Bismillahirrahmanirrahim
Soru-149: Es-selamu
aleykum.. Ben Ehl-i Sünnet'e mensup, Hanefi mezhebini taklit
etmeye çalışan bir Müslümanım. Allah çalışmalarınızı zayi
etmesin. Büyük dedem Resulullah (s.a.v) efendimizin ve
dedelerim Ehl-i Beyt imamlarının şefaati üzerinize olsun.
Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Beyt arasında köprü olanlara ne mutlu..
Allah sizden razı olsun. Acizane bir soru soracağım: Benim
annem Zeyn-el Abidin (a.s)'ın soyundandır. Bir kardeşimizle
sohbetimizde bu konudan bahsettim ve bana "Hayır senin annen
seyyide değildir." "Madem senin annen Ehl-i Sünnet'e mensup
birisidir, o halde senin annen seyyide değildir" dedi. Bana
bu konuda bilgi verebilir misiniz? Es-selamu aleykum.
Cevap-149: Ve
aleykumusselam muhterem kardeşim, Hakkımızdaki duanız için
size teşekkür ediyoruz.
Sorunuza gelince, Ehl-i Beyt
mektebinin ulemasına göre bir insanın Peygamber (s.a.a)'in
soyundan olduğu iki yoldan ispatlanabilir:
1-İki adil şahidin şahitlik
etmesi.
2-Kesin bilgi ve yakin getirecek
derecede birinin bu soya mensup olduğunun meşhur (yaygın)
olması; yalnız kendi şehrinde bile bu soya mensup olduğu
meşhur olursa yeterlidir.
Ancak burada bazı noktaları size
hatırlatmak istiyorum: Allah-u Teala kulunu, ona verdiği nimet
ölçüsünde sorumlu tutar. Şüphesiz Peygamber'e yakın olanla
Peygamber'den uzak olanların, bilenle bilmeyenin, varlıyla
fakirin sorumluluğu bir değildir. Allah herkesi verdiği nimet
ölçüsünde sorumlu tutar ve hesaba çeker. Peygamber'in soyundan
olmak Kur'an ve hadislerden anlaşıldığı üzere büyük
sorumluluğu gerektiren büyük bir nimettir. Allah-u Teala hem
yaratılış itibariyle Peygamber ve soyuna bir çok üstünlükler
tanımış ve hem de koyduğu ilahi kanunlar gereğince de onlara
özel bir makam vermiştir. Örneğin zekat ve sadaka yemeyi baba
tarafından Peygamber'in soyuna mensup onlara haram kılmış;
karşılığında onlara humus almayı caiz kılmıştır. Bu özellikler
bir nimet olduğundan Peygamber'in soyundan gelen kimselerin,
yani Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın soyundan gelenlerin, (çünkü
Peygamber, kendi soyunun Hz. Fatıma'nın çocukları vasıtasıyla
devam edeceğini bildirmiştir) sorumluluğu diğer insanlara
oranla daha fazladır. Bu sorumluluk Peygamber tarafından
getirilen dinin korunması yolunda tüm varlıklarıyla
fedakarlığa hazır olmak ve bu dinin ihyası için elinden geleni
yapmakta tecelli eder.
Tarih de bunu iyice göstermiştir.
Peygamber'in (s.a.a) soyu ve özellikle Ehl-i Beyt İmamları bu
dini her türlü tahrif ve sapmadan korumak için Allah yolunda
çekmedikleri çile ve eziyet kalmamıştır. Nice eziyetlere ve
zulümlere maruz kalmış ve Allah yolunda her şeylerini feda
etmişlerdir.
Bakın Hz Hüseyin Kerbela'da
nasıl bir zulme maruz kalmıştır ve ancak bu yolla ceddinin
dininin Yezid'in eliyle yıkılmasını önlemiştir. Ehl-i Beyt
İmamları ilk üç Halife ve sonraki Emeviler döneminde o kadar
zulüm ve işkenceye maruz kalmışlardır ki, sizin kendi ceddiniz
olarak bildiğiniz İmam Zeyn-ül Abidin (Allah'ın selamı ona
olsun) bu hususta şöyle demiştir:
"Eğer Peygamber kendi
ümmetine, "Benim Ehl-i Beytime benden sonra zulüm ve eziyet
edin" diye vasiyet edecek olsaydı, ümmet Ehl-i Beyt hakkında
bu yaptığından fazlasını yapamazdı."
Şimdi acaba siz kendinizden
sordunuz mu ki Ehl-i Beyt bunca zulüm ve işkenceye kimler
tarafından maruz kalmıştır ve bu zulmü yapanların hedefi ve
yol yordamları ne idi? Gidişat, tavır, fikir ve amel, fıkıh,
ve itikadi bilgileri Muaviye, Yezid, Mervan ve Harun Reşid
gibi Ehl-i Beyt'e zulmedenlerden alıp kendini Ehl-i Beyt'e
mensup bilmek bir nevi çelişki değil midir?. Resulullah'ın
kalbini Ehl-i Beyt'ine yaptıkları zulüm ve işkencelerle
parçalayan kimselerin desteklediği ve bu gün yaygın inanç
haline getirdikleri yolu takip ederken, kıyamette Peygamber'in
kendinize şafaat etmesini nasıl bekleyebilirsiniz? İrfan
ehlinin bu konuda şöyle bir tabirleri vardır: "Eğer bir kimse
davranış, itikat ve amel yönünden Peygamber ve Ehl-i Beyti'ne
benzer ve onların yolunu devam ettirirse ve soy olarak Ehl-i
Beyt soyundan olursa, o adam hem SİRETTE (davranış ve tutumda)
ve hem de SURETTE Peygamber'in evladı sayılır. Ama bir insan
davranış ve tutum yönünden, Ehl-i Beyt'in yoluna uymaz ve
onların yolundan gitmez de sadece soy olarak Peygamber'e ve
Ehli Beyti'ne bağlı olursa, o adam, surette evlattır ama
sirette evlat değildir. Ümidimiz şu ki siz ve anneniz surette
Peygamber'in Ehl-i Beyt'ine mensup olduğunuz gibi sirette de
Peygamber'in Ehl-i Beyti'ne bağlı olmanızdır. Sizin ve sizin
gibi Ehl-i Beyt'in öğretisinden uzak düşüp mahrum kalan
kimseler için, Allah'a yalvarıp dua etmekten başka bir şey
elimizden gelmiyor muhterem kardeşim. Vesselam..
|