|
Bismillahirrahmanirrahim
Soru-139:
Kur'an-ı Kerim'in bir çok yerinde geçen "Heva" kelimesi
hakkında açıklama yapar mısınız?
Cevap-139: Muhterem
kardeşim, "Heva" kelimesi, lügatte istek, arzu, tutku
anlamında kullanılır. Kur'an ve hadis ıstılahında ise,
insanın nefsinde koyulan ve sürekli olumlu cevap ve doyum
bekleyen garize ve içgüdülerin adıdır. Bunların insanda
olduğu, hatta olması gerektiği bir gerçektir. Gazap, sevgi,
şehvet, mal-mülk sevgisi, evlat sevgisi, ana-baba sevgisi,
yeme içme sevgisi vs. Bunlar kontrol edilir ve sadece
Allah-u Teala'nın koyduğu sınırlar dahilinde, istekleri
karşılanırsa, insanın hayatında çok önemli müsbet
ilerlemelere vesile olurlar. Zaten insanda koyulmalarının da
ana hedefi budur. Ama eğer kontrol edilmez ve her
istedikleri sınırsız bir şekilde yerine getirilirse, o zaman
menfi bir konum kazanır ve ilerleyerek insanı kendi
esaretine alırlar ve Kur'an'ın tabiriyle hatta insanın ilahı
konumuna bile gelebilirler.
"Kendi istek ve tutkularını
(hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi
vekil olacaksın?" (Furkan, 43)
Yine şöyle buyurmaktadır: "Şimdi
sen, kendi hevasını ilah edinen kimseyi gördün mü?.." (Casiye,
23)
Bu garizeleri insana veren
Allah, onların kontrol yollarını da insana öğretmiştir. Bu
kontrol mekanizmasının en önemli unsuru, İnsana verilen akıl
nimetidir. Tabi salt akıl, tek başına yeterli değildir. Zira
bir çok zaman akıl, garize ve hevaların şiddetli baskısı
karşısında iflas edip etkisini kaybediyor veya aldanabiliyor.
Bu yüzden aklın yardım ve desteğe ihtiyacı vardır. İşte bu
desteği Allah-u Teala gönderdiği Peygamberler ve kitaplar
vasıtasıyla sağlamaktadır. Bu yüzden hadislerde,
Peygamberler dış ve akıl da iç hüccetler olarak
nitelendirilmişlerdir. Evet Peygamberler, davetlerinin iki
boyutu olan "müjdeleme" ve "korkutma" eylemleriyle (ilahi
azaptan korkutarak ve rızayı ilahi ve cennet nimetleriyle
müjdeleyerek), insanların bu kontrolü hakkıyla sağlamalarına
yardımcı olmaya çalışıyorlar.
Evet korku ve ümit iki önemli
unsurdur, insanların kendilerini kontrol etmeleri ve
saadeti yakalamaları için. Bu yüzden Kur'an da bu hakikati
şöyle özetlemiştir: "Artık kim taşkınlık edip azarsa,* Ve
dünya hayatını seçerse,* Hiç şüphesiz cehennem onun
yerleşeceği yerdir.* Kim de Rabbinin makamından korkar ve
nefsi "heva"dan sakındırırsa,* Artık hiç şüphesiz cennet de
onun yerleşeceği yerdir." (Naziat, 37-40)
Bu oldukça uzun bir bahistir;
fakat biz bu kadarıyla yetinip kutsi bir hadisi de aktararak
cevabı noktalamak istiyoruz.:
İmam Muhammed Bâkır (a.s)
Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir: Allah-u Teala
buyuruyor ki: "İzzetime, celalime, azametime, kibriyalığıma,
nuruma, ululuğuma ve makamımın yüceliğine andolsun ki
herhangi bir kul kendi hevasını (istek ve arzularını) benim
isteklerime tercih ederse işini perişan ederim; dünyasını
ona hakikatinden uzak ve aldatıcı bir şekilde gösteririm; ve
kalbini dünyasıyla meşgul ederim; (bütün çabalarına rağmen)
o dünyadan mukadder kıldığımdan fazlasını da ona vermem.
Ve izzetime, celalime,
azametime, kibriyalığıma, nuruma, ululuğuma ve makamımın
yüceliğine andolsun ki herhangi bir kul benim isteklerimi,
kendi hevasına (istek ve arzularına) tercih ederse,
meleklerim mutlaka onu korur; gökler ve yer onun rızkına
kefil olur ve her tüccarın ticareti sırasında ben onun
yanında olurum ve dünya ona doğru gelir, o dünyayı
istemediği halde." (Usul-i Kafi, C.2, S.335)
Kur'an-ı Kerim'de bu kelime
10 yerde tekil ve 17 yerde de çoğul olarak kullanılmıştır ki
bunların hepsinde kontrolden çıkan ve insanı esir alan
hevadan bahsedilmektedir.
Tekil olarak kullanıldığı
ayetler:
Nisa, 135
Sad, 26
Necm, 3
Naziat,
40
A'raf,
176
Kehf, 28
Ta-ha, 16
Furkan,
43
Kasas, 50
Casiye,
23
Çoğul olarak kullanıldığı
ayetler:
Maide,
48-49-77
En'am,
56-119-150
Casiye,
18
Bakara,
120-145
R'ad, 37
Mu'minun,
71
Kasas, 50
Rum, 29
Şura, 15
Muhammed,
14-16
Kamer, 3
|
| |
 | |