|
Bismillahirrahmanirrahim
Soru-186:
Günümüzde "kaş alınabilir" diye fetva veren hocaların sayısı
gitgide artıyor; oysa bugüne dek bize bunun günah olduğu
söylenirdi. Fakat bir de şu görüş var: Süslenmek, güzel
görünmek, kadınların fıtratında var; (ki İslam dini fıtrata
uygun bir dindir!) ve bunu özellikle Avrupa'dakilere
uygularsak, Müslüman kadın neden diğerlerine çirkin görünsün
ki? Yani bir Müslüman diğerlerine göre neden çirkin olsun?
İnsanlara güzel görünmek dinimize sıcak bakmalarını sağlamaz
mi? Artı kaşları kalın olan bir kadın, erkeğimsi bir görünüş
verir; oysa dinimizde kadının erkeğe benzememesi gerekir; bu
durumda bu, kadının kaşlarını alması uygun olmaz mı?
Cevabınızı bekliyorum. Hocam Allah şimdiden razı olsun.
Cevap-186:
Muhterem kardeşim, Ehlibeyt mektebi alimleri arasında
kadınların kaş almalarının sakıncalı olduğunu söyleyen alim ve
müctehid
yoktur ve bu yeni bir şey de değildir. Ancak bunun bir şartı
vardır; o da kaşı aldıktan sonra bunu namahreme göstermemektir.
Yani örtünmede kaşlarını da örtecek şekilde bir tesettür
kullanmalıdır. Zira bu da bir ziynet ve süs sayılır ve
kadınlar ziynetlerini sadece eşlerine ve mahremlerine (baba,
kardeş gibi..) gösterebilirler.
Diğer açıklamalarınıza gelince, eğer bir konuda
Kur'an
ve sünnette açık bir delil söz konusu ise, o konularda bizim
kendi kafamızdan felsefe türetmemiz söz konusu olamaz.
Oralarda Allah'a ve Resulü'ne tam bir teslimiyet içerisinde
olmalıyız. Elbette bunun anlamı o hükmün bir felsefe ve
hikmetinin olmadığı anlamına gelmez. Mutlaka her İlahi hükümde
bir hikmet vardır. Ancak biz bunu bilmeyebiliriz ve sırf biz
bilmediğimiz için de ona muhalefet etme diye bir lüksümüz
olamaz. Elbette kadın erkek ilişkileri ve kadın erkek
kıyafetlerindeki Şer'i uygulamaların ana felsefesi, toplumun
fesattan ve
nefsani
eğilimlerden selamette kalmasıdır. Kaldı ki kim kadının ilada
pis ve çirkin gözükmesi gerektiğini söylemiştir? Ancak
kıstaslar ve çirkinlik, güzellik ölçüsü bakış açılarına göre
değişebiliyor. Bir de evet ki güzellik ve süslenme fıtrî bir
olaydır. Ancak bir şeyin fıtri olması onun hiçbir ölçüsünün
olmadığı anlamına gelmez. İnsanda cinsel dürtüler de fıtri bir
eğilimdir. O zaman biz bu fıtrî ihtiyacımızı ve içgüdümüzü,
istediğimiz her yoldan, sınırsız bir şekilde tatmin edebilir
miyiz? Veya yemek, içmek ve diğer bütün içgüdüsel ihtiyaçlar
ve fıtrî eğilimlerde de durum aynıdır. Evet İslam eğer kadının
hatta kocasına da süslenmesini yasaklamış olsaydı ve temelli
ziynet ve süse karşı çıkmış olsaydı, bu mutlak yanlış olurdu.
Oysa bir kadının kocasına karşı daima ziynetli ve süslü
olmasını onun en faziletli ve sevap olan amellerinden birisi
olarak tanımıştır.
Öte
yandan Müslüman olmayanları İslam'a ısındıracağız diye onlara
iyi gözükelim gibisinden yaklaşımların da iyi düşünüldüğünde
hiçbir mantıklı yanı yoktur. Zira bunu ölçü ve kıstas alırsak,
bir kere kadının tesettürünü de kaldıralım; çünkü bu onlara
daha hoş gelir ve böylelikle daha iyi gözükmüş oluruz. Oysa
hiçbir akıllı ve imanlı insan bunu söyleyemez. Biz eğer
başkalarını İslam'a
cezb
etmek istiyorsak, yapacağımız en akıllı şey, İslam'ın
hükümlerini ve hikmet ve felsefelerini olduğu gibi ve güzel
bir şekilde onlara anlatabilmektir. Bunları yaparsak, zaten
aklı çalışan, vicdanı körelmeyen insaflı ve basiretli insanlar
kabul ederler. Olmayanlar için ise bin takla da atsak, onlar
yine de kendi bildiklerini okuyup,
nefsanî
eğilimleri hangi yana çekerse, o tarafa gideceklerdir mutlaka.
Nitekim tarihte de öyle olmuştur. Allah'ın Yüce Resulü dahi
bir çoklarını onca
mücizelerine
rağmen hidayet etmeyi başaramamıştır…
Son
olarak sizden Merhum
Şehid
Mutahhari'nin
"Hicab"
isimli eserini, yine "Kadın" isimli eserini, aynı şekilde
Üstad
Cevadi
Amuli'nin
"Cemal Ve Celal Aynasında Kadın" isimli eserini okumanızı
tavsiye ediyorum. Allah'a emanet olun.
|
|