Advertisement

KEVSER YAYINCILIK

  Ana Sayfa / Soru ve Cevaplar

 

Bugün :  

Sık Kullanılanlara Ekle

 

Başlangıç Sayfası Yapın

 
 

Bismillahirrahmanirrahim

 

Soru-29: Bir kitapta Ulu'l Emr üzerinde yapılan bir izahta Ulu'l Emr'e itaatın mutlak olduğu zikredilmiştir. Nisa 59'daki 'minkum' kelimesi bu itaatı mukayyet hale getirmiyor mu? Yani 'minkum' kelimesi, 'Sizden olduğu müddetçe Ulu'l Emr'e itaat edin anlamını niçin vermiyor? Bir de aşağıdaki ve benzeri hadisler Ulu'l Emr'e itaati bir kayıta bağlar mı? 'Müslüman kişiye, hoşuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak Allah'a isyan emredilmişse o hariç, Eğer Allah'a isyan emredilmiş ise, dinlemekte yok, itaatte yok.' 'Dinleyin ve itaat edin, hatta üstünüze, başı kuru üzüm tanesi gibi siyah, Habeşli bir köle tayin edilmiş olsa bile, Allah'ın Kitabını tatbik ettiği müddetçe itaatten ayrılmayın', 'Hz Peygamber (sav), kendisinden sonra gelecek fasık reislerden haber verdiği zaman -Öyleleri çıktığı zaman ne yapalım?- diye soranlara - Bu da sorulur mu? Allah'a isyan edene itaat yoktur.- buyurmuştur.'

 Cevap-29: Aziz kardeşim bu ayetin tefsirinde Şia'nın mantığı şudur: Bu âyette sırasıyla üç itaatten bahsediliyor ve hiç birisinde bir kayıt söz konusu değil. Yani Allah'a ve Resulü'ne itaat, nasıl kayıtsız şartsız ise, ulu'l-emre itaat de öyledir. Bu da hem Resulü'n hem de ulu'l-emrin masum olması gerektiğini ortaya koyuyor. Aksi taktirde yanlış veya günah olan emirlerde de ulu'l-emre itaat gerekirdi. Oysa Allah böyle bir şeye izin vermez. Zira kendisi Kur'an'da, "Allah fehşa ve münkere emretmez" buyuruyor. Halbuki bu ayette kayıtsız, şartsız ulu'l-emre itaati farz kılıyor. Eğer ulu'l-emrin hatası ve ya günahı söz konusu olmuş olsaydı, bunu mutlaka açıklardı. Nitekim anne babaya itaati farz kıldığı  yerde bu ihtimal söz konusu olduğu için hemen kaydını da yanında zikr etmiş ve Allah'a isyana emrederlerse o başka diye kayıt düşmüştür.

Sizin bahsettiğiniz "minkum" kaydı ise, itaati sınırlandırmak için değil, ulu'l-emri sınırlandırmak içindir. Yani ulu'l-emr herkesten olmaz, mutlaka mu'minlerden olmalıdır. Ama mu'minlerin içerisinden olan ulu'l-emre itaat mutlaktır. Nitekim buna yönelik ayette hiçbir kayıt yoktur.

Sizin verdiğiniz o hadisler de aslında bir anlamda bizi desteklemektedir. Zira onlarda şu hakikat vurgulanmaktadır ki "Allah'a isyan sayılan şeylerde kimseye itaat caiz değildir." O halde eğer bu ayette ulu'l-emre itaat kayıtsız şartsız emrediliyorsa demek ki ulu'l-emrin Allah'a isyan ve günahı asla söz konusu değildir. Eğer olursa, o, ulu'l-emr değildir. Dolayısıyla itaati de caiz değildir. Bu konuda daha geniş bilgi isteyen kardeşlerimiz, sorular ve cevaplar bölümündeki Ehl-i Beyt imamlarının masumiyetiyle ilgili 22. sorunun cevabına müracaat etsinler. Burada son olarak bir nüktenin altını çizmekte fayda vardır ki sizin naklettiğinizin dışında Sünni kaynaklarda, Zalim yönetici ve emirlere ne pahasına olursa olsun itaati zorunlu kılan ve onlara asla isyan edilmemesi gerektiğine dair bir çok rivayet vardır ki, bunlardan birkaç örnek vermekle yetiniyoruz:

 

Sahih-i Müslim ve Sünen-i Beyhakî'de, Hüzeyfet-ül Yemân'a isnaden şöyle rivâyet edilmiştir: "Dedim 'Ya Resulallah, biz şer içerisindeydik; Allah şimdi içinde bulunduğumuz hayrı bize nasip etti; acaba bu hayrın ardından bir şer olacak mı?' Buyurdu: 'Evet.' Ben, 'O şerrin ardından yine hayır olacak mı?' diye sorduğumda, yine 'Evet' diye cevap verdi. Tekrar sordum: 'Bu hayrın ardından bir şer olacak mı?' Yine 'Evet' cevabı verince, 'Bu nasıl olacak?' diye sordum. Şöyle buyurdu: 'Benden sonra, benim hidayetime uymayan, Sünnetimi takip etmeyen İmâmlar türeyecektir; onlar içerisinde öyle kimseler bulunacaktır ki insan şeklinde olan bedenlerindeki kalpleri tıpkı şeytanların kalbi gibi olacaktır.' Ben 'Öyle bir zamanı idrak edersem, ne yapmamı tavsiye edersin ya Resulallah?' diye sordum; şu cevabı verdi: 'Emiri dinleyip itaat edeceksin; hatta sırtına bile vursa; malını dahi elinden alsa; dinle ve itâat et!!" (Sahih-i Müslim -Arapça metin-, C.2, S.119, Sünen-i Beyhakî, C.8, S.157)

Yine aynı kaynaklarda, Avf b. Mâlik El-Eşcaî'den şöyle nakledilmiştir: "Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: 'En iyi İmâmlarınız, o kimselerdir ki siz onları seversiniz, onlar da sizi; siz onlara salat edersiniz onlarda size. En kötü İmâmlarınız da o kimselerdir ki siz onlara buğz edersiniz onlar da size; siz onlara lanet edersiniz, onlar da size.' Biz, 'Ya Resulallah dedik, böyle bir durumda onlarla mücâdele etmeyelim mi?' 'Hayır buyurdu, namazı aranızda ikame ettikleri müddetçe böyle bir şeye kalkışmayın. Şunu bilin ki kimin üzerine birisi hüküm sahibi olur da o hakimin Allah'a karşı bir isyânını görürse, onun bu isyanını sevmesin, ama itâat etmekten de elini çekmesin!!" (Sahih-i Müslim, C.2, S.122, Sünen-i Beyhakî, C.8, S.159)

Aynı kaynaklarda yine şöyle nakledilmektedir: "Seleme b. Yezid El-Cu'fî Resulullah'a bir soru yönelterek şöyle dedi: 'Ya Resulallah, eğer bizim başımıza, bizden haklarını isteyen, ama bizim hakkımızı vermeyen emirler hakim olursa, ne yapmamızı emredersiniz?' Râvi diyor, Peygamber (bir rahatsızlık ifadesi olarak) ondan yüzünü çevirdi. Sonra, soruyu tekrar edince, Allah Resulü şöyle buyurdu: 'Dinleyin ve itâat edin; onların yaptıklarının sorumluluğu onlara, sizin yaptıklarınızın sorumluluğu da size aittir." (Sahih-i Müslim, C.2, S.119, Sünen-i Beyhakî, C.8 S.158)

Bir de Mikdâm isminde birisinden şöyle rivayet etmişlerdir; Resulullah buyurdu ki: "Emirlerinize itâat edin; ne olularsa olsunlar! Eğer onlar benim söylediklerimi size emrederlerse, hem onlar bundan ecir alırlar, hem siz itâatinizden dolayı mükafatlandırılırsınız. Şayet benim emretmediğim şeyleri size emrederlerse, bunun sorumluluğu onlara aittir ve siz bundan berisiniz. Zira siz Allah'ı mülakat ettiğinizde diyeceksiniz: 'Ey Rabbimiz, zulüm yoktur.' Allah da 'Evet zulüm yoktur' buyuracaktır. Siz 'Ey Rabbimiz diyeceksiniz, sen bize peygamberler gönderdin; biz de senin izninle onlara itâat ettik; sonra bize halifeler seçtin; biz de senin izninle onlara it1at ettik; ardından başımıza emirler getirdin; biz de onlara itâat ettik.' Allah da 'Doğru söylediniz; bunun sorumluluğu o (zalim emirlere) aittir ve siz bundan berisiniz (bir sorumluluğunuz söz konusu değildir)." (Sünen-i beyhakî, C.8, S.159)

Yine söz konusu kaynakta Süveyd b. Gafele'den şöyle nakletmektedir; Ömer b. Hattap bana dedi ki: "Ey Eba Ümeyye, belki de sen benden sonra yaşarsın; o zaman İmâma itâat etmelisin; hatta Habeşî bir köle bile olsa; sana vursa da sabret; emretse de sabret; seni (bir şeylerden) mahrum bıraksa da sabret; sana zulmetse de sabret; eğer dininde noksanlık yaratacak bir şeyi sana emrederse de ki: 'Duydum ve itâat ettim...!!" (Sünen-i Beyhakî, C.8, S.159)

Bu hadisler bir tane, iki tane değil, burada hepsini veremiyeceğimiz kadar çoktur; daha fazla isterseniz örneğin Sahih-i Müslim'in şu bablarına bakabilirsiniz: Hüküm sahipleri zulmettiğinde sabra emir babı. Hakları zayetseler dahi emirlere itâat babı. Fitne zamanlarında ve her halükarda Müslümanlardan ayrılmamanın farziyeti ve itâatten çıkmanın haramlığı babı.

Yine Kenz-ül Ummâl'ın örneğin şu yerlerine bakabilirsiniz: C.1, S.104, C.4, S.373-374, C.5, S.751, C.11, S.210, C.6, S.458.

 

 
Site içi Arama


 

 

 

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız |
Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  Îletişim için |

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de  'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM