| 
                    
                    
                  ATEŞTEN KURTULUŞ 
                  YOLU 
                    
                       
                  Bismillahirrahmanirrahim 
                    
                  Bütün mahlûkatı 
                  yaratan âlemlerin rabbine hamdolsun. Allah’ın kulu resulü ve 
                  habibi olan Ebil Kasım Muhammed(s.a.a)’e ve onun masum, pak ve 
                  tertemiz olan Ehli Beytine salât ve selam olsun.    
                  Ateşten kurtuluş 
                  yolunun insanlar için en kolay ve basit olanı, Ramazan ayının 
                  orucunu, iman dolu yürekle yerine getirmektir.   
                  
                  Hz.Resulullah(s.a.a)şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı öğle 
                  bir aydır ki evveli rahmet, vasatı mağfiret ve sonu ateşten 
                  kurtuluştur.”(Bihar,c.96,s.342) 
                  Önce, yukarıdaki 
                  hadisin içeriğine geçmeden, yapılması gereken bir takım 
                  mefhumlar vardır ki; o mefhumları kavramadan önce, konunun 
                  içine düşmek sebep olar yapacağımız amellerin bedende hiçbir 
                  etki bırakmamasına. 
                  Çünkü hadis öğle bir 
                  hadistir ki, insan eğer o hadisin özünü fiilen bedensel olarak 
                  yaşarsa, insani kâmile ulaşmasına hiçbir engel kalmaz. 
                  Bizler eğer orucun 
                  yalnız oruç olduğunu, oruç olarak değerlendirip zahiri manada 
                  yerine getirmeğe çaba sarf edersek, bu orucun yalnız zahiri 
                  boyutunu yerine getirmiş oluruz. Böyle bir orucun insana 
                  yararı olmayacağı da kesindir.  
                  Önce İslam ve iman 
                  kelimelerini iyi analiz etmek gerekir. Çünkü bu iki kelimeyi 
                  bir birinden ayırt ettikten sonra, ancak Ramazan ayı orucunun 
                  ne kadar önem taşıdığını anlayabiliriz. Ve o zaman yukarıdaki 
                  hadisin neyi ifade ettiğini anlamak mümkün olur.  
                  Hz. Ali(a.s)dan iman 
                  Hakkında sual edildiğin de buyurdular ki: “İman gönülle 
                  tanımak,dille ikrar etmek,aza ile de kullukta bulunmaktır.”(Nehc-ül 
                  Belaga,c3.kısa hadisler.) 
                  Bu hadiste “İman” 
                  Farklı bir boyut içermektedir ki; yalnız gönülle tanımak 
                  yeterli mi? hayır, yeterli değil. Çünkü Allahın varlığını 
                  gönülden tanımanın ardı sıra ikrarda gereklidir. Bu da 
                  yeterlimidir. Hayır. Çünkü bütün bedensel olarak kulluğa 
                  durmakta gereklidir. 
                  Kısaca İmanın tanımı, 
                  Tasdik, İkrar ve Ameli gerektiriyor. Bu üçü bir arada varsa 
                  iman da var demektir. Yani, oruç ayının varlığını, gönülden 
                  tasdik etmek, ikrar etmek ve de bütün uzuvlarıyla oruç ayının 
                  orucunu sadık bir niyetle tamamlamak gerekmektedir. 
                           Kuran’da ise Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: 
                  Bedeviler, inandık 
                  dediler; de ki: İnanmadınız ve fakat Müslüman olduk deyin ve 
                  inanç, henüz gönüllerinize girmedi sizin ve Allah'a ve 
                  Peygamberine itaat ederseniz yaptığınız iyiliklerin sevabından 
                  hiçbir şey eksilmez, şüphe yok ki Allah, suçları örter, 
                  rahîmdir. 
                  (Hucurat,14)  
                  Bu hadise ve ayete 
                  baktığımız zaman, imanın ve İslam’ın arasın da ki fark 
                  anlaşılmaktadır. 
                  İslam, zahiri kanuna 
                  sahiptir. İslam, kabullenmek demektir. İslam, teslim olmak 
                  demektir. 
                  Evet, şuan yapılması 
                  gereken iş, Ramazan ayı orucunun var olduğunu ve de Allah emri 
                  ve kanunu olduğunu da kabullenmektir. Ramazan ayı geldiği 
                  vakit orucu, en iyi bir şekilde, iman dolu yürekle zahiri ve 
                  batını boyutlarını da dikkate alarak tutulmalıdır. 
                  Orucu batıl eden şey 
                  iki kısımdır.1-Zahiri 2-Batını 
                  1-Zahiri orucu batıl 
                  edenler: herkesin bildiği yemek içmek ve vücudu doyurucu bütün 
                  şeyler orucu batı eder. Buna genelde dikkat edilmektedir.
                   
                  2-Batını orucu batıl 
                  eden şeyler: İnsanların özellikle bu bölüme dikkat etmeleri 
                  gerekmektedir. Öğle ki; yapılması yasak olan şeyler vardır ki; 
                  Gıybet, yalan, iftira, kalp kırma, hakaret ve haram bakışlar 
                  vb. Bunlar dikkate alınmazsa orucun yalnız ve yalnız 
                  şekilciliğinden başka bir şeyi kalmaz.  
                  Haram ve günah olan 
                  her şey oruçlu iken yapılırsa Orucun, insana hiçbir faydası 
                  olmayacaktır. Onun orucu, dört ayaklı bir hayvanın ahırda 
                  sabahtan akşama kadar hiçbir şey verilmede orda tutulmasına 
                  benzer. 
                  Hz. Fatıma(a.s)şöyle 
                  buyurmuştur: “Oruç tutan kimse, dilini, kulağını gözünü ve 
                  tüm uzuvlarını korumuyorsa bu orucu ne yapacaktır.”(Bihar,c.96,s.295)
                   
                    
                  Şimdi hadisin özüne 
                  dönelim. Hadis çok önemli ve kurtarıcı boyutu içeren üç önemli 
                  kelime içermektedir.  
                  1-Rahmet: Yani; Allah 
                  bu ayda rahmet kapısını açmış, bu ay bütün aylardan üstün, 
                  geceleri gündüzleri diğer aylardan farklı kılınmıştır. Bu ay 
                  çok dolu bir şekilde bize gelmededir. Biz insanlar bunun 
                  getirdiklerini almak için, kendimizi ona hazır kılmalıyız; 
                  çünkü bu ayın değerlerini bilenler bu ayda Allah’ın ziyafetine 
                  nail olan kimselerdir. Allah Resulü şöyle buyurmuştur: “Bu 
                  ayda sizler Allah’ın ziyafetine davet olunmuş ve Allah’ın 
                  ikramına layık kimselerden kılınmışsınız. Bu ayda nefisleriniz 
                  tesbih ve uykunuz ibadet sayılır; amelleriniz kabul, 
                  dualarınız da müstecab olur.” (Bihar,c.96,s.356) 
                  2-Mağfiret: Yani; 
                  Allah bu ayda kullarını bağışlamak istiyor. Bu ayda bütün iyi 
                  ve kurtuluş kapılarını açık kılınmıştır. İnsanların bu ayın 
                  için de yapılması gerekli olanları doğru bir niyetle temiz bir 
                  kalple bu ayın farz ve sünnet amellerini yaptıkları zaman 
                  kendilerini tertemiz kılabilirler. Bu ayda en çok yapılması 
                  gereken amellerden bazıları şunlardır: Allah’ın kitabını 
                  tilavet etmek, Fakir ve biçarelere sadaka vermek, Büyüklere 
                  saygı, küçüklere merhametli davranmak, Akrabalarınıza sıla-i 
                  rahimde bulunmak, Dilleri korumak, gözleri helal olmayan 
                  şeylere kapamak, Namaz vakitlerini dikkate almak ve Namaz 
                  vakitleri elleri dua ya kaldırmak vb; işte bunlar yapılması 
                  çok tavsiye edilen amellerdir. Allah Resulü(s.a.a)şöyle 
                  buyurmuştur: “Bu büyük ayda kim Allah’ın mağfiretinden 
                  mahrum kalırsa gerçekten de bedbahttır” (Bihar,c.96,s.357)
                   
                  3-Ateşten kurtuluş: 
                  Yani; İnsanlar bu ayın bütün amellerini en içtenlikle yerine 
                  yetirmiş oldukları takdirde, artı ahlaklarını 
                  güzelleştirirlerse, günah ve kötülüklerinin önünü alırlarsa ve 
                  haram olan her şeyden kaçındıkları zaman kendilerini 
                  kurtarmaya çalışmış olurlar. Allah Resulü(s.a.a)şöyle 
                  buyurmuştur: “Kim Ramazan ayının orucunu tutar da belini, 
                  dilini korursa ve halka eziyet etmezse Allah-u teala onun 
                  geçmiş ve sonraki günahlarını bağışlar, onu ateşten azad eyler 
                  ve cennette ona yer verir.”(Bihar,c.96,s.356)   
                  Evet, ateşten 
                  kurtulmak için söylenenleri duymazlıktan gelmeyelim. Ancak 
                  bunlar 
                  Dikkate alındığı zaman oruç ayının bütün değerlerinden faydalanabiliriz. 
                  Allah’ım Bizi bu ayın bütün faydalarından mahrum eyleme. 
                  Allah’ım Bize Tevfik 
                  ver ki bu ayda kendimizi affettirebilelim.     
                  M.SÜLEYMAN POLAT |