 |
Bismillahirrahmanirrahim
Soru-384:
Selamlar. Sitenize tesadüfen girdim. Biraz
gezindim. Bunun amacı ne bana anlatır mısınız?
Anlamadım. İnsanları neden gruplara ayırıyorsunuz?
Allah'ın varlığına ve birliğinde bizlerin şüphesi
yoktur ve onun Peygamberi'nin kılavuz olduğunda
da. Birlikte yürümek varken birbirimizi yemeğe ne
gerek var? Allah katında tüm İslam'a yayılmasında
yardım edenlerin değeri sanırım büyüktür. Onun
için derim ki bu ayrımcılığın hiç bir önemi yok.
Önemli olan Allah sevgisi Allah korkusu ve
içtenliktir. Bütün kalbimle hepinize iyi
yarınlar...
Cevap-384:
Muhterem kardeşim, doğrusu biz de
sizin ne demek istediğinizi tam anlamış değiliz.
Yani siz her kes istediği gibi, istediği kimseden,
doğru yanlış, Allah'ın gerçek dinine uysun veya
uymasın, Kur'an'ın gerçek tefsirine uysun veya
uymasın, Resulullah'ın sahih Sünnetine uysun veya
uymasın, rast gele alıp uygulasın; bunu mu demek
istiyorsunuz? Eğer maksadınız bu ise kusura
bakmayın kardeş bizim böyle bir şeyi kabul etmemiz
mümkün değil. Bunu ne akıl mantık kabul eder, ne
de Kur'an ve sünnetin kabul ettiği bir şeydir.
Akıllı insan bir fikir kargaşası yaşandığında,
imkan dahilinde onların en doğru ve en güzelini
araştırıp bulmaya çalışır. Bu diğer sosyal
konularda olduğu gibi, dini ve fikri konularda da
böyledir. Farz edin siz bir kentte yaşıyorsunuz;
orada gerçek ve uzman olan doktor ve tabiplerin
yanı sıra sahte doktorlar da, doktor kılığına
bürünerek ortada dolaşmaktadırlar ve siz de bundan
haberdarsınız. Şimdi Allah aşkına Siz
yakalandığınız bir hastalığı tedavi ettirmek
istediğinizde, öyle gözü kulağı kapalı, rast gele
doktorum diyen her kesin kapısını çalar mısınız?
Yoksa defalarca sorup soruşturduktan sonra,
gönlünüzün mütmain olduğu bir uzmana mı müracaat
edersiniz? Dünyevi bir konuda durum böyle ise,
insanın ebedi saadet ve bedbahtlığının bağlı
olduğu bir konuda (din hususunda) gözü kapalı ve
rast gele hareket etmek doğru olabilir mi?
Eğer sizin bu mantığınız doğru
olsaydı, o zaman Allah Resulü'nün zamanında da
kendi dinlerine samimiyetle amel eden Yahudi ve
Hıristiyanların da İslam'a davet edilmeleri
anlamsız olurdu. Oysa biz Kur'an'da onlarca ayette
Onların yeni dine davet edildiğini ve İslam'dan
başka bir dinin kimseden kabul edilmeyeceğini
açıkça görmekteyiz. Evet doğruları olduğu gibi
bilmeyen, araştırma imkanı da olmayan ve
bildiklerine samimice amel eden kimseler
mazurdurlar ve onlara hesap sorulmaz. Ama çeşitli
iddiaların bulunduğu bir yerde bunlardan haberdar
olan bir kimse, doğruyu araştırıp bulma imkanı da
olursa, mutlaka bunu yapmalıdır. Aksi takdirde
Allah katında bir mazereti olamaz.
Kavga meselesine gelince, evet biz
de asla böyle bir şeyi tasvip etmiyoruz. Her kes
düşüncesinde serbest olmalı ve hür iradesiyle
doğruları keşfetmeye çalışmalıdır. İnsanlar
birbirlerinin düşüncelerine (kabul etmeseler dahi)
saygılı olmalıdırlar. Elbette bir düşünceyi
irdelemek ve eleştirmek, farklı bir şeydir;
hakaret ve saygısızlık farklı bir şey. Bizim
yazılarımızdaki asıl hedefimiz, bu düşünceleri
paylaşan kimselere kendi inançlarını sağlam kaynak
ve kanallara dayanarak onlara aktarmak ve bu
mektebe, cahil veya art niyetli kimselerin attığı
çamurları temizlemek veya mektebi yakından bilmek
öğrenmek isteyen kimselere yardımcı olmak. Diğer
yüzlerce düşünce sahiplerinin yaptığı gibi. Böyle
bir şeyin herkesin en doğal hakkı olduğunu, hatta
ortada dolaşan bir sürü yalan yanlışın tashihi ve
insanların birbirlerini yakından tanıyıp
değerlendirmeleri açısından bir zaruret olduğuna
inanıyoruz.
Rabbim hepimize insaf, mantık,
basiret ve takva inayet buyursun ve kendi dinini
olduğu gibi, öğrenip amel etmeği nasip etsin Amin.
Son olarak bir Kur'an ayetini size
takdim ederek sizi Allah'a emanet ediyoruz:
"...(Ey Muhammed) müjde ver benin o
kullarıma ki sözü dinler ve en güzeline uyarlar.
İşte onlardır, Allah'ın kendilerini hidayete
eriştirdikleri ve onlardır halis-temiz akıl
sahipleri." (Zumer, 17-18)
|
 |