Bismillahirrahmanirrahim
Soru-163:Soru
ve cevaplar bölümündeki katkılarından dolayı Musa beye
teşekkür ederim. Ayrıca benim öğrenmek istediğim (bir merak)
bir mesele vardır ki o da 4. soruda geçen ( hüsün kubh
meselesi). Ehl-i Sünnet'in görüşü olarak nakledilen: Allah
bütün insanları cehenneme doldursa bile zulüm olmadığını ve
Allah'ın adaletine bir halel gelmeyeceğini, buna karşı Ehl-i
Beyt mektebi ve Mutezile mezhebi böyle bir durumun zalimlik
olacağını, beyan etmeleri arasındaki farklar nelerdir? Hem
benim acizane anlayabildiğim kadarıyla bütün insanlar (peygamberler
de dahil) Allah'ın vermiş olduğu nimetlerin karşılığını
verebilmiş mi ki bunun ötesinde HAK ETMIŞCESİNE -haşa-
cenneti isteyebilsinler? Cennet sa'y u gayretimizin
karşılığıdır diyebilsinler? Allah insanları cehenneme
doldursa bile bu durum yine Allah'ın nimetlerinden başka bir
nimetine mazhar olmaktır ki cennet yada cehennem ikisi de
nimetin ta kendisi. Ha biri cemali, diğeri celali değişen
bir şey yok). Cevabınızı bekler gayretlerinizden dolayı yine
teşekkür ederim. Abdüsselam Tarık
Cevap-163: Muhterem
Abdüsselam Tarık kardeşim, yanlış hatırlamıyorsam siz
önceden de aynı soruyu sormuştunuz. Yada bir başkası aynı
soruyu sormuştu ve ben o zaman da kısaca cevabını vermiştim.
Aynı soru cevabı 5. soru cevap olarak arkadaşlar siteye de
yerleştirmiş bulunuyorlar. Ayrıca zannım o ki siz Allah-u
Teala ile kulları arasındaki münasebetleri birbirine
karıştırıyorsunuz ve maalesef meseleye sadece kullar
açısından bakıp değerlendirme yapıyorsunuz.
Aziz
kardeşim evet ki biz ne kadar da kulluk etsek, salih amelde
bulunsak, Allah-u Teala'ya bir hak iddiasında bulunamayız.
Zira her şeyimizi ona borçluyuz. Vücudumuz ondan, idamey-i
vücut ve tedbir-i hayatımız ondan ve sahip olduğumuz bütün
imkanlar ondandır. İşin
bu tarafi doğru. Ancak sizin gözden kaçırdığınız,
meselenin öbür yüzü, yani Allah-u Teala'yla iligi
tarafıdır. Peki söyler
misiniz hepimizin de bildiğimiz ve kabul ettiğimiz Allah-u
Teala'ın “Esma-i Hüsnası”ndan olan “Adil” sıfatının anlamı
nedir ve tecellisi nerededir? İnsanların arasındaki amel
farklılığını hepimiz biliyoruz. Birisi O'na itaatkar,
birisi asidir. Birisi hak yolunda her türlü fedakarlığı
yapıyor, diğeri hakka darbe vurmak için elinden geleni
ardına koymuyor. Peki Allah-u Teala'nın bize tanıttığı
adalet sıfatı buralarda da tecelli etmez ve asi ile
itaatkara karşı farklı davranmazsa, nerede tecelli eder?!
Yoksa Allah'ın adaletinin somut hiç bir anlamı yok mu sizce?
Sonra cennet cehennem arsında mukayese yaparken de yine
benzer yanlışı yapıyorsunuz. Yani Hak Teala'nın esma u
sıfatının tecellilerinin hepsi ondan taraf baktığımızda
güzeldir ve onun lütfu da hoştur, kahrı da. Hiçbir
adaletsizlik söz konusu değildir. Ama meseleye bir de bizim
açımızdan bakılırsa o zaman durum farklıdır aziz kardeşim.
Şimdi diyebilir miyiz, o zaman eğer cehennem de Allah'ın bir
nimeti ise, o zaman biz neden cennete gitmek için
çırpınıyoruz? Neden bu kadar peygamber, kitap gönderilmiştir?
İnsanlar kendi hallerine bırakılsaydı ne olurdu? Nasıl olsa
cennete de gitseler nimete kavuşacaklardı, cehenneme de!
Sizin deyişinizle "Cennet yada cehennem ikisi de nimetin
ta kendisi, ha biri cemali diğeri celali, değişen bir şey
yok."
Bu
mantığa göre şu ayetleri siz nereye koyacaksınız?:
“Acaba
mu’min olan kimseyle fasık olan kimse aynı olur mu? Asla
aynı olmazlar.” (Tevbe,
18)
“Ve
kendileri Allah’ı unutmuş, böylece O da onlara kendi
nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın. İşte onlar,
fasık olanların ta kendileridir. * Ateş halkı ile cennet
halkı bir olamaz. Cennet halkı kurtuluşa erenlerdir.”
(Haşr, 19-20)
“Kör
olanla (basiretle) gören bir olmaz. İman edip de salih
amellerde bulunanlarla kötülük yapan da bir olmaz. Ne kadar
az öğüt alıp düşünüyorsunuz!”
(Mu’min, 58)
Her neyse
biraz dikkat ederseniz aziz kardeşim meselenin anlaşılması o
kadar da zor olmasa gerek. Eş'arilerle Ehl-i Beyt
mektebinin görüşleri arasındaki farkları da önceki yazılarda
beyan etmiş bulunuyoruz. O yazıları tekrar dikkatlice gözden
geçirin. Bir de irfan ve tasavvufta kullanılan bazı
tabirleri ve açıklamaları tam künhüne varmadan orada burada
sarfedip onun üzerinden değerlendirmelerde bulunmamanızı
tavsiye ederim. Aksi takdirde bazen çok yanlış ve hatta
tehlikeli sonuçlara varmanız mümkün olabilir. İrfanı konular
oldukça derin ve yıllarını vermiş ehli ve ehlullah olan
kimselerden öğrenilmeden anlaşılacak şeyler değildir.
Allah'a emanet olun.