5- ASHABI İÇİN BUYURDUĞU ÂDÂB
Hacamet (enseden kan aldırma), bedeni salim kılar ve aklı
güçlendirir. Bıyığı kısaltmak, temizliktendir; aynı zamanda
(Peygamber
salla'llâhu aleyhi ve alih’in) sünnetidir. Bıyığa güzel
koku sürmek, kâtipler (amelleri yazan melekler) için bir
saygıdır; aynı zamanda sünnettir de. Yağ sürmek, deriyi
yumuşatır; akıl ve beyin gücünü artırır; gusül ve abdest
suyunun akışını kolaylaştırır; saçın karışıp keçelenmesini
giderir ve rengi parlatır. Misvak kullanmak Allah'ın
rızasına, ağzın güzel kokmasına sebep olur ve sünnettir.
Hatmi bitkisi (hanım çiçeği) ile başı yıkamak, kiri
temizlediği gibi pisliği de giderir. Abdest alırken, mazmaza
ve istinşak etmek (ağıza ve buruna su almak), ağzı ve burunu
temizler. Enfiye, baş için sıhhat, beden ve baştaki dertler
için şifadır. Hamam otu, bedenin sağlamlığına ve temizliğine
sebep olur.
Tırnakları kesmek büyük dertleri önler, rızık getirir ve onu
çoğaltır. Koltuk altının tüylerini almak, kötü kokuyu
giderir, aynı zamanda temizlik ve sünnettir de. Elleri
yemekten önce ve sonra yıkamak, rızkı artırır. Bayram
gusülleri, Allah'tan bir şey dileyen ve sünnete uymak
isteyen kimsenin temizliğidir.
Geceleyin (sahur vakti) kalkmak, bedenin sıhhatine ve
Allah'ın rızasına sebep olur; aynı zamanda rahmete yönelmek
ve peygamberlerin ahlakına sarılmaktır.
Elma yemek, mideye güzel koku verir. Günlük çiğnemek,
dişleri sağlamlaştırır, balgamı yok eder ve ağzın kokusunu
giderir. Şafak söktükten sonra gün doğana kadar, camide
oturmak, rızk elde etmek için, yeryüzünde koşup yolculuk
yapmaktan daha tesirlidir.
Ayva yemek, zayıf kalbi kuvvetlendirir, mideye güzel koku
verir, zekâyı geliştirir, korkağa cesaret verir ve çocuğu
güzelleştirir. Her gün aç karnına yirmi bir tane kuru üzüm
yemek, ölümden başka her hastalığın önünü alır.
Müslüman’ın, Ramazan ayının ilk gecesinde hanımıyla
cinsel ilişkide bulunması müstehaptır. Çünkü Allah-u Teâla
buyurmuştur ki: "Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak
size helal kılındı."
Parmaklarınıza, gümüş olmayan yüzük takmayın. Çünkü
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih buyurmuştur ki: “Allah-u
Teâla, parmağında demir yüzük olan eli tahir kılmaz.”
Allah'ın isimlerinden birini yüzük taşına nakşeden kimse
onu, istinca ettiği (necaset temizlediği) ele takmamalıdır.
Herhangi biriniz, aynaya baktığında şöyle demelidir:
“Elhamdulillah’illezi halekanî fe ahsene halkî ve savveranî
fe ahsene sûretî ve zane minnî ma şane min ğayrî ve ekremenî
bil İslam.”
Yabancılara, en güzel şekilde görünebilmek için
süslendiğiniz gibi, sizi görmek için yanınıza gelen
kardeşleriniz için de süsleniniz.
Her ayın üç gününde ve Şaban ayının tamamında oruç tutmak,
göğüsün vesvesesini giderdiği gibi kalbin ıztırabını da yok
eder. Soğuk suyla istinca etmek (tuvalette kendini
temizlemek) basuru keser. Elbiseyi temizlemek, üzüntüyü
giderir ve namaz için bir temizliktir. Sakaldan beyazlaşan
tüyü koparmayın; çünkü o bir nurdur. Her kim İslam dininde
iken ihtiyarlarsa, kıyamet günü onun bir nuru olacaktır.
Müslüman kimse cünüplü olarak uyumaz, taharetli (abdestli)
olarak uyur. Eğer su bulamazsa toprakla teyemmüm eder. Zira
Müminin ruhu uyuduğu zaman Allah'a (c.c) yücelir; O da onu
kabul edip mübarek kılar; eğer eceli gelmiş olursa, onu
güzel bir surette karar verir; eğer eceli gelmezse, onu, ona
emin olan meleklerle birlikte geri çevirir ve bedenine geri
döndürür.
Müslüman kimse kıbleye doğru tükürmez; eğer unutarak
yaparsa, Allah'tan mağfiret diler. İnsan secde yerine,
yemeğine, içtiği şeye ve dua yazılı pazubantına
üflememelidir. Sizden hiç biriniz cadde üzerine gait
yapmamalıdır. Damın üzerinden havaya ve akar suya idrar
edilmemelidir. Kim öyle yapıp bir zarar görürse, sadece
kendisini kınamalıdır. Çünkü suda ve havada yaşayan
varlıklar vardır. İdrar ettiğinizde yukarıya ve rüzgara
doğru idrar etmeyin. Sırt üstü uyumayın. İnsan
tembellik ederek ve göğsünü öne çıkararak namaz
kılmamalıdır. Kul,
Allah'ın huzurunda durduğu vakit (dünya hakkında) az
düşünmelidir. Çünkü onun namazdan olan hissesi, huzur-u
kalple kıldığı miktarıncadır. Allah'ı zikretmeği hiç bir
yerde ve hiç bir halde terketmeyin. Namazda sakın başka bir
şeye teveccüh etmeyin; zira kul başka bir şeye teveccüh
ettiğinde Allah-u Teâla ona şöyle buyurur: "Kulum bana
teveccüh et, bana teveccüh etmen başkasına teveccüh etmenden
daha hayırlıdır."
Sofraya dökülen ekmek parçalarını toplayıp yiyin. Çünkü
onları şifa niyetiyle yemek, Allah'ın izniyle her hastalık
için şifadır. Pamuk elbise giyin; çünkü
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih'in elbisesidir;
Resulullah hastalık
dışında yün ve tüyden yapılan elbiseyi giymezdi. Sizlerden
biriniz yemekten sonra, yemek yediği parmaklarını
yaladığında Allah-u Teâla şöyle buyurur: "Barekellah
fike" (Allah sana bereket verir).
Allah-u Teâla cemali sever ve nimetinin eserini kulunda
görmeyi de sever. Selam vermekle olsa bile, sıla-ı rahim
(akrabalarla ilişki kurup onlara muhabbet) edin. Çünkü
Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur: "Sakının Allah'tan ki,
onunla haklarınızı dile-mekesiniz ve akrabalardan ilişkiyi
kesmekten de çekinin".
Günlerinizi maceralar anlatmak, "şöyle böyle yaptım" demekle
geçirmeyiniz. Çünkü amellerinizi koruyan muhafızlar sizinle
birliktedir. Allah'ı her yerde anın.
Peygamber’e ve
Ehl-i Beyt’ine
-Allah'ın salat-ı Ona ve onların üzerine olsun-
selavat getirin. Zira Allah-u Teâla, o Hazreti andığınızda
ve saygıda bulunduğunuzda duanızı kabul eder. Sıcak yemeği
bırakın soğusun ve yenilecek bir hale gelsin. Zira
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih sıcak yemek getirdiklerinde
şöyle buyurdu: "Bırakın soğusun ve yenilir bir hale gelsin.
Allah-u Teâla sıcak yemeği bize yedirmez; bereket soğuk
yemektedir; sıcak yemeğin bereketi olmaz.”
Çocuklarınıza Allah'ın onlara yarar vermesini sağlayacak
ilimleri öğretin ki, “mürcie”ye yenik
düşmesinler.
Ey insanlar! Dillerinizi koruyun. (Hak karşısında) kayıtsız
şartsız teslim olun. Emanetleri, peygamberlerin katilleri
bile olsalar sahiplerine iâde edin. Pazara girdiğinizde ve
halkı ticaret işleriyle meşgul olarak gördüğünüzde, Allah'ı
çok anın. Çünkü bu amel, günahların keffareti olduğu gibi
hasenatın da artmasına sebep olur. Gafillerden olmayınız.
Ramazan ayı ulaştığında kula yolculuğa çıkmak yakışmaz.
Çünkü Allah-u Teâla buyurmuştur ki: "Sizden her kim
Ramazan ayında hazır bulunursa o ayı oruç tutsun."
Şarap içmede ve ayakkabının üzerine mesh etmede takıyye
yoktur (yani bu işler takıyye olarak bile yapılmaz). Sakın
hakkımızda gulüv (ifrat) etmeyin. Bizi Allah'ın kulları
bilin; sonra faziletimizden dilediğiniz şeyi söyleyin. Bizi
seven, yaptığımız ameli yapmalıdır ve vera' (günahlardan ve
şüpheli şeylerden kaçınıp çekinmek) ile bu makama ulaşmaya
çalışmalıdır. Çünkü haramlardan çekinmek, dünya ve ahirette
yardım dilenilecek en iyi vesiledir. Bize ayıp isnat eden
kimselerle bir arada oturmayın. Düşmanımızın yanında bizi
açıkça överek bize olan sevginizi aşikâr etmeyin ki
kendinizi yöneticilerinizin yanında hakir düşürürsünüz.
Doğruluğa sarılın. Çünkü o, kurtuluş vesilesidir. Allah'ın
indinde olan şeye, rağbet edin. Allah'ın rızası ve itaatini
talep edin; bu yol uğrunda sabırlı olun.
Müminin ayıpları ortaya çıkıp horlanarak cennete girmesi ne
de kötüdür. İşlediğiniz günahlarınızın affedilmesi için,
kıyamet günü size şefaat dilemekten dolayı bizi zahmete
düşürmeyin. Kıyamet günü kendinizi düşmanlarınızın yanında
utandırmayın. Allah katındaki makamınızı bırakıp bu değersiz
dünyaya kapılarak kendinizi tekzip etmeyin. Allah'ın size
emrettiği şeye, sıkıca sarılın. Çünkü can verirken sizinle
imrenilen cennet nimetlerini görmeniz arasındaki fasıla,
ancak Resulullah'ın
(can çekişme vakti yanınızda) hazır olması mıktarıncadır.
(Siz ölür ölmez cennet nimetlerine kavuşacaksınız). Allah
indinde olan şey daha hayırlı ve kalıcıdır. Allah'a andolsun
ki (ölüm vakti) ona müjde verilir, gözü aydınlanır ve
likaullah'a aşık olur.
Maddi durumları zayıf olan kardeşlerinizi küçümsemeyin; kim
bir Mümini küçümserse, Allah da onu küçümser ve kıyamet günü
de o ikisini bir araya getirmez; ancak tövbe edip pişman
olması hariç. Kardeşinin kendisine muhtaç olduğunu gören
kimse, ihtiyacını karşılamak için, onu talepte bulunma
zahmetine düşürmemelidir. (Yani istemeden ihtiyacını
karşılamalıdır.) Birbirinizi ziyaret edin, birbirinize
şefkatli davranın, birbirinize bağışta bulunun. Söyleyip
amel etmeyen münafık gibi olmayın. Evlenin; zira
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih buyurmuştur ki: "Sünnetime
uymayı seven mutlaka evlenmelidir. Çünkü evlenmek
sünnetimdendir. Evlat sahibi olmaya çalışın, zira ben sizin
çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övüneceğim.”
Evlatlarınızı zinakâr ve deli kadının sütünden koruyun.
Çünkü süt bulaştırıcıdır. (Bazı ruhi ve cismi özellikleri
çocuğa aktarır.) Taşlığı, mahmuzu ve kursağı olmayan kuşun
etinden uzak olun. Azı dişi olan yırtıcı hayvanın ve pençesi
olan kuşun etinden sakının. Dalak yemeyin; çünkü dalak bozuk
kandan oluşur. Siyah
elbise giymeyin. Çünkü siyah elbise
Firavun'un
elbisesidir. Etin urundan sakının. Zira o cüzam damarını
tahrik eder. Dinde kıyas etmeyin. Çünkü dinde kıyas
yapılmaz. Pek yakında bazı kimseler gelir ki, dinde kıyas
ederler; bunlar dinin düşmanlarıdır. İlk kıyas eden
Şeytan'dı. Ucu sivri ayakkabı giymeyin. Çünkü o
Firavun'un
ayakkabısıdır. Bu Çeşit ayakkabıyı ilk icat eden şahıs odur.
Şarap içenlere karşı çıkın. Hurma yiyin. Çünkü hurma
dertlere dermandır.
Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in
sözüne uyun; o şöyle buyurmuştur: "Kim kendi yüzüne
dilencilikten (başkalarına ağız açmaktan) bir kapı açarsa
Allah da fakirlikten onun yüzüne bir kapı açar."
Çok mağfiret dileyin. Çünkü bu amel, rızkı çoğaltır. Gücünüz
yettiği kadar ahiretiniz için iyi amel gönderin. Zira, onu
yarın hazır bulursunuz. Cedelleşmek ve Tartışmaktan sakının.
Çünkü tartışmak şüphe doğurur.
Allah'tan bir şey dileyen, onu şu üç saatte dilemelidir: 1-
Cuma gününde. 2- Öğle vaktinde, ki rüzgar eser, göklerin
kapıları açılır, rahmet iner ve kuşlar öter. 3- Gecenin son
saatlerinde şafak söktüğü vakit. Bu vakitte iki melek şöyle
çağrıda bulunurlar: Tövbe edecek var mı tövbesi kabul
edilsin? İhtiyacı olan var mı karşılansın? Mağfiret isteyen
var mı bağışlansın? Ve dileği olan var mı? Öyleyse Allah'ın
davetçisine icabet edin.
Şafağın sökmesinden güneşin doğuşuna kadar rızık talep edin.
Çünkü bu, rızık kazanmak için yeryüzünde dolaşmaktan, daha
faydalıdır. İşte bu vakit Allah-u Teâla'nın kulları arasında
rızkı taksim ettiği vakittir. Fereci (kurtuluşu) bekleyin.
Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah katında
amellerin en sevimlisi fereci (kurtuluşu) beklemek ve
Müminin sürekli olarak yaptığı (asla terk etmediği)
amelidir. Sabah namazını kıldıktan sonra Allah'a tevekkül
edin. İşte o zaman büyük bağış ve ihsanlar verilir. Kılıçla
haremlere (Mescid-ül Haram ve Mescid-ün Nebi’ye) girmeyin.
Kılıç önünüzde (olduğu halde) namaz kılmayın. Çünkü kıble
emniyet yeridir.
Hacca gittiğinizde,
Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in
kabrini ziyaret edin. Bu ziyareti terketmek zulümdür ve siz
buna emrolunmuşsunuz. Üzerinizde hakları olanların
kabirlerinin ziyaretine gidin; bir müddet orada kalın, o
kabirlerin kenarında Allah'tan rızık talep edin. Zira onlar
sizin ziyaret etmenizle sevinirler. Kişi anne ve babasının
kabrinin kenarında onların hakkında dua ettikten sonra
(Allah'tan) kendi isteğini dilemelidir. Büyük günahları
işlemeye gücünüz yetmediğinde, küçük günahlarınızı, az
saymayın. Çünkü küçük günahlar toplanır büyük olur.
Secdeleri uzatın. Kim secdeyi uzatırsa, Allah'a itaat etmiş
ve kurtuluş bulmuş olur.
Ölümü, kabirden çıkacağınız ve Allah'ın huzurunda
duracağınız günü çok anın ki, karşılaştığınız musibetler
size kolay gelsin. Göz ağrısına tutulan Ayet-el Kürsi'yi
şifa niyetiyle okusun, inşaallah şifa bulur. Günahtan
sakının. Çünkü bütün belalar ve rızkın azlığı, hatta derinin
çizilmesi, ayağın taşa çarpması ve (bütün) musibetler günah
sebebiyledir. Allah-u Teâla buyuruyor ki: "Başınıza gelen
her musibet, kendi ellerinizin kazandığı (günahlar)
yüzündendir. Allah ise günahların bir çoğunu bağışlıyor
(bunlardan dolayı musibet vermiyor)."
Yemek yerken Allah'ı çok anın, konuşmayın. Çünkü yemek,
Allah'ın nimet ve rızıklarından biridir; şükrü ve hamdı ise
size farzdır. Nimet elinizden çıkmadan, ona iyi davranın
(kadrini bilin, şükrünü yerine getirin); zira nimet
(sahibinden) ayrılır ve sahibinin kendisine nasıl muamele
ettiğine dair şehadet eder. Kim Allah'ın az rızkına razı
olursa, Allah da onun az ameline razı olur. Tefritten (amel
etmede gevşeklik yapmaktan) sakının; çünkü pişmanlığın yarar
sağlamayacağı bir zamanda pişmanlığa sebep olur.
Savaş alanında düşmanla karşılaştığınızda, az konuşun;
Allah'ı çok anın; düşmana sırt çevirmeyin; zira (bu
işinizle) Allah'ın gazabını haketmiş olursunuz. Savaş
meydanında kardeşlerinizden birinin yaralandığını, felakete
uğradığını veya düşmanın onun canına kıymak istediğini
gördüğünüz zaman, canınızla onu güçlendirin. Gücünüz
yettiği kadar, hayır iş yapın. Çünkü hayır iş, insanı kötü
ölümden korur.
Kim Allah katında makamının nasıl olduğunu bilmek istiyorsa,
günah işlediği zaman Allah'ın kendi yanındaki makamının
nasıl olduğuna baksın.
Evde beslenecek en iyi hayvan, koyundur. Kimin evinde bir
koyun olursa melekler her gün bir defa onu takdis eder; her
kimin iki koyunu olursa, melekler onu iki defa takdis eder;
keza üç koyunu olanı da ve Allah-u Teâla şöyle buyurur:
"Yaşantınız bereketli olsun." Bir Müslüman zayıf ve güçsüz
olduğunda sütle et yemelidir. Çünkü Allah-u Teâla gücü bu
ikisinde bırakmıştır. Hacca gitmek istediğinizde, gitmeden
önce yolculuğun bazı ihtiyaçlarını alıp hazırlayın. Zira
Allah-u Teâla (cihattan kaçmak isteyenler hakkında) şöyle
buyuruyor: "Savaşa çıkmayı kasdetselerdi, elbette bir
hazırlıkta bulunurlardı."
Güneşli havada oturduğunuzda güneş sırtınıza vuracak şekilde
oturun. Çünkü güneş gizli hastalıkları aşikâr eder.
Hacca gittiğinizde Allah'ın evine çok bakın. Çünkü Allah'ın,
Beyt'ül Haram'ının nezdinde yüz yirmi (çeşit) rahmeti
vardır. Altmış tanesi tavaf edenler, kırk tanesi namaz
kılanlar, yirmi tanesi de bakanlar içindir. Beytullah-il
Haram'ın kenarında, aklınızda olan günahları itiraf edin,
aklınıza gelmeyen günahlar hususunda ise şöyle deyin:
Allah'ım! Bizim unuttuğumuz, fakat senin unutmadığın
günahlarımızı sen affeyle. Zira kim o mekânda günahlarına
ikrar eder, onları sayar, onları hatırlar ve onlardan dolayı
Allah'tan mağfiret dilerse, o günahları bağışlamak Allah'a
hak olur. Bela inmeden önce dua etmeye koyulun. Altı vakitte
göğün kapıları açılır: Yağmur yağdığı vakit, cihat vakti
(saldırı zamanı), ezan vakti, Kur'an okunduğu vakit, öğlenin
ilk vakti ve şafak söktüğü vakit.
Kim ölünün cesedi soğuduktan sonra ona el sürerse,
gusletmesi gerekir. Bir Mümine gusül ettirenin onu
kefenledikten sonra, gusledip artık ölüye dokunmaması
gerekir; dokunursa tekrar gusletmesi farz olur.
Kefenleri (güzel kokuyla) tütsülemeyin. Ölülerinize kâfur
dışında koku sürmeyin. Çünkü ölü ihrama giren kimse gibidir
(güzel koku kullanmak ihramda olan kimseye haramdır).
Ailenize, ölünün yanında güzel konuşmayı emredin.
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih'in kızı
Fatıma aleyha
selam babası vefat ettiği zaman, Beni Haşim kızları
kendisine matem elbisesi getirdiklerini bildirdiklerinde
şöyle buyurdu: "Matem elbisesini (cahiliye âdetlerini) bir
kenara bırakın, (onun yerine) dua edin."
Müslüman, kardeşinin aynasıdır; kardeşinizde bir yanlışlık
gördüğünüzde, ona yüklenmeyin; onu irşad edin; ona nasihatta
bulunun ve onunla iyi geçinin. İhtilaftan sakının. Çünkü
ihtilaf dinden çıkıp dinin hükümlerine uymamaya sebep olur.
Orta halli olun (ifrat ve tefritten sakının). Birbirinize
şefkatli ve merhametli davranın.
Hayvanıyla yolculuğa çıkan (konaklayacağı yere ulaştığında)
ilk önce onun otunu ve suyunu vermelidir. Hayvanın yüzüne
vurmayın. Çünkü o da Rabbini tenzih ve tesbih ediyor.
Kim yolculukta yolunu yitirir veya canından korkarsa; "Ey
Salih yardımıma
koş" diye çağrıda bulunsun. Zira cinden olan kardeşlerinizin
arasında sesinize cevap verecek, yolunu şaşırana yol
gösterecek ve hayvanını koruyacak kimseler vardır. Kim
arslandan, canı, hayvanı (atı, devesi) veya koyunu için
korkarsa, onların etrafına daire şeklinde bir çizgi çizip
şöyle demelidir: "Allah'ım! Ey
Danyal’ın,
kuyunun ve her yırtıcı arslanın Rabbi! Beni ve koyunumu
koru."
Boğulmaktan korkan şöyle demelidir. "Bismillahi mecraha
ve mürsaha inne Rabbî leğafûrun rahim." Vema
kaderullahe hakke kadrihi ve'l erzu cemîan kabzetuhu yevmel
kıyameti ve's semavatu metviyyatun biyemînihi Subhanehu ve
Teâla amma yuşrikûn" Akrepten
korkan şu ayeti okumalıdır: "Selamun ala
Nuh'in fil alemin.
İnna kezalike neczil muhsinîn. İnnehu min ibadin'el
mu'minîn."
Yeni doğan evladınız için yedinci gününde akike (kurban)
kesin. Saçlarını tıraş ettiğinizde saçlarının ağırlığı kadar
gümüş sadaka verin. Bu iş, her Müslüman için gereklidir.
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih de
Hasan ve
Hüseyin için böyle
yaptı. Dilenciye bir şey verdiğinizde ondan hakkınızda dua
etmesini isteyin; zira duası sizin hakkınızda kabul olur,
ama kendi hakkında kabul olmaz. Çünkü (dilenciler
genellikle) yalan konuşurlar.
Kendisiyle sadaka verdiğiniz elinizi öpün; zira sadaka
dilencinin eline geçmeden önce Allah onu alır. Nitekim
Allah-u Teâla (Kur'an'da) buyurmuştur ki: ("Bilmezler mi
bizzat Allah kullarından tövbeyi kabul eder) ve sadakaları
alır." Sadakayı
gece (vakti) verin. Çünkü gece verilen sadaka Allah'ın
gazabını yatıştırır.
Sözlerinizi amellerinizden sayın ki, hayır işlerin dışında,
konuşmalarınız azalsın. Allah'ın size verdiği rızıktan
(fakirlere) infak edin; zira infak eden kimse, Allah yolunda
cihat eden kimse gibidir. Mükâfata yakini olan, cömertçe
infak eder.
Bir şeye yakini olup da sonra şüpheye düşen, önceki yakini
üzere amel etmelidir. Çünkü şüphe yakini gidermez ve onu
bozmaz. Yalan yere şahitlik yapmayın. Şarap içilen sofrada
oturmayın. Çünkü insan ne zaman alınıp götürüleceğini
(öleceğini) bilmez.
Yemeğe oturduğunuzda köleler gibi oturun, yerde (oturarak)
yiyin; bacak bacak üzerine atmayın ve bağdaş kurup
oturmayın; çünkü böyle oturmak Allah'ın sevmediği bir
oturuştur ve böyle oturana Allah gazap eder. Peygamberlerin
akşam yemeği yatsı (namazın)dan sonra idi. Akşam yemeğini
terketmeyin. Çünkü onu terketmek bedeni çökertir.
Bedenin ateşi, ölümün öncüsü ve Allah'ın yeryüzündeki
zindanıdır. Allah-u Teâla kullarından istediği kimseyi onda
mahpus eder. Ateş, devenin hörgücünden tüylerin dökülmesi
gibi günahları döker. Yara ve ateşten başka bütün
hastalıklar, bedenin dahilindedir, ama bunlar bedenin
zahirinde olurlar. Bedendeki ateşi menekşe ve soğuk suyla
düşürün. Çünkü bu ateşin sıcaklığı cehennemin
sıcaklığındandır.
Müslüman bir kimse, hastalığı sıhhatine galip olmadıkça ilaç
kullanmamalıdır.
Dua, kesinleşen kaza ve kaderi geri çevirir. Öyleyse onu
hazırlayın ve okuyun. Temizlendikten sonra alınan abdestin
on hasenesi vardır; öyleyse kendinizi temizleyin.
Tembellikten kaçının. Çünkü tembellik eden kimse Allah'ın
hakkını edâ edemez. Bedenin pis kokusunu, suyla temizleyin.
Kendinizi kontrol edin; Temizliği riayet etmediği için
birlikte oturduğu kimsenin rahatsızlığına sebep olan kulu,
Allah sevmez. Namazda sakalınızla ve sizi oyalayan herhangi
bir işle uğraşmayın.
Başka bir işle meşgul olmadan önce, hayır iş yapmaya koşun.
Müminin nefsi kendi tarafından meşakkattedir, (fakat)
başkaları ondan rahattırlar. Sözlerinizin çoğu Allah'ın
zikri olmalıdır.
Günahtan sakının. Çünkü kul günah işler ve rızık ondan
kesilir. Hastalarınızı sadakayla tedavi edin. Mallarınızı
zekât vermekle koruyun. Namaz, her takvalının (Allah'a)
yaklaşma vesilesidir. Hac her güçsüzün cihadıdır. Eşine iyi
davranmak, kadının cihadıdır. Fakirlik en büyük ölümdür. Aile
azlığı, iki kolaylıktan biridir. Takdir (ölçülü davranmak),
geçimin yarısıdır. Üzüntü, ihtiyarlığın yarısıdır.
İktisatlı (orta halli) davranan kimse, fakir olmaz. İstişare
eden, helak olmaz. Şerefli ve dindar kimselerden başkasına
ihsan etmek uygun değildir. Her şeyin meyvesi vardır, hayır
işin meyvesi ise onu çabuklaştırmaktır.
Mükâfata yakini olan, cömertçe bağışta bulunur. Musibet
vakti bacaklarına vuranın, mükâfatı hiç olup gider. Müminin
en iyi ameli, fereci (kurtuluşu) beklemektir. Ana babayı
üzen, onlara asilik yapmıştır. Rızkı sadakayla indirin.
Çeşitli belaları, duayla defedin. Bela inmeden önce, duaya
sarılın. Taneyi (tohumu) yaran ve insanları yaratan Allah'a
andolsun ki, belanın Mümine saldırısı, selin tepenin
yukarısından aşağıya dökülmesinden ve beygirin koşuşundan
daha süratlidir.
Belaların zorluğundan kurtulmayı Allah'tan dileyin. Çünkü
belanın çetinliği dini yok eder. Mutlu kimse, başkalarının
başına gelenlerden ibret alan kimsedir.
Riyazetle, güzel ahlakı kendinize kabullendirin. Çünkü Mümin
bir kul, güzel ahlakıyla, gündüzleri oruç tutan ve geceleri
namaz kılan kimse derecesine erişir.
Bilerek şarap içen kimse bağışlanmış olsa bile, Allah-u
Teâla cehennem ehlinin bedenlerinden akan sarı suyu ona
içirir. Günah işlemek için adanan adak geçersizdir.
Akrabalık ilişkisini kesmek için edilen yemin geçersizdir.
Amelsiz dua eden, yaysız ok atan kimseye benzer. Kadın,
sadece kendi kocası için güzel koku sürmelidir. Malını
savunma yolunda ölen, şehittir. Aldatılan, ne övülür ve ne
de görüşü alınır.
Evladın babasının, kadının da kocasının izni olmaksızın
yemin etmeleri geçersizdir.
Allah'ı zikir etmeden akşama dek konuşmayı terketmek, (samt
orucu tutmak) doğru değildir. Hicretten sonra taarrub
(küfür vatanına dönmek) caiz değildir. Mekke fethinden sonra
hicret etmek, farz değildir.
Allah katında olanı talep edin; çünkü Allah katında olan
şey, sizi halkın elinde olan şeyden ihtiyaçsız kılar.
Allah-u Teâla, mesleğinde güvenilir olan kimseyi sever.
Allah indinde, namazdan daha sevimli bir iş yoktur. Sakın
dünyevi işler, sizi namazı vaktinde eda etmekten
alıkoymasın.
Allah-u Teâla, namazı vaktinde edâ etmeye itina
göstermeyenleri kınayıp şöyle buyurmuştur: "Vay o namaz
kılanların haline ki, namazlarından gafildirler."
Biliniz ki, düşmanlarınızın salihleri riyakârdırlar; Çünkü
Allah-u Teâla onları (ihlasla amel yapmaya) muvaffak kılmaz
ve rızası için yapılmayan hiç bir ameli de kabul etmez.
İyilik eskimediği gibi günah da (kötülük de) unutulmaz.
"Şüphe yok ki, Allah-u Teâla sakınanlar ve iyilik edenlerle
beraberdir."
Mümin, kardeşini ayıplamaz; ona hıyanet etmez; ona iftirada
bulunmaz; (zorluklarda) yalnız bırakarak yardımını kesmez ve
ondan teberri etmez (uzaklaşmaz). Kardeşinin mazeretini
kabul et, mazereti olmadığı takdirde ona bir mazeret bul.
Dağları yerinden söküp atmak, süresi gelmemiş saltanatı
yerinden söküp atmaktan daha kolaydır. “Allah'tan yardım
isteyin; sabredin. Şüphe yok ki yeryüzü Allah'ındır,
kullarından dilediğini ona mirasçı kılar ve sonuç (zafer)
sakınanlarındır.”
Vakti gelmeden önce bir işe başlamakta acele etmeyin,
sonunda pişman olursunuz. Vakit (ömür) uzun görünmesin size,
yoksa kalbiniz sertleşir. Güçsüzlerinize rahmedin ve Allah-u
Teâla'dan rahmet dileyin.
Gıybetten sakının; müslüman, kardeşinin gıybetini etmez;
Allah-u Teâla gıybet etmeyi nehyetmiş ve şöyle buyurmuştur:
"Bazınız, bazınızın gıyabında kötülüğünü söylemesin;
hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan
tiksinirsiniz."
Mümin namazda elini bağlamamalıdır... Ayakta iken su
içmeyin. Zira insanı çaresiz bir derde düşürür; ancak Allah
şifa vermiş olması hariç. Namaz halinde üzerinizde bir böcek
gördüğünüzde onu toprağa gömün veya namaz bitene kadar
elbisenizde tutun. (Yani namazda onu öldürmeyin.)
Haddinden fazla kıbleden yüzü çevirmek, namazı bozar; böyle
yapan bir kimsenin ezan, ikaamet ve iftifah tekbiri ile
yeniden namaza başlaması gerekir.
Kim güneş doğmadan önce, on defa İhlâs ve Kadir surelerini,
on defa da Ayet-el Kürsi'yi okursa, malını korktuğu şeyden
korumuş olur. Ve kim İhlâs ve Kadir surelerini güneş
doğmadan önce okursa, şeytan onu günaha düşürmek için çaba
gösterse dahi günaha düşmez. Borcun sizi yenmesinden Allah'a
sığının.
Ehl-i Beyt,
Nuh'un gemisine
benzer; o gemiden geri kalan helak olur.
Elbiseyi (yerlere sürünen kısmını) katlamak namaz için
temizliktir. Allah-u Teâla buyurmuştur ki: "Elbiselerini
temizle." Yani
(temiz kalması için) çemre. Bal yalamak şifadır. Allah-u
Teâla buyurmuştur ki: "O arıların karınlarından çeşitli
renkte ballar çıkar, onlarda insanlar için şifa vardır."
Yemeye tuzla başlayın, tuzla da bitirin. Eğer insanlar tuzda
olan yararı bilselerdi, onu panzehirden daha çok değer
verirlerdi. Kim yemeğe tuzla başlarsa, Allah-u Teâla
kendisinden başka hiç kimsenin bilmediği yetmiş belayı ondan
uzaklaştırır.
Her ayın üç günü, oruç tutun. Zira böyle bir amel, ömür
boyu oruç tutmayla eşittir. Biz ayın ilk ve son perşembe
günlerini ve bunların arasındaki çarşamba gününü oruç
tutarız. Allah-u Teâla cehennemi çarşamba günü yaratmıştır;
öyleyse ondan Allah'a sığının.
Bir ihtiyacı olan, perşembe günü sabah erken onun peşine
gitmelidir. Çünkü
Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih şöyle
dua etmiştir: "Allah'ım! Perşembe gününün sabahını ümmetim
için mübarek kıl."
Biriniz evinden çıktığında: "İnne fî halk'is semavati vel
arzi vehtilafil leyli ven nehar" ayetinden "İnneke la
tuhlif-ul mîad" ayetine kadar ve
Ayet-el Kürsi'yi, Kadir ve Hamd surelerini okumalıdır; çünkü
bunları okuması ihtiyaçlarının karşılanmasına sebep olur.
Kalın dokunmuş elbise giyin. Çünkü elbisesi ince olanın,
imanı zayıf olur. (Bu tür elbise insanın vücudunu göstermesi
gönünden iffete aykırıdır.) Namaza durduğunuzda bedeni
gösteren elbise giymeyin.
Allah'a tövbe edin. O'nun muhabbetine girin. Zira Allah-u
Teâla tövbe eden ve temiz olan kimseleri sever. Mümin,
Allah'a dönen ve çok tövbe eden kimsedir.
Mümin kardeşine öf dediğinde, onların arasındaki (kardeşlik
bağı) kesilir. Yine ona sen kâfirsin dediğinde, onlardan
biri kâfir olur. (Elbette maksat zahiri küfür değildir.)
Müminin kardeşine iftira etmesi, ona yakışmaz; iftira ederse
tuzun suda erimesi gibi aralarındaki iman da erir. (Yani
iftira edenin imanı erir.)
Tövbe kapısı, tövbe etmek isteyen kimse için açıktır.
Öyleyse, Allah'a Tövbe-i Nasuh (halis olarak günahı
tekrarlamamak düşüncesiyle tövbe) edin; umulur ki Rabbiniz
kötü amellerinizi bağışlar.
Bir anlaşma yaptığınızda anlaşmanıza bağlı kalın. Çünkü hiç
bir kavimden, hiç bir nimet ve bolluk günaha düşmedikçe
alınmamıştır. Allah-u Teâla kulları hakkında zulmedici
değildir. Eğer bela inmeden önce duada bulunurlarsa,
nimetleri ellerinden çıkmaz. Eğer bela indikten veya nimet
elden çıktıktan sonra samimi olarak Allah'a yönelirlerse,
gevşeklik ve israfta da bulunmazlarsa, Allah-u Teâla onların
bütün kötülüklerini ıslah eder ve elden çıkmış tüm
nimetlerini de kendilerine geri çevirir.
Müslüman sıkıntıya düştüğünde Rabbinden şikayet etmemelidir;
ama (sıkıntılardan) dolayı O'na şikayet etmelidir. Çünkü
bütün işlerin anahtarı, yerdeki ve gökteki ve bunların
arasındaki bütün şeylerin tedbiri O'nun elindedir. O büyük
arşın Rabbidir ve bütün hamdlar alemlerin Rabbi olan Allah'a
mahsustur. İnsan uykudan kalkıp oturduğunda ayağa kalkmadan
önce şöyle demelidir: "Hasbiye'r Rabbu minel ibad, Hasbî
Huve hasbî ve ni'mel vekîl."
Herhangi biriniz, gece yarısı uykudan kalktığında göğün
etrafına bakıp: "İnne fî halk'is semavati ve'l-arzi
vehtilafil leyli venne-har" ayetinden "inneke la
tuhlif'ul mîad" ayetine kadar okumalıdır.
Zemzem kuyusunun suyundan içmek, hastalığı giderir. Öyleyse
Hacer-ül Esved taşının önünde o sudan için. Dört nehir (çok
bereketli ve yararlı olduklarından dolayı sanki) cennet
nehirlerindendir: Fırat, Nil, Seyhan ve Ceyhan.
Müslüman bir kimse hükmüne güvenmediği ve toplumda Allah'ın
emrini icra etmeyen bir kimsenin emri altında cihada
gitmemelidir. Gidip ölürse, hakkımızı gasp ve kanımızı
dökmekte düşmanımıza yardımda bulunmuştur; ölümü de cahiliye
ölümüdür.
Biz Ehl-i Beyt'i
anmak, pisliğe, hastalıklara, şüphe ve günah vesvesesine
şifadır ve bizim sevgimiz Allah'ın rızasıdır. Emirlerimizi
dinleyen, yolumuza koyulan ve yolumuzu kabullenen kimseler,
yarın Firdevs cennetinde bizimle beraber olacaklardır. Bizim
hükümetimizi bekleyen, Allah yolunda kendi kanına boyanan
kimse gibidir.
Kim bizi bir savaşta görür ve yardım dileme feryadımızı
duyar da yardımımıza koşmazsa, Allah-u Teâla onu yüzü üstü
cehenneme atar. İnsanların yeniden dirilip yolların
daraldığı zamanda (kıyamet günü), cennetin kapısı biziz. Biz
Hıtta (mağfiret) kapısıyız; o kapı selamet ve kurtuluş
kapısıdır; o kapıdan giren kurtuluşa erer; ondan geri kalan
ise helak olur.
Allah-u Teâla bizimle (insanların yaratılışını)
başlatmıştır; bizimle sona erdirecektir. Bizimle
istediği şeyi yok eder; bizimle zamanın zorluklarını
uzaklaştırır ve bizim vesilemizle yağmur yağdırır. Sakın
aldatıcı şeytan sizi aldatmasın. Eğer
Kaim'imiz (Hz.
Mehdi) kıyam ederse, gök yağmurunu yağdıracak;
yeryüzü otlarını bitirecek; kulların kalbinden düşmanlık
silinecek; evcil ve yırtıcı hayvanlar birbirleriyle
uzlaşacaktır, kaynaşacaktır; öyle ki, bir kadın başında
sepet, Irak ile Şam arasında gidip geldiğinde, ayağını
yeşillikten başka bir şeyin üzerine basmayacaktır; hiç bir
yırtıcı hayvan onu ürkütüp korkutmayacaktır. Eğer düşmanlar
arasında kalmanın ve duyduğunuz incitici sözlere karşı
sabretmenin mükâfatını bilseydiniz, gözleriniz ışıklanırdı.
Eğer beni kaybederseniz, benden sonra karşılaşacağınız
zulüm, tecavüz, ayrım, ilahi haklara itinasızlık ve can
korkusu gibi (tatsız) olaylardan dolayı ölümü
arzulayacaksınız. İşte böyle bir zamanda hep birlikte
Allah'ın ipine (Kur'an'a) sarılın ve tefrikaya düşmeyin;
sabra, namaza ve takıyeye sarılın. Bilin ki, Allah-u Teâla
kullarının (söz ve amellerinde) çeşitli renklere girmelerini
sevmez.
Haktan ve hak ehlinden ayrılmayın. Başkasını bizim yerimize
seçen kimse, helak olur, dünyasını kaybeder ve günahkâr
olduğu halde bu dünyadan ayrılır.
Evinize girdiğinizde evdekilere selam verin; evde kimse
olmadığında ise "Esselamu aleyna min Rabbina" deyin. Evinize
girdiğinizde "Kul huvellahu ehad" suresini okuyun.
Çünkü onu okumak fakirliği giderir.
Çocuklarınıza namaz öğretin; sekiz yaşına girdiklerinde
namaz kılmadıkları takdirde bu işten dolayı onları
sorgulayın.
Köpeklerden uzak durun; her kimin elbisesine kuru olarak
köpek dokunursa elbisenin üzerine su serpsin; eğer yaş ise
elbiseyi yıkasın.
Bizden tefsirini anlamadığınız bir hadis duyduğunuzda onu
bize bırakın ve durun (kendi görüşünüzü söylemeğe
yeltenmeyin); hak aşikâr olduğunda da teslim olun; aceleci
ve sırrı ifşa eden olmayın; aşırı gidenler (gulüv ehli),
bize dönmelidirler; geri kalanlar (Ehl-i
Beyt'in makamını olduğundan aşağı bilenler) da bize
ulaşmalıdırlar.
Bize sarılan, bize ulaşır; bizi terkeden de helak olur.
Emrimize uyan, bizimle olur; yolumuzdan gitmeyen ise ezilir.
Dostlarımız için Allah’ın indinden fevç fevç rahmet akınları
vardır; düşmanlarımız için de Allah indinden fevç fevç gazap
vardır. Yolumuz orta yoldur; emrimiz ise hidayettir.
Beş şeyde şüphe caiz değildir (onlarda şüpheye düşülürse
namaz bozulur): Vitir namazı (gece namazındaki son bir
rekat), kıraatın (Fatiha ve surenin) farz olduğu her farz
namazın birinci ve ikinci rekatları, sabah namazı, akşam
namazı, seferi olsa bile bütün iki rekatlı farz namazlar.
Akıllı adam, temiz olmadıkça Kur'an okumaz. Namazda
okuduğunuz surenin, rüku ve secde hakkını verin. (Namazda
sure okunduktan sonra rüku ve secdeye gitmek o surenin
hakkıdır. Bir rekatta bir sureden fazla okunmamalıdır, ama
nafile namazlarında bir rekatta iki sure okumak caizdir.)
Erkek, namazda gömleğini (kılıç hamaili gibi) kendisine
sarmamalıdır. Çünkü bu,
Lut kavminin yaptığı bir ameldir. Erkek, iki tarafını
boynuna düğümleyerek veya düğmeleri kapatılmış kalın bir
elbiseyle namaz kılabilir.
İnsan, resim ve resimli olan bir serginin üzerine secde
etmemelidir. Ama resim ayağının altında kalır veya üzerine
onu örtebilecek herhangi bir şey atarsa, caizdir. Kişi namaz
halinde resimli olan parayı elbisesine bağlamamalı (ve
onunla namaz kılmamalıdır). Ama para bir kesede veya dış
elbisede olursa caizdir.
İnsan buğday ve arpa yığınının veya yiyilecek herhangi bir
şeyin ve ekmeğin üzerine secde etmemelidir.
Herhangi biriniz helaya gitmek istediğinde şöyle demelidir:
"Bismillah Allahumme emit anni'l eza ve eiznî
mineş-şeytanirracîm." Oturduğunda
da şöyle demelidir. "Allahumme kema et'amtenîhi tayyiben
ve sevveğtenîhi fekfinîh." Temizlendikten
sonra da şöyle demelidir: "Allahumm'er-zukni'l helal ve
cennibni'l haram." Zira
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih buyurmuştur ki: Allah-u Teâla
her kulu için meleklerden bir vekil kılmıştır; kazay-ı hacet
yaptığında bu melek onun kendi hadesine bakması için boynunu
aşağı doğru eğer, bu anda kulun Allah'tan helal mal istemesi
yerinde olur. Melek (o anda insana) şöyle der: "Ey insan
oğlu, işte senin heveslenip arzu ettiğin şey budur, nereden
aldığına ve şu anda ne hale geldiğine bir bak."
İnsan, abdest alırken elini suya sokmadan (elini yıkamadan)
önce şu duayı okumalıdır: "Bismillah, Allahummec'alnî
minet tevvabîn vec'alnî minel mutatahhirîn." Abdest
aldıktan sonra da şöyle demelidir: "Eşhedu en la ilahe
illallah vahdehu la şerike leh ve enne
Muhammed'en abduhu
ve Resûluh, salla’llahu aleyhi ve alihi ve sellem." Bu
durumda mağfirete müstahak olur. Kim namazın hakkını bilerek
kılarsa, Allah-u Teâla onu bağışlar.
Kişi nafileyi (müstahap namazı) farz namazın vaktinde
kılmamalıdır; özrü olmaksızın da onu terketmemelidir.
(Mazeretten dolayı kılmamışsa) mümkün olduğu zaman onu kaza
etmelidir. Zira Allah-u Teâla (namaz kılanların vasfında)
şöyle buyuruyor: "Öyle namaz kılanlar ki, namazlarını
daima kılarlar." Bunlar,
gecenin kaza olan nafilelerini gündüz, gündüzün de kaza olan
nafilelerini gece kılan kimselerdir. (yani nafileleri asla
ihmal etmeyen kimselerdir)
Farz namazın vaktinde nafilenin kazasını kılmayın. Önce
farzı kılın, daha sonra dilediğiniz namazı.
Mekke ve Medine hareminde kılınan namaz bin namaza eşittir.
Hac yolunda harcanan bir dirhem (başka yerde harcanan) bin
dirheme eşittir. İnsan namazında huşu içinde olmalıdır; huşu
içinde olan kimse ise namazda bir şeyle oynamaz.
İki rekatlı olan her namazın kunutu (cuma namazı hariç)
ikinci rekatin rükuundan öncedir. Cuma namazında iki kunut
vardır; biri ilk rekatin rükuundan öncedir; diğeri ise
ikinci rekatın rükuundan sonradır.
Cuma namazının ilk rekatında Fatiha'dan sonra Cuma suresi,
ikinci rekatında ise Münafikun suresi okunmalıdır.
Secdelerden sonra bedeniniz sakin olacak şekilde (birazcık)
oturun; daha sonra ayağa kalkın; işte bizim amelimiz
böyledir.
Sizden biriniz Tekbiret-ul İhram dediğinde ellerini göğsünün
hizasına kadar kaldırsın; Allah'ın huzurunda durduğunda en
azından farz miktarına riayet etsin; düz dursun ve
eğilmesin; namazdan sonra, dua ederken elini göğe doğru
kaldırıp düz tutsun.
İbn-i Seba:
"Ey Emir-el Müminin,
Allah her yerde yok mu?" diye sorduğunda
İmam Ali
aleyhi'sselâm: "Evet Allah her yerde vardır."
buyurdular. İbn-i Seba:
"Öyleyse neden elimizi göğe doğru kaldıralım?" dedi.
İmam Ali
aleyhi'sselâm buyurdular ki: “Yazıklar olsun sana; bu
ayeti hiç okumuyor musun? "Rızkınız ve size sözü verilen
şey göktedir." Öyleyse
rızkı, Allah'ın Vaat ettiği üzere gökte olduğu halde, gökten
talep etmeyip de nereden talep edelim?
Hiç bir insanın, Allah'tan cenneti istemedikçe, cehennemden
O'na sığınmadıkça ve Hur-ul ayn’la evlenmeyi O'ndan talep
etmedikçe, namazı kabul olmaz. Namaza
durduğunuzda vedalaşanın namazı (son namaz) gibi kılın.
Tebessüm, namazı bozmaz; ama kahkaha bozar.
Uyku kalbe musallat olursa, abdestin yenilenmesi gerekir.
Eğer namazda iken uykudan gözlerin açılmazsa, namazı boz ve
uyu. Çünkü sen (artık ne söylediğini) bilmiyorsun; kendi
zararına dua da edebilirsin.
Kim, kalbiyle bizi sever, diliyle bize yardımda bulunur ve
eliyle bizim yanımızda savaşırsa, cennette bizimle aynı
derecede olur. Kim, bizi kalbiyle sever, ama diliyle bize
yardım etmez ve eliyle bizim yanımızda savaşmazsa, o bir
derece aşağıda olur. Kim, bizi kalbiyle sever, ama eli ve
diliyle yardımda bulunmazsa, cennette bizimle beraber olur.
Kim, kalbinde bize düşmanlık besler, dili ve eliyle de
aleyhimizde olursa, cehennem ateşinin en aşağı tabakasında
olur. Kim, kalbinde bize karşı düşmanlık besler, diliyle
muhalefet eder ama eliyle aleyhimizde bulunmazsa önceki
tabakadan bir derece yüksekte olur. Kim, kalbinde bize
düşmanlık besler, ama dili ve eliyle aleyhimizde olmazsa, o
da ateşte olur. Cennet ehli, insanın gökte yıldızları
seyrettiği gibi, cennette şiâmızın bulundukları makamları
seyrederler.
Tesbih (Yusebbihu veya Sebbehe) ile başlayan sureleri
okuduğunuzda "Subhane Rabbiyel a'la" deyiniz.
"İnnellahe ve me-laiketehu yusellûne alen nebiy" ayetini
okuduğunuzda Peygamber'e
çok salavat gönderin; (ister) namazda olsun, ister namazın
dışında.
Bedende gözden daha az şükreden bir uzuv yoktur; öyleyse
isteklerini kabul etmeyin; zira sizi Allah'ın zikrinden
alıkor.
Tin suresini okuduğunuzda, sonunda "Ve nahnu ala zalike
min'eş şahidin" deyiniz.
"Kûlû amenna billah" ayetini
okuduğunuzda "Amenna billah" (Allah'a iman ettik)
deyin ve "Ve nahnu lehu muslimûn" ayetine kadar
okuyun. İnsan farz namazın son teşehhüdünde "Eşhedu en la
ilahe illallah vahdehu la şerike leh ve enne
Muhammed'en abduhu
ve rasûluhu ve enne's saate atiyetun la reybe fiha ve
ennellahe yeb'asu men fil kubûr" okuduktan
sonra kendisinden abdesti batıl edecek bir şey çıkarsa,
namazı tamamdır; yenilemesi gerekmez.
Allah'a, namaz için (camiye) yaya gitmek kadar daha ağır bir
ibadet yapılmamıştır.
Hayrı, su yolunda gidip gelen develerin boynunda ve
tırnaklarında arayın. Nebiz'e
(acılığını gidermek için içerisine hurma veya kuru üzüm
dökülen su) nebiz-i sikaye (hacılara verilen su)
denilmesinin sebebi şudur:
Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'e
Taif'ten kuru üzüm getirdiklerinde
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih zemzem suyunun acılığını
gidermek için o üzümün, zemzem suyuna dökülmesini emretti. Eğer
bir müddet kalırsa onu içmeyin.
Kişi çıplak olduğunda şeytan ona bakıp tamah eder; öyleyse
kendinizi örtün. Kişinin elbisesini dizlerinden yukarıya
toplayarak halkın önünde oturması doğru değildir. Kim kokusu
diğerlerine eziyet eden bir şey yerse camiye
yaklaşmamalıdır. İnsan namazın secdesinde sırtını yüksek
tutmalıdır.
Sizden birisi, gusül etmek istediğinde önce ellerini dirseğe
kadar yıkasın. Yalnız olarak namaz kıldığında, kıraat,
tekbir ve tesbihin sesini kendine işittir. Namaz kılıp
bitirdiğinde yüzünü sağ tarafa çevir.
Dünyadan takva azığı toplayın. Çünkü takva, dünyadan
topladığınız en iyi azıktır. Kim, üç gün hastalığını halktan
gizleyip Allah'a (o acıdan dolayı) yakarırsa Allah’ın, ona
şifa vermesini hakeder. Kulun, Allah'tan en uzak olduğu hal,
bütün kaygısının karnı ve tenasül organı olduğu zamanki
halidir.
İnsan, dininin tehlikeye düşeceğinden korktuğu bir yolculuğa
çıkmamalıdır.
Duada dört şeye dikkat et:
Peygamber'e ve
Ehl-i Beyt'ine salavat getirmeye, cenneti Allah'tan
istemeye, cehennemden O'na sığınmaya, hur-ul ayn’ı O’ndan
dilemeye.
Kişi namazını kılıp bitirdikten sonra,
Peygamber
salla'llâhu aleyhi ve alih'e salavat getirmeli; cenneti
Allah'tan dilemeli; ateşten O'na sığınmalı, hur-ul ayn’la
(cennet kızıyla) evlenmeyi O'ndan istemelidir. Çünkü kim
Peygamber'e salavat
getirmezse, duası geri döner. Kim cenneti Allah'tan dilerse,
cennet onu duyup şöyle der: Allah'ım, kulunun dilediği şeyi
ona bağışla. Kim cehennemden Allah'a sığınırsa, cehennem
şöyle der: Allah'ım, kulunun senden güvence istediği şeyde,
ona güvence ver. Kim hur-ul ayn’ı Allah'tan dilerse, hur-ul
ayn onu duyup şöyle der: Allah'ım kuluna istediği şeyi ver.
Tağanni (şarkı), şeytanın cennete olan ağıtıdır. Sizden
biri, uyumak istediğinde sağ elini, sağ yanağının altına
koyup şöyle desin: "Bismillahi veza’tu cenbî lillahi ala
milleti İbrahim’e
ve dîni Muhammed'in
ve vilayeti men-ifterazallahu tâa-tehu, ma şâellahu kane ve
ma lem yeşe’ lem yekun."
Kim, uyuduğu vakit bu duayı okursa, yağmacı hırsızdan ve
enkaz altında kalmaktan korunur ve melekler uykudan kalkana
dek ona mağfiret dilerler.
Kim yatağa girdiğinde "İhlas" suresini okursa, Allah-u Teâla
elli bin meleği, gece onu korumak için görevlendirir.
Sizden yatmak isteyen bir şahıs şu duayı okumadan yatağa
uzanmasın: "Uizu nefsî ve ehlî ve dinî ve malî ve vuldî
ve havatîme amelî ve [ma] havvelenî Rabbî ve razekanî bi
izze-tillahi ve azametillahi ve ceberûtillahi ve
sultanillahi ve rah-metillahi ve râ’fetillahi ve
gufranillahi ve kuvvetillahi ve kud-retillahi vela ilahe
illellahu ve erkanillahi ve sun'illahi ve cem'-illahi ve bi
rasulillahi salla'llâhu aleyhi ve alih
ve bi kudretihi ala ma yeşau min şerri-s sâmmeti vel hâmmeti
ve min şerril cinni vel insi ve min şerri ma zeraa fil erzi
vema yahrucu minha ve min şerri ma yenzilu mines semâi vema
ya'rucu fîha ve min şerri kulli dabbetin ente ahizun bi
nasiyetiha. İnne Rabbî ala siratin mustakîm ve huve ala
kulli şey'in kadir vela havle vela kuvvete illa billah."
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih
Hasan ve
Hüseyn'in korunması
için bu duayı okurdu ve bize de bu duayı okumayı emretti.
Biz, Allah'ın dininin hazinedarları ve ilim kandilleriyiz.
Bizden bir kandil söndüğünde, diğer kandil yanar. Bize uyan
sapmaz. Bizi inkâr eden, doğru yolu bulmaz. Bize karşı
düşmanımıza yardımda bulunan da kurtuluşa eremez.
Bizi yalnız bırakana yardım edilmez. Zevale uğrayacak olan
dünya metaı (malı) tamahıyla, bizi bırakmayın. Kim, dünyayı
bize tercih ederse, yarın üzüntüsü çok olur. İşte Allah-u
Teâla'nın: “(Farkına varmadığınız bir sırada size ansızın
azap gelmeden) ve nefsin: "Allah hakkında kusur edişimden
dolayı vah bana. Hakikaten ben alay edenlerdendim"
demesinden önce (Rab-binizden size indirilenin en güzeline
uyun).” buyruğunun
anlamı budur.
Çocuklarınızı yıkayarak tenin kötü kokusunu temizleyin.
Çünkü şeytan ondaki kötü kokusunu alırken çocuk uykuda
korkar; ameli yazan iki kâtip de ondan eziyet görürler.
Kadınlara ilk bakış (farkında olmadan gözün çarpması),
serbesttir. Ama o bakışı sürdürmeyin ve fitneden kaçının.
Şaraba alışkın bir kimse, puta tapıyormuş gibi Allah azze
ve celle’yi (ölüm vakti) mülakat eder.
Hicr ibn-i Adiy: “Ya
Emir-el Mü'-minin
şaraba alışkın kimdir?” dediğinde, "Bulduğu vakit onu
içen kimsedir." buyurdu.
Kim, sarhoş edici bir şey içerse, kırk gece namazı kabul
olmaz.
Kim, bir Müslüman’a haysiyetini zedelemek kastıyla bir söz
söylerse, dediği sözden kendisini kurtaracak bir delil (bir
mazeret) gösterene dek Allah-u Teâla onu, cehennem ehlinin
bedenlerinden çıkan irininin içerisinde hapseder.
İki erkek veya iki kadın bir örtünün altında
uyumamalıdırlar; uyurlarsa onlara tazir (hakimin uygun
gördüğü şer'i ceza) uygulanmalıdır.
Kabak yiyin; çünkü kabak insanın akıl gücünü çoğaltır;
Peygamber
salla'llâhu aleyhi ve alih de ondan hoşlanıyordu.
Yemekten önce ve sonra turunç yiyin. Zira Âl-i
Muhammed salla'llâhu aleyhi ve alih onu
yiyorlardı.
Armut kalbi aydınlatır ve Allah'ın izniyle onun ağrılarını
durdurur.
İnsan, namaza kalktığında, şeytan Allah'ın rahmetinin onu
sardığını gördüğünden dolayı hasetle ona bakar.
İşlerin en kötüsü, yeni çıkan bid’atlardır. İşlerin en
hayırlısı Allah rızası için olanlardır. Dünyaya tapanın ve
onu ahirete tercih edenin akıbeti vahim olur.
Eğer namaz kılan insan, (baştan aşağıya) kendisini kuşatmış
olan Allah'ın rahmetinden haberdar olsaydı, namazı bitirmez
ve başını secdeden kaldırmak istemezdi.
Hayır ameli ertelemekten sakının; mümkün olduğu kadar onu
yapmakta acele edin. Mukadder olan rızk, güçsüz de olsanız,
size ulaşacaktır. Mukadder olan ziyanı, tedbir almakla da
geri çeviremezsiniz. İyiliği emredin, kötülükten sakındırın.
İnsan ayağını üzengiye koyduğunda şu ayeti okumalıdır:
"Subhanellezi sehhara lena haza vema kunna lehu mukrinin ve
inna ila rabbina le munkalibûn."
Yolculuğa çıkmak istediğinizde şöyle deyin: “Allahumme
ente’s sahibu fis sefer vel hamilu ala’z zahri vel halifetu
fil ehli vel mali vel veled.”
Konakladığınızda şöyle deyin: “Allahumme enzilna munzelen
mubareken ve ente hayr-ul munzilîn.”
Bir iş için pazara gittiğinizde de şöyle deyin: “Eşhedu
enla ilahe illellah, vahdehu la şerîke leh ve enne
Muhammeden abduhu
ve rasûluh salla'llâhu aleyhi ve alih. Allahumme innî
eûzu bike min safkatin hâsiretin ve yemînin fâciretin ve
eûzu bike min bevâr-il eyyim.”
İkindi namazını kıldıktan sonra (camide oturup) akşam
namazının vaktini bekleyen kimse Allah'ın ziyaretçisidir;
Allah ise ziyaretçisine ikramda bulunur ve istediği şeyi ona
bağışlar.
Hac veya Umre için Allah'ın evinin ziyaretine giden,
Allah'ın misafiridir; Allah kendi misafirine ikramda bulunur
ve mağfiretiyle ona ihsan eder.
Kim iyiden kötüyü ayırt edemeyen bir çocuğa sarhoş edici bir
şey içirirse, Allah-u Teâla onu, yaptığı işten kurtaracak
bir mazeret getirene dek cehennem ehlinin bedenlerinden
çıkan irin içerisinde hapseder.
Sadaka, büyük bir siperdir; Mümin için cehennem ateşinden
koruyan bir engel, kâfir için ise malının zayi olmasını
önleyecek bir koruyucudur. Onun bedeli hemencecik kâfire
verildiği gibi bedeni hastalıkları da giderilir, ama
ahirette onun için hiç bir pay yoktur.
Cehennem ehlini yüz üstü cehenneme düşüren dil olduğu gibi,
kabir ehlini nura layık kılan da yine dildir. Öyleyse
dilinizi koruyun ve onu Allah'ın zikriyle meşgul edin.
Heykel yapan, kıyamet günü yaptığı işten sorumludur. Bir
kimse çerçöp ve dikeni sizden uzaklaştırırsa (bulunduğunuz
yeri temizlerse) şöyle deyin: "Allah-u Teâla sevmediğin şeyi
senden uzaklaştırsın."
Bir adam, hamamdan çıktığında (Müslüman) kardeşi ona:
"Sıhhatler olsun" demelidir; onun da cevabında: "Allah sana
huzur versin" demesi gerekir.
Eğer bir kimse birine: "Allah'ın selamı sana olsun" derse, o
da cevabında: "Sana da Allah'ın selamı olsun ve yerin cennet
olsun" demelidir.
Önce meth, sonra rica (olunur). İlk önce Allah'a hamd-u senâ
edin; sonra ihtiyaçlarınızı isteyin. Talep etmeden önce
meth-u senâda bulunun.
Ey dua eden (şahıs), olmayacak ve haram olan bir şeyi
(Allah'tan) isteme.
Bir kimseye, yeni doğan erkek çocuğundan dolayı tebrikte
bulunmak istediğinizde şöyle deyin: "Allah-u Teâla bu bağışı
mübarek etsin. Onu kemale eriştirsin ve hayrını sana nasip
etsin.”
Sizden biri, Mekke'den geldiğinde gözlerinden ve
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih'in öpmüş olduğu Hacer-ül
Esved taşını öptüğü ağzından, secde yerlerinden ve alnından
öpün. Hacdan geleni tebrik ettiğinizde şöyle deyin: "Allah-u
Teâla ibadetlerini kabul etsin; sa'yına (çabalarına)
karşılık versin; yaptığın masrafın yerini doldursun; bunu en
son haccın kılmasın."
Alçak kimselerden korkun. Çünkü onlar Allah'tan korkmazlar.
Allah-u Teâla (yeryüzüne) bakıp bizi seçti, bizim için de
şiamızı seçti; onlar bize yardım ederler; sevincimizle
sevinirler; üzüntümüzle üzülürler; mal ve canlarını bizim
yolumuzda feda ederler; onlar bizdendir; dönüşleri de
bizedir. Şiamızdan birisi yasakladığımız bir işi yaptığı
takdirde kesinlikle ölmeden önce, günahlarının temizlenmesi
ve günahsız olarak Allah'ın huzuruna çıkması için malında,
evladında veya canında bir belaya duçar olur. Eğer
günahlarından bir miktar kalırsa, ölüm anında ölüm ona
zorlaştırılır ve böylece günahı tamamıyla temizlenmiş olur.
Taraftarlarımızdan ölen (kendi eceliyle de ölse) sıddık ve
şehittir. Çünkü o, Allah ve Resulüne iman etmiş olduğu halde
Allah'ın rızası için, velayetimize inanmış, bizim için sevip
bizim için nefret etmiştir.
Her kim sırlarımızı ifşa ederse, Allah-u Teâla ona demirin
şiddetli azabını tattırır (yani kılıçla katledilir).
Yeni doğan çocuklarınızı yedinci günü sünnet edin; soğuk ve
sıcak sizi bu işten alıkoymasın. Çünkü bu amel bedenin
temizliğine sebep olur. Şüphesiz yeryüzü sünnet edilmemiş
kimsenin idrarından Allah'a feryat eder.
Sarhoşluk dört çeşittir: Gençlik sarhoşluğu, servet
sarhoşluğu, uyku sarhoşluğu, saltanat sarhoşluğu.
Müminin, on beş günde bir defa hamam otu kullanmasını
severim.
Balık yemeyi azaltın (az balık yeyin). Çünkü çok balık yemek
bedeni eritir; balgamı çoğaltır; kanı katılaştırır. Süt aşı,
ölüm hariç, her derdin devasıdır.
Narı, içerisindeki perdesiyle yeyin. Zira mideyi sepiler;
kalbi diriltir ve şeytanın vesvesesini giderir.
Hindiba otu yiyin. Zira her sabah vakti cennet suyundan bir
damla su onun yaprağının üzerinde toplanır.
Yağmur suyu için. Çünkü yağmur suyu bedeni temizlediği gibi
dertleri de giderir. Nitekim Allah-u Teâla şöyle
buyurmuştur: "Sizi arıtmak, sizden şeytanın pisliğini
gidermek için gökten bir yağmur yağdırdı."
Çöre otu, ölümden başka her derdin dermanıdır. Sığırın eti
derttir; sütü, yağı ise şifadır.
Hamile kadın için taze hurma yemeden daha iyi bir şey
yoktur. Zira Allah-u Teâla (Hz.
Meryem'e) şöyle vahyetti: "hurma ağacını silk,
sana teru-taze hurmalar dökülecek."
Yeni doğan çocuğun damağına hurma sürün. Zira Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih
Hasan ve
Hüseyn’e böyle
yaptı.
Biriniz hanımıyla cinsi münasebette bulunduğunda acele
etmesin, zira kadının da erkek gibi isteği vardır. Bir
kadına gözü çarpıp ondan hoşlanan kimse, kendi hanımıyla
cima etsin.... Şeytana kendi kalbine musallat olacak bir yol
bırakmasın. Gözünü namahremden çevirsin. Hanımı olmadığı
takdirde, iki rekat namaz kılıp Allah'a çok hamd etsin.
Cima yaptığınız vakit az konuşun. O esnada konuşmak çocuğun
dilsiz olmasına sebep olur. Hanımın fercinin içerisine
bakmaktan sakının. Çünkü bu iş (çocuğun) abras olmasına
sebep olur. Cima vakti şöyle deyin: “Allahumme innî
istahleltu ferceha biemrike ve kabiltuha biemanike, fein
kazeyte minha veleden fec'elhu zekeren seviyyen ve la tec'el
lişşeytani fîhi şirken ve nasiba.”
Tenkiye, Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih'in tavsiye ettiği dört
şeyden biridir. Tenkiye, kendinizi tedavi ettiğiniz şeylerin
en iyisidir; karnı genişletir; batındaki dertleri giderir;
bedeni de kuvvetlendirir.
Menekşe çiçeğinden enfiye yapın. Zira
Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih buyurmuştur ki: "Eğer
insanlar menekşede olan özelliği tanısaydı (onun suyunu)
yudum yudum içerlerdi.”
Ayın evvellerinde ve yarısında cima etmekten sakının. Çünkü
şeytan bu iki vakitte çocuk ister (nütfede ortak olur).
Çarşamba ve cuma günleri hacamat yapmaktan sakının. Zira
çarşamba daima uğursuz bir gündür ve bu günde cehennem
yaratılmıştır. Cuma gününde de öyle bir vakit vardır ki, o
vakitte hacamat yapan bir kimse ölümle karşılaşır.