KEVSER YAYINCILIK

  Ana Sayfa / Hadisler                                                                                                             Hadisler

Bugün :  

  Sık Kullanılanlara Ekle                                                                                                                                                                                                                                                                                Başlangıç Sayfası Yapın
 

2- ALLAH-U TEÂLA'NIN HZ. İSA İBN-İ MERYEM (A.S) İLE MÜNACATI

 

Ey İsa, ben senin ve babalarının Rabbiyim. İsmim, Vahid (Yegane)’dir. Her şeyi yaratan tek yaratıcı benim. Her şey benim yaratığımdır ve herkesin dönüşü banadır.

Ey İsa, benim emrimle sen Mesih’sin; benim iznimle sen balçıktan (kuş) yaratıyor ve kelâmımla ölüyü diriltiyorsun. Öyleyse bana rağbet et ve benden kork. Benden başka hiç bir sığınak bulamazsın.

Ey  İsa, velayetime lâyık olup, hoşnutluğumu isteyesin diye sana rahmet ve şefkatle nasihat ediyorum. Her nerede olursan ol büyüklükte de küçüklükte de mübareksin. Cariyemden (dünyaya gelen) bir kulum olduğuna şehadet ediyorum. Nafilelerle (müstehap namazlarla) bana yaklaşmaya çalış. Sana yeterli olmam için bana tevekkül et. Benden yüz çevirip başkasını dost ve server edinme yoksa seni tek başına bırakırım.

Ey  İsa,  belaya  karşı sabırlı ol; kaza ve kadere  razı ol. Razı olacağım gibi ol; rızam ise bana itaat etmen ve isyan etmemendir.

Ey  İsa, dilinle beni zikret (an); kalbinle de beni sev.

Ey  İsa, gaflet saatlerinde (gece yarılarında) uykudan kalk ve latif hikmetlerle kalbini sağlamlaştır.

Ey  İsa, ümit ve korku halinde ol. Kalbini korkuyla öldür.

Ey  İsa, hoşnutluğumu istemen için geceleri gözetle (ibadetle meşgul ol) ve muhtaç olacağın gün için de gündüzü susuzlukla (oruç tutmakla) geçir.

Ey İsa, sen sorguya çekileceksin; öyleyse sana merhamet ettiğim gibi sen de zayıfa merhamet et ve yetimi azarlama.

Ey İsa, tenha yerlerde kendi haline ağla ve namaz yerlerine (mescide) git ve beni anmanın lezzetini bana duyur. Zira benim sana davranışım güzeldir.

Ey İsa, nice ümmetleri günahlarının cezalarından dolayı yok ettim; seni ise o günahlardan korudum.

Ey İsa, zayıfla iyi geçin; güçsüz gözlerini göğe doğru dik ve beni çağır. Şüphesiz ki ben sana yakınım. Yalvarıp yakararak beni zikret. Gamın ve üzüntün bir olsun (benden başkasını düşünme). Böylece bana dua ettiğinde duanı kabul ederim.

Ey İsa, rızkımı yeyip benden başkasına tapan, zorluk vakitleri beni çağırdığında icabet ettiğim ve daha sonra (önceki kötülüklerine) geri dönen isyancı kimsenin durumu seni aldatmasın. Bana karşı mı serkeşlik ediyor? Yoksa benim gazabıma doğru mu yöneliyor? Kendime andolsun, onu öyle hesaba çekeceğim ki artık hiç bir kurtuluş yolu bulamasın ve benden başka da bir sığınağı olmasın. Gök ve yerimden nereye kaçabilir?

Ey İsa, Beni İsrâil zalimlerine de ki, eteklerinizin altında (elinizde) haram mal ve evlerinizde put olduğu müddetçe beni çağırmayın. Ben, bana dua edenin duasını kabul edeceğime dair yemin etmişim. Onların duasını kabul etmem de dağılıp gidinceye kadar onlara lanet etmemdir.

Ey İsa, devamı olmayan lezzetin ve zail olan yaşantının bir hayrı yoktur.

Ey Meryem oğlu, salih kullarıma hazırladığım şeyleri görmüş olsaydın şevkten kalbin erir, ruhun bedeninden ayrılırdı. Çünkü ahiret sarayı gibi bir saray yoktur. Temiz olanlar, orada bir arada olurlar; mukarreb melekler onların yanına gelir ve onlar kıyamet gününde kıyametin korkunç dehşetinden emanda olurlar. Orası öyle bir saraydır ki nimeti değişmediği gibi zail de olmaz.

Ey Meryem oğlu, ahiret nimetleri için yarışanlarla yarış. Çünkü ahiret nimetleri arzu edilecek güzel bir yerdir. Ne mutlu sana ey Meryem oğlu, eğer çalışıp  amel  edenlerden olursan. Amelinle ayrılmasını istemeyeceğin cennet ve nimetlerde babaların Adem ve İbrahim’le beraber olursun. İşte ben sakınanlaları böyle mükâfatlandırırım.

Ey İsa, alevli ateşte ve zincire vurularak azap edilmekten korkup kaçanlarla birlikte bana doğru kaç. Bu ateş ebedi olarak içerisine rahmetin girmeyeceği ve üzüntünün kendisinden ayrılmayacağı bir ateştir; karanlık gece parçaları gibidir; ondan kurtulan felâha ermiş olur. Orası cebbarların, haddi aşan zalimlerin ve her kötü huylu ve katı kalplinin yurdudur.

Ey İsa, dünya, ona yönelen kimseler için ne de kötü bir evdir; zalimlerin evi ne de kötü bir yerdir. Ben seni  kendinden sakındırıyorum. Öyleyse benden haberdar ol.

Ey İsa, nerede olursan ol beni göz önünde bulundur ve seni yaratmış olduğuma şehadet et. Sen benim kulumsun; ve ben seni bu şekilde yaratıp yeryüzüne indirdim.

Ey İsa, helak edici şehvetlerden kendini alıkoy. Seni benden uzaklaştıran her lezzetten uzaklaş. Bil ki sen, benim yanımda emin bir peygamber makamındasın. Öyleyse benden sakın.

Ey İsa, seni kendi kelâmımla yarattım ve (annen) Meryem seni  benim  emrimle  doğurdu. Meleklerimden, ruhum Cebrail-i Emin’i ona doğru gönderdim ve sen yeryüzünde yürüyen bir canlı (insan) oldun. Bunların hepsi daha önceden benim ilmimde geçmişti.

Ey İsa, sana gazap ettiğim takdirde hiç bir kimsenin hoşnutluğu sana yarar sağlamaz ve senden razı olduğumda ise hiçbir kimsenin gazabı sana bir zarar veremez.

Ey İsa, beni hem yalnızlıkta ve hem de kavminin arasında an ki ben de seni hayırlı bir insan topluluğunun içinde anayım.

Ey İsa beni, kurtarıcısı olmayıp da boğulmakta olan kimse gibi çağır.

Ey İsa, bana yalan yere yemin etme. Çünkü bu iş sebebiyle arşım gazaptan sarsılır. Dünyanın ömrü kısa, arzusu ise uzundur. Benim nezdimdeki yurt, (halkın) topladığı şeylerden daha iyidir.

Ey  İsa, hak üzere şahitlik yapan amel defterinizi çıkardığımda ve saklayıp gizlediğiniz sır ve yaptığınız işlere şehadet ettiğiniz günde ne yapacaksınız?

Ey İsa, Beni İsrail zalimlerine de ki: Yüzlerinizi yıkayıp gönüllerinizi kirlettiniz. Kendinizi mi aldatıyorsunuz? Yoksa bana mı karşı geliyorsunuz? Dünya ehli için güzel koku sürüyorsunuz; oysa ki benim nezdimde içiniz, kokuşan murdar gibidir. Sanki siz ölüsünüz.

Ey İsa, onlara de ki: Tırnağınızı kesip attığınız gibi haram kazançtan da uzak durun. Kulaklarınızı çirkin sözlere sağır kılın. Kalplerinizle bana yönelin. Şüphesiz ki ben sizin şekillerinize bakmam.

Ey İsa, güzel işle ferahlan. Çünkü güzel iş beni hoşnut ediyor. Kötü işe de ağla. Zira kötü iş ayıp bir şeydir. Sana yapılmasını sevmediğin şeyi başkalarına yapma. Eğer bir kimse sağ yüzüne tokat atarsa sol yüzünü de ona çevir.[1] Gücün yettiği kadar (halkla) dost olmakla bana yaklaşmaya çalış ve cahillerden yüz çevir.

Ey İsa, iyi insanlara yol göster[2] ve hayır işlerde onlarla yardımlaşarak onları gözet. Beni İsrâil zalimlerine de ki: Ey kötü dostlar, eğer (isyan etmekten) çekinmezseniz, sizi maymun ve domuz şekline sokarım.

Ey İsa, Beni İsrâil zalimlerine de ki: Hikmet benim korkumdan ağlıyor, siz ise gülerek saçma sözler söylüyorsunuz. (Ateşte yanmıyacağınıza dair) beraatım mı size gelmiştir? Yoksa elinizde azabımdan kurtulacağınıza dair bir güvence mi vardır? Yoksa cezama mı uğramak istiyorsunuz? Kendime andolsun ki sizi gelecek nesillere ibret kılacağım.

Sonra ey evlenmemiş bakire Meryem’in oğlu, sana kırmızı devenin sahibi, nur saçan, yüzü parlak, temiz kalpli, (düşmanlara karşı) şiddetli, değerli  ve  utangaç,  dostum  ve  peygamberlerin efendisi hakkında tavsiye ediyorum. O bütün alemler için rahmet, benimle mülakat edeceği gün Adem oğullarının efendisi, indimde geçmişlerin hepsinin en değerlisi ve bütün müslümanların bana en yakınıdır. Ders okumamış bir arap, dinimle hükmeden, yolumda sabreden ve dinimi savunarak müşriklere karşı savaşandır. Onu, Beni İsrâil’e tanıtmanı ve onu tasdik etmeleri, ona iman etmeleri, ona tabi olmaları ve yardımda bulunmalarını onlara emretmeni sana tavsiye ediyorum.

Hz.İsa Allah’a: "Rabbim, o kimdir ki onu bu kadar memnun edeyim?" dedi. Allah-u Teâla şöyle buyurdu: O bütün insanlara gönderilmiş olan Allah’ın elçisi Muhammed’dir. İnsanların bana makam yönünden en yakını ve şefaati en çabuk kabul olanıdır. Ne mutlu bu peygambere ve ne mutlu onun ümmetine! Onlar o peygamberin yolu üzerine bana kavuşurlar. Yeryüzünün ehli onu över ve gök ehli ona mağfiret diler. Uğurlu, tertemiz bir emin, ve benim indimde son döneme kalan salihlerin  en iyisidir. Ahir zamanda zuhur edecek, geldiğinde gök bol yağmur yağdıracak, yer ot ve bitkilerini çıkaracak ve insanlar bereketi görecekler. Elini üzerine koyduğu her şeyi onlar için mübarek kılacağım. Hanımları çok, evlatları ise azdır.

Ey İsa, seni bana yaklaştıran her şeyi sana gösterdim ve seni benden uzaklaştıran her şeyden de seni sakındırdım; öyleyse kendine bak.

Ey İsa, dünya tatlıdır; seni orada özel bir iş için bıraktım. Öyleyse sakındırdığım şeylerden uzaklaş ve vermiş olduğum şeyleri de al.

Ey İsa, kendi ameline, suçlu ve günahkâr kölenin bakışıyla bak ve başkalarının ameline bakma. Dünyada zahit ol ve onda (Allah’tan gayri hiçbir şeyden) korkma ki helak olursun.[3]

Ey İsa akıl et, düşün ve yeryüzünün çeşitli yörelerinde zalimlerin akıbetinin nasıl olduğuna bak.

Ey  İsa, sana söylediğim her şey öğüt ve her sözüm haktır. Ben apaçık hakkım. Hak olarak diyorum ki, eğer sana bildirdikten sonra

bana karşı isyanda bulunursan (benim azabımdan kurtulmak için) benden başka hiç bir velin ve yardımcın olmaz.

Ey  İsa, kalbini haşyetle edeplendir. Kendinden aşağıda olana bak; kendinden üste olana bakma. Bil ki her hata ve günahın kökü, dünya sevgisidir. Onu sevme; şüphesiz ki ben de onu sevmiyorum.

Ey  İsa, kalbini benim için temizle ve tenha yerlerde beni çok an. Bil ki hoşnutluğum bana yalvarıp sızlamandadır; bunda diri kalpli ol, ölü olma.

Ey İsa, bana şirk koşma ve benden çekin. Sıhhatine mağrur olma ve kendini beğenme.[4] Dünya çabuk yok olup giden gölgeye benzer; geleceği de geçmişi gibidir. Öyleyse gücün  yettiği kadar iyi işlerde (başkalarıyla) yarış. Kesilip doğransan ve ateşle yakılsan bile hakla beraber ol. Tanıdıktan sonra beni inkâr etme ve cahillerle de beraber olma. Çünkü her şey, kendi cinsinden olan şeyle birlikte olur.

Ey  İsa, benim için göz yaşı dök ve kalbinle huşuda bulun.

Ey  İsa, zorluklarda benden yardım dile. Çünkü ben, kederlilere yardımda  bulunurum ve çaresizlerin duasını kabul ederim. Ben merhametlilerin en merhametlisiyim.


 

[1]-  Bu konuyla ilgili diğer hadisleri de göz önünde bulundurduğumuzda bu tür hadislerin anlamı şöyledir: Eğer affetmek ve kötülüğe iyilikle karşılık vermek kötülük yapan insanın ıslah olmasına sebep olacaksa o zaman onun kötülüğüne tahammül etmek, hatta ona iyilikle karşılık vermek gerekir. Yoksa bu hadislerden maksat, zulüm ve zillete boyun eğerek zalimlerin zulmünün yaygınlaşmasına sebep olmak değildir.

Genel olarak bir hadisin anlamını doğru olarak anlayabilmek için o hadisi hem peygamberlerin kendi şahsî ve toplumsal tavırlarıyla ve hem de diğer hadisleriyle birlikte mütalaa etmek gerekir. Bütün peygamberler zalimlere karşı çıktıklarına ve marufu emredip münkerden nehyettiklerine göre, bu hadislerde yeralan sözlerin anlamı zulme boyun eğmek ve teslimiyet değildir; Ne var ki peygamberlerin tavırlarında da görüldüğü gibi ferdi planda bazı insanları hidayet için yeri geldiğinde zulme meşruiyet kazandırmadan şefkat, merhamet ve af yoluna başvurmak gerekir.

[2]- Vafi kitabındaki bu cümle şöyle nakledilmiştir: İyi iş yapanlara tevazu et.

[3]- Vafi kitabında: "Dünyada zahid ol ve ona rağbet etme" diye nakledilmiştir; bu nakil daha sahihtir.

[4]- Vafi kitabında, "kendini tehlikeye atma" diye nakledilmiştir.

 

 

Go to top of page  Ana Sayfa | Kitap Listesi | Kıble Dergisi | Makaleler | Kadin ve Aile | Cocuklar Îçin | Soru Ve Cevap | Yazarlarımız | Îletişim için |

  Kur`an | Hadisler | Dualar | Şiirler | Ses ve Video | Programlar | Linkler  |  

Copyright© 2000 Kevser Yayinlari Internet Hizmetleri. Tüm Haklari Saklidir Ayrintili bilgi almak için veya bize her konuda yazmak için, paragonxx@yahoo.de 'e mesaj yollayiniz. WWW.KEVSERNET.COM