KEVSER YAYINCILIK                                                                 

  Ana Sayfa / Makaleler /                                                                             Makaleler

Bugün :  

  Sık Kullanılanlara Ekle                                                                                                                                                                                                                                          Başlangıç Sayfası Yapın
 

Aşkın Velayeti, Imam Rıza (a.s.)

 

ŞEHİDİN MESAJI "KERBELA"
Bismillahirrahmanirrahim

 

                 Hamd, Alemlerin Rabbı olan Allah’a, selat Resulullah’a selam Ehlibeytine ve kıyamete kadar

Onlara tabi olanların üzerine olsun.

                  „Eğer bu bedenler ölmek için yaratılmışsa, yiğidin Allah yolunda kılıçla öldürülmesi

daha faziletlidir

                        Imam Hüseyin (a.s)

 

          İslam tarihinin en acı faciası şüphesiz Kerbela faciasıdır.Üzerinden 1350 yıl geçmesine rağmen hiç unutulmamış, kalplerden sökülememiş ve zihinlerden silinememiştir.

          Bir tarafta tarihe altın harflerle, yiğitlik, fedakarlık, iman, cihat ve hak uğruna herşeyinden geçmenin vefalı örneğini oluşturmak için cennet gençlerinin efendisi, Resulullah’ın gözünün nuru, Zehra yadigarı Hz. Hüseyin’in komutanlığında toplanan az ama salih, ama vefalı, ama sadık, ama fedakar bir gurup, diğer tarafta ise Bedir’de ölen atalarının intikamını almaya yemin etmiş bir haramzadenin komutasında, dünya ve makam sevgisi, zalimlerden korkmak, çeşitli batıl taassuplar, kinler, cehaletler, ihanetler gibi batıllarla hareket eden ve zulüm ve fesat güçlerinin hedeflerini amelen simgeleyen iki ordu karşı karşıya gelmişti.

  Bu facianin neden bu kadar önemli olduğunu ve insanlara verdiği mesajı anlayabilmek için önce İmam Hüseyin’in kıyamının mahiyetini bilmek gerekir.

 Halife Muaviye ibni Ebu Süfyan ölmeden önce oğlu Yezidi halife tayin ederek Müslümanlardan oğluna biat etmelerini ister. Yani İslam tarihinin ilk saltanatını kurma çabasındadır.

 İşte Yezid ilk baştan gayr-i İslami yolla hilafet koltuğuna oturmuş, hemen biat toplamaya başlamıştı. Silah zoruyla yada beyt-ül maldan para vererek. Hz. Hüseyin’i de unutmamıştı bu arada. Bir haberci göndererek biat istemişti. Ama İmam Hüseyin (a.s) Yezidin kim olduğunu biliyordu. Bu haksızlığa karşı tavrını şöyle dile getirmiştir;

“ Ben Peygamberin ehlibeytindenim, Allah insanları yönetmeği bizimle başlattı ve bizimle bitirecek. Ama Yezid şarap içen, facir ve suçsuz insanları öldüren birisidir. Benim gibisi O’nun gibisine biat etmez. İslam ümmeti Yezid (l.a) gibi bir idareciye kaldıysa İslamla vedalaşmak gerekir.”

 Bu sırada Yezidin eline düşmemek için toplanan kufeliler, bizim Hüseyin gibi bir öncümüz var, Hak İmam O’dur, O’nu Kufe’ye davet etmeliyiz, diyerek  İmam Hüseyin’i bir değil, bin değil, 18 bine yakın imzalı mektupla çağırmışlardı. Bazı mektuplarda birkaç, bazılarında hemen hemen 100 kişinin imzası bulunmakta, toplamda 100 bine yakın kişinin imzası ile Kufe’ye çağrılmıştı İmam.

Hüseyin ise bu kadar ısrara karşı olumlu cevap vermişti, yola çıkmadan önce dedesinin Medine’de ki kabrine gitti; uzun bir veda konuşması yaparak şöyle dedi: “ Ey Dedem! Bir Yezid türedi atalarının putları gibi, bir halk var ki koyun sürüsü gibi korkak. Ben ki, biat etmediğim için başı vurulmak üzere olan torunun Hüseynim. Dininin bekçiliğini, fedailiğini yapmak üzere Kufe yolunu tutacağım.”

     Haccını yarıda bırakarak, hakkı haykırmak için bütün aile efradıyla, yeryüzünün en şerefli ailesinin yine yeryüzünün en kanlı akibetine uğrayacağı yere yönelmişti. Bunu kendiside kesin olarak biliyordu.

 Ne Yezidin askerleri katliamdan vazgeçti, ne de Hüseyin ölüm yolculuğundan.

 Hz. Fatıma’nın (s.a) acısından sonra Hz. Ali şehid edildi, ardından büyük oğlu Hz. Hasan zehirlendi ve şimdi ise sıra Hüseyin ve kardeşlerindeydi.

 Bir vasiyet yazdı ve üvey kardeşi Muhammed Hanefiye bıraktı.

Ne para , ne şöhret, ne hilafet, ne de kahramanlık yalnız ve yalnız dedesinin dinini yüceltmek için yola çıkmıştı.

 Acı veren zorluklar değil, acı olan vefasızlıktı, ihanetti.

Başlangıçta 30-40 bin yandaş topladi Hüseyin’in Kufe elçisi Müslim ibni Akil, daha sonra Ubeydullah vali olarak atandığı Kufe’de halka hitaben tehditvari  bir konuşma ile Hüseyin’e destek veren herkesi öldüreceğini söyledi. Paniğe kapılan halk evlerine kapandı. Durumun vahim olduğunu gören Müslim hemen 4 bin yandaşıyla hükümet konağını kuşattıysada Yezid ordusunun Şamdan geldiği söylentileri ile çekildiler. Müslimle saf tutan 300 kişi, yatsı namazında 30’a, bitiminde ise 3 serdengeçtiye indi.

 Başlangıçta 100 bin davetçiden arda kalan sadece 3 kişiydi. 3 salih insan, 3 fedakar, 3 yiğit.

 Eğer imam Kufe halkının davetini önemsememiş olsaydı ve bu facia farklı bir şekilde gerçekleşseydi, o zaman 100 bin kişi “ İmam neden bize sığınmadı, biz onun yanında olurduk” diyecekti.

    Dolayısı ile onların “biz kıyama hazırız” demeleri karşısında, İmam’ın konumu ve vazifesi gereği “ Bende hazırım” demeliydi. Yani İmam Hüseyin’in vazifesi, davet eden kişiler davetlerinde sadık oldukları müddetçe onlara olumlu cevap vermekti.

 “İnsanlar dünya kuludur, din ise sadece dillerinde dolaşır; dininin sayesinde geçimleri iyi olduğu müddetçe onun etrafında dolaşır (dindar görünürler) zorluk ve belayla karşılaştıklarında ise dindarlar azalır.”  

(Tuhef-ül Ukul, s.174)

 Henüz yoldayken, karşılaştığı şair Ferezdek, “ Ey Hüseyin! Gel vazgeç! Kufelilerin gönlü senden yana, kılıçları ise Yezidden yanadır.”  Diyerek uyarmıştı İmamı.

 Ama cevabı açıktı Imam’ın; “ Ölüm ar’ı kabul etmekten evladır, ar’da ateşe girmekten  evladır.”

"Ey Allah; sen biliyorsun ki, bizim kıyamımız saltanat için yarışmak ve dünya mallarından bir şeye ulaşmak için değildir; bizim kıyamımız senin dininin gerçek nişanelerini ortaya koymak, beldelerinde ıslahat yapmak, mazlum kullarını kurtarmak ve senin farz, sünnet ahkamına amel edilmesi için yapılan bir harekettir."

Tuhef-ul Ukul, s.239 

 

İmam bundan sonra Kufe’de olup biteni öğrenir ve akibetini göre göre yola devam eder. Zalimlere karşı bir kıyam başlatmıştır ve bunu sürdürmeye de kararlıdır, canı pahasına da olsa…

 Hz. Hüseyin Kufe yakınlarında Ibni Ziyad ordusuyla karşılaşır. Ordu komutanı Hürr ibni Riyahi Hz. Hüseyini Kufeye götürüp Yezide biat ettirmekle ayrıca Hz. Hüseyin ve kafilesinin su ve otlardan yararlanmasını önlemekle görevlendirilmiştir. Ancak Hürr, hür bir insan gibi davranarak Hüseyinden etkilenir ve hakkın yanında yer alarak zalimin verdiği görevini yerine getirmez. Bunun üzerine ibni Ziyad 30 bin kişilik bir orduyu gönderir. Ordu Fırat nehrini tutar. Artık Hz. Hüseyin ve ashabı kurak bir zerde sudan mahrum bırakılmıştır. Allah’ın verdiği sudan.

"Eğer dininiz yoksa ve kıyamet gününden de korkmuyorsanız, hiç değilse         dünyanızda hür olarak yaşayın."

Maktel-i Harezmi, c.2, s.33

       Acaba İmam Hüseyin’in kıyamı hesapsız, plansız, bilinçsiz bir hareketmiydi? Yoksa planlanmış, kararlı, bilinçli dörtdörtlük bir inkilapmıydı?

 Hz. Hüseyin’in Kerbeladaki konuşmalarını ve sonucunu birlikte ele aldığımızda bu kıyamın dörtdörtlük bir islami inkılap olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz.

 Ashabına şöyle diyor; “ Sizlerin üzerinizdeki hakkımı kaldırıyorum. Teşekkür ediyorum. Hepinizden memnunum. Bunların davası benimle, siz gidin isterseniz.”

 Bu sözleri söylüyordu çünkü son derece samimi ve serbest olarak yapmalarını istiyordu. “ Ben sizi mecbur etmiyorum, gecenin karanlığından faydalanıp kaçabilirsiniz.” Diyerek sadece bilinçli serbest seçim, düşman yada zorunluluğu olmadan.

 İşte Kerbela şehitlerine değer verilmesi de bu yüzdendir. Kendisiyle kalıp mutlak ölümü yaşamaları için zorlanmamıştır. Öyle bir şehadetin değeride yoktur. Ama İmam ne ben engel oluyorum  nede düşman. Hangisini isterseniz seçin, serbestsiniz.

Imam’in ashabından kimisi bunu bir fırsat bilip gitti ama kimisi de Müslim ibn-i Avsace (r.a) gibi;

(Ey Ebu Abdillah)! Eğer beni yetmiş kere öldürüp yakar ve sonra yine diriltirlerse yine de son nefesime dek senden ayrılmam; oysa ki, sadece bir kere öldürülmek var ve senin için öldürülmek sonsuz bir yücelik ve keramettir.

İrşad-u Mufid, s.215

Diyerek tarihe altın harflerle vefa ve fedakarlığın örneğini yazmışlardır..

 Bir feryattır Kerbela özgürlük sevdalılarının kalbinde, Bir gözyaşıdır Kerbela mazlumların gözünden akan, Bir aşkın sembolüdür Kerbela şehadeti arzulayanların gönlünde, Bir vuslattır Kerbela intizardaki mustazaflarda

 Tüm salih inkılaplar kendilerine layık olan, bu inkılaptan öğrenmişlerdir şüphesiz. Hüseyni kıyam, bütün bu inkılapların yol göstericisi konumundadır.

 İmam Kerbelada iken elemeler başlamıştı ama bu elemlerde kerbelada olmayıpta samimiyetiyle şehit olanlarda vardı. Ehlibeyt dostu olan Züheyr, Esedoğulları kabilesinden 400 atıyla Kerbelaya yetişmeye çalışıyordu. Ne çare, yolları kesildi ve büyük bir kısmı şehid edildi, kalanı ise geri döndü.

Yine bütün ashabı öldürüldüğü ve sadece kendisi kaldığı halde, deniz gibi dalgalanan, her birinin elinde  mızrak ve sırtında kılıç olan 30 bin katilin karşısında durarak şu anlamda bir mesaj verdi:

   “ Şu rezil oğlu rezil, şu haramzade oğlu haramzade emiriniz Ubeydullah ibni Ziyad bana kılıçla zillet arasında seçenekli olduğumu haber verdi; Hüseyin nerede, zillet nerede!? (heyhat minnezzille). Hüseyin zillete tahammül edermi?! Allah bizim için zilleti istemez, yakıştırmaz. Peygamber benim için zilleti beğenmez. Dünyadaki bütün müminler kıyamete kadar insanlar bu konuda konuşacaklar, daha sonraları gelecek olan müminlerin hiçbiri Hüseynilerin zillete boyun eğmesini sevmezler. Ben zillete boyun eğer miyim?! Ben ilmin kapısı Hz.Ali’nin elinde büyümüş olan bir kişiyim, ben Kadınların efendisi Zehra’nın göğsünden süt emdim. Biz zillete boyun eğmeyiz.”

Bu şehidin mesajıdır..

Hüseyin altı aylık çocuğu küçük Ali Asgar'ı düşman saflarının karşısına götürdü ve kendisini Yezit’e biat etmediği için suçlu saydıklarını, fakat bu küçük çocuğun suçsuz ve susuz olduğunu söyleyerek su istedi yavrusuna.

Ali Asgar, Hz. Hüseyin’in kucağında iken boğazından oklanarak şehit edildi. Hasta olarak yatan ve imameti devam ettireceği için Hz.Hüseyin(a.s) tarafından savaşa girmesine izin verilmeyen oğlu Zeynelabidin(as)'den başka kimse kalmayınca, Hüseyin, kadın ve çocukları bacı Hz.Zeynep ile oğlu Hz.Zeynelabidine emanet etti.

"Hak yolunda ölmek, zillet içinde ve zalimlerin gölgesi altında yaşamaktan daha iyidir."

Anlamında bir beyit okuyarak savaş meydanına girdi.

 ''Eğer kanım dökülmeden ayakta durmayacaksa ceddim Muhammed'in dini! Ey kılıçlar, haydi doğrayın bedenimi..!''

Yapılan bir saldırıda atından düşürüldü. Yetmiş'i aşkın sayıda kılıç,ok ve mızrak yarası aldı.

Yezid'in komutanlarından biri olan Şimr, Hz.Hüseyin(a.s)'in mübarek boynuna ve göğsüne mızrak sapladı.

Ve Hz.Muhammed(s.a.a)'in sık sık öptüğü o mübarek boğazı keserek başını bedeninden ayırdı.

 

Said b.Raşid Ye'la b.Merre'den Resulullah(S)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:

"Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin`denim. Allah, Hüseyni seveni sever.Hüseyin köklü soylardan bir soydur."

Kerbela vakası üzerinden 13 asrı aşkın bir süre geçmesine rağmen taşıdığı ilahi özellikleri yüzünden, yeni meydana gelmiş bir olay gibi müminlerin kalbin de etki yapmaktadır.

- Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek,marufa emir, münkeri nehyetmek, ceddim Resulullah’ın(s.a.a) ve babam Ali’nin(a.s) çizgisinde hareket etmek için kıyam ettim.

- Hüseyin’in(a.s) kıyamı sadece zalim bir hükümetin aleyhine başlatılan siyasi ve iktisadi bir hareket değildi.Aynı zamanda bu hareket emevi rejiminin temsil ettiği ve halifelerinin sahiplendiği bir takım bozuk ve düşük değerler aleyhine başlatılan bir kıyamdı.

- Emevi rejiminin başında yezid b.muaviye b.ebu Süfyan adında bir fasık bulunuyordu.

Hakeza imam şöyle buyurmuştur:

- İslam ümmeti yezid gibi bir idareciye kaldıysa islamla vedalaşmak gerekir.

SELAM şehadet mektebinin bayraktarına

SELAM tarihin daimi  mazluma

SELAM Hüseyin(a.s) ve ashabına

VE SELAM Aşuranın gerçek evlatları; Aziz imam(a.s) ve yaranına

İmam Hüseyin(a.s) yaranlarına şöyle buyurdu:

- Ey yüce insanlar!Kendisinden kurtulması mümkün olmayan ölüme hazırlanın şüphesiz.

Şüphesizki bu oklar onların sizlere gönderdikleri ölüm elçileridir. Allah’a and olsun ki, siz insanlarla cennet ve cehennem arasında ancak ölüm köprüsü vardır. Bu köprü sizleri cennete, onları ise cehenneme götürecektir.

 

Rabbim bizleri Aziz Imam`in yolundan ayirmasin, zamanin Yezidlerini tanıma ve onlara karşı kıyam edebilmeyi nasip etsin.

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız | Îletişim için |

  Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de 'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM