Bismillahirrahmanirrahim
TEVBE, İBADET VE DUA BAHARI
Allah'a hamd u senâlar olsun ki bir kez daha üç mübarek ayı
idrak etme şeref ve tevfikine nail olmuş bulunmaktayız. İbadet
dua ve münâcâtın, Rahim Allah'ın rahmet-i rahimiyesinin mu'min
kullarına en güzel ve en mükemmel şekliyle tecelli ettiği,
kâbil ruhları ve müstait nefisleri maddenin esaretinden
kurtarıp mana miracına çıkaran üç mübarek ve aziz ay!
"Hayatınızın bazı günlerinde (ilahi) rüzgarlar
eser. O rahmet rüzgarlarına kendinizi vermekten gafil
olmayın."
(Hadisi Şerif)
İşte bu rahmet rüzgarlarının estiği ve günden güne şiddetlenip
kamilleştiği aylardır, Recep, Şa'bân ve Ramazân ayları. Bu
rahmet-i rahimiyenin tecellisi, bu mübarek üç ayda her gün
daha bir artarak devam eder. Ve bilahere "Kadir gecesinde" en
doruk noktasına ulaşır. Aslında bu ayların her bir günü o
ilahi sofraya oturabilmek için bir hazırlıktır. Kabiliyet ve
liyakat kazanma vesilesidir.
Habib-i İlahi Ramazân ayı hakkında okuduğu meşhur hutbesinde
buyurmuyor mu:
"Ey insanlar Allah'ın ayı, bereket, rahmet ve mağfiret ile
size doğru gelmekte. O öyle bir aydır ki... onda Allah'ın
ziyafetine davet edilmişsiniz..."
Evet bu ilahi ziyafetin en mükemmel sofrası ise, "Kadir
Gecesi"nde kurulmaktadır. İşte bu rahmet sofrasının başına
oturabilmek için liyakat lazım, hazırlık lazım. İşte Recep ve
Şa'bân ayı bize bu liyakatı kazandıracak, bizi "Ziyafetullah"a
lebbeyk diyebilmeye layık kılacak bulunmaz fırsatlar!
En
iyisi sözü asıl söz sahiplerine bırakalım. Bırakalım ki bize,
bu eşi benzeri bulunmayan aziz ayları hakkıyla tanıtsınlar.
Recep Ayı:
İmam Cafer-i Sâdık (a.s) ceddi Resulullah'tan (s.a.a) şöyle
nakletmektedir: "Recep benim ümmetim için mağfiret dileme
ayıdır. Bu ayda istiğfar edin (tevbe edip bağışlanma dileyin).
Zira Hak Teâlâ, çok bağışlayan ve rahimdir. Recep ayına
"Asabb" (dökülen) denir; zira bu ayda benim ümmetimin üzerine
çok rahmet dökülür. O halde şu zikri çok okuyun:
"Esteğfirullahe ve
es'elut-tevbe" (Allah'tan mağfiret ve tevbe diliyorum.)
Merhum İbn-i Babeveyh
muteber senetle Salim'den şöyle rivayet etmiştir: "Ben Recep
ayının sonuna bir kaç gün kala, İmam Cafer-i Sadık'ın (a.s)
yanına gitmiştim. Beni görür-görmez şöyle buyurdu:
"Ey Salim, bu ayda hiç
oruç tuttun mu?" "Hayır vallahi dedim, ey Resulullah'ın oğlu!"
İmâm (a.s) şöyle buyurdu: "O kadar sevap kaybetmişsin ki
miktarını ancak Allah bilir. Bu, Allah'ın üstün kıldığı ve
hürmetini yücelttiği bir aydır. Bu ayda oruç tutanları kendi
ikram ve değerlendirmesine mazhar kılmayı kendisine farz
kılmıştır." Sâlim diyor ki ben: "Ey Resulullah'ın oğlu, eğer
bu ayın kalan günlerini oruç tutarsam, bu ayda oruç tutanların
sevabının bir kısmını elde etmiş olabilir miyim?" diye
sorduğumda, şöyle buyurdu: "Ey Sâlim, kim bu ayın sonundan bir
gün oruç tutarsa, ölüm anında can çekişme ve
rahatsızlıklardan, ölüm sonrasının dehşetinden ve kabir
azabından kurtulur. Kim bu ayın sonundan iki gün oruç tutarsa,
Sırât'tan kolaylıkla geçer ve kim bu ayın sonundan üç gün oruç
tutarsa, kıyamet gününün büyük korkusu, dehşet ve
zorluklarından kurtulur ve kendisine cehennem ateşinden
kurtuluş beratı verilir."
Resul-i Ekrem (s.a.a):
"Recep ayındaki ilk Cuma gecesinden gaflet etmeyin. Hiç
şüphesiz o geceye melekler "Ragâib Gecesi" derler. Zira
gecenin üçte birisi geçtiğinde, göklerde ve yerde bulunan
bütün melekler Kabe ve etrafına toplanırlar. Allah-u Teâlâ
onlara hitap ederek şöyle buyurur: "Ey benim meleklerim,
istediğiniz şeyi benden dileyin." Onlar da şöyle arz ederler:
"Ey Rabbimiz,bizim isteğimiz Recep ayının oruçlularını
bağışlamandır." Allah Tebâreke ve Teâlâ da "Kabul ettim" diye
cevap verir.
Şa'bân Ayı:
Allah Resulü (s.a.a)
Şa'bân ayını oruç tutar ve Ramazan ayının orucuyla birleştirir
ve şöyle buyururdu: "Şa'bân benim ayımdır; kim benim ayımdan
bir gün oruç tutarsa, cennet ona farz olur."
İmam Seccad (Zeyn-ül
Abidin) (a.s) Şa'bân ayı girdiği zaman ashabını toplar ve
onlara şöyle buyururdu: "Ashabım, bu ayın ne olduğunu biliyor
musunuz? Bu Şa'bân ayıdır. Resulullah (s.a.a) şöyle
buyurmuştur: "Şa'bân benim ayımdır. Bu ayı peygamberinizin
sevgisi Ve Rabbinize yaklaşmak için oruç tutun." Canımı Elinde
tutan (Allah'a) and olsun ki babam İmam Hüseyin'den (a.s)
duydum ki şöyle derdi: "Emir-ül Mu'minin Ali'den (a.s) şöyle
buyurduğunu duydum: "Kim Şa'bân ayını Resulullah'a olan
sevgisinden dolayı ve Allah'a yakınlaşmak için oruç tutarsa,
Allah onu sever, kendi ikram ve yüceliğine yakınlaştırır ve
cenneti ona farz kılar."
Ramazan Ayı:
Emir-ül Mu'minin
Ali'den (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Resul-i Ekrem bir gün
bize hutbe okuyarak şöyle buyurdu:
"Ey insanlar, Allah'ın
ayı, bereket, rahmet ve mağfiret ile size doğru gelmekte. Öyle
bir ay ki, Allah katında en üstün aydır. Onun günleri en
faziletli günler, geceleri en faziletli geceler ve
saatleri en faziletli saatlerdir. Bu ayda siz Allah'ın
ziyafetine davet edilmiş ve Allah'ın değer verdiği kimselerden
sayılmışsınız. Nefesleriniz bu ayda tesbih (zikir) ve uykunuz
ibadet sayılır. Amelleriniz kabul ve dualarınız icabet edilir.
O halde doğru niyetler ve temiz kalplerle Allah'tan isteyin ki
sizi bu ayın orucunu tutmaya ve kendi kitabını (Kur'ân'ı)
okumaya muvaffak kılsın; zira hiç şüphesiz gerçek bedbaht
(kimseler), bu yüce ayda Allah'ın mağfiretinden mahrum kalan
kimselerdir.
Bu ayda açlık ve
susuzluğunuzla, kıyamet gününün açlık ve susuzluğunu
hatırlayın. Fakir ve düşkünlerinize sadaka verin.
Büyüklerinize karşı saygılı ve küçüklerinize şefkatli olun;
yakınlarınıza sılay-ı rahim yapın. Dilinizi koruyun;
gözlerinizi haram olan şeylere yumun ve kulaklarınızı haram
olan şeylere tıkayın. Başkasının yetimlerine şefkatli davranın
ki sizin yetimlerinize de şefkatli davranılsın.
Günahlarınızdan
Allah'a tevbe edin. Namaz vakitleri en faziletli vakitlerdir;
o vakitlerde Allah kullarına rahmet gözüyle bakar; O'nunla
münâcât ettiklerinde cevap verir; O'nu çağırdıklarında lebbeyk
der ve O'na dua ettiklerinde icâbet eder. Ey insanlar,
canlarınız amellerinizin elinde rehindir. Onları mağfiret
dileyerek kurtarın. Sırtlarınız vizr u vebalinizle
ağırlaşmıştır; uzun secdelerinizle onları hafifletmeğe
çalışın. Şunu bilin ki hiç şüphesiz, şanı yüce Allah, namaz
kılan ve secde edenleri azap etmemeğe, insanlar Rabb-ül
Alemin'in huzurunda durup hesap verecekleri sırada, onları
korkutmamaya dair kendi izzetine and içmiştir.
Ey insanlar kim bu
ayda mu'min bir oruçluya iftar verirse, Allah katında bir
köle azat etmenin sevabını alır ve geçmiş günahlarının
bağışlanmasına vesile olur. "Ya Resulallah, hepimizin buna
gücü yetmiyor" denilince, Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
"Bir yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden korunmaya
çalışın. Bir için suyla da olsa cehennem ateşinden korunmaya
çalışın; zira Allah-u Teala bu azı yapan kimseye de aynı
mükafatı verir, eğer ondan fazlasına gücü yetmez ise.
Ey insanlar, içinizden
kim bu ayda ahlakını güzelleştirirse, bu, ayakların kaydığı
günde sırattan -rahatlıkla- geçmesini sağlar. Kim bu ayda
elinin altında olanlara (hizmetçilere, çoluk, çocuklara ve...)
kolaylık sağlar ve yüklerini hafifletirse, Allah da onun
hesabını hafifletir.
Kim bu ayda
-başkalarına karşı yapabileceği- şer ve kötülüklerinin önünü
alırsa, Allah da onu mülakat edeceği günde, ona karşı
gazabının önünü alır. Kim bu ayda bir yetime değer verir ve
ona ikram ederse Allah da kıyamette ona değer verir, merhamet
eder. Bu ayda yakınlarına sılayı rahimde bulunan kimseyi Allah
kendisini mülakat edeceği günde rahmetine kavuşturur;
akrabalarıyla ilişkisini kesen kimseyi de Allah, kıyamet
gününde kendi rahmetinden mahrum kılar. Bu ayda müstehap bir
namaz kılanın Allah, cehennem ateşinden kurtuluşunu yazar. Kim
bu ayda farz bir namazı kılarsa, diğer aylarda kıldığı yetmiş
farzın sevabını almış olur. Kim bu ayda bana çok salat-u selam
getirirse, terazilerin hafif olacağı günde (amel) terazisini
ağırlaştırır. Bu ayda Kur'ân'dan bir âyet okuyan kimse diğer
aylarda bir Kur'ân hatmetmenin sevabını alır.
Ey insanlar, cennetin
kapıları bu ayda açıktır; Rabbinizden isteyin ki onları
yüzünüze kapatmasın. Cehennem kapıları ise kapalıdır;
Rabbinizden dileyin ki onları sizin yüzünüze açmasın.
Şeytanlar da bu ayda bağlanmışlardır; Rabbinizden dileyin ki
onları size musallat kılmasın..."
Burada önemli bir
hususu hatırlatmanın da mu'min kardeşlerimize faydalı
olacağını düşüncesindeyiz. O da şudur ki Resulullah (s.a.a) ve
onun mutahhar Ehl-i Beyt'inden nakledilen bütün sözler gibi,
onlardan nakledilen dua ve münacatlar da birer ilim, irfan ve
maneviyat hazineleri olarak karşımızda durmakta, ama maalesef
biz bunlardan gafletteyiz. O nur kaynaklarından nakledilen
bütün dualar genel olarak ve üç mübarek aylar için nakledilen
dua ve münacatların her birisi özel olarak, eşsiz manevi ve
irfanî derslerle doludur. Gelin hep birlikte bu hazineleri
yeniden keşfedip onlardan gereken istifadeyi ve İlahî feyzi
alalım ve bundan fazla kendimizi bu nur menbaından mahrum
bırakmayalım. İçtenlikle inanıyoruz ki bu İlahi eserler
keşfedildiğinde mu'min kardeşlerimiz, bir taraftan bunları
keşfettiklerinden dolayı büyük bir mutluluk duyacak, bir
taraftan da neden bu güne kadar bunlardan uzak kaldıklarına
teessüf edeceklerdir. Ama olsun, zararın neresinden dönülürse
kârdır. Rabbimize sonsuz hamd u senâlar olsun ki Resulullah
(s.a.a) ve Ehl-i Beyt'inden (a.s) nakledilen üç mübarek
ayların fazilet, dua ve amellerini içeren önemli bir eser,
Kevser Yayıncılık tarafından Türkçe'ye kazandırılmış ve
istifadenize sunulmuştur. Ümid ediyoruz ki bu önemli ve
değerli eserden mu'min kardeşlerimiz azami derecede istifade
edeceklerdir.
Şunu da hatırlatmamız
gerekir ki bu üç ayın her birisinde bir mübarek gece vardır ki
bütün gecelerden değerli ve faziletlidir: Recep ayında "Ragâip
Gecesi" (Recep ayının ilk Cuma gecesi), Şa'bân ayında "Berât
gecesi" (Şa'bân'ın 15. gecesi) ve Ramazân ayında "Kadir
Gecesi" (Ramazan'ın 19. veya 21. Yada 23. Gecesi) ki hepsinden
de faziletlisi Kadir gecesidir.
Bilahare değerli
okuyucularımızı teşvik etmek ve bu hazinelerin muhtevasını bir
nebze olsun tanıtmak için, bu dua ve münacatlardan kısa bir
pasaj sunarak bu bölümü noktalamak istiyoruz:
"...Allah'ım! Ey
aldanandan uzak olmayan yakın! Ey mükafatını ümit edenden
esirgemeyen cömert! Kendisini çağırdığında sana icabet eden ve
yardımınla amele sevk ettiğinde sana itaat eden kimseye
baktığın gibi, bana bak. Mabudum! İştiyakla sana yaklaşan bir
kalp, doğruluğu sana yükselen bir dil ve değeri, sana
yaklaşmaya vesile olan bir bakış bana bağışla. Allah'ım!
Seninle tanınan, şöhretsiz; sana sığınan, zelil ve kendisine
teveccüh ettiğin kimse de başkalarına köle olmaz. Allah'ım!
Senin yoluna yönelen aydınlanır ve sana sığınan korunur; Ey
Mevlam, ben sana sığındım; rahmetine olan ümidimi boşa
çıkarma, ra'fet -ve lütfundan- beni mahrum etme.
Allah'ım! Beni,
dostlarının arasında, rahmetinin artmasını ümit eden kimsenin
ikamet ettiği yerde yerleştir. Allah'ım! Seni sürekli anma
istek ve aşkını bana ilham eyle -kalbime yerleştir- ve bana,
isimlerine ve kutsinin mahalline ulaşma gayret ve neşesi ver.
Allah'ım! Kendi yüce zatın hürmetine beni de sana itaat
edenlerin mahalline ve razı olduklarının güzel menziline
kavuştur. Çünkü ben. Nefsimi savunmaya kadir değilim, ona bir
yarar vermeye de gücüm yetmez. Allah'ım! Ben senin günahkar ve
zayıf bir kulun ve sana yönelen kölenim. Öyleyse beni,
kendilerinden yüz çevirdiğin ve gafletleri kendilerini
affından alı koymuş kimselerden kılma.
Allah'ım! Her şeyden
kopup sana yönelmeyi bana bağışla. Kalp gözlerimizi, sana
bakmak nuruyla aydınlar; öyle aydınlat ki kalp gözlerimiz, nur
engellerini aşsın ve azamet madenine ulaşsın, ruhlarımız da
kudsünün izzetine bağlansın.
Allah'ım! Beni,
çağırdığında sana icabet eden, teveccüh ettiğinde celal ve
azametin için kendinden geçen ve gizlide kendisiyle münacat
ettiğin, açıkta senin için amel eden kimselerden kıl.
Allah'ım! Yeis ve ümitsizliği hüsn-i zannıma galip kılmadım ve
ümidimi kereminin güzelliğinden kesmedim. Allah'ım! Eğer
hatalarım beni, senin yanında düşürüp zelil etmişse o halde
beni, sana olan hüsn-ü tevekkülümle affet. Sana gönül
bağladığım için beni bağışla. Allah'ım! Eğer günahlarım beni,
lütfünun güzelliklerinden uzaklaştırmışsa, şüphesiz şefkatinin
güzelliğine olan yakinim beni -sana yönelmek için- uyarmıştır.
Allah'ım! Eğer gaflet, sana kavuşmaya hazırlanmaktan beni
uyutmuşsa, değerli nimetlerini tanımak beni uyandırmıştır.
Allah'ım! Eğer büyük azabın beni ateşe çekiyorsa, büyük
mükafatın da beni cennete doğru çekiyor..." (Münâcât-ı
Şa'bâniye'den bir bölüm)
Bu mübarek aylara daha
bir değer kazandıran, faziletlerine fazilet katan bir diğer
husus da bu aylarda vuku bulan olaylar ve münasebetlerdir.
Allah Resulü'nün (s.a.a) risâlet makamına erişmesi, Hz.
Ali'nin (a.s) dünyaya gelmesi gibi. Burada bu değerli
münasebetlere de kısaca değinip yazımıza son vermek istiyoruz:
Recep Ayı'nın
Münasebetleri:
1. Gün:
İmâm Muhammed Bâkır'ın
(a.s) mübârek doğum günü.
2. Gün:
İmâm Ali Nakî'nin
(a.s) bir rivayete göre mübârek doğum günü.
3. Gün:
İmâm Ali Nakî'nin
(a.s) bir rivayete göre şehâdet günü.
10. Gün:
İmâm Muhammed
Takî'nin (a.s) bir rivayete göre mübârek doğum günü.
13. Gün:
Hz. Emir-ül
Mu'minin Ali'nin (a.s) mübârek doğum günü.
15. Gün:
Kerbelâ kahramanı
Hz. Zeyneb-i Kübrâ'nın (s.a) vefat günü.
24. Gün:
Hayber kalesinin
Haydar-ı Kerrâr, Esedullah-il Gâlip, Ali İbn-i Ebi
Tâlip (a.s) tarafından Hicret'in 7. yılında fethedilişi.
25. Gün:
İmâm Musa Kâzım'ın
(a.s) Abbasi halifesi Harun-i Mel'un tarafından şehid edildiği
gün.
26. Gün:
Bir rivâyete göre Risâlet makamının hamisi, Emir-ül Mu'minin
Ali'nin (a.s) aziz babası, Hz. Ebu Tâlib'in (a.s) vefat günü.
27. Gün:
Habib-i İlahî,
Server-i Kâinât, Muhammed-i Mustafâ'nın (s.a.a) risâlet
makamına seçilip ilk vahyi aldığı gün. Müslümanların en büyük
bayramlarından birisidir. Bugün ve gecesi (26. günü 27. güne
bağlayan gece) çok fazileti amellere sahiptir ki
isteyenler "Üç Mübarek Aylar" kitabının ilgili bölümüne
müracaat edebilirler.
29.
Gece: Hz. Seyyid-üş Şühedâ İmâm Hüseyin'in (a.s) İlahi
kıyamını başlatmak için Medine'den Mekke'ye doğru hareket
ettiği gece.
Şa'bân Ayının
Münasebetleri:
3. Gün:
Hz. İmam Hüseyin'in
(a.s) mübârek doğum günü.
4.
Gün: Kerbelâ'da Hüseyni ordunun sancaktarı, İmam
Hüseyn'in aziz kardeşi Hz. Ebulfazl-il Abbâs'ın (a.s) mübârek
doğum günü.
5. Gün:
Hz. İmâm Zeyn-ül
Abidin'in (a.s) mübarek doğum günü.
15. Gece:
"Berât Gecesi"dir;
Kadir gecesinden sonra en değerli ve faziletli gecedir.
Günahların affı, duâların kabulü açısından çok istisnaî bir
gecedir. Amelleri için "Üç Aylar" kitabına müracaat edilsin.
15. Gün:
On ikinci İmâm,
Hz. Sahibuzzaman İmam Mehdi'nin (a.f) mübârek doğum günü.
19. Gün:
Bir rivayete göre
Ben-il Mustalak Gazvesi'nin vuku bulduğu gün
Ramazân Ayının
Münasebetleri:
6. Gün:
Tevrat'ın Hz. Musa'ya
(a.s) nazil olduğu gün.
10. Gün:
Resulullah'ın
değerli zevcesi ve hamisi, Hz. Fatıma'nın aziz annesi Hz.
Hatice'nin vefat günü.
12. Gün:
İncilin Hz. İsa'ya
nazil olduğu gün. Yine Allah Resulünün Ashabı arasında
kardeşlik akdi bağlayıp Hz. Ali'yi de kendisine kardeş seçtiği
gün.
15. Gün:
Hz. İmam Hasan-ül
Müctebâ'nın (a.s) mübârek doğum günü.
17.
Gün: Bedir Savaşı'nın vuku bulduğu gün.
19. Gece:
(18. günü 19. güne
bağlayan gece,) Kadir Gecesi olma ihtimali bulunan ilk gece.
19. Gün:
Bu günün sabah
namazında Hz. Emir-ül Mu'minin Ali (a.s), Mel'un İbn-i Mülcem
Muradi tarafından Kûfe Mescidi'nde Mübarek başına aldığı
zehirli kılıç darbesiyle yaralandı.
21.
Gece: (20. günü 21. güne bağlayan gece,) Kadir Gece'si
olma ihtimali bulunan ikinci gece.
20. Gün:
Hicret'in 8.
Yılında, Mekke'nin fethedildiği gün
21. Gün:
Hz. İmâm Emir-ül Mu'minin Ali'nin (a.s) aldığı zehirli
darbenin etkisiyle şehid olduğu gün.
23. Gece:
(22. günü 23. güne bağlayan gece,) Kadir Gecesi olma ihtimali
olan üçüncü gece. (En güçlü ihtimal bu gece için verilmiştir.)
29. Gün:
Hüneyn Savaşı'nın
vuku bulduğu gün. |