Bismihi teala
Münafık Diktatörler ve Mazlum Halklar
Sevgili Peygamberimiz, Hz.Muhammed (s.a.a)`in
vefatından sonra tarih öyle ilginç ve gerçekçi
tiyatrolara sahne olmuştur ki (gerçekçi tiyatro
diyorum çünkü münafıklar sadece rol yaparler ve
yalanlarına herkesi inandırmaya çalışırlar), yer
yer oyuncuların büyük oyunculuklarından dolayı
ödülü hakettiklerini düşünürüm, elbette onların
ödülünü Muntekim olan rabbimiz hakkettikleri
şekilde verecektir. Kimlerden bahsettiğimi
anlamışsınızdır, içleri dışlarıyla bir
olmayanlar, amelleriyle söylemleri bir
olmayanlar ve hükümete geçtiklerinde halkın
ahmaklarını yalanlarla kandırıp, kurnazlarını
menfaatle susturup, imanlı mazlum olanlarıda
kanla bastırmaya çalışanlar. Tarihe bkz. Muaviye,
Amr ibni As, Mem’un vs vs. İslam bu tür
insanları Münafık diye adlandıryor ve yüce
rabbimiz münafıklar hakkında sadece bir ayet
değil, bir Sure indirmiştir ki bu surede
münafıkların özelliklerinden bahseder. Münafık
ve nifak kelimeleri hakkında bir çok ayet ve
hadis vardır ve kafirlerden daha kötü oldukları
bildirilmiştir.
Neden mi? Çünkü tarihte birçok münafık özellikli
şahıslar yönetim ve iktidar sahibi olmuşlar yada
adil yönetimleri yıkmaya çalışmışlardır. Muaviye,
İslama en büyük darbe vuran şahıslardan
birisidir ama gelin görün ki münafıklığı
sayesinde, müslüman görünüşü ve yalanlarının
arasına sıkıştırdığı Allah kelamlarıyla
müslümanların ahmaklarını kandırmayı başarmıştır,
rolünü inandırıcı oynamıştır, öyleki İmam Hasan
(a.s) onun ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarmak için
onunla barış yapmak zorunda kalmıştır.
Saddam Hüseyin (l.a) birçok alimi katlettirmiş ve
mazlum halkı çeşitli toplu imha silahlarıyla yok
etmeye çalışmış ve bununla kalmamış sonraki
neslin sağlıklı olmamasına sebep olmuştur,
böylesine bir zalimliği kafirler müslümanlara
yapmışmıdır acaba? Ama yinede bazı müslümanların
gözünde kahraman olmayı başarmıştır. Çünkü son
anında „DİN“ diye haykırmıştır. Acaba bu
sebepten dolayı mı münafıklar kafirlerden daha
tehlikelidir. Bazı hadis ve ayetler ışığında
kısaca değinelim bu konuya;
Nifak, ‘enfeka’ fiilinin mastarıdır ve bir delikten
girip başka bir delikten çıkmak demektir ki
Yerboa adlı tarla faresi için kullanılır. İslami
literatürde kullanılan Nifak ve Münafık
kelimelerinin bu mana ile ince bir bağlantısı
söz konusudur. Tarla faresinin yer altındaki bu
yolları ve evleri kullanması normal bir giriş
çıkış veya kullanış değildir. Nifak kelimesi,
yer altında gizlenme, kimseye görünmeme,
sırlarını orada saklama, gizli işler yapmak,
sonra da öbür delikten çıkıp gitmek gibi
anlamları da çağrıştırmaktadır. ‘Nifak’, ikili
bir pozisyondur. Başkalarına karşı farklı
görünmedir. Başkalarına olduğu gibi değil de,
onların hoşlanacağı gibi görünme durumudur. Ama
kendi içinde ayrı bir durumu vardır. O durumun
bilinmesi istenmemektedir. Tıpkı yerboa
hayvanının, yer altındaki halinin ve ikinci
evinin bilinmesini istememesi gibi. Kısacası iki
yüzlü, batında kafir ve inançsız ama zahirde
müslümanlık izharında bulunan kimsedir.
Yüce Peygamberimiz şöyle
buyurmuştur. „Batını zahiri ile uyuşmayan kimse,
kim olursa olsun münafıktır.“ (Bihar-ul Envar
c.72 s.207)
Münafıkların davranışları özelliklerinde saklıdır ki
hadis ve ayetler ışığında birkaç özelliğini
şöyle sıralamak mümkündür.
1- Münafık dinin arkasına saklanır ve kullanır. Yani
inançları yoktur, kalben iman etmedikleri halde
iman etmiş gibi görünürler. Bu şekilde ulaşmak
istedikleri menfaatlerine ulaşmayı hedeflerler.
İnsanların ona inanması, sevmesiyle orantılıdır
bu sebeple kendisini dindar, güzel ahlaklı ve
insanların haklarına bağlı olarak gösterir.
Böylece gücü ele geçirmek yada yerini
sağlamlaştırmak ister.
Yüce Rabbimiz Kuranda şöyle buyurmaktadır; „Onlar
yeminlerini kendileri için bir kalkan olarak
kullanırlar. (Munafikun 2)“.
Hatta inanmadığı halde kolaylıkla gözyaşı akıtır ve
din derdi varmış gibi gösterir, ta ki
çıkarlarını elde edene kadar.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur;
„ Münafığın gözleri onun emrindedir, istediği
şekilde ağlar“ ,
„ Münafığın amelleri gösteriş
üzerine kuruludur ve dindarlığıda dikkatleri
üzerine çekmek içindir.“
2- Yalan konuşmak, verilen sözü tutmamak ve emanete
ihanet etmek. Kuranın birçok ayetinde bu üç
özellik münafıklara isnad edilmiştir. Nifak
yalanın üzerine kuruludur ve münafık daima sözlü
ve ameli olarak yalan söyler. Söz verir ama
yerine getirmez sanki hiç söz vermemiş gibi,
kendisine emanet bırakıldığında ona hıyanet eder.
Bunun dışında hile ve aldatıcılıkta bu başlık
altında münafıkların özelliklerinden sayılabilir.
Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur;
„ Münafık verdiği söze uymayan,
konuştuğunda yalan söyleyen ve kendisine verilen
emanete ihanet eden kimsedir.“ (Biharul Envar
c72, s.207)
„ Üç şey kimde varsa o münafıktır,
oruç tutsa bile, namaz kılsa bile, hac ve umre
yapsa bile ve hatta müslüman olduğunu söylese
bile. O, konuştuğunda yalan söyleyen ve emanete
hıyanet eden kimsedir.“
İmam Zeynel Abidin (a.s) ; “
Münafık sana birşey söylerse yalan söyler, bir
söz verirse sözünde durmaz, ona güvenip bir
emanet verirsen hiyanet eder.”
3- Münafık muhalefet sesinden korkar.
„ Her sesi kendi aleyhlerinde ve
zararlı zannederler“ (Münafikun 4)
Münafıklar iç yüzlerinin ortaya çıkmasından
korktukları her duydukları sesi muhalif ses
sanar ve susturmaya çalışırlar. Basit bir örnek
delil olarak verilecek olsa Emevilerin zalim
yönetimleri zamanında onları öven sesten başka
bir ses olmadığı bilinen birşey. Hatta İmam Ali
(a.s)ı ve Ehlibeyti kendilerine düşman
addetmişlerdi bu sebeplede zamanın medya gücü
olan hutbelerde ve konuşmalarda onların
aleyhinde her söz ve hakaret serbestti ve hatta
emredilmişti ve aksine methedilmeside
yasaklanmıştı.
İmam Zeynel Abidin (a.s);“ Onlar
, hiçbir muhalefete tahammül edemez ve
muhaliflerinin aleyhinde konuşurlar.“
Münafıklar sadece övgüden hoşlanırlar, bunu
birbirlerine borç verir ve birbirlerinden bunu
beklerler.
4- Münafık söyler ama amel etmez. Onlar, başkalarını
bir takım işlerden sakındırır ama kendileri o
işlerden sakınmazlar. Başkalarını bazı amellere
teşvik eder ama kendileri o işleri yapmazlar.
İmam Ali (a.s) şöyle
buyurmaktadır; „ Münafıkların en bilineni,
Allaha kulluğa çağıran, fakat kendileri buna
amel etmeyenlerdir,günahtan sakındırırken
kendileri günahı terketmeyenlerdir.“
5- Münafıkların tutumları belli olmaz.
„Onlar iki şey arasında
kararsızdırlar, ne bunlarla olurlar ve nede
onlarla“ (Nisa 143)
Allah Resulu (s.a.a); „ Münafık,
iki sürü arasında kalmış şaşkın kalan keçi
gibidir.“
Münafıklar dini kendileri için bir din, hakkı
kendileri için bir hak, ahlakı kendileri için
ahlak olarak görmedikleri için ve sadece bunları
alet olarak kullandıklarından dolayı belli bir
tavırlarıda olmaz. Bunun en açık örneği
günümüzde ülkelerin dünyanın farklı bölgelerinde
cereyan eden olaylar karşısında çifte standart
uygulamaları ve çıkarlarına yönelik hareket
etmeleridir.
Bir ülkede yaşanan olayları kınarken, başka bir
ülkede yaşanan benzer bir olayı desteklemekte
yada yapılan zulme sessiz kalmakta.
Ama müminin tavrı bellidir, hakkı konuşur, tarafı
bellidir.
İmam Ali (a.s); „ Allah Resulu (s.a.a) bana
buyurdu ki, ben ümmetim için ne müminden ve ne
de müsrikten korkmam. Çünkü Allah’a iman, mümini
engeller ve müsriki ise şirkinden dolayı Allah
nabut eder (herkes onu zaten tanır). Beni sizin
hakkınızda asıl korkutan zarar üreten münafıktır.
O sizin inançlarınız doğrultusunda konuşur ve
inandığınıza aykırı davranır.“
Allah Resulu (s.a.a) ; „Ümmetim
için en çok tehlikeli münafıktan korkarım“
Münafıklar hakkında bu kadar bilgiden sonra
haykırmak istiyorum ki, „ Ey müslümanlar uyanın
artık!!!!“ yetmedimi bu kadar oyuna geldiğimiz!
Yetmedimi müslüman bacı ve kardeşlerimizin korkunç
şekillerde münafıklar tarafından katledildiği!
Evlerin, camilerin yağmalandığı ve yıkıldığı!
Peygamber efendimizin yukarıda yazdığım hadisi
üzerinde tefekkür edecek olursak, İsrail,Amerika,
İngiltere, Fransa gibi islam düşmanı ülkelerin
islamla savaşmalarını doğal karşılayabilirim ama
Suudların milyar dolarlarla İsrail gibi çoluk
çocuk, yaşlı genç, kadın erkek demeden
müslümanları katleden bir ülkeyi desteklemesini
anlıyamıyorum. Bunu yapanlar münafıksa,
nerde bilinçli müslümanlar, tepkileri nerde?
Libyada
Kaddafinin kafir ülkeler desteğiyle yaptığı
katliamlar ve sonrasında başı sıkışınca DİN diye
bağırmasını ve bu bağırmasına inanan
müslümanları anlıyamıyorum. Ve en önemlisi
Bahreynde diktatör münafık rejimin yaptığı
katliamlara ve zulme hayır diyen mazlum halkı
mezhepçilikle suçlayan, münafıkların ve
kafirlerin ekmeğine yağ sürüp, mazlumun
feryadına sesiz kalan müslümanları hiç
anlayamıyorum!!!
Onlarca insanın öldürüldüğü, yüzlerce suçsuz insanın
hapsedildiği, işkence gördüğü, 30 un üzerinde
mescidin tahrip edildiği ve yüzlercesininde
tahrip planı içerisinde olduğu, Müslüman bahreyn
halkının acılarına sessiz kalınmamalı. Bir
bacımız hamasi bir şiir okuduğu için diktatör
rejim tarafından hunharca şehid edildi. Bütün
bunlara sessiz kalmak değil sadece müslümanlığa,
insanlığa sığmaz! Bütün bu cinayetler dünyanın
gözü önünde işlenmekte ve Bahreyn halkının haklı
talepleri istismar güçleri tarafından şia –
sünni olayı olarak medyaya yansıtılmaktadır.
Işte bu bakımdan Bahreyn halkı diğer ülkelerde
baskı altında yasayan halklara nisbetle daha
büyük bir mazlumiyet yaşamaktadır.
Birileri müslümanları bölmeye çalışıyor,
bazılarınında işine geldiği için maddi olarak
yada askeri olarak destekliyor.
Suriye, diğer ülkelere göre İran ve Lübnandaki
Hizbullahı desteklediği için karambole getirilip,
bölünmeye çalışılıyor. Cahil kesim, koyun gibi
nereye sürsen o tarafa giderken, kurnaz kesimde
burdan kendilerine pay çıkarmaya başladı bile.
Peki Suriyede halka olan baskinin kaçkat daha
fazlası Azerbaycanda yaşandığı halde neden
medyaya o kadar yansımadı? Ezanin yasaklanmasi,
basörtüsü yasagi gibi. Aliyevin İsrail ile
kardeşliği çok iyi bilinmekte, bu yüzden mi
acaba?
Bahreyn halkının İrana olan sevgisi mi acaba haklı
isyanlarının sessizce bastırılmasının ve dünyada
bahsinin olmamasının sebebi?
Son olarak birkez daha bu zulüm ve vahşilikleri
nefretle kınıyor, baskıya maruz kalan bütün
müslüman ülkelerle beraber Bahreyn halkının
yanında olmayı ve aydınlık günlerin gelişini
umut ediyorum. Allah(c.c) bütün mazlum
kardeşlerimize zafer nasib etsin.
Hasan Günes
Viyana
|