İnsan oğlu fıtri
olarak süs ve süslenmeyi güzelliği sevmektedir.
Güzel manzaraları, tabiatın güzelliklerini,
güzel sözü, güzel sesi, güzel elbiseyi
sevmekte ve onlardan hoşlanmaktadır. Gençlik
çağında insanlar bu hissi daha çok hisseder ve
daha kabarık olur. Yüce dinimiz İslam da
insanın yaratılışında koyulan bu hisse diğer
fıtri şeylerde olduğu gibi hiçbir zaman karşı
çıkmamış, aksine ona teşvik bile etmiştir.
Ancak İslam insanın bu ihtiyacına da belli bir
çerçeve içerisinde cevap ve cevaz vermeye ve
kontrollü tutmaya çalışmıştır.
Biz Kur'an ve
ayetleri ve Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i
Beyti'nin hadislerine dayanarak bu mevzuu
biraz açmak istiyoruz.
Araf
suresinin 31. ve 32. Ayetlerinde şöyle
buyurmaktadır:
"Ey Adem oğulları, her mescit yanında
ziynetlerinizi kendinize alın; mescitlere
gittiğimizde süslenin yiyin için ve israf
etmeyin."
Ey Resulüm,
de ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı
ziyneti ve temiz rızkları kim haram kılmıştır?
De ki bunlar dünya malı için iman edenler
içindir kıyamet günü ise sadece onlar içindir.
Bilen bir topluluk için ayetleri birer bir er
açıklarız."
Görüldüğü gibi
Kur'an'ın tavsiye ve buyrukları bu gün bir çok
Müslümanın düşündüğünün tam tersinedir. Bir
çoklarımız bir kimsenin giyim kuşamına, tertip
düzenine ehemmiyet verdiğini gördüğümüzde onun
daha çok takvalı, zühd ehli olduğunu
zannediyoruz. Halbuki böyle değildir. İman
gereklerinden birisi ve fıtratın istediği şey
temizliğe, tertip düzene ehemmiyet vermektir.
Özellikle toplum içerisinde ve müminler
arasında bu çok önemlidir. Evet bir mu'min,
hareketleri, davranışları tertip düzeni ve
temizliği mazbut bir Müslüman görüntüsü
vermelidir ve insanları İslam'dan
ürkütmemelidir. Asıl takva ve zühd dünya
malına dünya ziynetlerine düşkün ve esir
olmamaktır. Yani bu tür şeyler onu şer'i
vazifelerini yerine getirmekten
alıkoymamalıdır. Bunun dışında insanın bir
vazifesi de insanların önemsediği ve İslam'ın
da te'yid ettiği şeylere önem vermelidir.
Temizlik, tertip ve düzen, helalinden geçimini
sağlama, insanlara yardımcı olma, toplumsal
yardımlaşma vs...
Hz. Resul-i
Ekrem (s.a.a): "Allah güzeldir, güzelliği
sever. Allah kendi nimetini kulunda görmeyi
sever; pislik ve kötülüğü sevmez." (Kenz-ül
Ummal, Hadis:17166)
İmam Sadık (a
.s): "Hiç şüphesiz Allah süslenmeyi ve
güzelliği sever, pislik ve çirkinliği sevmez.
Evet Allah bir kuluna bir nimet verdiği zaman
onun eserini onda görmek ister." Bu nasıl
olur diye sorduklarında şöyle buyurur: "Elbisesini
temiz tutmak, güzel koku kullanmak, evini
güzelleştirmek, avlusunu bile süpürüp temiz
tutmak ile olur. Hatta güneş batmadan önce
lambayı yakmak fakirliği giderir, rızkı
artırır."
İmam Sadık (a
.s): "Bir gün Peygamber (s.a.a) saçı başı
dağınık, elbisesi kirli, kötü halli bir adamı
gördüğünde şöyle buyurdu:
"Allah'ın
nimetlerinden yararlanıp durumunuzu
güzelleştirmek ve nimeti açığa vurmak da dinin
bir parçasıdır."
İmam Sadık (a.s):
"Güzel giyin ve süslen; zira Allah
güzeldir ve güzelliği sever; fakat bunların
helalinden olmasına dikkat et."
Resul-i Ekrem
(s.a.a): "Allah-u Teala sever ki kulu,
mümin kardeşlerinin yanına çıktığında onlar
için hazırlansın ve süslensin."
Resul-i Ekrem
(s.a.a): "Saçı başı karışık ve kirli bir
gence şöyle buyurdu: "Ya saçını tara veya
kısalt." Yine Müslümanlara hitaben şöyle
buyurdu: "Elbisenizi güzel tutun;
meskenlerinizi ve eğerlerinizi düzeltin, öyle
ki halk arasında yüzdeki bir ben gibi
tanınmayasınız."
Resul-i Ekrem
(s.a.a): "Ayna olmadığı zaman bile
saçınızı suya bakarak düzeltin." Resul-i
Ekrem (s.a.a) dışarıya çıktığında bile aynaya
veya suya bakarak üstünü başını düzeltir ondan
sonra şöyle derdi: "Cennete ancak temiz
olan girer."
İmam Hasan (a.s):
"Namaza durduğu zaman en iyi elbiselerini
giyerdi. Kendisine "Neden en iyi elbiseni
giyiyorsun?" diye sorulduğunda şöyle buyurdu:
"Allah güzeldir ve güzelliği sever; ben
Rabbim için süsleniyorum; zira o şöyle
buyurmuştur: "Süslenerek mescide girin."
Resul-i Ekrem
(s.a.a): "Saçınızı, sakalınızı boyayın;
zira bu gençliğinizi ve güzelliğinizi artırır."
İmam Muhammet
Bakır (a.s): "Evli kadın kendini boş
bırakmamalıdır ve sadece boynuna takacağı bir
kolyeyle de olsa kendini süslemelidir; elini
kınasız bırakmamalıdır, yaşlı bile olsa."
İmam Musa
Kazım (a.s): Kendisine "Neden
sakalınızı boyuyorsunuz?" diye sorduklarında
şöyle buyurdu: "Bu bir hazırlıktır. Kadınların
iffetli kalmalarına neden olur. Bazı
kadınların iffetlerini ve haya sınırını
aşmalarının sebebi, eşlerinin onlara karşı
hazırlanmamaları ve süslenmemeleridir."
Evet görüldüğü
gibi Peygamber efendimiz ve onun pak Ehl-i
Beyti de ne kadar temizliğe tertip düzene
süslenmeğe ve güzelliğe önem verdiklerini
vurgulamış ve bunları, toplumun en güzel
örnekleri olarak önce kendileri
uygulamışlardır.
Bu süslenme
olayının özellikle ailevi ilişkilerde çok
önemli yeri vardır. Ailede huzur, sevgi ve
muhabbetin hakim olmasına ve rahatsızlıklardan
uzak, huzur ve mutluluk dolu bir aile ortamı
meydana gelmesine fevkalade yardımcı olur. Bu
konuda eşlerden her biri üzerine düşen görevi
en iyi şekilde yerine getirmeli ve haram olan
şeyler dışında israfa, gösterişe kaçmayacak
şekilde birbirlerine karşı süslenmeli ve tabii
ihtiyaçlarını karşılamalıdırlar. Ve bunu
kendilerine bir ibadet vesilesi bilmelidirler.
Zira bu vesileyle eşlerini tatmin edip onun
haramlardan uzak durmasına vesile oluyorlar.
Bu konuda her iki eş de karşı tarafın zevk ve
isteklerini göz önünde bulundurmalıdırlar.
Evet görüldüğü
gibi İslam süslenme ve güzelliğe fevkalade
önem vermektedir. Fakat bütün bunlara belirli
sınırlar getirmiştir ki kısaca bunları
sıralamağa çalışacağız:
1- Evvela bütün
bunlar helal olan şeyler dahilinde olmalı ve
haramlardan kaçınılmalıdır. Mesela necis
şeylerle süslenmek haramdır. Erkeklerde altın
kullanmak haramdır. Kadınların namahremlere
göstermek için süslenmeleri haramdır. Hatta
namahremlerin fark edeceği yerde koku
sürmeleri bile haramdır.
2- Süslenme
sevgisi, süsperestlik, konforculuk ve
lüksçülüğe dönüştürülmemelidir. Zira bu tür
şeyler insanın hakperestlik ve maneviyatını
öldürür. Sürekli maddiyata dalıp gitmesine
vesile olur.
3- Süslenme
sevgisi modaya dönüşmemelidir. Zira o zaman
insan fikri ve kültürel istiklalini kaybedip
şahsiyetsiz duruma düşer ve hep onun bunun
ardında sürüklenerek ömrünü heba eder.
4- Süslenme ve
güzellik sevgisi çirkin rekabete
dönüşmemelidir. Zira insanlar arasında
samimiyet ve sevgiyi kaldırıp yerine
çekememezlik ve iki yüzlülük gibi kötü
sıfatları yerleştirir. Maalesef günümüzde
bunları az yaşıyoruz değiliz.
5- Süslenme
tutkusu israf ve aşırılık haddine varmamalıdır.
Zira israf olduğu gibi, Allah'ın nimetlerini
boş yere harcamak, insanları zor durumda
bırakır. Halbuki itidalli davranmak ve tabii
olmak, hem insanı ruhen rahatlatır, hem de bir
takım boş harcamaların önünü alarak aile
ekonomisini zorlamaz.
6- Süslenme ve
güzellik tutkusu gurur ve gösteriş haddine
varmamalıdır. Yoksa fesat ve nifak doğurur;
samimiyetleri bozar; insanları birbirinden
uzaklaştırır; gerçek kulluğa engel olur ve
insanı Hak Teala'dan uzaklaştırır.
Burada yeri
gelmişken, hadislerde bahsedilen başka bir
güzellik ve süsten de biraz söz etmek
istiyorum. O da manevi güzellikler ve
süslerdir. Asıl ve kalıcı olan güzellik de
bunlardan ibarettir.
Hucurat
suresi 7. ayette Resulullah'ın zamanındaki
Müslümanlar hakkında şöyle buyuruyor:
"Ancak
Allah imanı size sevdirdi ve onu kalplerinizde
süsleyip çekici kıldı."
Evet görüldüğü
gibi Allah-u Teala gerçek müminler için imanı
bir süs-ziynet kılmıştır.
İmamlarımızdan birisi şöyle buyurmuştur:
Aynanın karşısına geçtiğin zaman şöyle dua
et:
"Allah'ım
yaradılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da
güzelleştir."
Evet hadislerden
yararlanarak manevi ziynet ve güzelliklerden
bir kısmını sıralamaya çalışalım:
.
Hz. Ali (a.s):
"En güzel süs seni insanlarla kaynaştıran,
seni onların arasında güzel gösteren,
dillerini senden koruyan huylarındır."
.
Hz. Ali (a.s):
"Hiçbir kimse Allah'ın itaatinden daha
güzel bir şeyle süslenmemiştir."
Resul-i Ekrem
(s .a .a): "Kişinin en güzel süsü imanla
birlikte olan bir huzur ve sükunettir."
Hz. Ali (a.s):
"Dinin süsü sabır ve rızadır."
Hz. Ali (a.s):
"Dinin süsü akıldır."
Hz. Ali (a.s):
"İslam'ın süsü iyilik yapmaktır."
.
Hz. Ali (a.s):
"İmanın süsü adalettir."
Hz. Ali (a.s):
"İmanın süsü, içini (ruh ve kalbi) temiz
tutmak ve açıkta da güzel amel etmektir."
Hz. Ali (a.s):
"İlmin süsü hilim ve tahammüllü olmaktır."
Hz. Ali (a.s):
"Hikmetin süsü dünyada zühd ile yaşamaktır.
(Dünya sevgisine esir olmamaktır.)"
Hz. Ali (a.s):
"İbadetin süsü huşu ile ibadet etmektir."
Hz. Ali (a.s):
"Fakirliğin süsü iffetli olmak, zenginliğin
süsü şükretmek, belanın süsü sabırdır; soylu
soplu olmanın süsü alçak gönüllü olmaktır;
aklın süsü edepli olmak, iyilik ve hizmetin
süsü minnet etmemektir."
Resul-i Ekrem
(s.a.a): "Kişinin güzelliği hak sözü
söylemesidir."
Hz. Ali (a.s):
"Muminin güzelliği, takvasıdır."
Hz. Ali (a.s):
"Kulun güzelliği, Allah'a ibadet etmesidir."
Hz. Ali (a.s):
"Alimin güzelliği, ilmine amel etmesidir."
Hz. Ali (a.s):
"İlmin güzelliği, onu yaymaktır."
Hz. Ali (a.s):
"Özgür insanın süsü, zillet ve rezaletten
kaçmasıdır."
Hz. Ali (a.s):
"İyilik yapanın güzelliği, minnet
etmemesidir."
Hz. Ali (a.s):
"İyi emanetin güzelliği, onu tamamlamaktır."
Hz. Ali (a.s):
"Zenginliğin güzelliği, kanaatkar olmaktır."
Hz. Ali (a.s):
"Kişinin güzelliği ve karı tahammüllü
olmasıdır.
Hz. Ali (a.s):
"Arkadaşlığın süsü (arkadaşlarının
yanlışlarına karşı) tahammüllü olmaktır."
Resul-i Ekrem
(s.a.a): "Meslislerinizi Ali'nin zikriyle
(onun sözlerini ve faziletlerini konuşmakla)
süsleyin." |