 |
Bismillahirrahmanirrahim
Soru-33:
Said-i Nursî Risale-i Nur'da 4.
Lem'a'da imâmeti anlatıyor. Hz. Ali'ye iki veçhe
ile bakılır diyor, bir yerde; ikinci veçhe ile
"Hz. Ali (k.v) Âl-i Beyt'in mümessili olması
hasebiyle onda mahiyeti Muhammed (s.a.v), Nur-u
Muhammed (s.a.v) vardır; muvazeneye gelmez diyor.
Risale-i Nur'un diğer kitaplarında Ehl-i Beyt'e
övgüyle yer veriyor ve Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in
neslinin kıyamete kadar gideceğini ve hakiki
Verese-i Nebevi olduklarını yazıyor. Sizler
Risale-i Nur okudunuz mu; ne düşünüyorsunuz?
Cevap-33: Aziz kardeşim,
Risâle-i Nur'dan naklettikleriniz güzel şeylerdir
ve basireti olanlara bu kadarı bile çok şeyler
anlatıyor. Ancak size "Hz. Ali'de, Âl-i Beyt'in
mümessili olması hesabiyle mâhiyet-i Muhammed (s.a.v),
Nur-u Muhammed (s.a.v) vardır; muvâzeneye gelmez
... Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in nesli kıyamete
kadar gidecek; onlar hakiki verese-i Nebevî'dirler"
cümleleri üzerinde durup tekrar tekrar düşünmenizi
rica ediyorum. Allah rızası için düşünün ve karar
verin; Sünnî kardeşlerimiz, (hatta ümmet,) bu
cümlelerde beyan edilen hakikatin hakkını ne kadar
verebilmişlerdir?! Boş verin muvâzeneye gelmemeği,
keşke muvâzeneye getirip Ali'yi de başka bir
çoklarını koydukları kefeye koyabilselerdi?
Hilâfette dördüncü sıraya koydukları gibi,
fazilette de diğer üç halifenin ardından dördüncü
olarak kabul edilmiyor mu? Nur-u Muhammed olduğunu
itiraf ettikleri bu mukaddes nurdan ne kadar nur,
ne kadar feyiz alabildiler? Hasan ve Hüseyin'in
Peygamber'den mirâs aldıkları nelerdi acaba?
Mal-mülk mü? Yoksa Peygamber'in nur-i mukaddesi,
ilim ve irfanı mı? Eğer ikincisi ise, o zaman ne
kadar sahip çıkabildiler bu mirasa acaba? Onlar
sadece sekiz on tane mi, hadis miras aldılar
Peygamber'den? Zira bu kadardan fazla hadis
nakletmemişlerdir kaynaklarında! Bu hesapla Ebu
Hureyreleri, Abdullah b. Ömerleri ve ...Peygamber
vârisi olarak tanıtmak daha uygun ve daha mantıklı
olmaz mı? Risaleler için de aynı şeylerin geçerli
olduğunu düşünüyorum. Hz. Ali'nin hakkında bu
tespitte bulunan ve kendisini Hz. Ali'nin şakirdi
olduğunu iddia eden Said-i Nursî'nin risalelerinde
ne kadar Ali izine rastladınız acaba? Hz. Ali'nin
en önemli eseri olan ve hakkında "Allah kelamının
altında ve beşer kelamının üstünde" denilen "Nehc-ül
Belâğa"nın neden kokusu gelmiyor Rısâlelerden?!
Hatta bir çok yerinde "Nehc-ül Belağa'nın"
öğretileriyle çelişen tespitler yer almaktadır.
Yok bunları
rüya ve keşif yoluyla elde ettiğini iddia ediyorsa
o da ancak kendisini bağlar. Rüya ve keşf-u
kerâmet iddialarıyla İslâm'ı öğrenmeğe
çalışanların ne hallere kaldıklarını ve aziz
İslâm'ın başına neler getirdiklerini bir nebze
olsun anlayabilmek için Türkiye'deki tarikatların
içine girip onları yakından görmek, yeterli
olacaktır herhalde. Evet değerli kardeşim, eğer
gerçek İslâm'ı öyle iddialarla, rüyalarla veya bir
takım şahsi yorumlarla öğrenmeğe çalışmak,
birbiriyle çelişkili yüzlerce İslâm anlayışını
karşımıza çıkarır ve ne yapacağımızı, hangisini
tercih edeceğimizi şaşırıp kalırız. Evet kardeşim,
daima ölçüler, aklî ve naklî (Kur'ân ve sahih
sünnete dayanan) somut delillere dayanarak hareket
etmek lazım. Her kes kendi görüşlerini, özellikle
başkalarının da kabul edip reddedemeyeceği
delillere, belgelere dayanarak ortaya koyabildiği
takdirde ancak inandırıcı olabilir. Yoksa hep
kendi kaynaklarına ve kabullerine dayanarak
insanları ikna etmeğe çalışırsa, buna hiçbir zaman
muvaffak olamayacaktır.
|
 |