Bismillahirrahmanirrahim
Rasthaber
toplumumuzu yakından ilgilendiren
"Ehl-i
Beyt Âlimleri Derneği"nin
kuruluşu konusunda ülkemizin seçkin Şia
alimlerinden Hüccetülislam Musa Aydın Hoca ile
bir söyleşi yaptı. Bu birliğin kurulması için
çaba gösteren ve 11 kişilik Kurucular Kurulu
üyeliğine de seçilen Musa Aydın Hoca kurulması
kararlaştırılan bu birliğin hedefleri, kapsamı,
yetkileri ve Çalıştay konularında önemli
açıklamalar yaptılar.
Rashaber : Muhterem hocam, hemen her Ehlibeyt
dostunun özlemle beklediği, hatta gecikmiş bir
hareket olarak gördüğü önemli bir adımı
attığınızdan dolayı, bütün âlimlerimiz gibi sizi
de kutluyor, nihai sonuca ulaşması için dua
ediyoruz. İlk soru olarak bu konudaki duygu ve
düşüncelerinizi bizimle paylaşmanızı rica
ediyoruz.
Cevap:
Bismillahirrahmanirrahim
Biz de bütün Ehlibeyt dostları gibi elbette
sevindik, mutlu olduk. İnşaallah ki bu hayırlı
hareket, Hak Teala’nın ve Hz. Veliyy-i Asr’ın
(a.f) da rızasına mazhar olmuştur.
Rasthaber: Hocam birliği özetle tanımlamak
isterseniz, nasıl tanımlarsınız?
Cevap:
Ben toplantının açılışında yaptığım konuşmada
birliğimizi şu şekilde tanımlamıştım:
“Ülkemizde, Ehlibeyt’e mensup ulvi ve mukaddes
değerleri, Ehlibeyt’in ilim ve irfanını,
Ehlibeyt’in nurlu yolunu ve mektebini temsil
edecek, savunacak, mektebi ve mensuplarını
ilgilendiren genel konularda, sorunlarda yegâne
merci olacak, mektebe mensup çeşitli müessese ve
gruplar arasında köprü vazifesi yapacak,
koordine sağlayacak, yapılan faaliyetlere köstek
değil, destek olacak, oluşabilecek muhtemel
ihtilaf ve anlaşmazlıklarda “kardeşler arası
ıslah” görevini yürütecek, kısacası mektep
mensuplarının desteğini arkasına alıp genel
anlamda onların rehberlik, liderlik ve
öncülüğünü üstlenecek, tek müessese olacaktır,
olmalıdır diye düşünüyor, arzuluyor, hedefliyor
ve bu yönde elimizden gelen her çabayı
göstermeye, her fedakârlığı yapmaya hazır
olduğumuzu ilan ediyoruz.”
Rasthaber: Oluşacak bu birliğin ana hedefleri
size göre nedir? Ya da neler olmalıdır?
Cevap:
Bu sorunuza cevap olarak yine söz konusu
konuşmamdan alıntı yapayım:
1-
Asıl hedef, birliğin bizatihi kendisidir. Çünkü
birlik bir ilkedir. Rabbimizin emridir. Birlik
güçtür. Birlik muhabbet ve sevgidir. Birlik
maslahattır; selamettir; akılların birleşmesidir.
Birlik paylaşımdır, yakınlıktır, kardeşliktir.
Birlik cem’in ve mektebin maslahatlarını, ferdin
ve grubun maslahat ve menfaatlerinin önünde
tutmaktır. Bilahare birlik Allah’ın rızasıdır.
Ayrılık ise bunların tersidir. Ayrılık zaaftır,
zayıflıktır, su-i zandır, gıybettir ve…
Birliğin faydaları, ayrılığın da zararları
anlatmakla bitmez.
Dolayısıyla asıl hedef budur. Diğerleri ise,
mektebimizin kırmızı çizgileri, velayet ve fetva
mercilerinin görüşleri çerçevesinde olursa, ne
güzel, olmazsa da kaybedeceğimiz fazla bir şey
yok. Büyüklerimiz, geçmişlerimiz, , en zor, en
çetin durumlarda, zahiri ve maddi açıdan en
sıkıntılı hallerde dahi görevlerini ifa etmiş ve
bu kutsal emaneti bize ulaştırmışlardır.
2-
Bu müessese, mektebimize karşı yapılan
saldırılarda duyarlı davranmalı ve zamanında
uygun yollarla tepki gösterebilmeli ve gereken
ilmi ve düzeyli cevapları verebilmelidir.
3-
Bu müessese, uygulayacağı çeşitli program, plan
ve projelerle Ehlibeyt dostları arasında dostluk
ve muhabbet bağlarının güçlenmesine yardımcı
olmalıdır ve bu bağlara zarar verecek her söylem
ve eylemden uzak durmalıdır.
4-
Müessesemiz, ülke veya dünya çapında
Müslümanlarla veya mazlumlarla ilgili meydana
gelen olaylara duyarsız kalmamalı ve zamanında
tepki gösterebilmeli ve Hz. Ali’nin (a.s)
buyurduğu gibi “daima zalimin karşısında ve
mazlumun yanında” yer almalıdır.
5-
Şu veya bu sebepten dolayı, Ehlibeyt dostları
arasında çıkan analaşmazlıklarda asla taraf
olmadan, ıslah rolü üstlenip imkan dahilinde
birleştirici olmaya, arayı bulmaya ve mektebin
maslahatları doğrultusunda hareket etmeye
çalışmalıdır.
6-
Bildiğimiz gibi ülkemizde çeşitli ırk ve
mezheplerden insanlar yaşamaktadır. Bu müessese
mezhebimizin dini, ilmi ve kültürel zenginlik ve
hakikatlerini uygun dil ve üsluplarla
neşredilmesine yardımcı olmakla birlikte, fitne
ve fesada vesile olacak, İslam ümmeti ve
milletimiz arasında ayrılık ve düşmanlıklara yol
açacak söylem ve eylemlerden titizlikle
kaçınmalı ve başkalarını da bundan sakındırmalı,
Müslümanlar arasında vahdet ve dostluğa katkıda
bulunmayı daima kendine ilke edinmelidir.
Büyüklerimizin de direktifleri bu yönde değil mi?
7-
İnşaallah bu hayırlı kuruluş kurulup Ehlibeyt
dostlarının desteğini arkasına aldıktan sonra,
onların yegane öncüsü, mercii ve daha açık bir
ifadeyle rehberi ve lideri statüsünü
kazanacaktır. Dolayısıyla hiçbir grup ve şahısın
ne kendisi kendisine, ne de onlar adına
başkaları bu unvanı atfetme hakkına sahip
olmayacaktır, olmamalıdır.
8-
Herhalde söylemeye bile gerek yoktur ki Ehlibeyt
dostlarının başı, velayet ve merceiyyet
makamlarına bağlıdır. Dolayısıyla fetva
gerektiren konularda ne bu kuruluş ne de içinden
herhangi bir şahıs, fetvaya başvurmadan başına
buyruk hareket etme hakkına sahip olmayacaktır,
olmamalıdır.
9-
Gerçi bu kuruluş alimleri kapsayan bir
kuruluştur. Ama hepimiz biliyoruz ki camiamızda
hamdolsun fikir ve eylem adamı, kabiliyetli ve
aydın insanlarımız, gençlerimiz mevcuttur. Bu
kuruluşun başlıca görevlerinden birisi, evvela
bu kabiliyetlerin keşfine çalışıp, sayılarını
arttırmaya yönelik planlar, projeler geliştirmek,
saniyen de bu kabiliyetlerden mektebimizin ve
camiamızın en güzel şekilde yararlanabilmesi
için onları koordine ve kanalize etmek olmalıdır.
10- Bu müessese, ne pahasına olursa olsun, tarih
boyunca süre gelen ve hiçbir zaman zedelenmeyen
mektebimizin ve alimlik müessesemizin izzet,
istiklal ve bağımsızlığına gölge düşürecek,
zedeleyecek hiçbir girişimin altına imza
atmayacaktır, atmamalıdır.
11- Son arzımız şudur ki, biz Allah’ın izniyle
bir olursak, güçlü olursak, izzetli durursak,
Rabbimizin yardımına, İmamımızın nazar-ı lütfuna,
milletimizin ve camiamızın destek ve himayesine
mazhar olursak, asıl hedefimize ulaşmışız
demektir. Ama bunlar maazallah gerçekleşmediği
takdirde dünyalar da bizim olsa, kötü akıbet ve
hüsran kaçınılmaz olur. Rabbim öyle bir günden
ve durumdan bizi muhafaza buyursun.
Rasthaber: Bazıları bu kuruluşun, önceden
yapılan çalıştayın bir devamı niteliğinde
olduğunu söylüyorlar. Sizce bu iddia doğru mu?
Yoksa bu, o olaydan farklı ve müstakil bir
hareket mi?
Cevap:
Böyle bir kuruluşun, tesisi öteden beri, şu veya
bu vesileyle hep gündeme geliyordu ve bir gün
ergeç gerçekleşecekti. Ama çalıştay konusu bunu
hızlandırdı dersek doğrudur.
Elbette yukarıda da arzettiğim gibi bizim
amacımız, mektebimizi ve camiamızı genel anlamda
ilgilendiren her konuda temsil görevini üstlenip
her kesin muhatap alması gereken güçlü bir
kuruluşun tesisidir. Dolayısıyla ilerde gerekli
olduğunda çalıştay sürecinde gündeme gelen
konularda da mektebimizin kırmızı çizgileri ve
velayet ve merceiyyet makamlarının fetvaları
çerçevesinde elbette ilgilenir. Ama bu kuruluşu
bu çalıştayla sınırlandırmak ve onun bir devamı
olarak göstermek yanlıştır.
Rasthaber: Sizce bu hayırlı adımın sağlıklı bir
şekilde devam etmesi ve sonuca ulaşması ve
inşallah mektebimiz, camiamız ve ülkemiz adına
güzel, bereketli ve hayırlı hizmetlere imza
atabilmesi için nelere dikkat edilmesi gerekir?
Cevap:
Her şeyden önce fedakar ve öz verili olmamız
gerekir. Birbirimize karşı, Allah rızası için,
mektebimiz için, ulvi hedeflerimiz için
gerektiğinde bağışlayıcı ve fedakar olma
erdemini gösterebilmeliyiz.
Geçmişe takılıp kalmaktan, sen şöyle yaptın, ben
böyle yaptım diyerek geçmişin hesabını
birbirimize sorma hevesinden vazgeçip, geçmişten
ders alarak geleceğe bakmamız lazım. Doğruları,
iyilikleri, güzellikleri, mektebimizin maslahatı
olan şeyleri ön planda tutmaya çalışmalıyız.
Birbirimize hep olumsuzluk ve çirkinlikleri
göstermeye çalışan Şeytan ve nefsimize inat
güzel ve müspet yanlarımızı görebilmeye gayret
etmeliyiz.
Hiçbir gayr-ı masumun beri olmadığı
eksikliklerimizi, olumsuzluklarımızı tahrip ve
karalamak için kullanmaktan vazgeçip;
birbirimize ayna ve ıslah vesilesi ve süs olmaya
çalışmalıyız.
Mektebimizin güzide ulemasının, müctehid ve
mercilerinin toz kondurmadan, taviz vermeden,
şeyn ve şaibelere bulaştırmadan, hiçbir
kınayıcının kınamasından, hiçbir zalim ve
zorbanın tehdidinden korkmadan, hiçbir tetmie
kanmadan asırladır sürdürdüğü mukaddes çizgiyi
bir milim dahi şaşmadan olduğu gibi sürdürmeye
çalışmalıyız.
Rasthaber: Bu kuruluşun içinde bulunan ve
kurucular kuruluna seçilmiş bir alimimiz olarak
camiamızdan ve bütün Ehlibeyt dostlarından bu
konuda beklentileriniz ve onlara tavsiyeleriniz
nelerdir?
Cevap:
Her şeyden önce, bizden desteklerini
esirgememelerini istiyoruz. Hiçbir müessese ve
kuruluş, ilgili halkının desteğini arkasına
almadan ayakta duramaz. Bu kuruluşta yer alan
alimlerimiz, doğal olarak camiamızın çeşitli
kesimlerini ve kuruluşlarını temsil
etmektedirler. Dolayısıyla bu kuruluşta bir
araya gelen alimlerinin temsil ettiği ve
inşallah faaliyetlerine eskiden olduğu gibi
devam edecek her bir müesseseyi kendilerinin bir
parçası bilmeli ve birbirinin rakipleri değil,
Ehlibeyt mektebine hizmette yarışan kurumlar
olarak görmelidirler.
Alimlerine güvenmeli ve şunu bilmelidirler ki
Allah’ın izni ve Hz. Veliyy-i Asr’ın (a.f)
inayetiyle bu kuruluş mektebimizin ve Ehlibeyt
dostlarının aleyhine olan, kırmızı
çizgilerimizin çiğnenmesine vesile olacak ve
asırladır devam eden bağımsızlığımıza gölge
düşürecek hiçbir şeyin altına imza atmayacaktır.
Rasthaber: Bir diğer merak konusu olan
sorulardan birisi de, bu kuruluşun alimlerin
dışındaki halkımız ve özellikle aydın kesimle
ilişkileri nasıl olacak? Ya da tam sorulduğu
şekliyle soralım: Neden bu kuruluş sadece
alimleri içeren bir kuruluş olarak öngörüldü?
Camiamızın diğer kesimlerini, aydınlarını da
çatısı altına alacak bir kuruluş olsaydı daha
isabetli olmaz mıydı?
Cevap:
Yukarıda kuruluşun hedeflerini sayarken demiştik
ki “Gerçi bu kuruluş alimleri kapsayan bir
kuruluştur. Ama hepimiz biliyoruz ki camiamızda
hamdolsun fikir ve eylem adamı, kabiliyetli ve
aydın insanlarımız, gençlerimiz mevcuttur. Bu
kuruluşun başlıca görevlerinden birisi, evvela
bu kabiliyetlerin keşfine çalışıp, sayılarını
arttırmaya yönelik planlar, projeler geliştirmek,
saniyen de bu kabiliyetlerden mektebimizin ve
camiamızın en güzel şekilde yararlanabilmesi
için onları koordine ve kanalize etmek olmalıdır.”
Evet, geçmişteki bazı olumsuz tecrübelerden
hareketle çıkabilecek bazı sorunları dikkate
alarak işin başında çerçeveyi biraz dar tutmayı
daha uygun bulduk. Ama inşallah ileride Allah’ın
izniyle bu konuda da gereken çalışmalar mutlaka
yapılacaktır.
Rasthaber: Bu kuruluş, kurulduktan sonra önceden
çeşitli isimler altında mektebî faaliyetlerde
bulunan müesseseler bu kuruluşun çatısı altına
mı girecek, yoksa onlar yine faaliyetlerine
devam edecekler ve bu kuruluşun faaliyet alanı
daha farklı mı olacak?
Cevap:
Hayır, önceden olduğu gibi her kes kendi çapında
yaptığı faaliyetlere elbette devam edecektir.
Kurulması planlanan bu kuruluş, sadece mektebi
ve camiamızı genel anlamda ilgilendiren
konularda faaliyet gösterecek ve söz sahibi
olacaktır.
Rasthaber: Başka ne söylemek istersiniz bu
konuda?
Cevap:
Allah-u Teala’dan acizane temennimiz şudur ki
üzerimizde taşıdığımız “alimlik” unvanını
hakkıyla ve layıkıyla taşıyabilmeyi, “alim-i
amil” olabilme azmini ve şerefini bizden
esirgemesin. Bu mukaddes müesseseye leke
olmaktan bizi muhafaza buyursun.
Ağamız, mevlamız, sahibimiz, veli nimetimiz,
server ve salarımız, can u cananımız Hz.
Veliyy-i Asr’ın (a.f) mutahhar kalbini bizden
razı eylesin, onun kalbini incitecek her şeyden,
her düşünce ve amelden, her söylem ve eylemden
bizi uzaklaştırsın. Nazar-ı lütfunu ve
teyidatını üzerimizden eksik etmesin.
Rasthaber: Bize zaman ayırdığınız için size
teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.
Cevap:
Biz de size, bu fırsatı bize tanıdığınız için
teşekkür ediyor, mektebimize hizmette başarılar
diliyoruz.
Rasthaber/
Ankara
|