Bismillahirrahmanirrahim
Soru-255:
"Bismillahirrahmanirrahim" lafzý neden Allah-u
Teala'nýn sadece Rahman ve Rahim sýfatlarýný ihtiva ediyor?
Her iþe baþladýðýmýz bu sözde neden baþka sýfatlar deðil de
Rahman ve Rahim sýfatý var? Ne bileyim insan ister istemez
neden bir Gaffar deðil de, neden bir Rauf deðil de Rahman ve
Rahim diye düþünebiliyor.
Cevap-255:
Bunun sebebi şudur ki her işe
başlarken Allah-u Teala'nın o mukaddes sıfatından yardım
almalıyız ki onun eserleri ve sonuçları bütün alemi kapsamış
ve bütün aleme tecelli etmiştir. Bu da Allah'ın rahmetini
belirten sıfatıdır. Bu hakikati Allah-u Teala Kur'an'da bize
şöyle beyan etmektedir: "Ve benim rahmetin her şeyi
kapsamıştır." (A'raf, 156) Başka bir yerde Arş'ın
taşıyıcılarının dilinden şöyle nakletmektedir: "Ey
rabbimiz, rahmetinle her şeyi kapsamışsın!" (Mu'min, 7)
Peygamberler de zorluklardan ve sıkıntılardan kurtulmak için
Allah-u Teala'nın rahmet sıfatına sığınmışlardır. Örneğin Hz.
Musa (a.s) ve kavmi şöyle dua etmişlerdi: "(Ey rabbimiz)
bizi kendi rahmetinle kurtar!" (Yunus, 86) Yine Hz. Hud
(a.s) ve kavmi hakkında şöyle buyuruyor: "Biz Hud'u ve
yanındakileri, kendi rahmetimizle kurtardık." (A'raf, 72)
Dolayısıyla her
işe başlarken, Hak Teala'nın sonsuz ve geniş rahmetinden
yardım almalıyız. İşlerimizin ilerlemesi ve zorluklara galip
gelmemiz için bu sıfatlardan daha uygun sıfat ne olabilir ki?
Evet rahmet
sıfatında olan genellik diğer sıfatlarda yoktur. Mesela
bahsettiğiniz Gaffar sıfatı sadece günah ve hata işleyenler
için geçerlidir. Vs. Kısacası Rahmet sıfatı asılnda diğer
sıfatları da büyük ölçüde kapsamakta. Ama tersi böyle
değildir. Sonra her şey bir anlamda O'nun rahmetinin bir
tecellisidir. Hallakiyeti, razzakıyyeti, gaffariyeti ve...
Nitekim "Rahmetin her şeyi kapsadığı Kur'an'da vurgulanmakta,
ama başka hiçbir sıfat hakkında bu tabir kullanılmamıştır.
Kısacası bir
mıknatıs misali herkesi cezbeden ve gönülleri birbirine
bağlayan bu rahmet sıfatıdır. Halkı Hakk'a bağlayan da bu
sıfattır. Evet gerçek mu'minler her işin başında
"Bismillahirrahmanirrahim" diyerek her şeyden ve herkesten
koparak, gönüllerini sadece ona bağlar ve sadece ondan yardım
dilerler. Aslında Allah-u Teala'nın alemdeki bütün
tasarrufları rahmet esasına dayalıdır. Azap ve ceza istisnai
bir durumdur ve kesin sebepleri oluşmadığı müddetçe
gerçekleşmez. Cevşen duasında da şöyle okumaktayız: "Ey
rahmeti gazabından öne geçen (Allah)!"
Esasen ariflerin
de dediği gibi Allah'ın azap ve cezası da, zahiri azap olmakla
birlikte, batını rahmet içermektedir. Çünkü azap ve ceza da
bir taraftan uyarı, bir taraftan da günahın pisliğinden ve
olumsuz sonuçlarından temizlenme vesilesidir.
Aslında biz
insanlar da hadislerde de beyan edildiği üzere İlahi ahlakla
ahlaklanır ve işlerimizi aksini zaruret icap etmediği müddetçe
rahmet ve merhamet esasına dayandırırsak, ne kadar güzel olur
ve hayatımız bambaşka bir hal alır. Allah-u Teala Kur'an-ı
Kerim'in 114 suresinden 113 tanesini rahmet sıfatlarını
içeren Besmele'yle başlamış, sadece bir sureyi (Tevbe
suresini) Besmele'siz başlamıştır ki onda müşrikler ve
kafirlere karşı beraet, gazap ve azabından bahsetmektedir!
Tabi şunu da bilmemiz gerekir ki Allah-u Teala'nın bu iki
sıfatından her biri, O Zat-ı Mukaddes'in bir türlü rahmetine
işarettir: "Rahman" sıfatı onun bütün kainatı kapsayan umumi
rahmetini ifade eder. Bu rahmette canlı ve cansız, insan ve
gayri insan, mu'min ve gayri mu'min fark etmemektedir. Her kes
ve her şey, bu rahmeti rahmaniyyeye mazhardır. Ama "Rahim"
sıfatı O'nun özel ve has rahmetini ifade eder. Bu ise sadece
mu'minleri kapsar. Bir kısmı bu dünyada, bir kısmı ve önemli
kısmı ise ahirettedir
|