Bismillahirrahmanirrahim
Soru
354:
Hocam sorum şu: Kur’an-ı Kerim’de zina yapmanın
cezası çok açık şekilde belirtilmiştir. Bu ayete
rağmen recm (yani taşlayarak öldürme) cezasının
bugün uygulanması Kur’an’a aykırılık değil mi?
Cevap:
Muhterem kardeşim, Kur'an'a aykırılık o zaman olur
ki Kur'an'da bir hüküm açıklanmış olsun, bir
rivayette ise Kur'an'ın açıkladığının tam tersi
bir hüküm yer alsın. İşte o zaman Kur'an'a aykırı
olduğu için Ehlibeyt İmamlarının deyimiyle böyle
bir rivayet duvara vurulur ve kabul edilmez. Ama
eğer bir hükmün bir bölümü Kur'an'da, diğer bir
bölümü ise hadislerde açıklanmışsa, bu aykırılık
değil, tam tersine birbirini tamamlamadır. Örneğin
namazla ilgili hükümlerin bir bölümü Kur'an'da
zikredilirken, diğer bir bölümü de hadislere
bırakılmıştır. Elbette Resulullah'ın (s.a.a)
açıklamaları da vahiydir, ama gayr-ı Kur'ani
vahiy. Zina yapanlarla ilgili hükmün de bir bölümü
(bekar olan zinakarlar) Kur'an'da zikredilmiştir,
diğer bir bölümü (evli zinakarlar) ise hadislere
bırakılmıştır ki hadisler bu gibi kimselerin
cezasının recm olduğunu ortaya koymuştur.
Soru:
Saygıdeğer hocam; zinanın cezasının söz konusu
olduğu ayette evli ya da bekar ayrımı yapılmamış.
("Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her
birine yüz değnek vurun. Allah'a ve Ahiret gününe
inananlar iseniz, Allah'ın cezasını uygulamada
sizi, onlara karşı acıma duygusu tutup
engellemesin. Mü'minlerden bir grup da onlara
yapılan azaba şahid olsun." (Nur 24/2)
Yine
kuranda birkaç ayet var ki bunlar recmi
reddediyor. Mesela:
"İçinizden,
inanmış hür (muhsan) kadınlarla evlenmeye gücü
yetmeyen kimse, elleriniz altında bulunan inanmış
cariyelerinizden alabilir. Hepiniz
birbirinizdensiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları,
fuhuş yapmamaları ve gizli dost da tutmamaları
şartıyla, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin,
mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra
bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara yapılan
azabın yarısını uygulayın."
(Nisa 4/25)
Evlendikten sonra fuhuş yapan cariyelere,
evlendikten sonra fuhuş yapan hür kadınlara
verilen cezanın yarısını vermek demek, hür
kadınlara da ölüm cezası verilmemesi demek değil
midir?. Çünkü ölümün yarısı yoktur.yani diyelim ki
recm var..ayette diyor ki evlilere , bekarlara
uyguladığınız cezanın yarısını uygulayın; ölümün
yarısı ya da iki katı olur mu?
Yine;
"Zina eden erkek, zina eden veya ortak koşan
kadından başkasıyla evlenemez; zina eden kadın da
zina eden veya ortak koşan erkekten başkasıyla
evlenemez. Böyleleri ile evlenmek, mü'minlere
haram kılınmıştır." (Nur 24/26)
Zina
edenlerin birbiriyle evlenememesinden bahsetmesi
recmi inkar etmez mi? Çünkü recm hükmü olsaydı
zaten ikisi de öldürülecek ve evlenmelerine imkan
kalmayacaktı, ama burada demek ki öldürülmeleri
gerekmiyor ki ayrıca evlenmemelerinden bahsetmiş?
Cevap:
Muhterem
kardeşim, ayetin anlamı sizin anladığınız veya
size anlatılan şekilde değildir. Bu yanlışlık
muhsan kelimesinin sadece evli kimse anlamına
geldiği varsayımından hareketle yapılmaktadır.
Oysa bu kelimenin asıl manası iffetli, kendini
koruyan demektir. Evli kimseye de bu kelimenin
kullanılması, evli olanların kendilerini evlilikle
iffetsizlik ve günahlardan korudukları içindir.
Her halükarda eğer bu kelimeyi Kur’an’da
kullanıldığı her yerde evli anlamında kullanırsak,
çok yanlış manalar, sonuçlar ortaya çıkar. Örneğin
bahsettiğiniz ayetin (Nisa, 25) başında da
bu kelime kullanılmıştır. Şimdi buradaki
“muhsanat” kelimesini “evliler” diye tercüme
ederseniz, ayeti şu şekilde manalandırmanız
gerekir: “İçinizden mu’min olan evli kimselerle
evlenme imkânı olmayan kimse, mu’min olan genç
cariyelerinizle evlenebilir…” Böyle bir anlam
doğru olabilir mi?! Bellidir ki hayır. Ayetin
doğru manası şöyledir: “İçinizden mu’min ve
iffetli (hür) kadınlarla evlenme imkânı
olmayanlar…” Aşağıdaki kelimeden maksat da bu
manadır, evli olmak değil. Yani eğer bu cariyeler
iffetli olma imkânları (maliklerinin baskısından
kurtulup evlenme imkânları) olduğu halde, çirkin
bir işe (zinaya) bulaşırlarsa, o zaman iffetli
olma (evlenme) imkânı olduğu halde (evlenmeyip)
zina yapan hür kadınların cezasının yarısı (50
kırbaç) onlara uygulanır. Ama eğer bu imkâna sahip
değillerse, yani malikleri onları serbest bırakmaz
ve evlenme imkânı tanımazsa ve çirkin işe (zinaya)
zorlarsa, o zaman cezadan muaftırlar. Evet, bu işi
yapanlar vardı maalesef. Bundan dolayı da Allah-u
Teala başka bir ayette bundan şu şekilde
sakındırmaktadır:
“…Dünya hayatının geçici
menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu
kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın.
Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki,
zorlanmalarından sonra Allah (o cariyeler için)
çok bağışlayıcı ve merhametlidir.”
(Nur, 33)
Verdiğiniz diğer ayete gelince,
ayette evli veya bekâr diye bir kayıt yoktur.
Dolayısıyla maksat o kimselerdir ki ölüm cezasına
çarptırılmamışlardır; onlar da bekâr
zinakarlardır. Elbette bunlardan maksat da zinayla
meşhur olan kimselerdir. Yoksa zinadan sonra
gerçek tevbe eden kimselerle evlenmek caizdir.
|