Menüye git
2 - Ruh’ul Emin (Cebrail)
Önceki bölümde işaret
olunan yoruma göre, Hz. Peygamber (s.a.a), onu iyiliğe doğru
yönelten kendi temiz ruhunu RuH’ul Emin ve onun ilkaatını
(telkinlerini) vahy olarak nitelendiriyordu. Ama Kur’an-ı
Kerim bu görüşü reddetmektedir. Çünkü Kur’an-ı Kerim ayetleri
ilkâ edenin Cebrail olduğunu açılamıştır. Sözkonusu yoruma
göre böyle bir isimlendirme (Cebrail) anlamsız kalmaktadır.
Allah-u Teâlâ şöyle
buyuruyor:
“De ki kim
Cebrail’e düşmansa bilsin ki, O Cebrail, Allah’ın izniyle o
Kur’an’ı senin kabine indirmiştir...”
Bu ayet-i kerime
Yahudilere cevap olarak nazil olmuştur. Yahudiler,
peygamberden “Bu Kur’an’ı sana kim getiriyor?”
diye sordular. Hz. Muhammed (s.a.a), “Cebrail; o biz
İsrail oğullarına bazı kısıtlamalarla ilgili emirler
getiriyordu. Bu yüzden onun getirdiği Kur’an’a da biz
inanmıyoruz” dediler. Allah-u Teâlâ bu ayette, onların
sözlerine karşılık olarak buyuruyor ki, “Cebrail
Allah’ın izniyle Kur’an’ı peygambere nazil etmiştir; kendi
yanından uydurmamıştır. Yani Kur’an Allah’ın kelamı olduğundan
ona inanmak gerekir Cebrail’in sözleri değildir.”
Şu belli ki, Yahudilerin,
düşmanlık beslediği Cebrail, Hz. Musa döneminde de vahy
getirmekle görevli olan ve Hz. Muhammed ve Musa’dan ayrı,
madde ötesi bir yaratıkla ilgilidir. Onların düşmanlığı Hz.
Musa (a.s) veya Hz. Muhammed (s.a.a) nin temiz ruhlarına
değildi.
Kur’an-ı Kerim, yukarda
açılanan âyette Kur’an’ın, peygamberin kalbine indirilmesini
Cebrail’e nisbet vermektedir; diğer bir ayette de Ruh’ul
Emin’e nisbet vermiştir.
“Kur’an-ı Kerim’i
Ruh’ul Emin senin kabine indirmiştir.”
Bu iki ayetteki uyumda
açıkça anlaşılacağı üzere Ruh’ul Eminde maksat Cebrail’dir.
Allah-u Muteal başka bir
ayette vahiy getiren bu elçinin vasfını açıklarken şöyle
buyuruyor:
“Şüphe yok ki,
Kur’an büyük bir elçinin (Cebrailin) getirdiği sözdür,
kuvvetlidir, Arş sahibinin katında kadri yüce itaat edilir,
emindir de. Arkadaşınız (peygamber-i Ekrem) delil değildir
Andolsun ki, onu vahy elçisini) apaçık tanyerinde gördü.”
Bu ayetlerden anlaşılıyor
ki, Cebrail menzili Allah’a yakın, güçlü, mertebesi yüce, emir
sahibi ve emin bir varlıktır.
Diğer bir ayette arşa
mukarrep (yakın) olan faziletli melekler hakkında şöyle
buyuruyor:
“Arşı taşıyan
melaikelere ve arşın etrafında bulunan melekler Rablerini hamd
ederek ona tesbih ederler (överek onu eksiklerden temiz
sayarlar) ona iman ederler ve iman eden kimselere mağfiret
dilerler.”
Bu ayet mukarreb
meleklerin, irade ve şuur sahibi müstakil yaratıklar olduğunu
iyice açılamaktadır. Çünkü meleklerin vasıflandırıldıkları
iman ve diğerlerine mağfiret dilemek ancak şuur ve irade
sahibi müstakil bir varlık için sözkonusu olabilir.
Yine bu mukarreb melekler
hakkında şöyle buyurulmaktadır:
”Ne Mesih Allah’a
kulluk etmekten çekinir, ne de Allah’ın kendine
yakınlaştırdığı melekler; ve ona kulluktan çekinen ve
ululanmak isteyenleri o tapısında toplayacaktır. İnananların
ve iyi işler işleyenlerin mükafat larını ödeyecek ve lütfuyla
daha da artıracaktır (muka fatlarını), kulluktan çekinip
ululanmak isteyenleriyse elemli bir azapla azaplandıracaktır
ve onlar Allah’tan başka ne bir dost bulurlar, ne de bir
yardımcı.”
Açıktır ki Hz. Mesilı ve
mukarreb melekler her ne kadar günah işlemezlerse de, eğer
günah işleyecek olurlarsa, bu ayet-i kerimede kıyamet azabıyla
tehdit edilmişlerdir. Kıyamet azabıyla tehdit olmak ise bir
mükellefiyet olduğu zaman sözkonusu olabilir. İdrak ve iradesi
olmayan bir varlık için ise mükellefiyet olamaz.
Bu ayetlerden
anlaşılacağı üzere Cebrail diye adlandırılan vahyin ileticisi
Ruh’ul-Emin, madde ötesi ve müstakil bir varlık olup irade ve
idrak sahibi bir melektir.
Hatta Tekvir Suresinde
yer alan ayetlerdeki şu cümleden, “Kur’an’ı getiren itaat
olunan ve emindir” anlaşılıyor ki, Cebrail madde ötesi alemde
büyük bir emir sahibidir ve bir çok melek onun emrinin
altındadır. Kur’an’ın tümü veya bir kısmı Cebrail’in emrindeki
melekler tarafındaki ulaştırılmıştır. Nitekim Abese Suresi bu
konuya şöyle işaret ediyor:
“Öyle değil şüphe
yok ki Kur’an ancak bir öğüttür, dileyen dinler öğüt alır,
büyük şerefli sahifelerdendir, yüceltilmiştir, arıtılmıştır
hayırlı ve iyi çalışan elçilerin ellerindedir.”
|