Bismillahirrahmanirrahim
YALAN SÖYLEMEK
En önemli büyük günahlardan
birisi de, "yalan" söylemektir. Bu günah da maalesef çok büyük,
tehlikeli ve önemli olmasına rağmen insanlar arasında en
yaygın günahlardan birisidir. Yalancılığın ne kadar kötü ve
büyük bir günah olduğunu açıklamadan önce İslam'da dürüstlük
ve doğruluğun önemi üzerinde biraz durmak uygun olacaktır.
İslam açısından her şeyde doğru
olmanın ve doğru söylemenin ne derece önemli olduğunu
Kur'an'ın bir çok ayetinden
anlamak mümkündür. Kur'an-ı Kerim
nerede bir peygamberi övmek istemişse, onun çeşitli sıfatları
içerisinde özellikle doğru olduğu ve doğru söyleyen birisi
olduğu üzerinde vurgu yapmıştır. Kur'an-ı
Kerim Allah'ın Halil-i (dostu) put kıran İbrahim (a.s)'ı bu
sıfatla anmış, pak ve iffetli Hz. Yusuf'u (a.s) bu sıfatla
övmüş, Hz. İsmail'i (a s) doğru söyleyen birisi olarak
tanıtmış. Hz. İdris'i (a.s) bu
sıfatla methetmiş ve kısacası Peygamberler ve Allah
velilerinden söz ederken doğru konuşmayı onların en bariz ve
önemli sıfatlarından birisi olarak ön plana çıkarmıştır.
İmam Sadık (a.s) buyuruyor
ki: "Allah (azze
ve celle) bütün Peygamberleri
doğru söylemek ve emanete hıyanet etmemek emri ile
gönderilmiştir."
Yine İmam Sadık (a.s)
şöyle buyurmaktadır:
"Kişinin namaz kılıp oruç tuttuğuna aldanmayın. Çünkü namaz ve
oruç onun için bir alışkanlık haline gelmiş olabilir.
İnsanları doğru söylemeleri ve emaneti eda etmeleriyle tanıyın."
Yine şöyle buyuruyor:
"Dili doğru söyleyenin ameli de temiz olur. Resul-i Ekrem (s.a.a)
de doğru konuşup emaneti eda eden kimselere şefaat
vaad etmiştir. Hz. Ali'ye ettiği
vasiyetlerin başında da doğru söylemek gelmektedir."
Hz. Ali (a.s) da şöyle
buyurmaktadır doğruluk hakkında:
"Her zaman doğru konuşun; çünkü o kurtarıcıdır."
Bunlar İslam'ın doğruluğa
verdiği önemi açıkça ortaya koymaktadır. Fakat bundan da
önemlisi İslam'ın yalan ve yalancılık hakkında yaptığı tehdit
ve sınamalardır ki onlara dikkat edildiğinde bu günahın ne
kadar büyük ve önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Kur'an-ı
Kerim yalancıları Allah'ın ayetlerine iman etmeyen ve Allah'ın
hidayetinden mahrum kalan kimseler olarak tanıtmaktadır.
Onların akıbeti hakkında da şöyle buyurmaktadır: "Kıyamet
günü Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara
olduğunu görürsün."
Evet yalan söylemek insanın
fıtratına ters düşen bir şeydir. Zira çocuklar dahi yalan
söyleyenden hoşlanmazlar ve rahatsız olurlar. En ufak bir
çocuğa dahi gel sana elma vereyim deyip de geldiğinde
vermezsen senden nefret eder. Bütün semavi dinlerde bile yalan
en şiddetli şekliyle kötülenerek kınanmıştır.
Bu günah görünüşte basit, hiçbir
zorluğu olmayan, her hangi bir masrafı ve harcı olmayan, her
mekan ve zamanda kolayca işlenebilen, fakat batında çok büyük
ve önemli olan bir günah olduğu için, insanın son derece
dikkatli olması gerekir. Evet yalanın ne kadar büyük olduğunu
şu hadislerde görebiliriz:
On birinci İmamımız İmam
Hasan Askeri (a.s):
"Eğer bütün kötülük bir evde
toplanırsa, o evin anahtarı yalan söylemektir."
Resul-i Ekrem (s .a .a):
"Bir mümin korkak ve cimri olabilir, ama yalancı olamaz."
Hz. Ali (a .s):
"Bir insan, yalanın ciddisini de şakasını da terk etmediği
müddetçe, imanın tadını hissetmez."
İmam Bakır (a.s):
"Yalan imanı tahrip edip
yıkar."
Resul-i Ekrem (s.a.a):
"Kurtuluşunuzu yalanda görseniz dahi ondan uzak durun; çünkü
onda helak olmaktan başka bir şey yoktur."
Evet İslam yalancılarla arkadaş
olmayı bile yasaklamıştır.
Hz. Ali (a.s):
"Müslümana yalancıyla arkadaş
olmak yakışmaz.
İmam
Zeynülabidin (a.s) oğlu imam
Bakır'a (a.s) şöyle
vasiyette bulunmaktadır: "Sakın yalancıyla dost
olma; o, serap gibidir; yakını uzak, uzağı yakın gösterir.
YALANIN SONUÇLARI
Evet kötülüklerin kaynağı olan
bu büyük günahın eserlerini ve sonuçlarına da dikkat etmeliyiz
ve aşağıda bu sonuçlara kısaca değinmek istiyoruz.
1- Nifak (iki yüzlülük):
Hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: "Yalan insanları yavaş
yavaş iki yüzlülüğe ve münafıklığa
götürür."
2- Değersizlik: Yalan, toplum
arasında insanın değerini düşürür ve kimsenin ona güveni
kalmaz. Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Yalancıların
ilminden fayda gelmez."
3- Hayasızlık: Yalancı adam
rezil olduğu için artık hürmetleri korumaz ve hiçbir şeyde
haya etmez. Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Yalancı
adamın hayası olmaz."
4- Başkaları hakkında kötü
düşünmek: Yalancı adam kendisi yalan söylediği için
başkalarının da kendisine yalan söylediğini zanneder."
5- Vicdanı önünde
mahçup olmak: Yalancı adam
söylediği her yalandan sonra vicdan ateşinde yanıp durur ve
huzur görmez.
6- Sürekli korku, kaygı ve
ıstırap içinde olmak: Günahkar sürekli yalanının ortaya çıkıp
rezil olacağından korktuğu için, hep korku ve ıstırap içinde
yaşar. Onun için sevgili Peygamberimiz (s.a.a) şöyle
buyurmuştur: "Doğruluk, rahatlık ve huzur vesilesidir
yalan ise şüphe ve ıstırap vesilesidir."
7- Tahkir olmak ve aşağılanmak:
Bazen yalancıyla dalga geçilir; "Hadi bir yalan uydur da bizi
biraz eğlendir…"
8- Rezil ve rüsva olmak: Evet
toplumun içerisinde rezil olmak yalanın en önemli ve acı
sonuçlarından birisidir. Kur'an-ı
Kerim şöyle buyuruyor: "Allah, bir gün, sakladığınız
yalanları ortaya çıkaracaktır."
YALAN SÖYLEMENİN SEBEPLERİ
Evet yalanın önemini ve
sonuçlarını kısaca öğrendik. Şimdi yalan söylemenin
sebeplerini de kısaca öğrenelim ki böylece bu hastalığın
sebeplerini teşhis edip onu tedavi etmeye çalışalım. Acaba
bizi neler yalan söylemeye itebilir?
1- Yersiz utangaçlık ve
çekingenlik: Bazı kimseler, bazı şeylerden dolayı yersiz yere
utandığı için yalan söylüyor ki bu utangaçlığının önünü alsın.
Halbuki hadis-i şerifte de beyan edildiği gibi bu tür
utangaçlıklar akılsızlıktan başka bir şey değildir.
2- Hased
ve kin: Birine karşı hasedi ve eski bir kini olduğu için onun
hakkında yalan söylüyor. Onun iyiliklerini örtmeye veya
tersine yorumlamaya kalkışıyor ve ona yersiz kusurlar bulmaya
çalışıyor.
3- İmanın zayıflığı: Allah'tan
korkmadığı ve onu kendisine hazır ve nazır görmediği için
yalan söylüyor. Halbuki bütün söylediklerinin kaydedildiği ve
hepsinden hesaba çekileceğini bilir ve inanırsa ister istemez
yalandan kaçınır.
4- Kendini temize çıkarmak:
Bazen kendi kusurlarını örtmek ve kendini suçsuz göstermek
için yalana yelteniyor ve suçu başkalarının boynuna yıkmaya
çalışıyor. Şu cümleleri çok duymuyor muyuz?: "Benim dersim
iyiydi ama, öğretmen bana gıcık gittiği için zayıf aldım!" "Gücüm
az değildi ama, düşman çoktu!" "Ben iyi çalıştım ama, sınav
çok zordu!" Ve benzeri bahaneler…
5- Şaka ve eğlenme: Bir çok
zaman yalan şakadan başlar ve azar azar
artar ve ciddileşir. Bu yüzden İmamlarımız, yalanın şakasından
da ciddisinden de sakındırmışlardır
Resul-i Ekrem (s.a.a)
buyurmuştur: "Halkı
güldürmek için yalan konuşan kimseye yazıklar olsun, yazıklar
olsun, yazıklar olsun!"
6- Kendinde bir eksiklik
hissetmek: Bazıları aşağılık kompleksine kapılarak
eksikliklerini tamamlamak için yalan söyler ve kendilerini
daha iyi göstermeye çalışırlar.
7- Makam ve mal hırsı: Bir
çokları yalan konuşmadan makam veya servete, paraya pula
erişemeyeceklerini gördükleri için yalan konuşuyorlar. Tarihte
ve günümüzde örnekleri çoktur.
Semure
bin Cündep adlı bir güya
sahabi
Muaviye zamanında dört yüz bin dirhem alarak Hz.
Ali'nin hakkında Resulullah'ın
yatağında hicret gecesi yattıktan sonra nazil olan "İnsanlardan
bazısı Allah'ın rızasını kazanma karşılığı canını satar."
Ayetinin, Hz. Ali'yi şehit eden İbn-i
Mülcem hakkında nazil olduğu
hadisini uydurmuştur!
Rabbim
cümlemizi bu Şeytani ve nefsani
tehlikelerden korusun. Amin!
|