Advertisement

KEVSER YAYINCILIK

  Ana Sayfa / Soru ve Cevaplar

 

Bugün :  

Sık Kullanılanlara Ekle

 

Başlangıç Sayfası Yapın

 
 

Bismillahirrahmanirrahim

 

FETİH SURESİ'NİN İLK ÂYETLERİNİN TEFSİRİ

 

Soru-23: Muhterem hocam, Allah Resulü'nün masumiyetini kabul etmiyenlerin ileri sürdükleri delillerden birisi, Fetih Suresi'nin ilk ayetleridir. Bildiğiniz gibi bu ayetlerde, Allah Resulü'nün günahlarından ve bunların Allah tarafından mağfiret edildiğinden bahsedilmektedir. Lütfen bu ayetleri Resulullah'ın masumiyetiyle çelişmeyecek şekilde bize tefsir edin. Şimdiden Allah sizden razı olsun.

Cevap-23: Fetih Suresi'nin ilk âyetlerinde Resulullah'a (s.a.a) hitaben şöyle buyurmaktadır:

"Biz sana açık bir fetih nasip ettik * ki Allah senin önceki ve sonraki günahlarını bağışlasın..."

Bizim bildiğimiz kadarıyla Sünni müfessirler, genelde bu ayetlerdeki günah ve mağfireti, bilinen şer'i günah ve mağfiret olarak tefsir etmektedirler. Bu tefsire göre (haşa) Allah Resulü'nün geçmiş ve gelecekte birçok günah işlediği ve işleyeceği, fakat Allah tarafından affedildiği gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Bu görüşü benimseyenlerin, Allah Resulü'nün resmen günah işlediğini kabul etmekten başka çareleri yoktur. Sonra bunu, zelle olarak nitelemekle halletmek de takdir edersiniz ki mümkün değildir. Bir kere zelle, küçük hata demektir. Hata, hatadır; insanın onda bir suçu günahı söz konusu değil ki af ve mağfiret söz konusu olmuş olsun.

O zaman, bu ayetleri nasıl tefsir etmek gerekir ki Resulullah'ın masumiyetiyle çelişmesin? 

Biz evvela ayetlerde bulunan iki nükteye dikkati çekerek bu ayetlerdeki "Günah" ve "Mağriret" kavramlarının bizim bildiğimiz şer'î günah ve mağfiret olmadığını, daha sonra da bu kavramlarla bu ayetlerde neyin kastedildiğini, Resulullah'ın mutahhar Ehl-i Beyti'nden ve onun ilim ve irfanının mirasçılarından olan Sekizinci İmam, İmam Ali Rıza'nın (a.s) açıklamalarına dayanarak ortaya koyacağız, inşaallah.

Bu ayetlerde Allah-u Teala, nasip kıldığı fetih ve zaferi (ki bundan maksat ya Mekke'nin fethi veya Mekke fethiyle sonuçlanan Hudeybiye antlaşmasıdır), Resulullah'ın günahlarının bağışlanmasına bir sebep olarak beyan etmektedir. Böylesi bir durumda "günah", bildiğimiz şer'î günah olarak algılanırsa, burada bir mantıksızlık söz konusu olmuş olur. Şöyle ki İlahi inayet ve lütuflar, yapılan iyi ameller ve itaatlara karşılık verilir. Günahlar ise cezalandırılmayı veya en azından birtakım İlahi lütuflardan mahrum kalmayı gerektirir. Oysa burada tam tersi bir durum söz konusudur. Yani işlenen günaha karşılık cezalandırma söz konusu olmadığı gibi, verilen fetih, günahların bağışlanmasına bir vesile olarak bildirilmekte ve bir anlamda günahkar, yaptığı günahından dolayı mükafatlandırılmaktadır. İşte bu nükteden anlıyoruz ki buradaki günah ve mağfiretten maksat, şer'î günah ve mağfiret olamaz. Bu nükte, bazılarının "Buradaki günahlardan maksat ümmetin günahlarıdır." sözünü de geçersiz kılmaktadır.

İkinci nükte ise şudur ki, âyette "önceki ve sonraki veya geçmiş ve gelecek günahlar"dan bahsetmektedir. Farz edelim ki ayetteki günahtan maksat, şer'î günah olmuş olsun, o zaman da geçmiş günahların bağışlanmasının bir anlamı olabilir de, fakat gelecek (yani henüz işlenmemiş) günahların bağışlanmasının ne anlamı vardır? Kaldı ki bu, açıkça günaha teşvik değil mi? Bu, "Ey Peygamber, sen ileride de günah işlesen bir zararı yok! Nasıl olsa biz seni bağışlamışız." demenin bir başka ifadesi olmaz mı?!

İşte bu iki nükte, bizce açık bir şekilde bu ayetlerdeki "Günah" ve "Mağfiret" kavramlarının şer'î manada kullanılmadığını göstermektedir. Şimdi mutlaka "O zaman hangi manada kullanılmıştır?" diye sabırsızlanıyorsunuzdur. İşte bunu İmam Ali Rıza'nın (a.s) mübarek dilinden öğreneceğiz. Fakat önce şunu belirtmeliyiz ki bu ayetlerin orijinalindeki "zenb" ve "yağfiru-mağfiret"  kelimelerinin şer'î değil, lügatteki manaları kastedilmiştir. "Zenb"in Şer'î manası, Allah'a karşı işlenen suç demektir, "mağfiret" ise bu suçun Allah tarafından bağışlanması, affedilmesidir. Ancak lügatte zenb, işlenen her türlü suça denir; kime karşı ve hangi hedefle olursa olsun. Mağfiret ise bu suçun üzerinin örtülmesi, izlerinin ve sonuçlarının kaybolması demektir. Miğfer kelimesi de bu kökten olup başı örten alet anlamınadır. Şimdi gelelim İmam Rıza'nın (a.s) cevabına; Abbasi halifesi Me'mun, bu ayetlerin tefsirini İmam'a sorduğunda, şöyle buyurdu:

"Mekke müşriklerine göre Resulullah'tan (s.a.a) günahı daha ağır olan birisi yoktu. Zira onlar 330 puta tapıyorlardı. Allah Resulü onları tevhide davet ettiğinde, bu onlara çok ağır geldi ve şöyle dediler: "O, bizim bu kadar tanrımızı bir tanrıya mı dönüştürmek istiyor? Ne şaşılacak bir şey!... Biz atalarımızdan böyle bir şeyi asla duymamıştık. Bu olsa olsa büyük bir yalandan ibarettir."

Ama Allah-u Teala (Hudeybiye antlaşmasının ardından) Mekke'nin fethini nasip ettikten sonra, Allah-u Teala buyurdu ki "Ey Muhammed, biz açık bir zafer sana nasip ettik ki, tevhide davet ettiğin için Arap müşriklerine göre (hicret) öncesi ve (hicret) sonrası işlemiş olduğun suç ve günahları Allah onların gözünden silip götürsün. Zira bu fetihle birlikte, artık müşriklerden bir kısmı iman etmiş, bir kısmı ise Mekke'den çıkıp gitmişlerdi ve artık tevhidi, alenen inkar edemiyorlardı. Bu yüzden Peygamber (s.a.a) onlara göre de suçlu bir kimse olma durumundan çıkmıştı..." (Nur-us Sekaleyn, C.5, S.56)

İşte İmam Rıza'nın da buyurduğu gibi, bu ayetlerdeki günahtan maksat, şerî bir günah değil, Allah Resulü'nün müşriklere karşı (onların zannına göre) işlediği suçlardır ki Mekke'nin fethi neticesinde silinip gitti ve Allah Resulü Mekke'ye suçlu ve âsî birisi olarak değil, muzaffer bir komutan ve Allah'ın Resulü olarak girmişti. Böyle bir tefsirle hem zaferle günahların bağışlanması arasındaki ilişki yerini bulmuş oluyor, hem sonraki günahların bağışlanması anlam kazanıyor (ki maksat Medine'ye hicretten sonraki müşriklerin suç addettikleri şeylerdi); hem de ayetler Resulullah'ın masumiyetiyle ters düşmeyecek şekilde gerçek tefsirini bulmuş oluyor.

 

 
Site içi Arama


 

 

 

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız |
Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  Îletişim için |

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de  'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM