7- KISA SÖZLERİ
1- Kerbela'ya doğru hareket ettiklerinde şöyle
buyurdular:Doğrusu bu dünya değişip tanınmaz olmuş ve bütün
iyiliklerine sırt çevirmiş; kabın dibindeki azıcık kalıntı
sudan ve havası ağır olan otlaktaki gibi alçak yaşantıdan
başka bir şey kalmamıştır.
Hakka amel edilmediğini ve batıldan da kaçınılmadığını
görmüyor musunuz? Böyle bir durumda mü'minin ölümü
arzulaması haktır. Ben ölümü saadet, zalimlerle yaşamayı ise
alçaklık biliyorum.
İnsanlar dünya kullarıdır; din ise onların dillerine bir
yalaktır; dinin sayesinde geçimlerini sağladıkları müddetçe
onu koruyup gözetirler; (ama) zorluklarla imtihan
edildiklerinde dindarlar azalır.[1]
2- Yanında başkasının gıybetini eden bir adama şöyle
buyurdu: "Ey adam! Gıybet etmekten sakın. Çünkü gıybet,
cehennem köpeklerinin katığıdır."
3- Bir adam İmam'ın nezdinde: "Liyâkatli olmayan birine
ihsan yapıldığında zayi olur." dediğinde İmam
aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Hayır! Öyle değildir;
ihsan hem iyilere ve hem de kötülere yağan yağmura benzer."
4- Allah, gücünü aldığı kimseden itaat istemediği gibi,
teklif yükünü de ondan kaldırır.
5- Bazıları Allah'tan bir şey umarak ibadet ederler; bu
tacirlerin ibadetidir. Bazıları da korkarak ibadet ederler;
bu da kölelerin ibadetidir. Bazıları ise Allah'a şükür
olarak ibadet ederler; bu da hür insanların ibadetidir; işte
en faziletli ibadet budur.
6- Bir adam İmam aleyhi's-selâm'a selam vermeden:
"Nasılsınız? Allah âfiyet versin." dediğinde şöyle
buyurdu: "Evvel selam, sonra kelam. Allah sana da âfiyet
versin." Daha sonra buyurdular ki: "Selam vermedikçe hiçbir
kimseye konuşma müsaadesi vermeyin."
7- Allah'ın, kendi kulunu istidracı (gafil avlaması), ona
bol nimet verip şükretmekte başarısız kılmasıdır. (Fırsatı
elinden kaçıncaya kadar nimetle meşgul olup velinimetini
hatırlamamasıdır.)
8- Abdullah ibn-i Zübeyr,[2]
Abdullah ibn-i Abbas'ı Yemen'e sürgün ettiğinde, İmam
aleyhi's-selâm ona şöyle bir mektup yazdı: "Allah'a
hamd, Peygamber'e salat ve selamdan sonra: Zübeyr oğlunun,
seni Tâif'e sürgün etme haberi bana ulaştı; Allah bu
vesileyle ismini yüceltip günahını affetti. Şüphesiz salih
insanlar, bela ve zorluklara duçar olurlar. Eğer Allah
sadece iyi işlerle seni mükâfatlandırsaydı, sevabın az
olurdu. Allah-u Teâla, musibet vakti sabır, nimet vakti ise
şükretmeyi bize ve size mukadder eylesin ve kıskanç olan
düşmanı ebedi olarak (musibete uğradığımızdan dolayı)
sevindirmesin.
9- Bir adam gelip İmam aleyhi's-selâm'dan yardım
istediğinde İmam şöyle buyurdu: Ağır bir borcu, gücü aşan
yüklü bir tazminatı ödemek ve aşağılayıcı fakirlik dışında
ağız açmak doğru değildir. O adam: "Bunlardan biri için
gelmişim" dediğinde, İmam aleyhi's-selâm
kendisine yüz dinar verilmesini emretti.
10- İmam aleyhi's-selâm oğlu Seccad aleyhi's-selâm'a
şöyle buyurdu: "Ey oğlum! Allah'tan başka yardımcısı olmayan
kimseye zulmetmekten sakın."
11- Adamın biri: "Rabbinin nimetini ise durmadan an."[3]
ayetinin anlamının ne olduğunu sorduğunda İmam
aleyhi’s-selâm şöyle buyurdular: "Allah-u Teâla, din
hususunda ona (Peygamber'e) bağışta bulunduğu nimetleri
sürekli anmasını emretmiştir."
12- Ensardan birisi İmam aleyhi's-selâm'a ihtiyacını
karşılaması için ricada bulunmak istediğinde, İmam şöyle
buyurdu: "Ey ensari kardeş, yüzünün suyunu dökme, isteğini
bir kâğıda yaz, ben Allah'ın izniyle seni sevindirecek bir
şey yaparım." Ensari şöyle yazdı: "Ya Eba Abdillah, filan
adamın benden beş yüz dinar alacağı vardır, beni
sıkıştırıyor; durumum düzelinceye kadar bana mühlet vermesi
hakkında onunla konuş." İmam aleyhi's-selâm
mektubu okuyup evine girdi ve içerisinde bin dinar olan bir
kese getirip şöyle buyurdu: "(Bu) beş yüz dinarla borcunu
öde, geri kalan beş yüz dinarla da geçimini sağla. Bu üç
kimsenin dışında hiç kimseye ağız açma: Dindar, yiğit ve
soylu. Çünkü dindar kendi dinini koruması için ihtiyacını
karşılar. Yiğit de (seni ümitsiz etmeyi) kendi yiğitliğine
sığdırmaz, utanır. Soylu ise ihtiyacın için yüzünün suyunu
dökmeye mecbur kaldığını bildiğinden, haysiyetini korumak
için seni eli boş geri çevirmez."
13- Kardeşler dört kısımdır: 1- Sena ve kendine yararı olan.
2- Sena yararı olan. 3- Senin zararına olan. 4- Ne sana ve
ne de kendine yararı olan.
"Bunlardan maksat nedir?"
diye sorulduğunda; İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdu:
Senin ve kendi yararına olan kardeş, davranışıyla
kardeşliğin sürekli olmasını isteyip yok olmasını istemeyen
kardeştir. Böyle bir kardeşlik hem senin, hem de onun
yararınadır. Çünkü kardeşlik devam ederse, her ikisinin
hayatı tatlı olur, bozulduğu takdirde de kökten batıl olur
(her ikisi zarar görür). Senin yararına olan kardeş de
kendisini tamahkârlıktan uzaklaştırıp sırf kardeşlik için
sana ilgi gösteren ve dünyevi hiçbir yarar ve çıkar
gözetmeyen kardeştir. İşte bu kardeş tüm vücuduyla senin
yararınadır. Senin zararına olan kardeş de felaket ve
sıkıntıya düşmeni bekleyen, sırlarını açan, kabileler
arasında adına yalan uyduran ve kıskançlar gibi de yüzüne
bakan kardeştir. Yegane Allah'ın lâneti bu kardeşin üzerine
olsun. Sana ve kendine yararı olmayan kardeş de Allah'ın,
vücudunu ahmaklıkla doldurduğu ve rahmetinden uzaklaştırdığı
kimsedir. (Böyle bir adamın) kendisini sana tercih ettiğini
ve senin yanında olan şeye cimrilikle göz diktiğini
görürsün.
14- Kabul görmenin belirtilerinden biri akıllılarla birlikte
oturmaktır. Kâfirden gayrisiyle çekişmek cahillik
alametlerinden biridir. Alimin nişanelerinden biri de kendi
sözünü eleştirmesi ve muhtelif görüşlerin hakikatinden
haberdar olmasıdır.
15- Mü'min, Allah'ı kendisine sığınak, sözünü ise ayna
edinir; bazen mü'minlerin, bazen de gaddarların sıfatına
bakar; onların sıfatlarından incelikler elde eder,
kendisini iyice tanır, üstün zekâsıyla yakin makamına ulaşır
ve nefsini temizlemekte de güçlü olur.
16- Özür dilenecek hareketten sakın. Zira mü'min ne suç
işler ve ne de özür diler, ama münafık her gün suç işleyip
özür diler.
17- Selamın yetmiş hasenesi (sevabı) vardır; altmış dokuzu
selam verene, biri ise selamın cevabını alan kimseyedir.
18- Gerçek cimri, selam vermekte cimrilik yapan kimsedir.
19- Allah'a isyan ederek bir şeye ulaşmak isteyen kimse
umduğundan uzaklaşarak, korktuğu şeye yaklaşmaktadır.