Bismillahirrahmanirrahim
Soru
- 291
Soru:
Hocam size sorum Allah dostu evliyaların
özellikleri hakkındadır. Bu evliya insanlar her
mezhepten olabilirler mi? Bu soruyu sormamdaki
amacıma gelince, toplumda evliya olarak bilinen
insanların hayatları ve kerametleri ile ilgili
birkaç kitap okudum. Bu kitaplarda bahsedilen
şahıslar içinde Hanefi ve Şafii mezhebi inancında
eğitim görmüş olanlar var. Bizim inancımızda bir
Müslümanın Allah (c.c) ve Peygamber’e (s.a.a)
inancı yanında 12 imamlar (a.s) inancı taşıması
gerekliliği vardır. Öyle ise bu Sünni evliya
insanlarda da bu itikadın olması gerekmez mi?
Cevap:
Muhterem kardeşim, biz şahıslarla ilgilenmiyoruz.
Ama şunu biliyoruz ki bu işler iddiayla olmaz.
Velayet ehli olmayanın manevi makamata ulaşması da
mümkün değildir. Ama kim böyleydi kim değildi, onu
Rabbimiz herkesten daha iyi biliyor.
Rabbim bizi velayet
sahiplerinin velayetinden ayırmasın. Amin.
Soru:
Hacı Bektaşi veli, Mevlana, Abdulkadir Geylani,
Hoca Ahmed Yesevi ve birçok zatın hayatını okudum;
birçok kaynaktan onlarca kerameti olduğunu okudum;
bu isimlerin hepsi Sünni’dir. Ayrıca Anadolu’da
dilden dile de dolaşır bu kerametler. Ya bu
insanlar sistematik yalancılar; yada halk bir
yalanın peşinden koşuyorlar.
Cevap:
Yukarıda da belirttiğim gibi, ben şahısları
tartışma konusu yapmak istemiyorum. İnandığımız
ölçü ve kıstası ortaya koyma gayreti
içerisindeyim. Ancak söylediğiniz ölçüye dayanarak
birisinin ne olduğu hakkında hüküm vermenin yanlış
olduğu kanaatindeyim. Zira her topluluk kendi
büyükleri hakkında sayısız keşf u kerametten
bahseder. “Halk böyle diyor, insanlar arasında
dilden dile bunlar dolaşmaktadır” demekle bunlar
öyledir demek, bunu bir delil olarak almak ne
ilmidir ne de mantıklı. İslam fırkalarının
arasında her fırkanın kendi büyüklerine
atfettikleri bu türden yüzlerce iddiaya rastlamak
mümkündür. Hatta sadece bu alimler hakkında değil,
örneğin Osmanlı Sultanlarından bir çoğu hakkında
nice büyük kerametlerin halk arasında dolaştığını,
hatta kitaplara bile yansıdığını söylemeye bile
gerek yoktur.
Kaldı ki bu iddialara sadece
Sünniler arasında değil Şiiler vs. arsında da
rastlayabilirsiniz. Bir de bu keşf u kerametlerin
kahir çoğunluğunu atfeden o şahsiyetlerin
müritleridir, kendileri değil ki onları sistematik
yalancılık vs. le itham etmiş olalım. Kaldı ki bir
çok araştırmacı alim isimlerini verdiğiniz veya
vermediğiniz bir çok şahsiyetin velayet ehli
olduğu kanaatindedirler. Mevlana, Yunus Hacı
Bektaş, Muhyiddin Arabi, Hacı Bayram vs. gibi.
Bunun için birçok ilginç delil, karine ve belgeler
de ileri sürmektedirler. Örneğin bu konuların
uzmanı olduğu akademik çevrelerce kabul edilen ve
bu şahsiyetlerin eserlerinin çoğunu Türkçemize
kazandırdığı bilinen Prf. Abdulbaki GÖLPNARLI'nın
eserlerine müracaat edilebilir.
Bu konularda daha çok şey
söylenebilir. Ama ben şahıs ve şahsiyetleri
tartışma konusu yapmak istemediğim için,
genellikle doğru bulduğumuz ölçü ve prensipleri
vermekle yetiniyorum. Dolayısıyla ölçüleri
tartışmak faydalı olabilir. Ve dolayısıyla bir
kimseye bir kıstasın doğruluğu delilleriyle sabit
olduktan sonra "Madem, öyle neden filan kes veya
filan kes sizin dediğiniz gibi değil” demek ne
aklen, ne mantıken doğru bir yaklaşım değildir.
Hz. Emirül'minin Ali (s.a)’inde
Cemel savaşında karşı taraftaki bazı meşhur
şahsiyetleri göstererek "Nasıl olur da sen onlarla
savaşıyorsun?" diye birisinin yaptığı itiraza
cevaben buyurduğu gibi "Sen Hakk'ı tanı, Haklı
olanı kendiliğinden tanıyacaksın, sen batılı tanı,
batıl ehli olanı kendiliğinden tanıyacaksın!"
|