Bismillahirrahmanirrahim
Soru 376
Soru:
Zeydiyye mezhebi ile ilgili görüşünüzü aktarır
mısınız? Teşekkürler..
Cevap:
Muhterem kardeşim, Zeydiyye mezhebi de İslam
mezheplerinden birisidir. Ve İslam mezhepleri
arasında oniki İmam Şiiliği de denilen Caferliğe
en yakın mezheptir diyebiliriz. Bu konuda birçok
kitap yazılmıştır ki belki de en genişi Ayetullah
Subhani'ye aittir ki bu kitabında Zeydiyye Mezhebi
ve bu mezheple ilgili çeşitli konuları geniş bir
şekilde işlemiştir. Tabi eser Arapça olarak
yazılmıştır..
Soru:
Değerli Ağacan, bu sözünüze anlam veremedim.
Zeydiyye nasıl Caferiliğe yakın olabilir? Saygı
değer Ağa, Zeydiyye hususen amelde Hanefi,
itikatta muteziledir. O mezheb bilerek çıkarılmış;
bu vesileyle 14 masum Şiiliğine dinamit koymak
istenmiştir. Sabit bin Numan, İmam Cafer-i
Sadık’tan (a.s) dersler almış; “O olmasaydı helak
olurdum” diye meşhur söz demiş; oysa Zeydiyye,
“İmam evde oturmaz; imam kıyam eder; İmam Fatıma
evladı olmalıdır; kılıç kullanarak başa
geçmelidir” der. Nasıl olur da Caferiliğe yakın
olur?...
Cevap:
Muhterem kardeşim, yakınlıktan maksadım tarihte
diğer bazı Şii olarak tanınan fırkalara kıyasla
yakınlıktır. Örneğin bir İsmaileyye, gibi
Gurabiyye gibi, gulat gibi.. Yoksa İmamiyeye
kıyaslarsak, tabi ki sizin de zikrettiğiniz ve
başka birçok önemli farklar var aramızda. İtikatta
mutezile oluşları da mutlak anlamda doğru
değildir. Aralarında bazı müşterekleri olabilir,
ama her itikadi konuda aynı düşündükleri doğru
değildir. İmamiyyeyle de Mutezilenin bazı ortak
yanları vardır. Bundan dolayı da Adliyye denlince
mutezileyle birlikte İmamiyye de kastedilmektedir.
Örneğin halifeler konusunda Zeyddiyye birinci
halifenin Hz. Ali (a.s) olduğunda bizimle aynı
düşünmekte. Aynı şekilde Dördüncü İmama kadar
onlar da inanmaktadırlar, bazı teferruatta farklı
yönlerimiz olmakla birlikte. Yine sizin de beyan
ettiğiniz gibi Zeydiyye İmamın Fatıma
evlatlarından olması gerektiği, kılıçla kıyam
etmesi gerektiği vs. şeylere inandıkları halde
Mutezilede bu tür bir düşünceler yoktur. Demek ki
“İtikatta Mutezilidir” sözü mutlak anlamda doğru
değildir.
Aynı şekilde Hanefi mezhebiyle
müşterekleri vardır, ama yine her açıdan aynı
şeyleri paylaştıkları da doğru değildir. Bu konuda
Yemenli Zeydi âlim Bedrüddin El-Havsi’nin yazdığı
ve Mecme-i Ehlibeyt tarafından basılan
“Tahrirü’l-Efkar” kitabına müracaat edebilirsiniz.
Bu kitapta bu mezhebin meşhur bir âlimi olan bu
zat birçok isnattan da bahsediyor ki bunların
Zeydiyyeye bir iftira olduğunu ve Zeydiyyede
olmadığını da ispatlıyor. Hem itikadi konularda
hem de Fıkhi konularda. Benim maksadım bu konuyu
uzun uzadıya ele almak olmadığı için sözü uzatmaya
gerek görmüyorum. Eğer Arapçanız varsa, bu kitaba
müracaat edin. Aynı şekilde Ayetullah Subhani’nin
El-Milelu Ven-Nihel kitabının 7. Cildi de bu konu
hakkındadır. Özellikle 518 ila 523. sayfasına
kadar hem mutezileyle aralarındaki münasebeti, hem
de İmamiyeye muvafık olan ve Hanefi fıkhına ters
düşen onlarca fıkhi müşterekten bahsetmektedir…
Elbette
bir noktayı da belirtmekte fayda vardır ki
yukarıda bahsi geçen El-Havsi'nin de vurguladığı
gibi Zeydiyye içinden (her mezhepte çoğunluğa
aykırı bir takım eğilimlerin olabildiği gibi) bazı
Zeydi âlimler diğerlerine nazaran Mütezile'ye
imamet konusu dışında daha çok eğilim
göstermişlerdir ki bu malum olduğu gibi bütün
Zeydiyye'nin böyle düşündüğü anlamına gelmez.
Soru:
Zeydiye mezhebinin yada Zeyd Bin Ali’nin (r.a)
tutumu bana her zaman çok garip gelmiştir. Şii
olmalarına rağmen 12 imam hadisinden yada velayet
bahsinden haberdar değilmiş gibi davranıyorlar çok
garip, ilk üç halifeye karşı tutumları, Ebu
Hanife’ye yakınlıkları gerçekten çok ilginç.
İmamet bahsinden sanki
habersizler…
Cevap:
Muhterem kardeşim, Zeyd b. Ali'in (s.a) tutumu
sonradan onun adına gelişen Zeydiyye grubuyla
tamamen farklıdır. Ehlibeyt İmamlarından
nakledilen rivayetlerde Zeyd bin Ali (r.a) için
Sünni kaynaklardakinden çok farklı bir sima tersim
edilmiştir. Ehlibeyt İmamlarından, özellikle
kardeşi İmam Bakır ve kardeşinin oğlu İmam Cafer-i
Sadık'tan onun hakkında Sünni kaynaklardakinden
tamamen farklı sözler ve görüşler nakledilmiştir
ki üç halife hakkındaki sözler de bu cümledendir.
Özetle söylemek gerekirse, Zeyd bin Ali'nin
zamanının İmamı olan İmam Muhammed Bakır'ın daha
sonra da İmam Cafer-i Sadık’ın izni dâhilinde
hareket ettiği ve İmamın suskun kalıp, onun kıyama
başlaması, bir taktik uygulamasıydı. Bir taraftan
zalimlere karşı mücadele verirken, diğer yandan
zaten azınlıkta olan Ehlibeyt taraftarları ve asıl
İmamlarının zalimlerin şerrinden korunması
hedefleniyordu. İmam Zeyd'in veya İmam Muhammed
Bakır'ın da bazı tutumları ve zahirde birbiriyle
çelişen bazı tavırları bir taktik ve takiyye
yöntemiydi. Bunun böyle olduğunu ispatlayan sözler
daha sonra Ehlibeyt İmamları tarafından dostlarına
söylenmiştir ki yanılgılar önlenmiş olsun. Örnek
olarak bunlardan bir kaçını zikretmekle
yetiniyoruz:
1- İmam Cafer-i Sadık (a.s) Hz.
Zeyd’den sonra kıyam etmek isteyenlere hitaben
şöyle buyurdu: “Bakın ne üzere huruc (kıyam)
ediyorsunuz? Demeyin Zeyd kıyam etti (biz de buna
dayanarak kıyam ediyoruz). Hiç şüphesiz Zeyd alim
ve doğru birisiydi. O sizi asla kendine çağırmadı
(kendi imametine davet etmedi). O sizi Al-i
Muhammed’in Rıza’sına (Allah ve Resulü’nün
imametine razı olduğu kimseye) davet etti. Eğer
zafere ulaşsaydı, sizi davet ettiği şeye vefa
edecekti (imameti asıl sahibine tevdi edecekti)…”
(El-Kafi, c.8, s.264) Bir diğer rivayette İmam
(a.s) “Al-i Muhammed’in Rıza’sı benim” diye
ilavede bulunmuştur.” (El-İrşad -Şeyh Mufid-,
s.268)
2- Yine şöyle buyurmuştur: “Hiç
şüphesiz Zeyd, Mu’min, arif ve sadakatli
birisiydi. Şunu bilin ki eğer zafere ulaşsaydı,
ahdine vefa edecekti. Hiç şüphesiz o hakimiyeti
elde etseydi, onu kime tevdi edeceğini biliyordu.”
(El-Kafi, c.8, hadis: 381)
3- İmam Rıza (a.s) da Me’mun’un
“Zeyd hakkı olmadığı bir şeyi iddia etmiştir”
sözüne karşılık şu cevabı verdi: “Şüphesiz Zeyd b.
Ali, hakkı olmadığı bir şeye davet etmedi. O bunu
yapmaktan daha takvalı birisiydi. O şöyle dedi:
“Ben Al-i Muhammed’in Rıza’sına davet ediyorum…”
(Uyunu’l-Ahbar, s.249, bab: 25)
4- Şeyh Saduk El-Emali kitabında
Zeyd bin Ali’nin şöyle dediğini nakletmektedir:
“Her zamanda biz Ehlibeyt’ten bir kişiyle Allah
yaratıklarına hücceti tamamlar. Bizim zamanımızın
“Hüccet”i kardeşimin oğlu Cafer bin Muhammed (İmam
Sadık)’tır. Ona uyan yolunu şaşırmaz ve ona
muhalefet eden hidayeti bulamaz!” El-Emali
-Saduk-, s.542, Biharü’l-Envar, c.46, s.173)
5- Hazzar Kummi Kifayetü’l-Eser
kitabında Zeyd’in şöyle dediğini nakletmektedir:
“Kim cihad etmek istiyorsa, bana gelsin; kim de
ilim istiyorsa, Kardeşimin oğlu Cafer’e gitsin.”
(Kifayetü’l-Eser, s. 302)
6- El-Keşşi Ammar Sabatiden şöyle
nakletmektedir: “Süleyman bin Halid Zeyd ile kıyam
edenlerden birisiydi. Bir gün birkaç kişiyle biz
bir köşede, duruyorduk, Zeyd de başka bir
köşedeydi. O sırada adamın birisi, Süleyman’a dedi
ki Zeyd hakkında görüşün nedir? Acaba o mu daha
üstündür yoksa Cafer (İmam Sadık) mı? Süleyman
dedi ki: “Vallahi Cafer’in bir günü Zeyd’in bir
ömrüne bedeldir!” Adam şaşkınlığından başını
sallayıp Zeyd’in yanına gitti ve olayı ona
anlattı. Ben de onların yanına vardım. Zeyd şu
cevabı verdi: “Cafer helal ve haramda bizim
imamımızdır.” (Ricalü’l-Keşşi, s.308)
7- Yine Hazzar Kummi’nin nakline
göre Zeyd’in oğlu Yahya babasına imamların kim
olduğunu sordu. O da oğluna şu cevabı verdi:
“İmamlar on ikidir. Bunlardan dördü geçmiş ve
sekiz tanesi de geri kalanlardır. Yahya “Babacığım
onların isimlerini bana sayar mısın?” dediğinde,
şöyle cevap verdi: “Geçmişler Ali bin Ebi Talib,
Hasan, Hüseyin ve Ali bin Hüseyin’dir. Geriye
kalanlar ise şunlardır: “Kardeşim (Muhammed)
Bakır, ondan sonra oğlu Cafer-i Sadık, ondan sonra
oğlu Musa (Kazım), ondan sonra oğlu Ali (Rıza),
ondan sonra oğlu Muhammed (Taki), ondan sonra oğlu
Ali (Naki), ondan sonra oğlu Hasan (Askeri) ve
ondan sonra da oğlu Mehdi’dir.” Yahya “Babacığım,
sen onlardan değil misin?” diye sorunca şu cevabı
aldı: “Hayır, ama ben Resulullah’ın neslindenim.”
Yahya tekrar “Peki onların isimlerini nerden
öğrendiniz?” deyince, şöyle buyurdu: “Bunlar
Resulullah’tan bize ulaşan bir bilgidir.”
(Kifayetü’l-Eser, s.300)
8- Aynı eserde yine
Abdu’l-A’la’dan şöyle nakledilmiştir: Zeyd bin
Ali’ye “… Bu emrin (imametin) sahibi siz misiniz?”
diye sorduğumda “Hayır dedi, ama ben Resulullah’ın
soyundanım.” Ben “O halde kime uymamızı
emrediyorsunuz?” dediğimde İmam Cafer-i Sadık’a
işaret ederek “Şundan ayrılmayın” buyurdu.”
(Kifayetü’l-Eser, s.307)
9- Muhammed bin Müslim diyor ki:
“Zeyd bin Ali’nin yanına gittim ve ona şöyle
dedim: “Bir topluluk sizin bu işin (imametin)
sahibi olduğunuzu zannediyorlar.” Bunun üzerine
şöyle dedi: “Hayır, ama ben Resulullah’ın
neslindenim.” Dedim ki Peki bu işin sahibi sizden
sonra kimlerdir?” Şöyle buyurdu: “Yedi tane
halifedir ki Mehdi de onlardandır.” Muhammed bin
Müslim şöyle devam ediyor: “Ben İmam Muhammed
Bakır’ın (a.s) yanına gittim ve Zeyd’in dediğini
anlattım. “ İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Kardeşim
Zeyd doğru söylemiştir. Bu işin sürecinde benden
sonra yedi tane vasi olacaktır ki Mehdi (a.s) de
onlardandır…” (Kifayetü’l-Eser, s.306)
Bu konuda daha birçok belge vardır
ki biz şimdilik bu kadarıyla yetiniyoruz.
Daha fazla bilgi isteyen, Üstad
Subhani'nin El-Milel ve En-Nihel kitabına, aynı
şekilde Üstad Erdekani'nin “Hz. Zeyd ve Kıyamı”
hakkında yazdığı geniş çalışmasına müracaat
edebilir.
Sünni kaynaklarda nakledilenlere
gelince bunlar, Ehlibeyt'ten nakledilenlerle
çeliştiği için ya takiyyeten söylenen sözlerdir,
ya da aslı astarı yoktur ve Ehlibeyt'e alternatif
oluşturmak için Emeviler tarafından uydurulmuştur.
|