KEVSER YAYINCILIK

  Ana Sayfa / Hadisler                                                                                                             Hadisler

Bugün :  

  Sık Kullanılanlara Ekle                                                                                                                                                                                                                                                                                Başlangıç Sayfası Yapın
 

10- KISA SÖZLERİ

1- Acı kaza ve kadere razı olmak, yakinin en yüksek mertebe­sidir.

2- Nefsinin kıymetini bilene, dünya hakir görünür.

3- “Halkın en değerlisi kimdir?” diye sorduklarında: "Dünyayı kendisi için bir değer bilmeyen kimsedir." buyurdu.

4- Birisi, İmam aleyhi's-selâm'ın huzurunda: "Allah'ım, beni kullarına muhtaç kılma." dediğinde şöyle buyurdu: "Öyle değildir, çünkü insanlar birbirlerine muhtaçtır; fakat sen şöyle de: "Allah'ım, beni kötü kullarına muhtaç kılma".

5- Allah'ın verdiğine kanaat eden, halkın en zenginlerindendir.

6- Takvayla yapılan hiçbir amel az olmaz; Allah katında kabul olan bir şey nasıl az olabilir ki?

7- İster ciddi olsun, ister şaka, büyük ve küçük her yalandan sakının. Çünkü insan küçük yalan söylediği zaman yavaş yavaş büyük yalan söylemeye de cüret eder.

8- Düşmanının senin hakkında Allah'a karşı günah işlemekte olduğunu görmen, Allah'ın bir yardımı olarak sana yeter.

9- Hayrın tümü, insanın kendisini (çirkin işlerden) korumasıdır.

10- İmam aleyhi's-selâm evlatlarından birine şöyle buyurdu: Oğlum, Allah beni senin için beğenmiş, ama seni benim için beğenmemiştir; (işte bunun içindir ki) benim hakkımda sana tavsi­yede bulunmuştur, ama senin için bana tavsiyede bulunmamıştır. Az bir hediyeyle de olsa (babana) iyilik yapmayı terketme.

11- Birisi: “Zühd nedir?” diye sorduğunda, İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Zühd on kısımdır, zühdün en yüksek derecesi,  vera'nın (şüpheli şeylerden çekinmenin) en aşağı derecesidir; vera'nın en yüksek derecesi de yakinin en aşağı derecesidir; yakinin en yüksek derecesi de rızânın en aşağı derecesidir. Zühd, Kur'ân'ın bir ayetinde şöyle açıklanmıştır: "Elinizden çıkarıp kaybettiğiniz şeye üzülmeyin ve size verdiği şeyden dolayı da sevinmeyin." [1]

12- Halktan bir şey istemek, hazır bir fakirlik olduğu gibi, zil­letli bir yaşayışa, hayânın yok olmasına ve vakarın da azalmasına sebep olur. Halka az ağız açmak ise peşin bir zenginliktir.

13- Allah katında en sevimliniz, ameli en güzel olanınızdır. Ameli en üstün olanınız, Allah indinde olan sevaba en fazla rağbet göstere­ninizdir. Azabından daha çabuk kurtulanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. O'na en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Allah'ın hoşnutluğunu en fazla kazananınız, ailesinin refahını en iyi sağlayanınızdır. Ve en değerliniz ise, takvası daha çok olanınızdır.

14- Evlatlarından birine şöyle buyurdu: Oğlum, dikkat et beş kim­seyle arkadaş olma, onlarla konuşmaya dalma ve onlarla yolcu­luğa çıkma. "Babacığım onlar kimlerdir?" diye sorduğunda İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: Sakın yalancıyla arkadaş olma, çünkü böyle birisi serap gibi (aldatıcı)dır; uzağı yakın ve yakını da uzak gösterir sana. Sakın fasıkla arkadaş olma; çünkü böyle birisi seni bir öğün veya ondan daha az bir yemeğe satar. Sakın cimriyle arkadaş olma; zira ona en çok muhtaç olduğun bir zamanda malını esirgeyerek seni terkeder. Sakın ahmakla arkadaş olma; çünkü o sana fayda ver­mek isterken zarar verir. Sakın sıla-i rahmi kesen bir kimseyle de arkadaş olma; çünkü Kur'ân-ı Kerim'de onu mel'un olarak gördüm.

15- Şüphesiz, Müslümanın Allah'ı tanımasının nişanesi ve dininin kemâli, yararsız sözleri terketmesi, az cedel yapması, hilimli, sabırlı [AY1] ve güzel huylu olmasıdır.

16- Ey Ademoğlu! Kendi kendine öğüt veren olduğun, kendini muhasebe etmeyi düşündüğün ve Allah'tan korkmak, gömleğin; günahtan sakınmak ise örtün olduğu müddetçe daima hayırdasın. Ey Ademoğlu! Sen öleceksin, sonra dirilip (hesap vermek için) Allah'ın huzurunda  duracaksın. Öyleyse O’na cevap hazırla.

17- Ne Kureyş’ten ve ne de Araptan olan bir kimse için, tevazu­dan başka hiçbir iftihar yoktur. Üstünlük, ancak takvayladır ve amelin değeri ise niyete bağlıdır. Gerçek ibadet de ancak dinde bilinç sahibi olmaya bağlıdır. Ey insanlar, bilin ki Allah katında en fazla nefret edilen kimse, bir imamın gidişatını kabul edip (onun imam olduğuna inanıp) amellerine uymayan kimsedir.

18- Mü'min dua ettiğinde üç sonuçtan biri gerçekleşir: Ya kendisine ahirette azık olur veya bu dünyada kabul olur ya da ona ulaşacak bir belayı geri çevirir.

19- Münafık, (diğerlerini) günahtan sakındırır; ama kendisi sakın­maz. Namaza durduğunda (Allah'tan) yüz çevirir (fikir ve kalbiyle başka şeylere yönelir); rükuya gittiğinde (doğrulmadan koyun gibi) yere çöker; secde ettiğinde (karga gibi) başını yere vu­rup kaldırır; akşamlar, (oruç tutmaksızın) düşüncesi yemek olur; sabahlar, (gece) uykusuz kalmaksızın gündüz uyumayı düşünür. Ama mü'minin ameli hilmiyle birliktedir. Öğrenmek için oturur; salim kalmak için susar; dostların ona emanet ettiği sırrı açıp söylemez; yabancılar için tanıklığı gizlemez (şahitlik yapmaktan kaçmaz); hak olan bir işi gösteriş için yapmaz ve utanarak da onu terketmez; övülüp tezkiye edilirse, onların söyledikleri sözlerden (gurura kapılır diye) korkar; bilmedikleri günahları için Allah'tan mağfiret diler ve cahillerin cehaleti ona zarar vermez.

20- Şifa bulan bir hastayı görüp şöyle buyurdu: Günahlardan tertemiz olman mübarek olsun. Allah seni hatırlamıştır, sen de O’nu hatırla; günahlarını affetmiştir, sen de O’na şükret.

21- Beş şey elde etmek için seferlere çıksanız, binekleri yorup güçsüz kılsanız, yine de onların mislini elde edemezsiniz: Hiçbir­iniz günahından başka bir şeyden korkmasın. Hiçbiriniz Rabbinden başkasına ümit bağlamasın. Hiçbiriniz kendisinden, bilmediği bir şey sorulunca, onu öğrenmekten (başka bir nüshaya göre: bilmi­yorum demekten) utanmasın. (Sabredin; çünkü) sabrın imana göre konumu, vücuttaki baş gibidir. Sabrı olmayanın imanı olmaz.

22- Allah buyuruyor ki: Ey Ademoğlu! Verdiğim şeye razı ol ki, insanların en zahidlerinden olasın. Farz kıldığım şeye amel et ki, halkın en çok ibadet edeni olasın ve haram kıldığım şeyden kaçın ki, halkın günahlardan en çok çekineni olasın.

23- Nice insanlar var ki, hakkında söylenen övgüyle aldanmıştır; ve nice insanlar var ki, Allah'ın, (günah ve sırlarını) örtmesiyle mağrur olmuştur; ve yine nice insanlar var ki, Allah'ın onlara ver­diği ihsanla meşgul olup gaflete dalmışlardır.

24- Birleri, onlarına galip olan kimseye yazıklar olsun. (Bir günaha karşılık bir ceza, bir haseneye karşılık da on mükâfat veril­diği için birlerden maksat günahlar ve onlardan maksat sevap işlerdir.)

25- Gerçekten dünya bize sırt çevirerek gitmekte; ahiret ise bize yönelerek gelmektedir. Bunlardan her birine uyanlar vardır; siz ise ahirete uyanlardan olun, dünyaya uyanlardan olmayın. Dünyada zühd edip ahirete meyledenlerden olun. Çünkü zahidler, yeryüzünü kendi­lerine sergi, toprağı döşek, keseği yastık, suyu ise esans et­mişlerdir. Geçimleri için, ancak az bir miktar dünyadan koparırlar.

Bilin ki, kim cennete müştak olursa, iyiliklere koşar ve şehvetler­den uzaklaşır. Kim ateşten korkarsa, günahlarından tövbe ederek Allah'a yönelir, haramlardan sakınır. Kim dünyaya rağbet göster­mezse, dünya musibetleri ona kolay gelir, hatta onları çirkin bile görmez. Allah-u Teâla'nın bazı kulları vardır ki, kalpleri ahirete ve ahiretin sevabına bağlanmıştır; sanki onlar, cennet ehlini, cennette ebedi, nimet ve refaha kavuşmuş olarak görürler; cehen­nem ehlini ise cehennemde azap çektikleri halde görürler. İnsanlar, onların şer ve kötülüklerinden korunmuşlardır. Çünkü onların kalpleri insanlarla değil, Allah korkusuyla meşgul olmuştur; gözlerini harama yum­muşlardır; insanlara olan ihtiyaçları pek azdır; geçimlerinde Allah'ın verdiği az azığı kabul eder, az bir yemekle yetinirler; kıyametin uzun hasretinden kurtulmak için bu kısa günlere sabrederler.

26- Birisi İmam aleyhi's-selâm'a: "Ben seni Allah rızası için çok seviyorum." dedi. İmam aleyhi's-selâm başını aşağı eğip şöyle buyurdu: "Allah'ım, senin bana buğzedip de insanların, beni senin için sevmesinden sana sığınıyorum." Daha sonra buyurdular ki: “Ben de, rızası uğruna beni sevdiğin Allah için seni seviyorum."

27- Şüphesiz Allah-u Teâla, ısrarla dilencilik yapan cimri kim­seyi sevmez.

28- Nice aldanmış mağrur kimseler vardır ki, boş şeylerle meşgul olup sevinçle sabahlarlar ve Allah'ın onlara gazap ettiğini ve bununla cehennem ateşine düşeceklerini bilmedikleri halde yi­yip içerler.

29- Geliri miktarınca infak etmek , zenginliği miktarınca ailes­inin refahını sağlamak, kendisi hakkında insanlara hak vermek ve selam vermekte öne geçmek müminin sıfatlarındandır.

30- Üç şey mü'minin kurtarıcısıdır: Dilini insanlardan ve onların gıybetini yapmaktan korumak, dünya ve ahireti için yararlı olan şey­lerle meşgul olmak, günahlarından dolayı çok ağlamak.

31- Mü'minin, mü'min kardeşinin yüzüne sevgi ve muhabbetle bakışı ibadettir.

32- Üç şey her mü'minde olursa, Allah'ın sığınağında olur; Allah-u Teâla kıyamet günü, arşının gölgesinde ona yer verir ve onu o büyük günün korkusundan kurtarır: Halkın kendisi için nasıl davranmalarını istiyorsa, onlara aynı şekilde davranması; Allah'a itaat veya masiyet olduğunu bilmeden hiçbir işe başlamaması ve kendisindeki ayıbı gidermeden, kardeşini o ayıpla ayıplamaması. İnsanın kendi ayıbıyla meşgul olması, halkın ayıplarını aramaya fırsat bulmaması için ona yeterlidir.

33- Allah katında, O'nu tanımaktan sonra, karın ve tenasül or­ganın iffetini korumaktan daha sevimli bir şey yoktur. Yine Allah nezdinde, O'ndan bir şey dilenilmesi kadar sevimli hiçbir şey yok­tur.

34- Oğlu İmam Muhammed Bâkır aleyhi's-selâm'a şöyle buyurdu: "Kim senden bir iyilik yapmanı isterse yap; eğer ona lâyık olursa, bu yerinde bir davranıştır; eğer lâyık olmazsa, sen böyle davranmaya layıksın. Sağında iken sana küfür eden bir kimse, soluna geçer de özür dilerse özrünü kabul et."

35- Salih insanların meclisi, insanı iyiliğe götürür. Bilginlerin âdâbı, aklı çoğaltır. Ulu'l-emre (ilahî hükümdarlara) itaat etmek izzetin ke­malidir. Bir şey üreterek malını çoğaltmak yiğitliğin kemâlidir. İstişare edene doğru olanı göstermek, nimetin hakkını eda etmektir. Halkı incitmekten sakınmak, aklın kemâli (olduğu gibi), kısa ve uzun va’dede de bedenin rahatlığına sebep olur.

36- İmam aleyhi's-selâm, "Allah'ın nimetlerini saymaya kalkışırsanız sayamazsınız."[2] ayetini tilavet ettiğinde şöyle buyurdu: Münezzehtir O Allah ki, nimetlerini tanıma hususunda hiç kimseye acizliğini itiraf etmekten fazla ilim vermemiştir ve Allah'ı idrak etme hususunda hiç kimseye O’nun zatını idrak ede­meye­ceklerini anlamaktan fazla marifet vermemiştir. O'nu idrak etmekten aciz olduklarını anlayanların bu marifetini övmüş ve aciz olduklarının bilincinde olmalarını, onların şükrü kılmıştır. Nitekim, künhünü idrâk edemeyeceklerini anlamalarını da iman kılmıştır. Zira O biliyor ki, kullarının gücü ancak bu kadardır ve bundan öteye geçemez.

37- Münezzehtir O Allah ki, nimeti itiraf etmeyi hamd ve şük­retmek­ten aciz kalmayı itiraf etmeyi de şükür saymıştır.

 


 

[1]- Hadid/23.

[2]- İbrahim/34.

 

 

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız | Îletişim için |

  Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de 'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM