya çıkardığınız zaman
ise kulübe karanlık olur; artık pencerelerden ışık
çıkmaz. Ölüm, bedenden bu lambanın çıkarılması
gibidir. Fakat ruhun bedenle olan ilişkisi hulul
etme, yani ruhun bedene girmesi şeklinde değildir.
Çünkü ruh, madde değildir, soyuttur; içi dışı
yoktur. Ruhun bedene tam bir bağlılığı söz
konusudur. Ölüm, bu bağın kopması demektir.
Ölümün, Allah'ın
izniyle olduğuna iman etmemiz farzdır. Bedenle
ruhu anne karnında birleştiren de, son günde bu
bağı koparan da yaşatan da hayat veren de öldüren
de O'dur. Kur'ân'da Allah'ın hayat verici,
diriltici ve öldürücü olduğu çokça zikredilmiştir.
Avamdan bazı insanlar, Azrail'i sevmez. Onu düşman
sanırlar. Oysa Onun kendi başına bir şey
yapmadığını, âlemlerin Rabbi tarafından memur
kılındığını bilmezler.”
|
 |