Bismillahirrahmanirrahim
Soru-153:
Muhterem hocam eğer mümkünse
tesettürün Kur'an ve sünnetteki yerini ve delillerini detaylı
bir şekilde bize açıklayın; zira bu konuda bir çokları
kafaları kurcalayacak laflar ileri sürüyorlar. Allah sizden
razı olsun.
İSLAM’DA ÖRTÜNME
Cevap-153:
Muhrem kardeşim, bu konuda bir kardeşimizin bu konuyu detaylı
bir şekilde ele aldığı bir yazısını size aktarıyorum.
İnşaallah gereken cevabınızı bu yazıda bulursunuz.
Yabancı
erkeklere karşı kadının örtünmesi İslam dininin kesin
hükümlerinden biridir. Bu hükmün İslam’a ait olduğunda hiçbir
şüphe yoktur.
Kuran-ı
Kerim’in ayetlerinde, Peygamber ve Ehl-i Beyt İmamlarının
hadislerinde kadının örtünmesinin farz oluşu ve niteliği
açıkça bildirilmiştir.
Tüm ilahi
dinler, insanın derununda yerleştirilmiş eğilimi esas alarak
kadına örtünmeyi farz bilmişlerdir.
İlahi
dinlerin sonuncusu ve en mükemmeli olan İslam dini, Allah
tarafından insanlığa gönderilen son din olarak giysiyi
insanlığa verilen ilahi bir hediye olarak nitelemiş, kadına
farz olan örtünmenin ölçülerini tam olarak belirlemiş ve bu
vesileyle kadının örtünmesi hususundaki aşırılık ve
ihmalkarlıkları dengelemeye çalışmıştır.
İslami
örtüde zararlı başıboşluk ve yersiz baskı ve sınırlamalar
yoktur.
Batıda
yapılan propagandanın aksine kadının örtünmesi toplumsal
rolünü yitirmesi, pasif ve uyuşuk bir varlık haline gelmesi
anlamında değildir. İslam’da örtü kadının yabancı (mahremi
olmayan) erkeklerle muaşeretinde saçlarını ve bedeninin
örterek diğerlerine karşı kendisini çekici hale getirmekten
sakınması anlamındadır.
İnsandaki
cinsel duygunun aşırı derecede güçlü ve hararetli oluşu
yüzünden İslam dini örtünme gibi bir takım hükümlerle bu
duyguyu dizginlemek ve onun doğru bir şekilde tatmin olmasını
sağlamak istemiştir.
Hevesli
bakışlardan kaçınmak ve namahreme bakmamak hükmü kadınla
erkeğin her ikisine eşit şekilde farzdır. Ancak örtünmenin
erkeğe değil kadına farz oluşunun sebebi, genelde kadınların
kendilerinin süslemeye ve gösterişe meraklı oldukları içindir.
Dünyanın hiçbir bölgesinde erkeklerde doğal olarak böyle bir
özenti görülmemiştir. Vücudu teşhir eden ince elbiseler giymek,
tahrik edici makyaj kullanmak vb. aşırılıklar hep kadınlarda
görülmektedir. Bu yüzden de örtünme emri de yalnız kadınlar
için koyulmuştur.
İslam’dan
Önce Kadınların Örtünmesi
Tarihi
kaynaklardan anlaşıldığı üzere, İslam öncesindeki çeşitli
toplumlarda da kadınların örtü kullandıkları görülmüştür.
Ferid Vecdi
şöyle diyor:
Lauros
Ansiklopedisine göre, Araplar öteden biri örtünme usulüne
bağlı milletlerden sayılırlar. Erkekler bile, burunlarının
üzerine kadar yüzlerini örttüklerine göre Arap kadınların
tesettürlü oluşları akla daha yatkındır. Ancak İslam’dan önce
son dönemlerde bazı kadınlar süslenerek hicapsız bir halde
dışarı çıkıyorlardı. Bu durum kadın ve erkek arasında
karışımın oluşmasına yol açmış ve bunun üzerine Kur’an’da
örtünme emrini açıklayan ayetler inmiştir. Kureyş kabilesi ile
Hevazin kabilesi arasında vuku bulan Fıcar savaşı da bu görüşü
desteklemektedir.
İkd’ul
ferid kitabının yazarı ficar olayı hakkında şunları
kaydetmiştir:
“İkinci
Ficar savaşı Kureyş ile Hevazın kabileleri arasında cereyan
etti. Bu olay şöyle gelişti: Ukkaz çarşısında bir kaç
Kureyş’li genç, beni Amir kabilesine mensup bir hanımın
yanında oturmuşlardı. Kadının yüzü peçeli ve uzunca bir
elbisesi vardı. Kadının hareketleri, gençlerin ilgisini
uyandırmış bunun üzerine kadından yüzündeki peçeyi açmasını
istemişlerdi; ama kadın bunu reddetmişti.
Gençlerden
biri, arkadan gelip onun elbisesinin aşağı ucunu bir dikenle
elbisesinin yukarı kısmına iliştirdi ve kadın bunun farkına
varmadı; oturduğu yerden kalkınca elbisesi katlanarak
kısaldığı için arkası göründü. Gençler onun bu durumuna
güldüler ve yüzünü bize göstermek istemedi ama biz onun
arkasını bile gördük dediler. Bu durumdan rahatsız olan kadın
çığlık atarak kendi kabilesi olan Beni Amiri yardıma çağırdı.
Halk onun etrafına toplandı ve sonuçta bu iki kabile arasında
kanlı bir çatışma meydana geldi. Ficar olayında Peygamber (s.a.a)’in
mübarek ömründen yaklaşık on ile on beş yıl geçiyordu.
İslam’ın
gelişinden yaklaşık otuz yıl önce, meydana gelen bu olay,
İslam’dan önce de Arap kadınları arasında örtünme geleneği
olduğunu göstermektedir.
Tahtahavi
Sire-i Hişam’a yazdığı notlarda bu konuya değinerek
İslam’dan öncede kadınlara karşı göz sarkıntılığı yapmanın
kötü bir iş olarak kabul edildiğini vurgulamıştır.
Kur’an-ı
Kerim’de Hicap
Kur’an’da
hicabın farz oluşu ve onun sınır ve niteliği hakkında bir çok
ayet nazil olmuştur.
1. Ayet:
“Mümin
kadınlara da söyle: gözlerini (haramdan) çevirsinler; namus ve
iffetlerini korusunlar. Görünen kısımları müstesna olmak üzere,
ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının
üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının
babaları, (kendi) oğulları, kocalarının oğulları, erkek
kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin
oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında
bululanlar (cariyeleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet
duymayan beyinsiz vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların
gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan
başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları
ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri
üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden
Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”
(Nur suresinde 31)
Bu ayette
Allah Teala, ilk önce kadınların erkeklere benzer görevlerini
açıklayarak şöyle buyuruyor:
“Mümin
kadınlara da söyle: gözlerini (haramdan) çevirsinler; namus ve
iffetlerini korusunlar...”
Bundan
sonra kadınlara has olan örtünme hükmüne üç cümlede beyan
ediyor:
A:
“Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini
teşhir etmesinler...”
Bu cümlede
geçen örtülmesi gereken ziynetten maksat nedir? Sözü geçen
örtülmesi farz olmayan açık ziynetler nelerdir? Bu konuda
Kur’an müfessirlerinin çeşitli açıklama ve yorumları vardır.
Bazı
müfessirler yüzük, bilezik ve gerdanlık gibi ziynetlerin metal
vb. şeylerden yapıldığını göz önüne alarak bunların
gösterilmesinin bir sakıncasının olmadığına dikkat çekerek,
maksadın bu ziynetlerin takılı olduğu uzuvlar olduğunu
söylemişlerdir. Bazıları da, maksat bizzat bu ziynetlerin
kendisi olduğunu ileri sürerek bunların takılı olduğu zaman
gösterilmesinin haram olduğunu vurgulamışlardır. Çünkü genelde
takılı olan ziynetleri göstermek kadının kendi gövdesinin bazı
yerlerini göstermesini de gerektirir demişlerdir.
Bazıları da
esasen Kur’an’da “ziynet” kelimesinin takılı süs eşyaları
anlamına değil, tabii süsler yani vücudun güzellikleri
anlamına geldiğini ve Kur’an’da, takılı süsleri ifade etmek
için hülye kelimesinin kullanıldığını savunmuşlardır.
Elbette
şunu bilmek gerekir ki bu tefsirler sonuç bakımından bir
birinden farklı değillerdir; çünkü bu tefsirlerden hepsine
göre kadının örtünmesinin bir farz olduğu bu ayette açıkça
belirtilmiştir.
Ehl-i Beyt
İmamlarından gelen bazı hadislere göre örtünmesi gereken iç
ziynetinden maksat gerdanlık, bilezik ve halhal olduğu ifade
edilmiştir.
Yine bu
rivayetlere göre örtülmesi farz olmayan ve genelde açık olan
ziynetlerden maksat yüzük ve göze sürülen sürme olduğu
bildirilmiştir.
B.
Ayette yer alan diğer bir hüküm de, “Baş
örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler”
hükmüdür.
Khimar
asıl anlamı itibarıyla her örtü anlamına gelir ama genelde baş
örtüsü eşarp anlamında kullanılır.
“Cuyup”
Ceyb kelimesinin çoğuludur ve Arapça yaka anlamını ifade eder.
Bazen de göğüsün üst kısımlarına, yani yakanın yer aldığı
kısımlara denir.
Bu emirden
anlaşılıyor ki Arap kadınlar, bu ayet inmeden önce,
başörtülerinin uçlarını arkadan bağlıyorlardı ve bu da onların
boyun ve göğüslerinden bir kısmının görülmesine sebep oluyordu.
Bu yüzden Kur’an-ı Kerim, açık bir şekilde kadının boğaz ve
boynunu örtecek şekilde baş örtülerini örtmelerini emrediyor.
Bu ayetin nüzul sebebi ile ilgili hadis de yukarıdaki
açıklamayı teyit etmektedir.
C.
Kadının örtüsünü çıkarabileceği gizli ziynetlerini
gösterebileceği kimseler açıklanmış ve bunların 12 gurup
olduğu ifade edilmiştir:
“Kocaları,
babaları,
kocalarının babaları,
oğulları,
kocalarının oğulları,
erkek
kardeşleri,
erkek
kardeşlerinin oğulları,
kız
kardeşlerinin oğulları,
kendi
kadınları (mümin kadınlar),
ellerinin altında bululanlar (cariyeleri),
erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan beyinsiz vb.
tabi kimseler,
Henüz
kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan
çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler.”
D.
Ayetin açıkladığı dördüncü hüküm ise şudur: “Gizlemekte
oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere
vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda
yürümesinler. Hatta ayaklarındaki halhal sesinin, namahrem
erkekler tarafından duyulmamasına bile dikkat etsinler.)
Görüldüğü
gibi bu ayette kadınlardan, iffet ölçülerine riayet etme
hususunda hatta yabancı bir erkeğe ayaklarındaki halhalın
sesini duyurmayacak derecede titiz ve ciddi olmaları
istenmiştir.
2. Ayet:
Ahzap
suresinde şöyle buyuruyor:
“Ey
peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir
ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) “cilbablarını” (dış
örtülerini) üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve
incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah
bağışlayandır, esirgeyendir.”
(Ahzab suresi: 59)
Bu ayette
imanlı kadınlara, adi ve ahlaksız kişilerin elinden her türlü
bahaneyi almak için nasıl örtünmeleri gerektiği açıklanmıştır
ve sonraki ayetlerde ise en ağır ve şiddetli bir dille
münafıklar, şayiacılar ve iftiracılar tehdit edilmiştir.
Ayette
şöyle deniyor:
“Ey
peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir
ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) cilbablarını / dış
örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve
incitilmemesi için en elverişli olan budur.”
Bu ayette
“tanınmaktan” ne kastedildiği konusunda iki görüş söz konusu
edilmiştir:
1- O
dönemde var olan cariyeler genelde başları açık olarak evden
dışarı çıkıyorlardı ve bazen ahlak kurallarını da riayet
etmedikleri için başıboş kimseler onların yolunun üzerinde
durarak sarkıntılık ediyorlardı.
Bu ayette
hür Müslüman kadınların cariyelerden ayırt edilmeleri için tam
anlamda örtülerine riayet etmeleri emir olunmuştur
Açıktır ki
bu sözün anlamı, başıboş ve azgın insanların cariyelere karşı
sarkıntılık yapmalarının meşru olduğu değil, sadece, kötü
insanların elinden her türlü bahanenin alınmasının
gerektiğidir.
2- Müslüman
kadınların örtünme konusuna önem vermelerinin gerekli olduğu
vurgulanmak istenmiştir. Yani Müslüman kadın gelişi güzel bir
şekilde örtünen ve örtünmesine fazla riayet etmeyen
kadınlardan olmamalı, özenle iffet ve tesettürüne önem vermeli
ve bu özelliği ile tanınmalıdır.
Ayette
geçen “cilbab”tan maksat nedir? Lügat bilginleri
cilbab kelimesi için üç anlam zikretmiştir:
1. Baş,
boyun ve göğsü iyice örten geniş bir örtü; çadır.
2.
Başörtüsü.
3. Geniş
elbise.
Bu
anlamların birbirinden farklı olmasına rağmen ortak nokta
İslam dini gereğince kadının baş ve vücudunun tesettürlü
olmasının açıkça ifade edilmesidir.
Meşhur
Lügat kitabı Lisan’ul Arap’ta kaydedildiği üzere
cilbab’ın başörtüsünden büyük ama çarşaftan biraz küçük
bir atkı anlamına geldiği daha güçlü ihtimaldir.
Bu ayette
“yudnine” (yakınlaştırsınlar) kelimesiyle,
tesettürleriyle kendilerini iyice örtmeleri beyan edilmiştir.
Yani kadınlar tesettürlerini boş bırakarak ara sıra
vücutlarının görülmesine yol açmamalıdırlar.
Bazıları,
bu ayetten, kadınların yüzlerini örtmeleri gerektiğinin de
emredildiğini söylemişlerdir. Ancak bize göre bu görüş doğru
değildir.
Bu ayetten
anlaşılıyor ki tesettür hükmü önceden inmişti, ama bazıları bu
hükmü basite alıp ona gereken önemi vermedikleri için bu ayet
inerek bu hükme önem verilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Buna binaen
bu ayette mümin kadınlardan bazıları, geçmiş tutumlarından
dolaylı eleştirildikleri için ve bu onlar için ağır ve üzücü
olduğundan ayetin hemen sonunda “Allah bağışlayan ve rahmeti
süreklidir” diye buyurmaktadır. Yani eğer sizlerden
bazılarınız cahillik ve bilgisizliğiniz yüzünden bu işte
ihmalkar davrandıysanız Allah’ın sizi bağışlaması için tövbe
ederek bundan sonra, tesettürünüzü iyice korumaya çalışın.
Kur’an’da
kadınların iffetli olmaları ve yabancı erkeklere karşı
tesettürlerini korumalarının gerekliliğini bildiren başka
ayetler de Kur’an’da vardır. Biz konunun uzamaması için bu
ayetleri nakletmiyoruz. Araştırmak isteyenler Kur’an açısından
üstün ve örnek kadınların kıssalarını anlatan ayetlere ve keza
Peygamber (s.a.a.)’in hanımlarına verilen emirleri açıklayan
ayetlere bakabilirler.
Hadislerde
Tesettür
İslam
Peygamberi (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamları- tesettüre
uyulmasıyla ilgili açık emirlerinin yanı sıra,- bizzat
oluşturdukları İslami toplum ve aile yapısıyla da bunun
pratikteki uygulamasını göstermişlerdi.
Tam Örtünme
Bir gün
Aişe’nın kız kardeşi olan Esma, vücudunun gösteren ince bir
elbiseyle Peygamberin evine geldi. Peygamber (s.a.a.) ona
şöyle buyurdular:
“Ey Esma
kadınlar adet olma vakitlerine ulaştıklarında (buluğa
erdiklerinde) yüz ve elleri hariç vücutlarının hiçbir
yerlerini göstermemelidirler.”[1]
Yine
rivayet edilmiştir ki peygamber (s.a.a.)“Kadının kocasından
başkası için kendisini süslemesini yasakladı ve şöyle buyurdu:
Eğer kadın
kocasından başka erkekler için kendini süslerse, Allah’ın onu
ateşle yakması gerekli olur.”[2]
Yine Hz.
Peygamber (s.a.a.)’in şöyle buyurduğu nakledilir:
“Kim
kadınlarla oturup- kalkarsa sonunda zinaya duçar olur. Ve zina
eden kimsenin de sonu cehennem ateşine yakalanmak olur.”[3]
Bu hadise
göre de Resulullah (s.a.a.):
“Kendisine
haram olan bir kadına el veren kimse kıyamet günü zincirle
bağlanmış olarak getirilir ve sonra ateşe atılmasına emredilir”
buyurmuştur.
[4]
Kadınların
Kendilerini Erkeklere Benzetmeleri
İmam
Muhammed Bakır (s.a.) şöyle buyuruyor: “Kadının kendisini
erkeğe benzetmesi caiz değildir. Çünkü Allah’ın Resulu,
kendini kadına benzeten erkekleri ve kendini erkeğe benzeten
kadınları lanetlemiştir.”[5]
Tesettüre
Uymayanların Ahiret Azabı
Hz. Ali (a.s)
şöyle buyuruyor:
Bir gün Hz
.Fatıma (a.s) ile Hz. Peygamber (s.a.a)’in huzuruna gittik
Resululah’ın şiddetle ağladığını gördüm:
Babam ve
annem sana feda olsun neden ağlıyorsunuz? dedim. Peygamber
“miraca gittiğim gece ümmetimden bazı hanımların şiddetli
azaba uğradıklarına şahit oldum; onların şiddetli azaba duçar
oldukları için ağlıyorum. Sonra onlardan her birinin azabını
açıkladı. Hz. Fatıma: “Ey benim gözlerimin nuru bunların
işledikleri günahları bana açıkla” dedi:
Resulullah
(s.a.a) şöyle buyurdu:
“Saçlarından asılan kadın saçını namahrem erkeklere karşı
örtmeyen kadındır.
Kendi
vücudunun etini yiyen kadın ise vücudunu başkaları için
süsleyen kimsedir. Ama vücudunun eti, makas ile kopartılan
kadın ise kendisini başkalarına sunan kadındı. Sonra şöyle
buyurdu:
Kocası
kendisinden razı olan kadına ne mutlu![6]
Son olarak
kadın ile erkek arasında ortak olan bir hükme dikkat çekelim.
İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyuruyor :
“(Mahrem
olmayan kadın veya erkeğe) Bakışı şeytanın zehirli oklarından
bir oktur. Nice bakış var ki uzun hasrete yol açar.”
Ulemanın
Görüşü
Kadının
elleri ve yüzü hariç tüm vücudunu örtmesi gerektiği hususunda
hem Şia hem Sünni, tüm İslam mezheplerinin uleması arasında
görüş birliği vardır.
İslam
uleması tesettürün farz olduğunu ispatlamak için Kur’an,
sünnet, icma ve akla istinat etmişlerdir.
Değerli
Fakıh şeyh Muhammed Huseyn Necefi Cevahru’l-Kelam’ın
kitabında Şia mektebine göre eller ve yüz hariç kadının tüm
vücudunun örtülmesi gerektiğini açıklamıştır. Ayakların (topuklardan
aşağı kısmının) örtülmesi gereken yerlerden olup olmadığı
hususunda Şia uleması arasında ihtilaf vardır.
Şunu da
eklemek gerekir ki bazı Şia uleması kadının yüzünü de
örtmesini farz olduğunu söylemişlerdir.
Ehl-i
Sünnet ulemasının bu husustaki görüşlerine vakıf olmak için
El-Ciziri’nin el fikhu ale Mezahib’ul Arbaa’y müracaat
edilebilir.
Bu
makalenin sonunda Ayetullah Uzma Hümeyni(r.a)’den kadının
tesettürü ile ilgili bir fetvayı nakledelim:
Sual:
Acaba tesettür (kadının örtünmesi) İslam dininin zaruri
hükümlerinden sayılır mı? Onu inkar edenin ve bu hükme
özellikle İslam toplumunda saygısızlık gösterenin hükmü nedir?
Cevap:
Tesettür hükmünün aslı (ayrıntıları değil ) İslam dininin
zaruri (apaçık) hükümlerindendir; ve dinin zaruri bir hükmünü
inkar edenin kafir olduğuna hüküm edilir; ancak Allah ve
Peygamberi inkar etmediği bilinirse bu hariç.
Sual:
İslam’da
tesettürün kadınlar için sınırları nedir? Acaba tesettür için
başörtüsünü takarak geniş uzun elbise ile pantolon giymek
yeterli mi? Ve genel olarak kadının namahrem olan kişilere
karşı uyması gereken nitelik nedir?
Cevap:
Kadının bileklere kadar eller ve yüzün yuvarlağı hariç tüm
gövdesi örtülü olmalıdır. Söz konusu elbise farz olan miktarı
örterse sakıncasızdır. Ancak “çarşaf” giymeleri daha iyidir.
Namahremin dikkatini çeken elbiseler giymekten sakınılmalıdır.
[1]
-Sunen-i Ebi Davud c. 2 s. 383.
[2]
-Biharu’l – Envar c. 103 5. 243.
[3]
-Nasihu’t Tevarih c.2
[4]
-Vesailu’ş –Şia c. 14 s. 143
[5]
-Biharu’l – Envar c. 103, s. 258.
[6]
-Vesailu’ş- Şia c. 14 s. 156.
|