KEVSER YAYINCILIK

  Ana Sayfa / Ku`ran-ı Kerim                                                                                               Kur`an-ı Kerim

Bugün :  

  Sık Kullanılanlara Ekle                                                                                                                                                                                                                                                                                Başlangıç Sayfası Yapın
 

Menüye git                                                                                                                  

                                                                                                                      

B- Vahy ve Nübüvvet Hakkında çağdaş Yazarların Görüşü:

Dinler hakkında araştırma yapan çağdaş yazarlardan çoğunun vahy, nübüvvet ve Kur’an’la ilgili görüşü şöyledir:

İslâm peygamberi bir toplumsal deha idi. O insanlık camiasını çöküş ve vahşilik uçurumundan kurtarıp medeniyet ve özgürlük ve eşiğine götürmek için kıyam etmiştir, insanları kendi hazırlamış olduğu kapsamlı ve kamil etmiştir, insanları kendi hazırlamış olduğu kapsamlı ve kamil dinine çağırmıştır.

Bu yazarlara göre, İslâm peygamberi karanlık bir çevrede yaşayan temiz ruhlu ve üstün gayrete sahip bir insandı. Bulunduğu çevre zorbalık, başıboşluk, hırsızlık, tecavüz ve çeşitli vahşilik örnekleriyle doluydu. Bu acı durumu görmekten devamlı rahatsızlık duyar; tahammülünü; “Tehame” dağlarından birinin belinde yer alan bir mağarada bir süre için inzivaya çekilir ve yaratılışın insanoğluna bahşettiği gökyüzünü, yıldızları, yer, dağ ve sahraların güzelliklerini seyrederdi. Ve insanların mutluluk ve saadetle dolu değerli bir hayat yerine, hayvanlar gibi vahşi bir hayat sürdürmelerine sebep olan bu derece gaflet ve cehalete düşmelerine üzülürdü.

İslâm Peygamberi (s.a.a) kırk yaşına kadar bu idrakle yaşamış; devamlı bu durumdan üzüntü duymuştur. Kırk yaşında, başıboşluk, kendini beğenme ve kanunsuzluğun meydana getirdiği acınacak durumdan insanlığı kurtarmak için bir plan hazırladı. Bu plan o asra nisbetle en ileri nizam olan İslâm dini idi.

İslâm peygamberi, kendi temiz düşüncelerini Allah’ın sözü ve ilahi vahiy farz ediyordu: Sanki Allah-u müteal onun temiz vicdanı vasıtasıyla onunla konuşuyordu. Hz. Peygamber, işte bu temiz fikirlerin kaynağı olan temiz vicdanını “Ruh-ul Emin” ve “vahy meleği” olarak adlandırmıştır. Genelde peygamber hayra ve Mutluluğa çağıran güçleri “melek”, kötülük ve bedbahtlığa davet eden güçleri şeytan ve cin olarak adlandırmıştır. Vicdanın çağrısına uyarak üstlenmiş olduğu bu görevi ise, “peygamberlik”, “risalet” olarak adlandırmıştır.

Elbette, bu yorumu yapanlar, varlık aleminin bir yaratıcısı olduğuna inanan ve insafla İslâm dinin değerini kabul eden kimselere aittir. Ama, evrenin bir yaratıcısı olduğuna inanmayanlar, nübüvvet, vahy, ilahi mükellefiyetler, mükafat, ceza, cennet ve cehennem gibi konuları dini siyaset, maslahatlı yalan ve uydurmalar olarak tanıtmışlardır.

Bu kimselere göre, peygamber, insanlık toplumunu islah etmek için din maskesinden yararlanmak suretiyle bir takım kurallar getirmiş, islah yanlısı bir inandır. Geçmiş asırlardaki insanlar, bilgisizlik ve hurafelerin doğurduğu karanlıklarda bulunduklarından, peygamberler, yaratıcı ve kıyamet inancına dayalı bir dini düzenle onları kurtarmaya çalışmışlardır.

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız | Îletişim için |

  Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de 'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM