İMAM HASAN (A.S)’IN SİRESİ
İLE İLGİLİ KIRK HADİS
Fahrettin ALTAN
Birinci Bölüm: İmam Hasan (a.s)’ın Şahsî
Özellikleri
Ahmed
bin Muhammed el-Muğiyrî şöyle diyor:
“İmam
Hasan bin Ali (a.s); kıvırcık saçlı, beden
yapısı güzel ve gür sakallı idi.”
Vasıl
bin Ata diyor ki:
“Hasan
bin Ali (a.s)’ın siması; peygamberleri, azamet
ve parlaklığıysa padişahları andırıyordu.”
Ebu
Bekir diyor ki:
“Resulullah (s.a.a) halka namaz kıldığında,
secdeye gittiği zaman Hasan (a.s)Hazretin
sırtına veya boynuna atlıyordu; Hazret başını
secdeden kaldırdığında, düşmeyecek bir şekilde
onu yavaşça yere bırakıyordu.”
Ebu’l-
Futun diyor ki:
“Hasan
bin Ali (a.s) yedi yaşında iken Resulullah
(s.a.a)’in meclisinde hazır oluyordu;
Resulullah (s.a.a)’den vahyi duyup
ezberliyordu; sonra annesinin yanına giderek
ezberlediği şeyleri ona anlatıyordu.”
İbn-i
Haris şöyle diyor:
“İmam
Hasan ve İmam Hüseyin (a.s)’ın, kına ve çivit
otuyla (saç ve sakallarını) boyadıklarını
gördüm.”
İmam
Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Hasan
bin Ali (a.s), siyah renkle (saç ve sakalını)
boyuyordu.”
İmam
Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam
Hasan (a.s)’ın yüzüğünün kaşının nakşı
“el-İzzetu lillah” (İzzet Allah içindir)
yazısı idi.”
İmam
Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Hasan
bin Ali (a.s), bütün malını, hatta ayakkabı,
elbise ve dinarlarını (bile) üç defa Allah ile
böldü.”
İmam
Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam
Hasan ve İmam Hüseyin (aleyhima’s- selam)
hurmayı çok severlerdi.”
Abdullah bin Zübeyr diyor ki:
“Peygamber (s.a.a) rükuda iken, Hasan bin Ali
Resulullah (s.a.a)’in yanına geliyordu;
Hazret, Hasan’ın bir taraftan diğer tarafa
geçmesi için ayaklarının arasını açıyordu.”
İkinci Bölüm: İmam (a.s)’ın İbadeti
İmam
Seccad (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam
Hasan (a.s), her halinde sürekli Allah’ı
anıyordu.”
İmam
Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam
Hasan (a.s), ibadet ve sadaka vermede çok çaba
sarf ediyordu.”
Fettal
diyor ki:
“Hasan
bin Ali (a.s) abdest alırken, mafsalları
(ayakları) titrer ve rengi sararırdı. Bu
halinin sebebini sorduklarında şöyle
buyuruyordu: “Arşın Rabbinin karşısında duran
bir kimsenin, renginin sararması ve
ayaklarının titremesi gerekir.”
İmam
Seccad (a.s) buyurmuştur ki:
“Hasan
bin Ali (a.s), namaza durduğunda, Rabbinin
azameti karşısında bedeni titriyordu."
Ebu
Hayseme diyor ki:
“Hasan
bin Ali (a.s), namaza durduğunda en güzel
elbiselerini giyerdi. Kendisine; “Neden en
güzel elbiselerinizi giyiyorsunuz?” diye
sorduklarında; ‘Allah güzeldir, güzeli de
seviyor.’ diye buyuruyorlardı.”
İmam
Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam
Hasan (a.s) buyurdu ki: “Ben Rabbimden, O’nu
mülakat edip de yaya olarak gidip evini
ziyaret etmemekten utanıyorum.”
Rufaa
şöyle diyor:
“İmam
Sadık (a.s)’dan; “Allah’ın evini ziyaret
ettiğimde süvari mi olayım, yoksa piyade mi?”
diye sorduğumda buyurdular ki: “İmam Hasan
(a.s), Allah’ın evini, süvari olduğu halde
ziyaret ediyordu.”
Ümm-ü
Musa diyor ki:
“Hasan
bin Ali (a.s), geceleyin (yatmak için)
yatağına gittiğinde, üzerine Kehf suresinin
yazılmış olduğu bir levhayı getirerek onu
okuyordu.”
Üçüncü Bölüm: İmam (a.s)’ın Ahlakı
Umeyr
bin İshak diyor ki:
“Bence
Hasan bin Ali (a.s)’dan daha güzel konuşan
birisi yoktu; öyle ki O konuştuğunda, sözünün
sana ermesini ve susmasını istemiyordum; ben
kesinlikle ondan çirkin bir söz
duymamışımdır.”
Bir
rivayette şöyle nakledilmiştir:
“İmam
Hasan (a.s), halim (ağır başlı), kerim ve
cömertlerden idi.”
Bir
rivayette şöyle geçmiştir:
“İmam
Hasan (a.s)’ın göğsü herkesten genişti
(tahammülü herkesten çoktu); ahlak açısından
da herkesten mutedildi.”
Şeyh
Mufid diyor ki:
“İmam
Hasan (a.s)’la Muaviye arasında sulh
olduğunda, İmam Hasan (a.s) Medine’ye döndü ve
Muaviye’nin on yıl hükümeti süresince,
öfkesini yuttuğu, evinde oturduğu ve Rabbinin
emrini beklediği halde orada ikamet etti.”
İmam
Zeyn’ul- Abidin (a.s) buyurmuştur ki:
“Hasan
bin Ali (a.s), kendi zamanında insanların en
abidi, en zahidi ve en üstünü idi.”
Kıravanî diyor ki:
“İmam
Hasan (a.s), cömert ve kerim birisi idi;
hiçbir dilenciyi (eli boş) geri çevirmez ve
bağışını (ondan) kesmezdi (veya ümitliyi
ümitsiz etmezdi).”
İmam
Zeyn’ul- Abidin (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam
Hasan (a.s), dil açısından insanların en
sadığı, konuşma açısından ise onların en
fesahatli konuşanı idi.”
İmam
Hasan (a.s) bu şiiri çok söylerdi:
“Ey
bekası olmayan dünya lezzetleri peşice giden!
Şüphe
yok ki, zail olan gölgeye aldanmak ahmaklık ve
akılsızlıktır.”
İmam
Zeyn’ul- Abidin (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam
Hasan (a.s), ölümü hatırladığında ağlardı;
kabri hatırladığında ağlardı.”
İmam
Seccad (a.s) buyurmuştur ki:
“İmam
Hasan (a.s), kıyamet gününde dirilmeği ve
haşır olmayı hatırladığında ağlıyordu; sırat
köprüsünden geçmeği hatırladığında ağlıyordu.”
Kaşanî
diyor ki:
“Dilenciler yol üzerinde oturup önlerindeki az
bir yemekle meşgul oldukları bir sırada İmam
Hasan (a.s) onların yanından geçerken; “Ey
Resulullah’ın torunu! buyurun yemek yeğin”
diyerek İmam (a.s)’ı yemeğe davet ediyorlardı.
İmam (a.s) da bineğinden inerek oturup onlarla
birlikte yemek yerdi ve; “Allah müstekbirleri
(kibirlenenleri) sevmez.” diye buyururdular.”
Dördüncü Bölüm: İmam’ın Duası
İmam
Zeyn’ul- Abidin (a.s) buyurmuştur ki: “İmam
Hasan (a.s), Allah’ın kitabından “Ya
eyyühellezîne âmenu” (Ey iman edenler!)
ayetini okuduğunda; “Lebbeyk, Allahumme
lebbeyk” (Emrindeyim, Allah’ım emrindeyim)
derdi.”
İbn-i
Şehraşub diyor ki:
“İmam
Hasan (a.s) caminin kapısına ulaştığında
başını kaldırarak şöyle derdi: “İlahî, konuğun
kapındadır; o halde indinde olan güzellikle
yanımda olan çirkinliklerden geç; ey kerim!”
Ravi
diyor ki:
“İmam
Hasan (a.s), sabah namazından sonra gün doğana
dek (takibat ve duayla meşgul olduğundan
dolayı) kimseyle konuşmazdı.”
İmam
Hasan (a.s)’ın kendisi şöyle diyor:
“Ceddim Resulullah (s.a.a) bana bir takım
sözler öğretti; ben onları Vitir namazının
kunutunda okuyorum. O sözler şunlardır:
“Allah’ım, beni, hidayet ettiğin kimseler
arasında hidayet et; afiyet verdiğin kimseler
arasında bana da afiyet ver; bana bağışlamış
olduğun şeyleri, benim için mübarek
(bereketli) kıl.”
İbn-i
Ömer diyor ki:
“İmam
Hasan ve İmam Hüseyin (alyhima’s- selam)’ın
iki muskaları vardı; içleri Cebrail’in
kanatının tüylerindendi.”
İmam
Zeyn’ul- Abidin (a.s) buyurmuştur ki:
“Hasan
bin Ali (a.s), cennet ve cehennemi
hatırladığında, yılan ısırmış (birisi) gibi
kıvranıyordu ve Allah Teala’dan cennet talep
ediyor ve cehennem ateşinden O’na
sığınıyordu.”
Beşinci Bölüm: Halka Karşı Davranışı
Bir
rivayette şöyle nakledilmiştir:
“İmam
Hasan (a.s)’ın, bir ihtiyaç hususunda
kendisine bir mektup verilip de o mektubu
veren adama; “İhtiyacın karşılanmıştır”
buyurmadığı görülmemiştir.
İmam
(a.s), kendisine; “Ey Resulullah’ın oğlu!
Keşke mektubuna baksaydınız da ihtiyacı
miktarınca cevap verseydiniz!” diyen kimseye
cevaben şöyle buyurdular: “Allah Teala’nın,
onun mektubunu okuyana dek önümde zelil olarak
durmasından soru soracağından korkuyorum.”
İbn-i
Sirin diyor ki:
“Hasan
bin Ali (a.s), her bir kişiye (ödül ve hediye
vermek istediğinde), yüz bin (dirhem)
veriyordu.”
Necîh
diyor ki:
“Hasan
bin Ali (a.s)’ı yemek yerken gördüm; bir köpek
İmam (a.s)’ın önünde durmuştu, bir lokma
yediğinde o kadar da köpeğe atıyordu. Bunun
üzerine; “Ey Resulullah’ın torunu! Bu köpeği
buradan kovayım mı?” dediğimde buyurdular ki:
“Hayır, bırak kalsın; ben, canlı bir hayvanın
yüzüme baktığı halde yemek yiyip de o yemekten
ona bir şey vermemekten Rabbimden utanıyorum.”
İmam
Hasan (a.s) buyurmuştur ki:
“Mescid ehli, Allah’ın ziyaretçileridir;
ziyaret edilenin, ziyaretçisine hediye vermesi
onun üzerine bir haktır.”
|